Ekipmanlar yetersiz eğitim niteliksiz
Her yıl daha fazla öğrenci gelirken hala dışarıda kalan öğrenciler var ve istediği üniversiteye giren öğrenciler de yeterli ekipmana ve uygulamalı derse ulaşamıyor.
Dilara VURAL
Alibeyköy/İstanbul
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 4. sınıf öğrencisiyim. YGS’de 1500. olarak bölümüme yerleştim. Şu an okulumdan memnunum burayı isteyerek ve severek geldim. Aklımda hep burası vardı. Şu anda bütün düşündüklerimi eğitim olarak karşılayan bir yerdeyim. Araya pandemi girdiği için 1,5 senedir online eğitim alıyorum. Ama bu süreçte okulumda eğitimde herhangi bir aksaklık ya da kısıtlama olmadı.
Son dönemlerde Katarlı tıp öğrencilerinin de Türkiye’de sınavsız eğitim alacağı, Katar'da yaşayan Türkiyeli askeri öğrencilerin sağlık bölümlerine girmesi durumunda bütün masraflarının devlet tarafından karşılanacağı haberleri de gündeme geldi. Bu ülkede olup da gündemi ve haberleri takip etmeden olmuyor ne yazık ki. Çünkü her uyandığımızda özellikle sağlık alanında, sağlıkçıya şiddet ve aynı şekilde tıp fakültesi öğrencilerinin değersizleştirildiği durumlar var. Bildiğiniz üzere tıp fakültesi çok zorlu koşullarda, gerek üniversite sınavında ter dökerek gelinen ve öğrencilerin ayrıyeten bir çaba gösterdiği bir bölüm. Özellikle sağlıkçıya şiddette ve son olarak da Katarlı tıp öğrencilerinin bizim burada ter dökerek girdiğimiz okullara onların sınavsız bir şekilde girecek olması hem bizi çok etkiledi hem de çok büyük üzüntü verdi.
ÜNİVERSİTEYE BORÇLA BAŞLIYORUZ
Bir de Boğaziçi Üniversitesi'ndeki protestolara katılan öğrencilerin burslarının kesilmesi gibi bir durum da var. Başta şunu söylemek isterim ki tıp fakültesi zaten gerek eğitimi gerek kitapları gerek birçok teknik malzemeleri olsun, maliyet gerektiren bir bölüm. Birçok arkadaşımız ek işlerde çalışarak karşılıyorlar yani kolay değil. Zaten yapılan eylemlerde öğrencilere karşı devletin bu şekilde bir siper alması ki ülkemizde kendi öğrencilerine ve kendi vatandaşına sürekli her geçen gün daha da değersiz bir yaklaşım var. Bunun üstüne de öğrencilerin bursu kesiliyor. Kaldı ki şu an aldığımız birçok destek geri ödemeli. Yani 6 yıl okuyan bir tıp öğrencisi 40 bin TL’nin üzerinde borç ödüyor. Bu yükle ve borçla başlarken; okurken de dershaneydi, kitaptı, önlüktü derken masraflarımız her geçen gün artıyor. Bir çoğumuz bunu gerçekten zor şartlarda elde ediyor. Buna rağmen devletin kendi öğrencisine değil başka öğrenciye değer vermesi bizi yurtdışında çalışmaya doğru itiyor. Bizi burada tutmak için şartları kolaylaştırılmıyor. Tabii ki yabancılara da destek verilsin kesinlikle ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmelerini savunmuyorum ama önceliğin her zaman kendi vatandaşı olması gerektiğini düşünüyorum.
Ülkemizde birçok üniversitede kontenjan sıkıntısı var. Her yıl daha fazla öğrenci gelirken hala dışarıda kalan öğrenciler var ve istediği üniversiteye giren öğrenciler de yeterli ekipmana ve uygulamalı derse ulaşamıyor. Öğrenci sayısı artarken ekipmanlardaki ve ödeneklerdeki yetersizlikler öğrencilerin yeterli eğitimi alamamasına yol açıyor. Her yıl daha fazla öğrencinin gelmesi eğitimi kesinlikle kalitesizleştiriyor. Mesela tıp fakültelerinde eskiden sıralama limiti 10 bin civarlarındayken şimdi bu rakam 30 binlerin üzerine çıktı. Böylece okuldaki öğrencilerin sayısı arttıkça akademik kadronun sayısında bir değişiklik olmuyor. Eskiden bir laboratuvar grubunda beşer kişilik gruplar halinde yaparken şimdi 20 kişilik gruplar yapıyoruz. Zaten devlet üniversitelerinin çoğu borç batağında; Çapa olsun Cerrahpaşa olsun Hacettepe olsun. Devlet hiçbir şekilde ekipman ve maddi destek sağlamıyor. Bunun için birçok şeyi üstten anlatarak geçmek zorunda kalıyor hocalar. Şu an bile yeterli nitelikte olmayan eğitim bu tür durumlarla daha da aşağı gidiyor.
YURTDIŞI ÇÖZÜM YOLU OLMAMALIYDI
Son 5 yılda 500'ün üzerinde doktor yurtdışına gitmiş ve orada çalışmaya başlamış. Ben de aslında ilk başlarda ülkemde kalmak istiyordum ama ne yalan söyleyeyim son iki yıldır ben de yabancı dilimi geliştirmeye başladım. Olursa kesinlikle yurtdışına gitmek istiyorum burada kalmak istemiyorum maalesef. Zaten Türkiye'de öğrenci olmak başlı başına çok zor bir şey. Sadece tıp fakültesinde değil diğer üniversitelerde okuyan öğrenciler de ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyor. Ben tekrar tıp fakültesine girerdim çünkü küçüklükten beri çok istediğim ve hayal ettiğim bir bölümdü. Ancak bu tür olaylarla birlikte tıp fakültesinden mezun olduktan sonra Türkiye'de kalıp kalmayacağımı sürekli olarak sorgular hale geldim. Özellikle son dönemde sağlık çalışanlarına şiddet haberleri ve bu anlaşma beni yurtdışında çalışmayı ciddi şekilde düşünmeye itiyor.