İşçi sınıfının kadın önderi: Clara Zetkin
Kadının eşitliğinin önündeki engeli, kapitalist özel mülkiyete dayalı düzen ve yeniden ürettiği ilişkilerle ele alan Zetkin, kurtuluşu için onu köleleştiren düzene karşı mücadeleyi savundu.
Fotoğraf: Paola Severi Michelangeli/Wikimedia Commons (Public Domain)
Hilal TOK
Marksist düşünceye ömrünü adayarak; döneminin ve sonrasının işçi sınıfına, kadınlara güç veren, mücadelenin kaldırım taşlarını döşeyen fikirleriyle, ilham olan bir kadındı Clara Zetkin. 164 yıl önce bugün, 1857’nin 5 Temmuz’unda Saksonya Wiederau’da başlayan yaşamı mücadeleyle evrilecek, bir Marksist teorisyen, gazeteci, pedagog, barış savaşçısı, uluslararası proleter kadın hareketinin kurucusu, işçi ve emekçi kadınları sosyalist mücadeleye çağıran bir önder haline gelecekti. Tüm bunların yanında Zetkin, militarizmin uzlaşmaz, enternasyonalist mücadelenin ise ayrılmaz bir parçası olacaktı. Kitlesel bir işçi hareketi döneminde yaşayan ve on binlerce kadını bir araya getiren sosyalist hareketin kuruculuğunu yapacak olan Zetkin, başka bir dünyanın mümkünlüğü için verilecek mücadelenin önemine dair seslenmişti kitlelere sık sık… Halen sömürünün, eşitsizliğin, şiddetin, kölelik koşullarındaki çalışma koşullarının, savaş kışkırtıcılığının, emperyalist paylaşım savaşlarının, gericiliğin böylesi ayyuka çıktığı bir dönemde, faşizmin yükselişe geçtiği, baskının otoriterleştiği, yoksulluğun derinleştiği, hele de kadınların yaşam koşullarının günbegün ağırlaştığı bir dünyada Zetkin’in fikirlerine, sözlerine ve yaşamına yakından bakmak bugün için de öğretici bir nitelik taşıyor…
SÖMÜRÜSÜZ BİR DÜNYA GÖRÜŞÜNDE ISRAR
Kadın sorununun; kapitalist düzen içinde, burjuva toplumda kadınların yararına yapılabilecek reformlarla çözülebilecek, kendi başına ve tek olarak ele alınacak bir sorun olmadığını savunan Zetkin, onu, büyük sosyal sorunun bir parçası olarak değerlendiriyordu. Şayet proletarya, kapitalist düzeni yok edip sosyalizmi inşa eder ve böylece tüm sömürücülere ve baskılara karşı cins ayrımı gözetmeksizin mücadele ederse çözülebilirdi kadın sorunu da. Bu mücadelenin ayrılmaz bir öznesi olarak gördüğü emekçi kadınların aile içine mahkum edilmesine karşı canhıraş mücadele yürüterek, kadınların ekonomik ve politik eğitim faaliyetini de savundu. Emekçi ve işçi kadınların oynadığı role, gücüne ve gittikçe artan önemine dayanarak, haklarını kendi iradesiyle elde edeceğini düşünüyordu. İçinde yaşadığımız kapitalist sömürü düzenine karşı, onun yasalarıyla belirlenen toplum yapısına karşı mücadeleye çağırdı kadınları durmaksızın. Bu mücadelenin mecburiyetinde, propagandanın bu yönde sürdürülmesinde ısrarcı oldu. Kadının eşitliğinin ve özgürlüğünün önündeki engeli, esas itibarıyla, kapitalist özel mülkiyete dayalı düzen ve yeniden ürettiği ilişkiler bütünüyle ele alan Zetkin, kadının kurtuluşu için tek başına erkek egemenliğine karşı değil, onu köleleştiren düzene karşı, aynı zamanda onu düzene bağlayan tüm ezici ve gerici bağlara karşı mücadeleyi savundu. Zetkin’in yaşamı ve savunusu hâlâ bir kurtuluş haritası niteliği taşıyor işçi sınıfı ve kadınlar için… Louis Aragon’un da dediği gibi “Konuşuyor… Daha çok, tüm diğer kadınlar adına konuşan bir kadın gibi, bir sınıfın tüm kadınlarının düşündüğü şeyleri ifade etmek için konuşuyor. Düşüncesi baskı ortamında, ezilen sınıfın tam göbeğinde şekillenmiş bir kadın gibi konuşuyor. O, sıra dışı, istisnai bir hadise değil. Onun söyledikleri kabul görüyor, çünkü binlerce ve milyonlarca kadın onunla birlikte aynı şeyleri söylüyor.”
BİR ÖMÜR KIZIL MÜCADELE
Clara Zetkin, işçi hareketine yirmi bir yaşında, Almanya’da antisosyalist yasanın hüküm sürdüğü ağır koşullar altında katıldı. Gençliğinde kadınlara açık yegane mesleki eğitim olanağı olan Leipzig’de kız öğretmen okuluna gitti. İşçi Eğitim Derneğinde August Bebel ve Wilhelm Liebknecht gibi sosyal demokrat liderlerin seminerlerini takip etti ve Rus bir öğrenci grubunda sosyalist fikirler ve toplumsal eşitsizlikler üzerine tartışmalara katıldı. 1878 yılında Almanya Sosyalist İşçi Partisine (SAP) üye oldu. (Bu parti, 1890’da Almanya Sosyal Demokrat Parti-SPD’ye dönüştü.) Partiye üye olması ve Rus öğrenci grubunda tanıştığı, Ukraynalı Rus devrimci Ossip Zetkin sınır dışı edilerek Paris’e gidince onun yanına yerleşti; oğulları Maksim ve Kostja dünyaya geldi. Paris yılları Clara için hem maddi olarak en ağır yıllardı, hem de yokluk içinde ağır hastalık geçiren Ossip Zetkin’in ölümüyle sonuçlanmıştı. Ancak çocukları ve mücadelesi ayakta tutmuştu Clara’yı. Paris yılları dönemin uluslararası sosyalist hareketinin merkezinde geçirdiği yıllardı aynı zamanda, gelişimi açısından belirleyici bir dönemdi… II. Enternasyonal’in Paris’teki kuruluş kongresinin hazırlık çalışmalarına katılan Clara, ilk kez bu kongrede, kapitalist sistemde kadın işçilerin durumu üzerine bir konuşma yaptı. Kadın sorununu onun en temel uğraş alanlarından biri haline getiren bu konuşmanın ardından, 1890’da Sosyalistler Yasası yürürlükten kaldırılınca iki oğluyla birlikte Almanya’ya döndü, Stuttgart’a yerleşti. Sosyal demokrat parti ona “Gleichheit”[Eşitlik] dergisinin çıkarılması görevini verdi. 1907’de Stuttgart’ta düzenlenen 1. Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında, yeni kurulan uluslararası kadın sekretaryasının yönetimine seçildi. 1910’da Kopenhag’da yapılan ikinci konferansta onun öncülüğünde, eşitlik, demokrasi, barış ve sosyalizm için bir mücadele ve dayanışma günü olarak her yıl kutlanacak uluslararası bir kadınlar günü kararı alındı. Böylelikle ilk kez 1911’de, “Kadınların oy hakkını verin!”talebiyle kutlanan, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlarının Günü doğmuş oldu. Mart 1915’te -Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesinden birkaç ay sonra- ‘Barış İçin Uluslararası Kadın Konferansının İsviçre’de toplanmasını organize eden de o oldu. Ekim 1917’de Rusya’da devrim patlak verdiğinde hiç tereddütsüz destekledi. KPD’nin merkez komitesine seçildi ve partinin yayın organı “Rote Fahne”nin (Kızıl Bayrak) haftalık kadın ekinin çıkarılmasıyla görevlendirildi. 1 Mayıs 1919 günü “Komünist Kadın”ın ilk sayısı çıktı. Clara Zetkin, genç KPD’de sekterlik eğilimine kararlılıkla karşı çıktı ve işçi sınıfının birliği için mücadele etti. 1920’de Kapp Darbesini püskürtmek, SPD, USPD ve KPD’nin eylem birliğiyle mümkün oldu. Haziran 1920’de KPD’nin ilk milletvekili olarak Reichstag’a seçildi. KPD’de Leninist ilkelerin geçerliliğinin sağlanmasında önemli, çoğu zaman da belirleyici katkılarda bulundu. 1921 yılından itibaren Komünist Enternasyonalin (KE) tüm dünya kongrelerine katıldı. Komünist Enternasyonalin Yürütme Komitesinin (KEYK) ve başkanlığının kesintisiz üyesi oldu. Yanı sıra KEYK’teki Kadın Sekretaryasını yönetti ve dört yıl boyunca “Komünist Kadın Enternasyonali”dergisini çıkardı. Ayrıca 1925’ten itibaren Alman Kızıl Kadın ve Kızlar Birliğinin başkanlığını yürüttü. Clara Zetkin, Sovyetler Birliği’ni ilk kez 1920’nin sonbaharında ziyaret etti ve Lenin’le sıkı bir dostluk kurdu. 1927’de giderek artan hastalıkları nedeniyle tedavi ve dinlenme amacıyla sıklıkla Sovyetler Birliği’nde bulundu. Orada da birçok çalışmaya katılma ve gözlem yapma fırsatı buldu. Bu gözlemlerini ülkesine döndüğünde anlattı. 1932 yılında Reichstag’ın en yaşlı üyesi olarak açılış konuşmasını yaptı, faşizmi lanetledi. Zetkin, kelimenin tam anlamıyla son nefesine kadar çalıştı. 20 Haziran 1933’te 76 yaşında ama hâlâ genç bir komünist devrimci olarak hayata veda etti.
