00 0000 00:00
Son Güncellenme Tarihi: 07 Temmuz 2021 17:53

DOSYA | Çocuk istismarını önlemek mümkün!

“Çocuk İstismarı önlenebilir” dosyasının ilk bölümünde öncelikle uzman ve raporlardan derlediklerimizle istismarın ne olduğunu ve belirtilerini inceledik.

Paylaş

Hazırlayan: Cihan ÇELİK – Hilal TOK

Adalet Bakanlığının 2019 yılındaki Adli İstatistikler raporuna göre, ceza mahkemelerinde çocukların cinsel istismarına ilişkin açılan davalardaki suç sayısı 2018 yılında 18 bin 290 iken, 2019 yılında 22 bin 689’a çıkıyor. Sonrasına dair ise güncel bir veri yok. Açılan suç dosyalarında 2019 yılındaki açılan davalardaki mahkumiyet oranı ise 15 bin 651. Sadece mahkumiyet oranını bile dikkate aldığımızda günde ortalama 43 çocuğun istismara uğradığı verisi ile karşılaşıyoruz! TÜİK’e göre ise; cinsel suç mağduru olarak adli kurumlara getirilen çocukların sayısının 2014'ten 2017'ye yüzde 67 arttığı görülüyor. Adli kayıtlara yansımayan, genellikle yel altında kalan istismarları düşününce bu veri çok daha korkunç bir boyuta ulaşıyor. Kesin bir veri yok. Devletin kamuoyuna açıkladığı son güncel veriler de yok!

Çocuk istismarı ve ihmali çok katmanlı bir sorun, bu sebeple her yönünü ele almak ve dikkatlice değerlendirmek gerekir. Her infial yaratan istismar vakalarında toplumun istismarı ele alış biçimi, tepkisi kimi zaman çocuklar için niyetten bağımsız da olsa yeni hak ihlallerine sebep olabiliyor. Bu yüzden “Çocuk istismarı önlenebilir” dosyamızla çocuk istismarında nelere dikkat edilmesi gerektiğini özetlemeye çalıştık. Öncelikle istismarın ne olduğunu bilmek, çevremizde yaşanan ya da yaşanmakta olan istismarı fark edebilmek, açığa çıkarmak, müdahale etmek, çocukları korumak ve istismarı önlemek tüm toplumun sorumluluğu. Sadece istismar yaşandıktan sonra verilen tepki veya sadece cezalara indirgenen tepkiler istismarı önlemekte çözüm yaratmadığı için bu çok katmanlı sorunda olabildiğince tüm payları görmek ve üzerimize düşeni yapmak ve sormak/sorgulamak gerekir asıl sorunu. Medyadan, eğitime, sağlığa, devletten aileye kadar… Her kesimin ve kurumun çocuk istismarını önleme ve çocuğu korumadaki sorumluluğunu bu dosya ile hatırlatalım istedik… Çocuk istismarının tanımından, tanık olduğumuz istismara karşı neler yapabilirize, yargının durumundan, medyanın istismarı ele alışının önemine, toplumsal tepkilerin içeriğinden, kurumların aksaklıklarına kadar bir sorumluluğu ortaya koyduğumuz “Çocuk İstismarı önlenebilir” dosyasının ilk bölümünde öncelikle uzman ve raporlardan derlediklerimizle istismarın ne olduğunu ve belirtilerini inceledik. Çünkü çocuğu korumak ve istismarı önlemek mümkün! İstismarı ve ihmali açığa çıkarmak, fark etmek, sorunu bilmek ise suçun önlenmesinin ilk yollarından!

ÇOCUK İSTİSMARI NEDİR?

Dünya Sağlık Örgütüne göre çocuk istismarı, “Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir. 18 yaşın altındaki çocukların ya da ergenlerin anne-babaları, onları bakıp gözetmek ve eğitmekle görevli öğretmen, usta, koruyucu aile fertleri, vasi gibi kişiler ya da yabancı kişiler tarafından yapılan, bedensel ve/ya psikolojik olarak sağlıklarına zarar veren, fiziksel, duygusal, cinsel ya da zihinsel gelişimlerini engelleyen tutum ve davranışlar çocuk istismarıdır.

Çocuk ihmali ise; 18 yaşın altındaki çocukların ya da ergenlerin fiziksel ve psikolojik sağlıkları ve gelişmeleri için temel olan beslenme, korunma, sevgi, gözetim, eğitim ve yol gösterme gibi gereksinimlerinin kendilerine bakıp gözetmekle yükümlü kişilerce yeterince karşılanmamasıdır. Çocuk ihmali genel olarak fiziksel ve duygusal ihmal olarak iki ana grupta incelenmektedir.

ÇOCUK İSTİSMARI TÜRLERİ …

Çocuk istismarı; fiziksel, cinsel, duygusal istismar ve ihmal olarak 5 ana grupta inceleniyor.

1- FİZİKSEL İSTİSMAR

Fiziksel istismar çocuğun kaza sonucu oluşmamış ve fiziksel zarar görmesiyle ortaya çıkan yaralanmalardır. Çocuğa kasıtlı olarak zarar vermek demektir. Çocuğun yaşamını tehlikeye sokabilir ve uzun dönemli olumsuz etkilere neden olabilir. Fiziksel istismar çocuk istismarının en çok görünen ve yaygın şekilde fark edilen biçimidir.

Çocukta açıklanamayan belirtiler, ailenin/bakıcının ve çocuğun anlattığı öyküler arasında çelişkilerin olması, tekrarlayan şüpheli fiziksel göstergeler, anne babanın geçmişlerinde istismar bulguları, anne babanın çocuğun durumuna kayıtsız kalmaları fiziksel istismar belirtileridir. Belirtileri; Yüzde, dudakta, ağızda, gövdede, sırtta, kalçada, baldır bacaklarda morluklar, değişik seviyelerdeki iyileşme belirtilerinde el izi, ısırık izi, kümelenmiş ve düzenli formlardaki şekiller olabilir.

Davranışsal göstergeler ise; Cezalandırmayı hak ettiği yönündeki tutum, yetişkinler ile iletişim kurmaktan sakınma, ebeveynden korkma, eve gitmekten korkma, kendi kendine zarar veren davranışlar, aşırı derecede çekingen ya da saldırgan davranışlar, fiziksel temastan rahatsız olma, çatışmalı, duygusal yoğunluğu az, yoğun öfke ilişkileri kurma, karşı gelme bozukluğu, gelişimsel bozukluklar, okul başarısında düşme olabilir.

Fiziksel çocuk istismarının uzun ve kısa dönemli psikolojik sonuçları olur. Bunlar; İzolasyon, korku, güven kaybı, depresyon ve anksiyete, düşük özdeğerlilik, ilişki kurmada ve sürdürmede güçlük, yeme bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu, intihar girişimleridir.

Davranışsal sonuçları ise; Suçluluk, genç yaşta, istenmeyen hamilelik, uyuşturucu kullanımı, düşük akademik başarı, suç davranışlarına, şiddet suçlarına, alkol ve diğer uyuşturucu bağımlılıklarına ve kötü niyetli davranışlara yüksek oranda eğilim gösterme olabilir.

2- CİNSEL İSTİSMAR

Çocuğun bir yetişkin ya da kendisinden büyük bir çocuk tarafından anlamadığı ve/ya kabul etmediği, gelişimsel olarak hazır olmadığı ve karşı tarafın cinsel tatmini için kullanılması durumudur. Bu her türlü cinsel içerikli konuşmayı, şakalaşmayı, teşhir ve röntgencilik gibi temas içermeyen istismar türlerinden, çocuğun cinsel organlarına dokunma, ensest, tecavüz, çocuğu fuhuş ve pornografik materyallerin üretiminde kullanma ve sodomi gibi tüm davranışları ve eylemleri kapsamaktadır.

Çocuk cinsel istismarı en sık 6-10 yaş arasında görülmektedir. İstismara uğramada kız çocukların oranı erkek çocukların oranına göre daha yüksektir

Cinsel istismar, çoğunlukla mağdurun tanıdığı kişi tarafından gerçekleştirilir. Saldırgan nadiren yabancı olur. Cinsel istismarların üçte biri diğer bir çocuk tarafından gerçekleştirilir.

Cinsel istismar çocuk mağdurlar açısından belli göstergelerle karmaşık bir türdür. Genelde fiziksel belirtiler olmaz ve davranışsal göstergeler diğer bulguların ortaya çıkmasına neden olur. Sık rastlanan ve genelde uzun süreli olan bu istismar türü sıklıkla gizlenmektedir. Her sosyo ekonomik düzeyde görülebilen cinsel istismarcıların erkek olduğu daha yaygın olarak düşünülmektedir. Ama erkekler yanında kadın istismarcıların olduğu da bilinmelidir.

DİKKAT! Cinsel istismarın en güçlü göstergelerinden biri çocuğun ifadesidir. Çocuk cinsel istismara uğradığını söylüyorsa, bunu ciddiye alın. Çocuğun iyiliği ve onu korumak için kuşkularınızı bir kenara bırakın.

Cinsel istismarı da fiziksel ve davranışsal göstergelerle fark edebiliriz…

Fiziksel göstergeler; Yürüme ve oturmada zorluk çekme, yırtılmış, lekeli veya kanlı iç çamaşırları, genital bölgede acı, şişkinlik, kızarıklık, kanama ya da kaşıntı, idrar yapmada acı çekmek, genital bölgenin dışında bereler, kanama ya da yırtılmalar olması, cinsel yolla bulaşan hastalığın tespiti olabilir.

Davranışsal göstergeler ise; uygun olmayan cinsel oyunlar veya ileri derecede cinsel bilgi sahibi olma ve rastgele cinsel ilişki kurma, histeri, duygularını kontrol edememe, okulda beklenmedik zorlanmalar, uzaklaşma ve depresyon, kardeş rekabetinde aşırı üzülme, akranlarla ilişkilerde zorluk ve onlarla ilişkiden çekinme, kendi kendine sosyal tecrit oluşturma, fiziksel temas veya yakınlıktan kaçınma, ani ve aşırı kilo değişimi (zayıflama ya da şişmanlama), belli yerlerden ve kişilerden çok fazla korkma, tanıdık bir yetişkinden kaçma ya da kaçınma davranışı sergileme ve çocuğun ifadesidir.

Cinsel istismara uğrayan çocuklar, travma sonrası stres bozukluğu gösterme, kabuslar, fobiler-korku tepkileri, uyku bozuklukları, içe kapanma, dikkat eksikliği, enürezis-enkoprezis, aşırı fantezi kurma, uyurgezerlik gibi davranışsal sonuçlar yaşayabilir.

Cinsel istismar çocuğun güven duygusunun yıkılmasında çok büyük tahribatlara yol açar. Bundan başka, istismarcı çocuğu sürekli sessiz kalması için yönlendirir (bu bizim küçük sırrımız gibi) ya da tehdit eder. Bu yönlendirme çocuğun anlama kabiliyetini aşan bir durumdur. Çocuk bir dizi duygusal tepkiler verir: Kendilik sorunları, düşük öz değer, suçluluk (benim hatam), utanç, depresyon, anksiyete, ruhsal gelgitler, benlik saygısında ciddi azalma, öfke tepkileri, karşı gelme bozukluğu gibi.

DİKKAT! Diğer çocukları istismar eden ya da cinsel içerikli sömürü davranışları gösteren, şiddet kullanan ya da anti sosyal davranışlar sergileyen çocukların kendileri de mağdur çocuklar olabilir. Bu çocuklara müdahale edilmeli ve uygun bir ortam sağlanmalıdır.

3. DUYGUSAL İSTİSMAR

Çocuğun duygusal bütünlüğüne ve kişilik gelişimine zarar veren her türlü davranış ve eylemdir. Çocuğa duygusal olarak yokmuş gibi davranılması, ihtiyaç duyduğu sevgi, ilgi ve yakınlığın gösterilmemesi, bunun aksine gelişimini bozan her türlü aşağılama, reddetme, suçlama vb. gibi söz ve davranışlara maruz kalmasıdır. Çocuğun duygusal istismarı tek başına olabilir ya da fiziksel ve/ya cinsel istismarla birlikte görülebilir.

Duygusal istismarın sıklıkla sözlü istismar olarak gerçekleşir. Ancak şunları da içerebilir; reddetme, tedhiş, utandırıcı şekilde ceza verme, fiziksel ve duygusal temastan alıkoyma.

Duygusal istismar genellikle tekil bir olay değildir. Belirli bir süre boyunca devam eden bir davranış biçimidir. Ebeveyn ya da çocuğun bakımını üstlenen kişi çocuğu hiçbir sevgi, destek ve rehberlik belirtisi olmaksızın sürekli eleştirir, tehdit eder, küçümser, hor görür veya reddeder. Çocuk davranışlarında fazla saldırganlıktan edilgenliğe kadar aşırılıklar sergiler. Çocuk gecikmiş fiziksel, duygusal veya entelektüel gelişim gösterir.

DİKKAT! Duygusal istismarın olduğu yönünde şüphelenmek zor bir iştir. Çocukta herhangi bir yara bere izi yoktur ya da çok düzgün bir biçimde giyinir ve beslenir. Ayrıca bunun normal olduğunu düşünen çocuk da duygusal istismara uğradığına dair herhangi bir açıklama yapmayabilir.

4. İHMAL

İhmal çocuğun beslenme, giyinme, barınma, tıbbi bakım, eğitim veya uygun gözetim gibi temel ihtiyaçlarını ve karşılanmayan duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını, eğitimsel/bilişsel ihtiyaçlarını karşılamakta başarısız olmak ve uygun büyüme ve gelişim konusunda denetim eksikliği göstermektir.

Bir çocuğun ihmal edildiğinden şüpheleniyorsanız, öncelikle bunun çocuğun bakımından sorumlu kişilerce istenilmediği için mi yoksa bakımın yoksulluk ya da kaynak eksikliği gibi nedenlerden ötürü bu kişilerce sağlanamadığı için mi olduğuna dikkat ediniz.

DİKKAT! Bir aile, çocuğun ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa. Bu bir ihmal mi? Hayır. Yoksulluk ihmal değildir. Yoksulluk ebeveynlerin çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayacak ekonomik güçte ve yeterli kaynaklara sahip olmamasıdır. İhmal ise ailenin yeterli kaynakları olmasına karşın çocuğun ihtiyaçlarının karşılanmamasıdır.

5- ÇOCUKLARIN EKONOMİK İSTİSMARI VE ÇOCUK İŞÇİLİĞİ

Çocuk; daha erken yaşta ergin olsa bile, on sekiz yaşını doldurmamış kişiyi ifade eder. Çocuğun gelişimini engelleyici, haklarını ihlal edici işlerde ya da düşük ücretli iş gücü olarak çalışması ya da çalıştırılması ekonomik istismar olarak tanımlanır.

ILO’ya göre çocuk işçiliği; çocukları çocukluklarını yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini ve saygınlıklarını eksilten, fiziksel ve zihinsel gelişimlerine zarar verici işlerde istihdam edilmesi olarak ifade edilmektedir. BM Uluslararası Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), çocuk işçiliğini “Çocuğun yaşına ve işin türüne bağlı olarak, minimum çalışma saatini aşan ve çocuğa zararlı olan iş” olarak tanımlamıştır. Yoksulluk, göç, eğitim, işsizlik, denetimsizlik, mevzuatlardaki eksiklikler ve işverenlerin çocuk iş gücü talebi çocuk işçiliğinin belli başlı sebeplerindendir. Yaşanan ekonomik sıkıntılar, eğitim sistemindeki tutarsız değişiklikler ve ailelerdeki gelecek kaygısı çocuk işçiliğinin yaşını gitgide düşürmüştür.

Anayasa’nın 50. maddesinde, “Kimse yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz; küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar, ücretli hafta sonu ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir” ifadeleri yer alıyor. Ayrıca İş Kanunu’nun 71. ve 85. maddelerinde 15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılmasının yasak olduğu belirtilmiştir. 14 yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış çocukların hafif işler dışında çalışmaları, 16 yaşını doldurmamış çocukların bazı ağır ve tehlikeli işlerde çalışmaları, 18 yaşını doldurmamış çocukların diğer bazı ağır ve tehlikeli işlerde çalışmaları ile 18 yaşını doldurmamış çocukların çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinde çalışmaları, çocuk işçiliği kapsamındadır.

ENGELLİ ÇOCUKLARIN İSTİSMARI VE RİSK ARTIRICI FAKTÖRLER…

Engelli çocuklar da istismar edilmektedir. Engelli çocuklar istismar türlerinden herhangi birini yaşayabilirler. Birçoğunun dinamiği ve göstergeleri benzerdir. Risk artırıcı bazı faktörler ise şöyle:

  • Toplumun engelli çocuklara yeterli özen / değer vermemesi;
  • Engelli çocukların cinselliğini kabul etmeme, gelişimlerine uygun cinsel bilginin verilmemesi;
  • İstismarın diğer çocuklarda olduğu kadar engelli çocukları etkileyeceğinin reddedilmesi;
  • Engelli çocukların bakımından sorumlu kişilerin istismarcı olabileceğinin kabul edilmemesi;
  • Engelli çocukların bakımından sorumlu kişilerin bilgi eksikliği ve gerçekçi beklentilerinin olmaması;
  • Çocuğa bakmakla yükümlü kişilerin sosyal, duygusal ve ekonomik yönden yeterli kaynak ve destekten yoksun olmaları;
  • Çocuğun kendi haklarını savunmada yetersizliği;
  • Çocuğun istismarcının davranışlarının yanlış olduğunu anlama yetersizliği;
  • İstismarcıya karşı kendini savunma yetersizliği;
  • Engelli çocuğun istismara uğradığını söylemedeki zorluğu; istismarcının çocuğun söyleyemeyeceğini ya da ona inanılmayacağını düşünmesi.

ÇOCUKLAR NEDEN İSTİSMAR EDİLDİKLERİNİ SÖYLEYEMEZLER?

  • Kendilerine inanılmayacağını düşünürler
  • Başlarının belaya gireceğinden korkarlar.
  • İstismarcının tehdidinden korkarlar.
  • İstismarcıyı korumak isteyebilirler; istismarcıyı sevebilir ama yaptıklarını sevmezler.
  • Nasıl anlatılacağını bilmeyebilirler. Korkabilirler.
  • Büyükleriyle (otorite ifade edenlerle) cinsel konuları konuşmaktan utanabilirler.
  • İyi çocukların cinsellikle ilgili sözcükleri kullanmamaları gerektiği söylenmiş olabilir.
  • Cinsel davranışların yanlış olduğunu bilmeyebilirler.
  • Arkadaşları tarafından dışlanacağı kaygısı güdebilirler

Kaynak: Çocuk ihmalini ve istismarını önleme öğretmenler ve aileler için eğitim klavuzu / İHD

YARIN: DOSYA 2- Çocuğu ihmal ve istismardan korumak ve istismara maruz kalan çocuğun örselenmemesi için çocuğa nasıl yaklaşmalıyız, nasıl yollar izlemeliyiz?

 

ÖNCEKİ HABER

Ceren Özdemir'i öldüren katilin polisleri yaraladığı davaya ilişkin karar talebi

SONRAKİ HABER

Gökçealan köylüleri JES için yapılmak istenen ÇED toplantısını yaptırmadı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa