29 Haziran 2021 00:52

Dr. Tomris Cesuroğlu: Okulları kapatan virüs değil eğitim sistemidir

İlkokulların salgının yayılmasında belirgin bir rol oynamadığını belirten Dr. Tomris Cesuroğlu “Okulların Türkiye’de bu kadar uzun süre kapanmasının virüsle alakası olmadığı çok net" dedi.

Fotoğraf: Şehlem Kaçar/csgorselarsiv.org

Paylaş

Vural NASUHBEYOĞLU
İstanbul

Dosyamızın bugünkü konuğu VU Amsterdam Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu ve Okul Çalışma Grubu Üyesi Dr. Tomris Cesuroğlu. Türkiye’nin pandemide okulları kapalı tutmada dünya şampiyonu olduğuna dikkat çeken Cesuroğlu “Bunun nedeni virüs ve pandemi değil Türkiye’deki eğitim sistemidir” dedi.

Okulları bu kadar uzun süre kapalı tutarak okullaşmada da 20 yıl geriye gittiğimizi dile getiren Dr. Cesuroğlu “Çocuklardaki ruhsal, psikolojik ve gelişimsel gerilemeyi kısa vadede giderebilmek çok mümkün olmayacak” uyarısında bulundu. Okulların eylülde açılabilmesi için tüm toplumsal bileşenlerin talepte bulunması gerektiğini dile getiren Cesuroğlu “MEB’in de bir hazırlığını göremiyoruz. Eğer eylülde de okullar açılmazsa 30 yıl geriye gideriz” ifadelerini kullandı.

Dr. Tomris Cesuroğlu, sorularımızı yanıtladı.

Pandemide Türkiye, OECD ülkeleri arasında okulları en uzun süre kapalı tutan ülke oldu. Türkiye’de okulların açık olmasıyla virüsün yayılımı arasında doğrudan bir bağ var mıydı?
2020 verilerine göre kuzey yarıkürede OECD ülkeleri arasında açık ara ilkokullarını en uzun süre kapalı tutmuş ülke Türkiye. Diğer seviyelerde ortaokul ve liselerde ise ikincilik durumunda. Bunlar 2020 verileri. 2021’e bakacak olursak OECD henüz karşılaştırmalı verileri açıklamadı ama şunu rahatlıkla söyleyebiliriz Türkiye okulları kapatmada şu anda dünya şampiyonu.

"NEDENİN PANDEMİ OLMADIĞI GÖRÜLDÜ"

Peki Türkiye ilkokulları neden bu kadar kapalı tuttu?
Tüm dünyada daha geçen yaz kabul edilmiş bir tutum var, ilkokullar salgının yayılmasında belirgin bir rol oynamadı. Hatta tüm okullar için bunu söyleyenler de var. Özellikle ilkokullar, 12 yaşın altındaki çocukların bir arada bulunması toplumda virüsün yayılmasında doğrudan sebep olmuyor. Ayrıca çocuklar da risk altında bir grup değiller,  hastalığı daha az kapıyorlar ve hasta olduklarında da bundan olumsuz etkilenmeleri çok çok çok düşük. Dolayısıyla özellikle ilkokulların Türkiye’de bu kadar uzun süre kapalı kapanmasının virüsle alakası olmadığını sebebin pandemi olmadığını çok net görüyoruz.   

Türkiye’de pandemide okulların bu kadar uzun süre kapalı kalmasının birinci nedeni eğitimin ve eğitimcinin değersizleştirilmiş olması.  Bu on yıllardır devam eden bir süreç.  Okullar çocukları hayata hazırlayan bir yer değil sürekli sınavlara ve yarışa hazırlayan kurumlar haline geldi. Bu tamamen öğretim ve sınav odaklı bir yaklaşım. Okulun çocukları ve gençleri hayata hazırladığı ve hatta okulun hayatın ta kendisi olduğu gerçeği unutulmuş durumda. Okullar yarış atı çiftliğine dönüştürüldü.

"EĞİTİM VE EĞİTİMCİ DEĞERSİZLEŞTİRİLDİ"

Örneğin Hollanda’da okullar eylül ayından itibaren sadece 1 ay kapalı kaldı. Ocak-şubat döneminde. Benim çocuklarım ilkokula gidiyor. Sınıf mevcutları 25-30 civarında. Türkiye’de pandemide seyreltilmiş sınıflar vardı buna rağmen okullar açılamadı. Ama Hollanda’da 25-30 kişilik sınıflarda hem öğrenciler hem de öğretmenler maskesiz bir şekilde ders yapıyorlar. Öğretmenlerin aşılmasına da henüz mayıs ayında gelindi. Buna rağmen eğitime devam edildi. Hollanda’da bir öğretmen bu durumda endişe duymazken Türkiye’de öğretmenler veya diğer gruplar neden endişe duydu? Buradaki endişe çocukların virüs bulaştırması değildi. Hollanda’daki öğretmen kendine, değerine inanıyor, toplumda el üstünde tutuluyor. Dolayısıyla öğretmen kendisini değerli hissettiği için eğitimin devam etmesi için elinden geleni yapıyor.

"DEZAVANTAJLI ÇOCUKLAR OKULDAN KOPTU"

Okulların bu kadar uzun süre kapalı olmasının sonuçları ne oldu? Çocuk ve gençler bundan hem ruhsal hem de diğer açılardan nasıl etkilendi? Bu etkileri kısa zamanda gidermek mümkün mü?
Pandemide okulların kapalı kalmasından en fazla etkilenenler çocuklar, kadınlar, ana dili Türkçe olmayanlar, yoksul ve orta sınıf aileler oldu. Şehirli, beyaz yakalı, eğitimli aileler daha az zarar gördü. Çünkü bunlar özel ders aldılar, sitelerinde aşağı inip spor yapıp, sosyalleşebildiler. Dezavantajlı çocuklar ise okuldan koptular, apartman dairelerine kilitlendiler. Çocukların hareketsizlik nedeniyle kemikleri,  kasları eriyor, kilo alıyorlar obezite salgınıyla karşı karşıyayız. Ayrıca çocuklar ciddi psikolojik sorunlar geliştirdi. Çocuklarda tik, anksiyete bozuklukları yaygınlaştı, zeka gelişimleri olumsuz etkilendi, ergenlerde depresyon yaygınlaştı. Bu etkileri kısa zamanda giderebilmek mümkün değil.  

Uzaktan eğitimde sadece eğitimli insanların çocukları biraz fayda alabildi. Özellikle ilkokul çağında çocuğun uzaktan eğitimden az biraz fayda görebilmesi annenin en az lise mezunu olması gerekiyor. Çünkü önce anne öğrenip çocuğa öğretiyor. Ama Türkiye’de annelerin yüzde 90’ı lise mezunu değil. Burada sosyal kesimler arasındaki makas çok ciddi düzeyde açıldı. Neden turizm öncelendi?  Çünkü turizm para getiriyor. Eğitim neden öncelenmedi? Çünkü eğitim kısa vadede kazanç getirmiyor. Ancak okula yaptığınız yatırım ülkeye on yıl sonra dönecek. On yıl sonrasını düşünen ne iktidar ne de muhalefet var.  Sadece siyasi muhalefet değil toplumsal muhalefet de bu duruma seyirci kaldı. TTB’nin sonbahardan beri girişimleriyle bir canlanma var. Özellikle mayıs ayında ilkokulların ve köy okullarının kapalı kalması için hiçbir sebep yoktu. Ayrıca okullar kapalı kalınca MEB’in masrafları azaldı, devlet bütçesi bu açıdan kâra geçti. Dev zincir özel okullar da bu kapanmadan çok zarar görmediler. Sermaye de bu kapanmadan olumsuz olarak etkilenmedi. Dolayısıyla sorun tamamen sınıfsal.

"HASAR TEPİTİ YAPILMALI"

Dezavantajlı öğrencilerin uçtuğunu eğitim dışına düştüğünü dile getiren öğretmenlerin sayısı çok fazla. Okullaşma oranlarını artırmak için geçmişte çok ciddi kampanyalar yapıldı. Ama şimdi bu konuda yirmi yıl geriye gittik. Eylülde de okulları açmazsak otuz yıl geriye gideriz. Hasar tespitinde ilk yapmamız gerek bu çocuklar gençler nerede ve biz onları nasıl kazanabiliriz olmalı. Çocukların psikososyal, bilişsel gelişimleri ve sosyal açıdan nerede olduklarının tespiti yapılarak buna göre destekleme yapılmalı. Çocuklar temel becerilerde durumları tespit edilmeli. MEB’in telafi programı var ama bu tüm toplumu kapsayacak şekilde gerçekten yapılıyor mu emin değilim. Haziran’da teoride okullar açıldı ama pratikte gönderme mecburiyetinin olmayışı ciddi bir sorundu. MEB’in çocukları ve öğretmenleri güvenli bir şekilde okul tutma sorumluluğu almaması, devamlılık zorunluluğu getirmiyor olması en önemli sorun.

"OKULLARIN AÇILMASINI TALEP ETMELİYİZ"

Eylülden itibaren okulları açmak ve açık tutmak için neler yapmalıyız? Okulları neden açık tutmalıyız, yüz yüze eğitim neden önemli?
Dünyada sadece okulları kapatıp, kongre ve düğün yaparak, AVM’leri açık tutarak pandemi yönetmeye çalışan başka bir ülke yok. Eylülden itibaren okulların açık tutulması için hem MEB’in hem de toplumsal muhalefetin acilen harekete geçmesi gerekiyor. Ancak sendikaların, toplumsal bileşenlerin talebiyle okullar açık tutulabilir. Siz devlete ‘okulları güvenli açık tutamıyorsun açmayın’ derseniz devlet te açmaz. Bizim devlete, ‘Okulları hem güvenli hem de etkili bir şekilde açmakla yükümlüsün’ dememiz gerekir. Aşıyla birlikte öğretmenlerin de endişe duyacağı bir şey kalmadı. Şunu da ekleyeyim aşı hiçbir ülkede okulların açılması için ön şart olmadı. Avrupa’da okullar tam bir senedir çok büyük oranda açık kaldı. Türkiye’de sorun virüs, pandemi değil eğitim sisteminin kendisi. Bunu gündeme getirmeliyiz.

"MEB’İN HÂLÂ HAZIRLIĞI YOK"

Geçtiğimiz yıl yaz ayları iyi değerlendirilemedi. Deyim yerindeyse ağustos böceği gibi saz çaldı düğün yaptı Türkiye. Ve sonuç olarak eylülde okulların açılmasıyla ilgili hiçbir hazırlık olmadığını gördük. Aynı hataya bu yaz düşülmemeli. Eylüle hazırlık konusunda MEB somut öneri ve planlarla gelmeli. Eylülde okulları açma niyeti olan bakanlığın harıl harıl öğretmen alması, ek derslikleri sağlaması gerekirdi. Örneğin Hollanda da liselerin bahçelerinde tenteler var. Bu çadırlar aylardır ek derslik ihtiyacını karşılamak için kullanılıyor. Yani kalıcı ya da geçici bir şekilde derslik ihtiyacını gidermeye MEB hazırlıklı olmalı. Ayrıca müfredatın kritik olmayan bileşenlerden ayrılması ve çocukların gelişimini hedefleyen çekirdek bir müfredata ulaşılması gerekiyor yeni yılda eğitime hazırlıklı olmak için. Çünkü, tüm yetişkinler aşılansa da, irili ufaklı dalgalar devam edecek önümüzdeki öğretim yılında. En ufak dalgada, vakalardaki en ufak artışta yine okulları kapatma refleksine başvurulursa artık gerçekten iki kuşağı kaybederiz. MEB’in eylül için gerekli hazırlıkları yapmasını sağlamak için sendikalara büyük iş düşüyor. Bunu MEB’den talep etmeleri, bu işin takipçisi olmaları, kendilerinin çözüm önerileri ve planlarla gelmeleri gerekir.

ÖNCEKİ HABER

EŞİK: Cumhurbaşkanlığının İstanbul Sözleşmesi savunması TBMM'yi yok sayıyor

SONRAKİ HABER

Kadıköy Anadolu Lisesi'nde öğrenci ve velilerden "taşınmak istemiyoruz" eylemi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa