30 Haziran 2021 00:49

En az yüzde 90’ı su olan müsilaj, katı atık tesisinde bertaraf edilmemeli

Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ahmet Dursun Kahraman, Marmara Denizi'nden toplanan müsilajın, Şile’deki Katı Atık Bertaraf Tesisinde bertaraf edilme yönteminin açıklanmasını talep etti.

Kömürcüoda Katık Atık Bertaraf Tesisleri'ndeki Düzenli Depolama Alanı'na getirilen müsilaj | Fotoğraf: Ali Aksoyer/DHA

Paylaş

Sinem UĞURLU
İstanbul

Marmara Denizi’nden toplanan müsilajın, Şile’deki Katı Atık Bertaraf Tesisinde bertaraf edilmesini eleştiren Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ahmet Dursun Kahraman, “Denizden çekilen malzemenin büyük kısmı su. Bu suyu siz katı atık depolama tesisine hangi yöntemle veriyorsunuz? Susuzlaştırıp, kurutarak mı mesela? Katı atık bertaraf tesislerinin ve buralarda bertaraf edilebilecek atıkların belirli kriterleri vardır. Müsilaj diye toplanan malzeme bu anlamı ile bu kriterleri sağlamaz. Bu özelliğinden dolayı katı atık bertaraf tesislerinde bu hali ile bertaraf edilmesi tekniğe aykırıdır” ifadelerini kullandı.

MÜSİLAJIN NEREDE BERTARAF EDİLDİĞİ SORUSU UZUN SÜRE CEVAPSIZ KALMIŞTI

Marmara Denizi’nin yüzeyinden vidanjörlerle toplanan müsilajların bertarafı tartışılmaya devam ediyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı uzun süre müsilajın nerede bertaraf edildiğini açıklamamıştı. Sonrasında müsilajın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraklerinden İSTAÇ’a ait Şile Kömürcüoda Katı Atık Bertaraf Tesislerindeki düzenli depolama alanına getirildiği öğrenildi. Toprağa dökülen müsilajın kahverengi renk aldığı ve su birikintilerinin de oluştuğu görüntüler kamuoyuna yansımıştı.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un son açıklamasına göre; Marmara Denizi’nden 8 bin 405 metreküp müsilaj toplandı. Deniz yüzeyinden toplanan müsilajın bertaraf edilmesine dair konuşan Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ahmet Dursun Kahraman da yetkililerin uzun süre müsilajın nerede bertaraf edildiğini açıklamamasını eleştirdi: “Daha önceki açıklamalarda ‘Bariyerlerle çeviriyoruz, onu pompalarla emiyoruz, müsilajı tanklarla alıyoruz ve bertaraf noktalarına götürüyoruz’ açıklaması yapılıyordu. Bertaraf noktaları nedir, bertaraf yöntemi nedir? Biz bu soruları sorunca, bu sefer bertaraf noktası olarak Şile açıklandı.”

KATI ATIK TEKNİĞİNE AYKIRI

Şile’deki depolama alanının “katık atık bertaraf tesisi” olduğunun altını çizen Kahraman, sıvı oranı yüksek olan müsilajın katı atık tesisinde bertaraf edilmesinin tekniğe aykırı olduğunu söyledi. Müsilajın hangi yöntemle bertaraf edildiğinin açıklanması gerektiğini ifade eden Kahraman şu bilgileri aktardı: Denizden çekilen malzemenin büyük kısmı su. Bu suyu siz katı atık depolama tesisine hangi yöntemle veriyorsunuz? Susuzlaştırıp, kurutarak mı mesela? Katı atık bertaraf tesislerinin ve buralarda bertaraf edilebilecek atıkların belirli kriterleri vardır. Adı üzerinde ‘katı atık’ bertaraf tesisi. Bu kriterlerin en başta geleni su içerikleridir. Müsilaj diye toplanan malzeme bu anlamı ile bu kriterleri sağlamaz (Yüzde 99’a yakın su içeriği nedeni ile), akışkandır, tankla taşınıyor, sıvı bir malzeme. Bu özelliğinden dolayı katı atık bertaraf tesislerinde bu hali ile bertaraf edilmesi tekniğe aykırıdır.”

YÖNETMELİK DEĞİŞTİRİLDİ

Katı atıkların bertarafı ile ilgili yönetmeliğin değiştirildiğini belirten Kahraman, “Eski yönetmelikte katı atık tesislerinde arıtılacak atığın su oranının en fazla yüzde 65 olabileceği, ancak işletmecinin ‘eğer başka sakıncalara yol açmayacak ise’ bunları yüzde 75 değerine kadar kabul edeceği belirtilirken sonradan çıkan Atık Yönetimi Yönetmeliği önceki yönetmelikleri geçersiz kılmış; bu konuda ise bir açıklık getirmemiş” dedi.

