Pandemide öğretmen olmak
Pandemide öğrencilerimiz eğitim dışında kalırken, biz öğretmenler evlerimizi okula çevirerek esnek ve kuralsız çalıştırıldık. MEB, hazırlıklı olmadığı için okulları en uzun süre kapatan ülke olduk.
Fotoğraf: DHA
Hüseyin ÖZEV
İlkokul Öğretmeni
Kovid -19 vakaları ilk ortaya çıktığında ve okullar kapatıldığında sürecin bu kadar uzun süreceğini kimse öngörememişti.
Pandemide maalesef okullarımızdan, öğrencilerimizden uzakta kaldık. Öğrencilerimiz tamamen eğitim sürecinin dışında kaldı. MEB’in hiçbir hazırlığının olmadığı da okulları en uzun süre kapatan ülke olmamızla ortaya çıktı. Öğrencilerimden ilk defa bu kadar uzak kaldım. Eğitim öğretim yüz yüze yapılan bir süreçtir. Okulların eğitime ara vermesi önemli sorunları da gün yüzüne çıkardı.
Uzaktan eğitimin EBA üzerinden başlamasıyla öğrencilerimizin de buna erişim sorunları ortaya çıktı. Çünkü internet paketi ve bilgisayara ihtiyaç vardı. Ekonomik durumu yeterli olmayan öğrencilerimizin bunları edinmesi çok zordu.
Uzaktan eğitimde birden fazla çocuğu okula giden anne babalar, kendisi ve eşi öğretmen olan ve çocuğu okula giden eğitimciler bu süreçte önemli sıkıntılar yaşadı. Kendileri için tablet, bilgisayar, çocukları için ayrı tablet ihtiyacı doğdu. Bu da ekonomik sıkıntıların yaşanmasına, öğretmenlerin borçlanmasına neden oldu. Aynı anda ev ortamında birden fazla canlı ders yapılması da seslerin karışmasına öğretmenin ve çocuğunun derse konsantre olmasına engel oldu.
ETKİLEŞİM ORTADAN KALKTI
Öğretmen, çocuklarla etkileşim içinde eğitimi sürdürür. Çocuğun resim yapması, şarkı söylemesi ve arkadaşlarının ona vermiş olduğu tepki sonucunda öz güven kazanması, kişiliğinin süreç içinde oluşmasını sağlar. Ama canlı derste bütün bu etkileşimler ortadan kalktı. İnternetten ders anlatmak duvara karşı konuşma hissi veriyor. Sorulan soruya çocuğun vermiş olduğu karşılık, öğretmen çocuğun yüzünü, mimiklerini göremediği için dersten haz alamıyor. Ve yaptığı işten mutlu olamıyor, mesleğe karşı tükenmişlik duygusuna neden oluyor.
Görsel sanatlar, müzik, beden eğitimi ve oyun derslerinin bilgisayar karşısında yapılamayacağını herkes bilir. Öğrenci sınıf karşısında şarkı söyleyemedi, okul bahçesinde oyun oynayamadı. Bütün bu duyguları yaşayamadan eğitim öğretimi kapatmak zorunda kaldık. Öğrenciler açısından bunun telafisi mümkün olamayacak. Ana dili Türkçe olmayan öğrencilerimiz ise bu sürecin tamamen dışında kaldı.
Özel okula gidenler bu süreci bir adım daha önde tamamladı. İnternet erişimi, bilgisayarı, tableti olmayan öğrenciler diğerleriyle aynı koşullarda LGS ve YKS sınavlarına girdiler. Ve tabii ki özel okullara gidenler lehine bir durum ortaya çıkaracak. MEB ise bu süreçte imkanı olmayan öğrencilere destek sunmayarak yaşananları ‘Seyretti’ sorumluluğu velilerin ve öğretmenlerin üzerine attı.
"ESNEK VE KURALSIZ ÇALIŞTIRILDIK"
Bu süreçte bütün eğitimciler esnek ve kuralsız çalışmak durumunda kaldı. İş yükü arttı. Uzun ders saatleri öğretmenlerde boyun, bel fıtığı, göz rahatsızlıklarına neden oldu. Verilen ödevlerin WhatsApp üzerinden gönderilmesi, kontrol edilmesi tekrar öğrencilere gönderilmesi, sabah başlayan canlı ders akşama kadar devam etti. Yine öğretmenler gün boyu velilerle telefonda iletişim halinde, çocuğun derse katılımı için sürekli aktif oldu. Ev ortamı sınıfa dönüştü kendine özel olması gereken ortamı alenileşti.
Eylülde okulların açılması önümüzdeki temmuz ve ağustos aylarında MEB’in yapacağı çalışmalara bağlı. Bu süreçte eğitimin bütün bileşenleri aşılanmalı. Okullara ek yardımcı personel alınmalı. Ek sınıflar açılarak sınıf mevcutları azaltılmalı. Ataması yapılmayan öğretmenler derhal atanarak açık olan öğretmen açığı kapatılmalı.