SAVAŞA, FAŞİZME, MİLİTARİZME KARŞI TUTARLI VE DİMDİK BİR DURUŞ!
“Ancak kadınlar da ‘Savaşa karşı savaş’ şiarını benimser, kararlılıkla savunursa, ancak o zaman halklar için barış güvence altına alınabilir ve kadınların büyük çoğunluğu bu şiarın ardında saf tuttuğu gün, ona karşı durmak mümkün olmayacaktır.”
Faşizm, emperyalizm ve proleter devrimleri çağında, işçi ve emekçilerin uluslararası dayanışma gücünün, savaşları engelleyebileceğine ve emperyalistlerin, militaristlerin iktidarını yıkabileceğine dair sarsılmaz bir inanca sahipti Zetkin. Onlarca yıl boyunca militarizme ve emperyalizme karşı, işçiler, özellikle de kadınlar adına mücadele bayrağını en önde taşıdı.
Clara Zetkin 1. Dünya Savaşı’nın patlak vermesi üzerine yayımladığı bir çağrıda şöyle sesleniyordu: “Erkekler öldürüyorsa eğer, kadınlar hayatın korunması için mücadele etmeli… Erkekler susuyorsa eğer, ideallerimizin sesini yükseltmek bizim görevimiz.”
1920’lerde başta İtalya olmak üzere Avrupa’da boy göstermeye başlayan faşizm tehlikesine dikkat çeken ilk isimlerden biriydi Clara Zetkin. 1921 yılında Mussolini’nin iktidara gelmesinden hemen sonra Clara Zetkin, oyuncu kılığına girerek gizlice geldiği Milano’da Komünist Enternasyonal Yürütme Kurulunun temsilcisi olarak İtalyan Sosyalist Partisinin kongresine katıldı.
Ağustos 1932’de hastalığının ağır dönemlerini yaşarken, Alman Reichstag’ının açılışını yaptığı konuşması şöyleydi: “Bu boğucu tarihsel zorunluluk karşısında, tüm bağlayıcı ve ayrıştırıcı siyasal, sendikal, dini ve dünya görüşsel yaklaşımlar geri plana çekilmelidir. Tüm tehdit edilenler, tüm acı çekenler, haydi faşizme ve onun hükümetteki vekillerine karşı birleşik cepheye! Krizlere, emperyalist savaşlara ve onların sebebi olan kapitalist üretim tarzına karşı birleşik cephenin ilk ön koşulu, emekçilerin faşizme karşı kendilerini başarıyla savunmasıdır.”
GLEICHHEIT/EŞİTLİK DERGİSİYLE MÜCADELEYİ BÜYÜTTÜ
Emekçi kadınlar içerisinde düzenli bir çalışma ve emekçi kadın hareketinin örgütlenmesi gereğini her fırsatta dile getiren Zetkin, işçi-işsiz emekçi kadınları harekete geçirmek için fikirler yürüttü, “Kadınlar arasındaki çalışmanın ihmali ve bu çalışmanın sadece kadın komünistlerin işi olduğu görüşünün kökü kazınmalıdır” sözüyle çalışmanın yalnızca kadının kendi sorunu olmadığını ortaya koydu. Kadınlara yönelik propagandayı proleter hareketin bütünlüğü içinde büyük bir önemde gören Zetkin, böylelikle kadınların sınıf bilincini uyandırmak ve bu uyanışı sınıf mücadelesi ile birleştirmeyi kadın emekçiler içindeki çalışmada asli görev olarak değerlendirdi. Bu yolda, 1892 yılında Clara Zetkin, Alman sosyal demokrasisinin henüz kurulmuş kadın gazetesi, “Gleichheit”ın (Eşitlik) redaksiyonunu üstlendi, bu gazeteyi 25 yıl boyunca yönetti. Dergi, mücadelenin aracı haline geldi, Zetkin, görevi üstlendiği andan elinden alındığı ana dek geçen 25 yıllık süreçte, kadın işçi hareketinin, yüz bini aşan çarpıcı tirajlara sahip etkili bir yayın organına dönüşmesine büyük katkı sundu. Clara Zetkin, yarattığı bu etkili mücadele aracı sayesinde büyüyen proleter kadın hareketinin önderi ve odağı haline geldi.
Kaynaklar:
Clara Zetkin - Seçme Yazılar / Philip S. Foner
Clara Zetkin: Kadınların kurtuluşu için mücadeleyi hâlâ aydınlatan ışık... / Olcay Geridönmez