Bizim için bitmedi!
Bir hakkı nasıl mücadeleyle kazanıyorsak onu korumak için de bir o kadar mücadele gerekli. Saldırılar bugün başlamadı, yarın da bitmeyecek belki ama biz de beklemeyeceğiz!
Fotoğraf: Meltem Akyol/Evrensel
Selinay UZUNTEL
İstanbul Üniversitesi
Kimi bir başınadır ve cılızdır kökleri, yıkılır ilk rüzgârda.
Kimi derinlere salar köklerini, büyür bir ormanın içinde
büyütür bir ormanı; direnirler birlikte güçlü kasırgalara.*
1 Temmuz bizler için tam da böyle bir gündü, güçlü kasırgalara karşı kadınların gösterdiği direnişin günüydü. İstiklal Caddesi’nde barikatları aşarak yürümeyi başaran eylemimizin etkisinden bir süre çıkamayacağımızı ve hafızalarımıza kazındığını söyleyebiliriz.
Memleketin hızını kesmediği, sürekli alanlara çıktığı inanılmaz güçlü bir muhalefet örneğini 1 Temmuz’da, bir kez daha, bu sefer öncekilerinden çok daha güçlü bir iradeyle sergiledi kadınlar.
Gücümüzü haklılığımızdan aldığımız bu mücadelede herkese, haklarımızı alana kadar mücadelenin sinmeyeceğinin, susmayacağımızın, yılmayacağımızın mesajını verdik birlikteliğimizden aldığımız cesaretimizle.
ONCA ENGELE RAĞMEN YILMADIK
Polis bütün Beyoğlu’nu; Şişhane’den Karaköy’e, Taksim Meydanı’ndan İstiklal’ Caddesi’ne çıkan her sokak başına çevirmişti. Türlü gerekçelerle bizlerin yolunu uzatıp kitlenin bir araya gelmesini kendince geciktirmeye, engellemeye çalışıyorlardı. Kadınların büyük kısmı durumu önceden tahmin etmiş, tünele yakın mekanlara konuşlanmıştı. Ve saat 18.00 civarında ellerimizde dövizlerle Tünel’de toplaşmaya başlamıştık.
Artık vakit gelmişti, yürüyüşe başlanacaktı, “İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmiyoruz. Bizim için bitmedi” yazılı pankartın ardına doğru geçtik. Yüzlerce kadın kız kardeşleriyle olmanın verdiği neşeyle, güçle oradaydı; katledilen her bir kız kardeşimiz için, bir o kadar öfkeyle de kuşanıp gelmiştik. Tek adamın tek gecede verdiği geri çekilme kararını tanımadığımızı “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” diyerek haykırdık.
Yürüyüşe bir türlü başlanamadı, bin dereden su getirdiler. Kadınlar epey uzunca bir süre, sabırla “Aç aç aç barikatı aç” sloganını attı. Bağırıp bağırıp giderler diye düşünenler yanıldı, sabrı taşan, öfkesini kamçılayan kadınları karşısına almayacaktı polis! Öyle bir an geldi ki “Barikata yüklen’ sloganları eşliğinde, en öndeki kadınlar birbirlerine omuz verdi, el birliğiyle barikatların arkasındaki polisin üzerine üzerine yürüdü, ne mi oldu? Aza tamah etmedik ve o yasaklı caddede, evet İstiklal Caddesi’nde yürüdük.
BU SOKAKLAR BİZİM!
Polisin plastik mermi ve gaz sıkmasıyla karşı karşıya kalan kadınlar dağılmadı, ablukaya alınmaya ve diğer tüm zorluklara rağmen basın açıklaması okudu. Ardından yürüyüş yasağını tanımayarak Karaköy’e yürüyen kadınlar polisin müdahalesine “Polis defol bu sokaklar bizim”, “Geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyoruz” sloganlarıyla tepki gösterdi. Karaköy’de de barikatlar yıkıldı, hatta bir an kadınlar trafiği kapattı, sonrasında o meydana da inildi!
Eylemimizdeki ufak gibi görünen bu kazanımlar, bizlere dayatılanları aştığımız her an için zafer duygusuna bürünüyordu. Bu his bir yenisi için bizleri kuvvetlendiriyor, cesaret veriyor, heyecanlandırıyor ve ümitlendiriyordu.
PERÇİNLENEN BİRLİKTELİĞİMİZLE DAHA DA GÜÇLÜ DAHA DA BİRLİKTE
19 Haziran kadın mitinginden 1 Temmuz eylemine, örgütlenme süreçleri; birlikteliği perçinledi. Sorumlulardan, faillerden hesap sorma, İstanbul Sözleşmesi’nin feshiyle sorun ve taleplerin tümden yok sayılmasına kadınların izin vermeyeceğindeki kararlılığı gösterdi diyebiliriz. Öte tarafta kadınlar sokaklara taşmış, en ufacık hakkı ve hayatı için mücadele etmekten geri durmayacağını ilan ediyorken tek adamın kendisi “Bizim kadına karşı şiddetle mücadelemiz İstanbul Sözleşmesi ile başlamadığı gibi bu sözleşmeden çekilme ile de bitecek değildir” diyerek, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı’nı açıkladı.** İstanbul Sözleşmesi etkin bir biçimde uygulanmış olsaydı, yükümlülükleri çoktan yerine getirilmiş olacaktı ki açıklanan ulusal eylem planı kendi “yerli ve milli” projesi olarak kayda geçti. Burada berrak olan tek şey “Asıl olan insandır, cinsiyet üstünlüğü yoktur” sözleriyle planın anlatılmaya başlanmasında kadınların mücadelesinin ne denli belirleyici bir rolde olduğudur. Her gün artan şiddete karşı hayatlarını savunan kadınların, dur durak bilmeden yürüttüğü kampanyaların, sözleşmeye sahip çıkmak için yaptığı çalışmaların, sokakta olma ısrarının tesir ettiğinin göstergesidir. Ve bu ısrarın ne denli “politik” bir ısrar olduğunun da kanıtıdır. Geniş kesimlerin kadına ve çocuklara yönelik şiddet, istismar hususunda iktidarın yarattığı adaletsizlik ortamının sorumlusunun bizatihi görmek açısından ayrıca önem arz etmekte ve beraberinde bu sorumluluğu yerine getirmemeden hesap da sorulması gerekliliğine taşınabileceğinin izlerini barındırmaktadır.
Ancak nasıl bir kılıf uydurulursa uydurulsun, bu bizler için yetinilecek bir şey değil. Kadına yönelik şiddetle bırakalım mücadele etmek, şiddetin her türlüsünü kendi gerici-faşist karakteriyle meşrulaştırmaya çalışan iktidarın; sözleşmeden vazgeçmiyoruz kararlılığını ifade eden kadınları görmezden gelip, sözleşmeden resmen çekildiği gün, ulusal eylem planı açıklaması bizi ikna etmez, edemez! Çünkü biz bu ikiyüzlülüğü iyi biliyoruz, tam da bu günlerde “şiddete karşı sıfır tolerans” naraları atıp, 4. Yargı Paketi ile adaletsizliğe kaftan biçmeye çalışmalarından biliyoruz!
BİZİM İÇİN BİTMEDİ DAHA YENİ BAŞLIYORUZ
Nihayetinde meselenin bizim için 1 Temmuz’da bitmediği ve bitmeyeceği açık. Haklarımıza ve hayatlarımıza yönelik gasp planlarının farkındayız, çok yönlü bir saldırı altında olduğumuzu görüyoruz. Ama bunca şeye rağmen haklarımıza ve hayatlarımıza, birbirimize sahip çıkma konusunda ısrarcıyız. Topyekûn gerçekleşen saldırılara karşın topyekûn mücadele etmekten geri durmayacağız. Kendi deneyimlerimizden öğreniyoruz bunu, İstanbul Sözleşmesi deneyiminden mesela. Bir hakkı nasıl mücadeleyle kazanıyorsak onu korumak için de bir o kadar mücadele gerekli. Saldırılar bugün başlamadı, yarın da bitmeyecek belki ama biz de beklemeyeceğiz!
Tek adam ve şürekasının, şiddeti “tolere edilebilir seviyelerde” betimlemesine sıkıştırmasına, her alanda tırmanan eşitsizliğin fıtrata dayandırılarak olağanlaşmasına müsaade etmeye niyetimiz yok! Sokağa çıkmanın, birlikte yürümenin yarattığı özgüvenle; dövizlerimizle, renklerimizle, şarkılarla, eylem bandosuyla, dileğince dans ederek, dağılmayarak gösterdiğimiz; “Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa” diyerek “Dünyayı yerinden oynatacağız” iddiasındaki iradeyi koruyacağız. Mücadelemiz, özlemini duyduğumuz özgür bir yaşam için de kilometre taşı olacak. Yaşamı savunmayı paylaşmak böyle bir tutku bizde işte ve 1 Temmuz’dan aldığımız kuvvetle, cesaretle, heyecanla, ümitle nihai hedefimize ulaşana dek mücadeleyi büyüteceğiz!
*Gülsüm Cengiz, Yasak Sevda Sözcükleri kitabından.
** https://www.evrensel.net/haber/434447/akpnin-4-yargi-paketi-calismasi-tamamlandi-pakette-neler-var