Müze bahçesinde barok esintisi
12. Uluslararası İstanbul Opera Festivali, Arkeoloji Müzelerinin bahçesinde Barok Konser’le devam etti. On yedinci yüzyılda bestelenmiş süslü ama zarif antik aryaları deneyimli sanatçılar seslendirdi.
12. Uluslararası İstanbul Opera Festivali kapsamında düzenlenen barok konseri | Fotoğraf: AA
Özlem ERTAN
İstanbul Arkeoloji Müzelerinin büyülü bir havası var. İnsanı İstanbul’un kalabalığından, keşmekeşinden, yorucu ikliminden çekip alan ve çoktan geride kalmış zamanların çekici alemine götüren bir hava bu. Hele İstanbul Arkeoloji Müzelerinin o güzel, esintili, iki yanında kadim müze yapılarının bulunduğu bahçesi… İster Osmanlı devrinde hayal edin kendinizi, ister Avrupa saraylarında…
4 Temmuz akşamı 12. Uluslararası İstanbul Opera Festivali kapsamında düzenlenen barok konseri izlerken kendimi on yedinci yüzyıl Avrupa’sında hayal ettim. Barok müziğin saraylarda, aristokratların yaşadığı görkemli, süslü yapıların avlularında çalındığı zamanlarda… Konserin repertuvarı ve ortamın ruhu beni oralara götürdü.
Barok müziği oldum olası çok sevmişimdir zaten. O süslü melodileri, klavsen ve lavta seslerini, büyüleyici bulmuşumdur. Şef Paolo Villa yönetimindeki İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrasının çaldığı barok konseri, bizi uzun zamandır dinlemek imkanı bulamadığımız değerli solistlere kavuşturduğu için de sevdim. Bir buçuk yıllık salgın sürecinde ne çok özlemiştim hepsini… Ve tabii ki canlı canlı müzik dinlemeyi…
KEMAN VE ANTİK ARYALAR
Konser başladığında henüz hava kararmamıştı. Vakit akşamdı, ama gökyüzü masmaviydi. Martılar uçuyordu başımızın üstünden… Orkestra sanatçıları ve şef, bahçeye kurulan sahnedeki yerlerini aldıklarında, zaman yavaşladı sanki. Belki de ben öyle hissettim. Zaman ağırlaşsın ve müzikle geçireceğimiz dakikalar uzadıkça uzasın istedim.
Barok konser, Keman Sanatçısı Oleksandr Samoylenko’nun çaldığı, Johann Sebastian Bach’ın ‘Keman Konçertosu’nun ‘Allegro’ bölümüyle başladı. Bu coşkulu girişin ardından Soprano Otilia İpek’ten anonim bir barok arya olan ‘O leggiadri occhi belli’yi dinledik. Akabinde, aynı zamanda İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürü ve Sanat Yönetmeni olan Bas Suat Arıkan, Caldara’nın meşhur antik aryası ‘Selve Amiche’yi seslendirdi. Sonra Mezzosoprano Elif Tuğba Tekışık’tan yine bilinen bir antik arya olan ‘Delizie Contente’yi dinledik. Her parça ayrı bir yolculuktu. Hem müziğiyle hem de duygusuyla bizi değişik yerlere götürüyordu.
Çok sevdiğim Bariton Kevork Tavityan, Antonio Vivaldi’nin ‘Tito Manlio’ operasından Tito’nun aryası ‘Se il cor guerriero’yu yorumlamaya başladığında, barok müziğin o süslü görkemini daha da çok hissettim. Çünkü gerçekten de renkli, kıvrak ve zor bir arya ‘Se il cor guerriero’.
Sıra, adı ve sesi barok müzikle özdeşleşmiş Kontrtenor Kaan Buldular’a geldiğinde, Lavta Sanatçısı Hande Cangökçe de çıktı sahneye. J. Du. Buisson’un ‘Plainte sur la mort de Monsieur Lambert’ini orkestra ve lavtanın eşliğinde söyledi Kaan Buldular. Ardından Handel’in ‘Rinaldo’ operasından ‘Lascia ch’io pianga’yı alıştığımızdan farklı olarak insan sesinden değil, Hande Cangökçe’nin lavtasından dinledik.
Sonrasında yine Handel ile devam ettik. Barok devrin bu önemli bestecisinin ‘Giulio Cesare’ operasından Kleopatra’nın aryası ‘Se pieta di me non senti’yi Soprano Otilia İpek’in güzel sesinden dinledik. Ardından Bas Suat Arıkan, G. Bononcini’nin ‘Griselda’ operasından ‘Per la gloria d’adorarvi’yi yorumladı. Mezzosoprano Elif Tuğba Tekışık’ın konserdeki ikinci aryası Vivaldi’nin ‘Bajazet’ yani ‘Beyazıt’ operasından ‘Sposa son disprezzata’ydı.
Bariton Kevork Tavityan, Jean-Philippe Rameau’nun ‘Dardanus’ operasından ‘Monstre affreux, monstre redoutable’ aryasını ne güzel söyledi. Konserin en iyi performanslarındandı… Sonra yine bir Vivaldi eseri geldi: Kontrtenor Kaan Buldular, ‘Argippo’ operasından ‘A’piedi miei svenato’yu seslendirdi. Akşamın finalini ise Keman Sanatçısı Oleksandr Samoylenko, Vivaldi’nin ‘Dört Mevsim Konçertosu’nun ‘Yaz’ bölümüyle yaptı. Güzel ve etkileyici bir performanstı.
FESTİVAL DEVAM EDİYOR
Konser sonrasında hava hâlâ tam anlamıyla kararmamıştı. Ve ben mavi göğün altında Barok müziğin görkemiyle doluydum. O an aklıma geldi, opera sanatının barok dönemde doğduğu. Bu yüzden de çok seviyorum barok müziği ve operanın henüz bebek olduğu yıllarda bestelenmiş antik aryaları… Barok konser bitti, ama festival devam ediyor. 8-10-11 temmuz akşamları Mozart’ın ‘Saraydan Kız Kaçırma’ operası, İstanbul Arkeoloji Müzelerinin bahçesinde sahnelenecek. İstanbul’daysanız gidin, kaçırmayın.