Hayatın Sesi: Pandemide kadınların yükü katlandı
“Molalarımda iş yerimde olsa belki bir kahve molası verecektim ama evde olduğum için bu kahve molamı çamaşır asarak, çorbayı karıştırarak geçirdim.”
E. AVA
İAÜ Kadın Araştırmaları Kulübü
Pandemi sürecinde ikincisini çıkardığımız “Hayatın Sesi” dergimiz haziran ayının son günü yayımlandı. Yine gündeme dair birçok konuyu kaleme aldığımız dergimizi yirmi üç kadınla hazırladık. Derginin gündemini İstanbul Sözleşmesi, gündelik hayatta yaşadığımız sorunlar, çalışırken yaşadığımız zorluklar oluşturuyor. Bunlara ek olarak geçen sefer olduğu gibi yine bir rapor ile dergimiz yayımlandı.
Küresel ölçekte büyük sonuçları olan pandemi ile emek dünyasında yaşanan değişimler, iş yerinde çalışma koşullarında düzenlemelerin yapılması, alternatif çalışma stillerinin ortaya çıkması ve işten çıkarılmalar gibi durumları da beraberinde getirdi. Bu koşullar altında ortaya çıkan sorunları anlamak adına İstanbul Aydın Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü 3. sınıf öğrencileri ve Dr. Öğr. Üy. Cemre Erciyes yürütücülüğünde, 2021 yılı Mart ayında emek hayatına katılan kişilerle görüşmeler gerçekleştirildi. Bu çalışmada elde edilen verilere dayanarak iş gücüne katılan kadınlar resmedilmeye çalışıldı. Bu yazıda önemli olan bazı kısımları ve verileri sizlerle paylaşmak isteriz.
PANDEMİDE KADINLARIN İŞ YÜKÜ
Toplamda 48 katılımcıyla gerçekleştirilen görüşmelerde, pandemi nedeniyle işini kaybeden 13 kişi içerisinde 10’unun kadın olması çalışmanın en önemli sonucuydu diyebiliriz. “Tabii ki de benim yanımdaki arkadaşlarım da benimle çıkarıldı. İhtiyaç fazlası oldukları için. Bu sebeple yani.” Bu ifade raporda yapılan röportajlar arasında çarpıcı ifadelerden biriydi.
Pandemiyle birlikten kadınların iş yükünün ciddi derecede artması gerek evde gerek iş yerinde daha büyük baskılarla karşı karşıya kalmalarına yol açtı. Pandemiyle işten çıkarmaların daha da artması ile ilk olarak kadınlar eve ek gelir kaynağı olarak görülerek işten çıkarıldılar ama tam tersi birçok kadının evi geçindiren kişiler olduklarını gördük. Ücretsiz izinlere çıkarılan işçiler, emekçiler daha fazla yoksullaşmaya mahkûm edildiler. Raporumuzda ifadesi yer alan işçi kadın arkadaşımız “sosyal destek” için başvuru yapmış ve başvurusuna yanıt alamamış. “Sosyal desteğe başvurma ihtiyacım oldu. Ücretsiz izne gönderdikleri için ikisini bir anda vermiyorlardı. İşten çıkarılma yasağı da olduğu için ücretsiz izin almak zorunda kaldım. Desteğe başvurma girişimlerim oldu ama olumlu bir yanıt alamadım” diyerek ifade ediyordu yaşadıklarını.
Bir kadın katılımcımız ise işten çıkarmalara gerekçe gösterilen, nereden baksan ataerkillik kokan şu cümleleri kendi deneyimleri üzerinden örnek veriyor: “Hani işten çıksın çocuklarına baksın tarzında ya da kadının çalışmasına gerek yok, sadece çocuğuna baksın, ev işi yapsın yeter tarzında düşünen insanlar var” diyerek aslında pandemi sürecinde birçok kadının yaşadıklarını ifade ediyordu. Bakım yükünün artması her zamanki gibi kadınların ezeli sorumluluğuymuş gibi onların hayatının her yönünü kötü etkiledi.
PATRONLARIN GÖZ BEBEĞI KOD 29!
Öte yandan şüphesiz en önemli meselelerden biri Kod 29 ile işten atılmalar oldu. Patronların en sevdikleri yasa Kod 29 birçok işçinin, emekçinin hayatını karanlığa sürükledi. Bu süreçte yasa ve yönetmeliklerin iş verenler tarafından suiistimal edilmeye açık şekilde düzenlenmiş olması da özellikle kadınların aleyhine kullanıldı. Kadınların ahlaka aykırı davrandığı gerekçesiyle, yüz kızartıcı suçlar kategorisinde değerlendirilerek işten çıkarılmaları daha sonraki süreçte de çalışmanın tamamen dışında kalmalarının en büyük nedenlerinden biri oldu haliyle. “Bazılarına 29 diye bir kod var, o kod sayesinde işçileri işten çıkarıyorlar. O kodun açıklaması da yüz kızartacak olaylar. O sebepten dolayı çıkarılabilirsin, yasak değil” diyerek çıkartmaların yasak olmasının sözde kaldığını ifade etti. İşten çıkarılmayanlar ise daha ağır koşullarda çalışmayı sürdürdüler. Hemşire bir kadın bu durumu şu şekilde ifade etti: “Serviste herhangi bir hemşire arkadaşım koronavirüs çıkarsa onun yerine de mesailerini tutmak durumunda kalıyoruz.”
“EVDE ÇALIŞIRKEN KAHVE MOLAMDA ÇAMAŞIR ASMAK ZORUNDA KALDIM”
“Pandemi sürecinde insanlar çalışmak zorunda olduğu için biraz açıkçası boyun eğmek zorunda kaldılar. O yüzden işten çıkamadılar. Çünkü pandemi sürecinde biliyorsunuz ki iş bulmak da çok zor bir süreç oldu gerçekten. Yani o sebepten çıkmak isteseler de biraz göz yumup patron baskısına maruz kaldılar diyebilirim.”Patronların daha da zenginleştiği pandemi döneminde işçilere, emekçilere iş veren tarafından dışarda bekleyen işsizler ordusu örnek gösterilerek baskılara boyun eğmek zorunda bırakıldılar. Evden çalışmak kadınlar için adeta kâbus haline geldi dememiz yanlış olmaz. Bir kadın arkadaşımız evden çalıştığı süreci şöyle ifade ediyordu: “Evet, bu işin en zor kısmı. Çünkü işe gittiğim zamanlarda kimse size ‘Anne acıktım, anne susadım’ demiyor. Şimdi biliyorsunuz okullar da uzaktan eğitime devam ediyor, bir yanda oğlum çalışırken, diğer odada ben çalışmaya çalışıyorum. Bu da en zor durum diyebilirim. Boşluklarda iş yerimde olsaM belki bir kahve molası verecektim ama evde olduğum için bu kahve molamı çamaşır asarak, çorbayı karıştırarak geçirdim.”
Raporun devamında erkekler ile kadınların pandemi döneminde çalışma hayatında artan eşitsizlikleri de farklı yönleriyle kaleme alındı. Raporda yaşadığımız sorunları daha kapsamlı ve araştırma çerçevesinde farklı boyutları ile sunmak istememizin sebebi, ortaya çıkan tablo ile kampüsteki arkadaşlarımız arasında bağ kurmaktı. Bizim için dergi çalışmamız, pandemi döneminde çalışan kadın arkadaşlarımız ya da birçok haksızlığa uğrayan arkadaşlarımızla ancak ve ancak mücadele ederek, mücadele zeminlerini oluşturarak aydınlık geleceklere adım atacağımızı göstermek istediğimiz bir çalışma oldu.
https://www.yumpu.com/tr/document/read/65745474/hayatin-sesi-2-sayi