“YÜZEY TEMİZLENİNCE SORUN GİDERİLMİYOR”

Denizden müsilaj toplama çabasını da “İğneyle kuyu kazmak” olarak nitelendiren Kahraman, “Denizin üzerinde ne gördüysek, sanki müsilaj oymuş, onu temizledik mi, sorun ortadan kalkıyor gibi göstermeye çalışıyorlar. Hayır, sorun müsilaj sorunu değil, kirlilik sorunudur. Bunun, toplamakla önüne geçemezsiniz. Buradan bile bir başarı öyküsü yaratmaya çalışıyorlar” dedi. Kaynaklarını ve nedenlerini tanımlayamadan sorunlara çözüm getirmenin mümkün olmadığını anlatan Kahraman, “Sorunun kaynağı; kirlilik, nedeni ise siyasi iradenin çevreye, kaynaklara, topluma bakış açısıdır. Kendi PET şişelerimizi toplayamazken çöp ithalatına kapı açılmış, kamu gücü zayıflatılmış, yetmemiş planlamalarda da kamu gücü yerine sermayenin güdümü baskın kılınmıştır. Sadece Marmara değil tüm yurt buna maruzdur” dedi.

OKSİJEN CİHAZLARI MARMARA’YA NEFES OLUR MU?

Müsilajla mücadelenin diğer ayağı da suyun oksijen seviyesini artırmak için kullanılan cihazlar. Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ahmet Dursun Kahraman, Marmara Denizi’ne böylesine küçük cihazlarla oksijen kazandırılamayacağını anlattı: “Marmara Denizi'ni havalandırmak için (Yani oksijen kazandırmak için) ufacık bir cihaz kullanıyorlar. Biz bu havalandırmayı arıtma tesislerinde yapıyoruz. Benzer süreçler. Orada bile devasa enerji giderleri var. Büyük boru hatları kullanıyoruz. Şu hesap yok ortada; Marmara Denizi 12 bin kilometre kare. 30 metreyi kapsayan kısmın hacmi havalandırılıyorlar. 1 miligram litre oksijeni artırmak için, 180 milyon kilowatt saat enerji gerekir. Bu bir tane cihazla, üzerindeki güneş piliyle olacak iş değil. Bu cihaz, bu kapasitede değil. Bunlar ufak yerlerde, mesela bir otelin koyunda, bir kokuşma olursa kullanılıyor. Burada Koca Marmara Denizi’nden bahsediyoruz. ‘Denizi havalandırıyoruz’ demek bile bilimsellikten uzak bir söylem.”

KURULDA ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASINA YER VERİLMEMESİNE ELEŞTİRİ

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Genelgesiyle, “Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Kurulu” kurulmuştu. Bu kurulda pek çok kurum ve kuruluş yer alırken, TMMOB’ye bağlı Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) yer almadı. 24 Haziran günü Marmara Belediyeler Birliği bünyesinde, 21 bilim insanından oluşturulan Bilim ve Teknik Kurulunda da ÇMO yer almadı. ÇMO Genel Başkanı Kahraman, odaların kurulda yer almamasını şöyle eleştirdi:

“Siyasi iradenin zaten odalarla ilgili sıkıntıları var. Biz emek, bilim ve doğa adına birtakım doğruları ya da yanlışları dile getirmeye çalışırken, onlar bu değerlere yaklaşmıyor. Bunlar sermayenin antipatik baktığı unsurlar. Temel bilimler, fen bilimleri, evet bunlar olmazsa olmaz. Ama sonuçta çözüm üretecek, tasarımı yapacak olan mühendisliktir. Kurulda bütün patron kulüpleri, sanayi odaları var. Bunlar var ama mühendislerin sözü orada yok. Niyet açıkça bellidir. Bu işin sonunda da yeni bir ihale furyası oluşacaktır. Şimdiden onun kokuları var. Beklediğimizden farklı bir şey yapmadılar. Ama umuyorduk yine de. Umduğumuz olmadı. Aynı zihniyetle devam ediyorlar: Sermayeden yana, toplum yararını gözetmeyen...

ÖNCEKİ HABER

Petrol-İş Sendikası: Vergi ve gelir adaleti sağlanmalı

SONRAKİ HABER

Novares işçileri, grevdeki Nedex işçilerini ziyaret etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa