02 Temmuz 2021 00:00

Hasta tutuklu Mehmet Emin Özkan, devletin dilemediği özür yüzünden cezaevinde

Ağır hasta tutuklu Mehmet Emin Özkan, sağlık raporu için ATK'ye sevk edildi. Avukatları, Özkan'a isnat edilen suçlamanın boşa düştüğünü söylerken hâlâ serbest bırakılmamasına tepkili.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Mahsum KARA
Diyarbakır

Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 22 Ekim 1993’te Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın ölümünden sorumlu tutularak müebbet cezasına çarptırılan 83 yaşındaki Mehmet Emin Özkan, tutuklu bulunduğu günden bu yana 5 kez kalp krizi geçirdi, 4 defa da anjiyo oldu. Ağır hasta tutuklu Özkan sağlık raporu için Elazığ’ın ardından İstanbul Adli Tıp Kurumuna (ATK) sevk edildi. Burada muayene olduktan tekrar Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevinde getirilen Özkan’ın yolda fenalaştığı öğrenildi. Evrensel’e konuşan Türkiye İnsan Hakları Vakfının (TİHV) avukatlarından Gulan Çağın Kaleli, Özkan’ın suçsuz olduğunun ortaya çıkmasına rağmen devletin dilemediği özür yüzünden tahliye edilmediğini söyledi. 

SAĞLIK DURUMU AĞIRLAŞIYOR

83 yaşındaki Mehmet Emin Özkan’ın 26 yıldır cezaevinde olduğunu belirten Kaleli, Özkan’ın suçsuz olduğunun ortaya çıkmasına rağmen tahliye edilmediğini söyledi. Bu süre içinde Özkan’ın kronik rahatsızlıklara yakalandığını ifade eden Kaleli, kalp, tansiyon, zehirli guatr, kemik erimesi, böbrek ve bağırsak bozuklukları, aşırı derecede kilo kaybı, duyma-görme eksikliği ve hafıza kaybı gibi birçok sağlık sorunu olduğunu belirtti. Özkan’ın kalp krizi geçirdiğini ve birçok hastaneye kaldırıldığını söyleyen Kaleli, cezaevi koşullarının sağlık durumunu giderek ağırlaştırdığını söyledi.

İNFAZ KANUNU TAHLİYEYE ENGEL

28 Mayıs 2021 tarihinde TİHV, ÖHD, TUHAY-DER olarak Özkan’ın infazının ertelenmesi için başvurusunda bulunduklarını dile getiren Kaleli, normal şartlarda Özkan’ın tahliye edilmesi gerektiğini ancak İnfaz Kanunu’ndaki ‘devlet güvenliğini tehdit’ şartından dolayı savcılığının talebi reddettiğini belirtti. Bundan dolayı Özkan’ın 2015 yılında hastaneden aldığı ‘Cezaevinde kalamaz’ raporuna rağmen tahliye edilmediğine dikkat çeken Kaleli, “Sağlık hakkı gibi en temel bir hakkın böyle bir maddeye sıkıştırılması uluslararası sözleşmelerde tanımlanan hem yaşam hakkına hem de işkence yasağına tamamen aykırı bir düzenlemedir. İnfaz yasasına konulan politik bu şerhler sayesinde ne yazık ki hasta mahpusların tahliyesinin önüne bir engel konuluyor” dedi.

GÖRÜŞMEYE KENDİ BAŞINA GELEMEDİ

2015 yılında hastanede ‘Cezaevinde kalamaz’ raporu verilen Özkan’a 2019 yılında ‘Cezaevinde kalabilir’ raporu verildiğini hatırlatan Kaleli, “Bizler infaz erteleme başvurusu yapmadan önce meslektaşlarımız Özkan’la görüşme sağlamıştı. Meslektaşlarımızın gözlemleri şu yöndeydi; Özkan tekerlekli sandalyeyle görüşmeye getirildi. Duyma yetisini giderek kaybettiğini, görüşmede çok zorlandıklarını, infaz koruma memurlarıyla birlikte getirildiğini, hatta sandalyeden görüşme odasına onların yardımıyla konulmuş. Özkan, artık yürümede de kendini ifade etmede de zorluk yaşıyor. Özkan için 2021 yılında böyle bir tabloyla karşı karşıyayız” dedi.

HASTANEYE GİDİŞ GELİŞ İŞKENCEYE DÖNDÜ

Özkan için artık her hastaneye gidiş gelişin bir işkenceye dönüştüğüne vurgu yapan Kaleli, “Bizim için yaşam hakkının önceliği ve bunun korunabilmesi için cezaevi koşullarında değil dışarıda tedavi yapılması gerekiyor. Mehmet Emin Özkan oğluyla birlikte aynı koğuşta kalıyor. Özkan’ın bakımına yardımcı olan ve bakımını üstlenen başka bir mahpus tarafından esasında süreçleri gözlemlenebiliyor. Hiçbir şekilde yeterli değil. Kendisinin bir an önce tam teşekküllü bir hastanede tedavisinin görülmesi gerekiyor. Çünkü çok fazla kronik rahatsızlığı var” dedi.

SUÇSUZ OLDUĞU ORTAYA ÇIKMASINA RAĞMEN CEZAEVİNDE

Özkan’ın netice itibariyle Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevkinin sağlandığını ve heyet raporu alınması için Elazığ’a gönderildiğini belirten Kaleli, Elazığ’dan İstanbul Adli Tıp Kuruluna sevk edildiğini söyleyerek, burada cezaevinde kalabilir ya da kalamaz şeklinde bir rapor hazırlanacağını dile getirdi. ATK’den olumsuz sonuç çıkması durumunda Anayasa Mahkemesine başvuru yapacaklarını belirten Kaleli, “İşlemediği suç ortaya çıkmasına rağmen Özkan bırakılmıyor. JİTEM’cilerin mahkeme huzurunda suikastı Özkan’ın yapmadığına dair net bir şekilde ifadeleri var. Hukukun kişilerin, yurttaşların güvenliği noktasında bir araç olması ve adalet olması beklenirken, tamamen devletin güvenliğini sağlamak için bir araç olarak kullanılıyor. 26 yıl sonra devletin ‘Affedersin bunu yaptık ama Mehmet Emin Özkan suçsuzmuş’ deme cesaretini gösteremediği için bir kişinin suçsuz yere cezaevinde kalmasını, hasta olmasına rağmen bununun göz ardı edilmesi gibi bir tabloyla karşı karşıyayız. Hakikat dediğimiz kavram ne olursa olsun 26 yıl sonra bile olsa ortaya çıkıyor. Her ne kadar devlet bunun sorumluluğunu almaktan kaçınsa da hakikat her zaman ortaya çıkacaktır. Devlet ortaya çıkan sonuçların hesabını vermek zorundadır” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Boğaziçi mezunları protestoların altıncı ayına özel nöbet tutacak

SONRAKİ HABER

Pendik'te emekçilerle konuştuk: Poyraz’ın bir değil çok sayıda katili var

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa