02 Temmuz 2021 00:08

Ford işçisi: Artırdığımız kârdan payımızı istiyoruz

Sadece taslakta işçilerin onayını almak yetmez tabii, altını çize çize kalın harflerle yazmakta fayda var. Sözleşme işçilerin onayı alınmadan, işçilere sorulmadan imzalanmamalı!”

Fotoğraf: Lenny Kuhne/Unsplash

Paylaş

Ford Otosan işçisi
Kocaeli

2021 MESS grup sözleşmesi sürecinde taslak oluşturulurken şu rakamlara bakarak hazırlanmalı. 2020 yılında bir Ford işçisi patronuna 328 bin TL kazandırmış, patron 986 milyon TL kâr etmiş. 2019’da patronun kârı 432.8 milyon. 2021’ in ilk 4 ayında ise kârı 299 milyon lira, sadece bu 4 ayda işçi başına elde ettiği kâr 580 bin lira! Koronavirüs ortaya çıktığından bu yana patronlar kârlarını arttırmaya devam etmiş. Bize gelinceyse yapılan zamlar, artan vergilerle enflasyonun altında ezilmişiz. Patronlar vergi muafiyeti alırken, bizim sırtımıza yüklenen vergiler artmış. 2019 sözleşmesi öncesinde MESS kanadından televizyon programlarında sözleşmelerin ABD gibi bazı ülkelerde 6 yılda bir yapıldığını söyleyenler, ABD gibi ülkelerde enflasyonun nasıl olduğunu, bizdeki gibi döviz kur dalgalanmasının yaşanmadığını söylemeyi unutmuş olmalılar ki 6 yıldan bahsetmişlerdi.

Ford gibi dış ticaretle uğraşan şirketler döviz ile satış yaptığında kârlarını yüzde 114 gibi artırdılar.  Bizlerin maaşları ise döviz yükseldikçe erimiş oldu. Bizim gibi enflasyona ve döviz artışına sahip olan ülkelerde sözleşmeler 1 yıllık yapılmalı ki biz isçiler enflasyon karşısında ezilmeyelim! Salgın, ekonomik kriz gibi olaylarda koca koca holdingler vergi muafiyetine uğruyor, fabrikalarda duruşlar yaşadığında patronların isteği ile devletten biz işçilere ait olan işsizlik fonundan maaş ödemesi yapılıyor. Patronlara bu fondan destek paketleri çıkıyor, bizlerin bu süreçte sigortası ödenmiyor ve bu süreçte patronların kâr oranları daha da büyüyerek, zenginliklerine zenginlik katıyorlar. Hiçbir olumsuz koşuldan etkilenmeyip kâr etmeye devam ediyorlar. Biz işçiler ise enflasyon ve vergi yükü altında eziliyoruz.

Sözleşmeye ek olarak, “Ekonomik kriz, yangın, sel, deprem gibi doğal afetler ve virüs salgını gibi durumlarda işçilerin maaşlarının patronlar tarafından ödenmesi” maddesinin eklenmesini istiyoruz. Ayrıca her durumda bize yüklenen vergilerin azaltılması adına gelir vergisinin patronlar tarafından ödenmesini istiyoruz. Yılda 12 ay var, fatura ve vergi yükünden biz 12 maaştan sadece 8 ya da 9’ unu alabiliyoruz, diğer kısımları vergiye gidiyor. Her yıl bizler vergi rekorları kırarken artık bu sözleşme ile patronlarımızın da vergi rekortmeni olmasını istiyoruz. Biraz da onlar ellerini taşın altına sokmalı! Maaş almadan vergi kesiliyor, ekmek alıyoruz vergi, elektrik, su, doğal gaz kullanıyoruz vergi, markette vergi, pazarda vergi… Bir de senenin ilk 4. ayından itibaren ilk vergi dilimine girip sene sonunda en üst vergiye ulaşıyoruz. 200 liradan başlayan vergi, sene sonu 1500’ e çıkıyor. Yüzde 18’den başlayan vergi dilimi; biz çalıştıkça, fazla mesaiye kaldıkça yüzde 35’e çıkıyor, araya bir de kış ayı girince bizim yaşama şansımız kalmıyor.

Ayrıca hazırlanan taslağın bizlere sorulmadan sunulmasını istemiyoruz. Bu taslak bizim olmalı, bize sorulmadan MESS’e sunulmamalı. Sadece taslakta işçilerin onayını almak yetmez tabii, altını çize çize kalın harflerle yazmakta fayda var. Sözleşme işçilerin onayı alınmadan, işçilere sorulmadan imzalanmamalı! Bence bunlar sendika ayrımı yapmaksızın tüm metal işçilerinin en önemli kırmızı çizgisi olmalı. Patronlar; kriz, afet, rekabet demiyor her koşulda bir araya gelip masada birlikte davranıyorlar. Sendikalardan da isteğimiz birlikte hareket etmeleri, her adımı işçilere sormaları, işçilerle birlikte karar almaları. Hakkımız olanı ancak böyle alabiliriz. Bütün bunlar biz istersek olur, biz yan yana gelirsek olur. Seyirci olmayalım, oyunu biz kuralım!

ÖNCEKİ HABER

BTS'den TCDD’de yüksek puanlı çalışanlara düşük mülakat puanı verilmesine tepki

SONRAKİ HABER

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri: ‘Demokrasi için bir nefes’ mitinginde buluşalım

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa