Şüpheli ölümlere ‘intihar’ etiketi yeni kadın cinayetlerine sebep oluyor
2021’in ilk altı ayındaki şüpheli kadın ölümlerinin toplamı 99, 2020’deki kadın ölümleri toplamının (171) yarısını geçti.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
Elif TURGUT
Pandemiyle birlikte şüpheli kadın ölümlerindeki artış verilere de yansıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu raporuna göre haziran ayında 20 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulundu. 2021’in ilk altı ayındaki şüpheli kadın ölümlerinin toplamı 99, 2020’deki kadın ölümleri toplamının (171) yarısını geçti. Anestezi Teknikeri Ayşe Karaman, Duygu Delen, Rabia Naz, Aleyna Çakır, Nadira Kadirova davaları gibi pekçok kadın cinayetinin “intihar” denerek üzeri örtülmeye çalışılıyor. Şüpheli bulunan ölümlerin “intihar” olduğu varsayılarak soruşturmaya başlamasının etkilerini Ankara Barosu Gelincik Merkezi Başkanı Avukat Aslı Koçak Arıhan anlattı. Arıhan, intihar denilerek soruşturmaya başlanmasının ise yargı sürecinde delil yetersizliğine ve cezasızlığa sebep olacağını söylüyor.
“Olay yeri incelemesine gelindiğinde, orada bulunan sevgili, eski eş, el vs. ‘intihar’ dediğinde nedense soruşturma o şekilde başlıyor. Biz özellikle şunu diyoruz: Kadınlar intihara meyilli değiller. Böyle bir algı her yere sirayet etmeye başladı. Sanki kadınlar eski sevgilisinin, yeni sevgilisinin yanında gidip intihar ediyor, özellikle yüksekten atlama suretiyle intihar etme eğilimindelermiş gibi dosyalar düzenleniyor” diyen Arıhan, intihar olarak düzenlendiğinde yeteri kadar olay yeri incelemenin yapılmadığını ve delillerin tam toplanmadığını ifade ediyor. Arıhan, “Eğer savcılıkta dikkat edilir veya daha farklı bir uygulama yapılsa tekrar bazı deliller toplanabilir; telefonlar, kayıtlar gibi. Ama onda bile artık tüm delilleri tekrar toplama şansı yok” diye ekliyor. Bu tarz dosyalarda zaten delilin az olduğunu, yeterli inceleme yapılmadan eksik delil toplanmasının ise sanığın lehine olduğunu ifade eden Arıhan, sanıkların delil yetersizliğinden beraat ettiğini söylüyor.
ÖLDÜRÜLDÜYSE O KADINLARIN SESİ OLMAMIZ LAZIM
Arıhan, dosya yargıya intikal ettiğinde davanın, sanığın “Ben onu tutmaya çalışırken balkondan atladı”, “Kendisi çıktı, kavga ettik atladı” gibi ifadeleri üzerinden ilerlediğini belirtiyor: “Zaten ölmüş durumda kadın. Ölen kadınların sesi olmalıyız. Bizden başka onların hakkını savunacak kimse kalmıyor. Yargı sistemi içinde çokça intihar ettiği düşünülüyor, ancak öldürüldüyse onun sesinin duyulması lazım.”
Mahkemenin delillere baktığında soruşturmanın sanığın “intihar” iddiası üzerinden yapıldığı için delillerin de bu doğrultuda olabildiğini, cezalandırma sürecine gidilemediğini ifade ediyor.
Arıhan, “Böyle olması hepimiz açısından rahatsızlık veriyor. En kötüsü yeni kadın ölümlerine de sebep oluyor” diyerek sonuçlarına da dikkat çekiyor. Şule Çet davasının bu konuda önemli bir dava olduğunu ve kadın cinayetleri açısından önemli bir farkındalık yarattığını da söyleyen Arıhan Şule Çet’in simge bir isim olduğunu ekliyor.
Kadın cinayetlerinin “intihar” denerek üzerinin örtülmesinin çok önceden beri olduğunu belirten Arıhan, “Daha önceden töre cinayeti altında yapılıp silahla öldürülen özellikle kırsaldaki kadın ölümleri de böyleydi. İletişim teknolojilerinin gelişmesiyle daha bilinir olduğunu düşünüyorum” dedi.
Arıhan, şüpheli kadın ölümlerinde olası şüphelinin “intihar” iddiasıyla soruşturmanın yeterli yapılmaması ve delillerin yeterli toplanmamasının memurun görev ihmali olduğunu belirtiyor ve geriye dönük bu dosyalarla ilgili şikayet mekanizmasını çalıştırmak gerektiğini ifade ediyor.
KCDP: ŞÜPHELİ ÖLÜMLERDE PANDEMİ SÜRECİYLE BİRLİKTE ARTIŞ VAR
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun haziran 2021 raporunda intihar veya doğal ölüm gibi sunulan şüpheli kadın ölümleri ve şüpheli bir şekilde ölü bulunan kadın sayısında pandemi süreciyle birlikte çok ciddi bir artış yaşandığını ifade ediyor. Şüpheli ölümlerde kadınların öldürülüp öldürülmediğinin, gerçekten kaza ile mi öldüklerinin, kadınların toplumsal cinsiyet temelli öldürülüp öldürülmediğinin (Kadın cinayeti olup olmadığı), intihar edip etmediklerinin veya intihara sürüklenip sürüklenmediklerinin açığa çıkarılması gerektiğine değinilen raporda haziran ayında şüpheli şekilde ölü bulunan kadınların bir kısmına da yer verildi.
- İstanbul’da yaşayan 37 yaşındaki Şahigül Buluş, baraj yanındaki topraklık alanda boğazı kesilerek öldürülmüş olarak bulundu.
- İstanbul’da yaşayan 29 yaşındaki Şebnem Köker, birlikte olduğu T.B. ile kaldığı pansiyonun 3. katından düşerek hayatını kaybetti.
- İstanbul’da yaşayan 33 yaşındaki Anzelika Sraufant, balkondan düşerek hayatını kaybetti. Olay sırasında evde bulunan birlikte olduğu Burak Ercan, Anzelika’nın intihar ettiğini söyledi fakat savcılık tarafından “Kasten öldürme” suçundan tutuklandı.
- Urfa’da yaşayan 7 çocuk annesi Zine Karakaş, duyulan silah seslerinin ardından komşuları tarafından öldürülmüş olarak bulundu.
- Diyarbakır’da yaşayan 4 çocuk annesi Esma Yücel, evinde sırtından silahla vurulmuş bir halde ölü bulundu.
- İzmir’de yaşayan 49 yaşındaki Tülay Keseli yakınlarının haber alamaması üzerine polis çalıştığı yere gittiğinde ölü bulundu.
- Kayseri’de yaşayan 33 yaşındaki 2 çocuk annesi Raziye Ebru Erciyes, evinin balkonundan düşerek hayatını kaybetti. Olayın ardından Raziye’nin düştüğü yere koşan evli olduğu H.D.E, polisleri görünce binaya kaçtı. Gözaltına alınan H.D.E adli kontrolle serbest bırakıldı.
- İstanbul’da yaşayan 15 yaşındaki Elif Çakal, arkadaşlarıyla piknik yaptığı esnada uçurumdan düşerek hayatını kaybetti. Annesi, Elif’in birlikte olduğu erkeğin olaydan birkaç gün önce evlerine gelerek ölüm tehditlerinde bulunduğunu söyledi. Olayla ilgili 2 kişi gözaltına alındı.