Sanığın değil Ayşe Tuba Arslan’ın hayatı yargılandı, kararı kabul etmiyoruz!
Mahkemenin Ayşe Tuba Arslan davasında verdiği kararı eleştiren dava komitesi, "23 şikâyetine kulak tıkayan eril yargı verdiği bu kararla sanığın değil, Ayşe Tuba’nın hayatını yargılamıştır” dedi.
Fotoğraf: Eylem Lodos/Evrensel
Eylem LODOS
Eskişehir
25 Haziran’da 23 kez suç duyurusunda bulunmasına rağmen Yalçın Özalpay’ın satırlı saldırısı sonucu katledilen Ayşe Tuba Arslan davasının istinaf karar duruşmasında “canavarca hisle öldürme” kararı bozulmuş ve Ayşe Tuba Arslan'ı öldüren Yalçın Özalpay’a haksız tahrik indirimi uygulanarak 24 yıl hapis cezası verilmişti. İstinaf mahkemesinin bu kararına dair Ayşe Tuba Arslan Dava Komitesi gerçekleştirdiği basın açıklamasında “Bu kararı asla kabul etmiyoruz, Ayşe Tuba’nın 23 şikâyetine kulak tıkayan eril yargı verdiği bu kararla sanığın değil, Ayşe Tuba’nın hayatını yargılamıştır” dedi. Dava komitesi, Yalçın Özalpay’ın hiçbir indirim uygulanmaksızın tasarlayarak, canavarca hisle ve eziyet çektirerek, nitelikli kasten öldürme suçundan cezalandırılması için Yargıtay yoluna başvuracaklarını duyurdu.
Ayşe Tuba Arslan Dava Komitesi adına basın açıklamasını okuyan Avukat Funda Güney, Yalçın Özalpay’ın hiçbir indirim uygulanmaksızın tasarlayarak, canavarca hisle veya eziyet çektirerek, nitelikli kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiğini hatırlattıktan sonra sanık vekilinin istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinde yapılan duruşmada savcının olayda canavarca hisle ve eziyet çektirerek öldürmenin söz konusu olmadığını ve sanık hakkında haksız tahrik indirimi uygulanması gerektiği yolunda bir mütalaa verdiğini belirtti.
Açıklamada duruşma sırasında mahkeme heyetinin, katılan vekillerin sözünü kestiğine yer verildi: “Ayşe’nin 23 başvurusunu görmezden gelen ve sesini duymayan yargı ne yazık ki 25 Haziran 2021 tarihli karar duruşmasında da Ayşe’nin sesini duymak istememiş ve son yazdığı mektuplardan birinin katılan vekillerince okunmasını engellemek istemiştir. Katılan vekillerinin konuşmalarını da sık sık kesen heyet ne yazık ki mütalaa yönünde karar vermiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, yerel mahkemenin kararını kaldırmış ve herkesin gözü önünde satırla eski eşini katleden sanığın, ‘canavarsa hisle’ hareket etmediğini ve haksız tahrik altında bu cinayeti işlediği yönünde karar vermiş ve sanık Yalçın sadece 24 yıl ceza almıştır.”
"BU KARARI KABUL ETMİYORUZ"
Kararı kabul etmediklerini ifade eden Güney, İstinaf Mahkemesince verilen bu kararla sanığın değil, Ayşe Tuba’nın hayatının yargılandığını ifade etti: “Ayşe Tuba’nın 23 şikâyetine kulak tıkayan eril yargı verdiği bu kararla sanığın değil, Ayşe Tuba’nın hayatını yargılamış, sanık hakkında ise haksız tahrik indirimi uygulamıştır. Tarafların arasında evlilik birliği dahi kalmamasına, tarafların boşanmasına rağmen mahkeme olmayan evliliğin sadakat yükümlülüğü üzerinden karar vermiştir. Mahkeme bu kararını mesnetsiz ve içeriği anlaşılmayan belge ve bilgilere dayandırmıştır.”
Cezanın caydırıcılık ilkesi ile bastırılması gereken bazı içgüdülerin de indirim nedeni sayılmasının çağdaş ve demokratik toplum gerekleri ile bağdaşmayacağı gerçeğinin de haksız tahrik hükümleri uygulanırken göz önüne alınmasının bir zorunluluk olduğunu belirten Güney, “Tersine bir uygulama, kendi adaletini kendi anlayışına göre gerçekleştiren sanığa ödül verme anlamını taşımaktadır. Namus kisvesi ve aldatma bahanelerinin kadın cinayetlerinde en çok başvurulan savunma aracı olmasının sebebi yargı tarafından bu savunmaların kabul görüyor olmasıdır. Oysa bugünlerde feshi konuşulan İstanbul Sözleşmesi tam da bu noktada, kültür, töre, din, gelenek ve sözde namus gibi kavramların şiddeti ve cinayeti mazur gösteren sebepler olarak kabul edilemeyeceğini ve taraf devletlerin bu hususta sorumluluk alması gerektiğini vurgulamaktadır” ifadelerine yer verdi.
"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN İMZA ÇEKENLER AYŞE TUBA BAŞTA OLMAK ÜZERE TÜM KADIN CİNAYETLERİNİN AZMETTİRİCİSİDİR"
Güney, kadınlara şiddet içinde bir hayatı reva görenlerin, İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekenlerin ülkedeki kadın cinayetlerinin azmettiricisi olduğunu şu sözlerle ifade etti: “Kadınlara şiddet içerisinde geçen bir hayatı reva gören, kadınların hayatları pahasına ‘aile’ kutsaması yapanlar, her gün kadınların şiddetin bir biçimine maruz kaldığı ve katledildiği bir ortamda İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekenler Ayşe Tuba başta olmak üzere bu ülkede yaşanan tüm kadın cinayetlerinin azmettiricisidir. Katledilen tüm kadınların vebali, katillerin lehine kararları uygulayan sözde adalet uygulayıcılarının ellerindedir. Topluma örnek olmak yerine, adeta halkı cinayete teşvik eden bu kararların bozulması için elimizden geleni ardımıza koymayacağız. Ayşe Tuba’yı katleden sanık Yalçın Özalpay’ın hiçbir indirim uygulanmaksızın tasarlayarak, canavarca hisle ve eziyet çektirerek, nitelikli kasten öldürme suçundan cezalandırılması için kadınlar olarak Yargıtay yoluna başvuracağımızı bildiriyoruz.”