Genel-İş 1 No’lu Şube kongresi: İşveren-sendikal bürokrasiye karşı mücadele sürecek
Genel merkez ve belediye başkanları destekli yeni şube yönetiminin, işçilerin birikmiş sorunlarının çözümünde gerektiği gibi rol oynayamayacağını tahmin etmek kahin olmayı gerektirmiyor.
Genel-İş 1 No’lu Şubede Olağanüstü Kongre | Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel
Ali DOĞAN
Sendikalar Kanununa göre sendikaların olağan genel kurulları dört yılda bir toplanır. Bu süre istenirse tüzükle kısaltılabilir elbette. Ama Genel-İş Sendikasında bu istenmemiş; tüzüğe göre genel kurullar yasaya uygun olarak en geç dört yılda bir toplanıyor. Yine de Genel-İş’in İstanbul Anadolu Yakası 1 No’lu Şubesinde durum hiç böyle olmadı. Son iki buçuk yıl içerisinde ikisi olağanüstü olmak üzere üç kongre yapıldı.
Genel-İş Genel Merkezi, olağanüstü kongrelere gerekçe olarak ‘Delegeler imza topladı, biz bunu dikkate aldık’ dese de asıl olan 1 No’lu Şube yönetiminin genel merkezin talimatlarını yerine getirmek yerine mücadeleci sendikacılık çizgisini benimsemesi. Gücünü aldığı işçilerin taleplerine kulak veren, TİS taslaklarının oluşturulmasından yapılacak eylemlere kadar tüm kararları işçilerle birlikte alan bu mücadeleci çizginin karşısında, hiçbir şeyin işçiye sorulmadığı, sendika bürokrasisinin her dediğini yapan, işçiyi devre dışı bırakıp belediye başkanları ile kol kola yürüyen diğer çizgi var.
Kadıköy, Ataşehir ve Kartal belediyelerinde çalışan işçilerin birikmiş onca sorunu varken, yine imzalanan toplu sözleşmeler belediyeler tarafından uygulanmazken, kulağının üzerine yatmayı tercih etti. Sorunlarla ilgilenmek bir yana çözüm arayışında ve mücadele hazırlığında olan şube yönetimini de olağanüstü kongre süreciyle meşgul etti.
Hatta kimi yerlerde daha da ileri giderek sendika şubelerine “Siz bizim imzaladığımız toplu sözleşmelere karşı çıkamazsınız, biz imzalarız, siz işçiyi buraya ikna edeceksiniz” diyebildi.
Genel-İş Genel Merkezi görev ve yetkilerini işçilerin grevini güçlendirmek, dayanışmaları örgütlemek, işçilerin birliğini sağlamak için kullanmak yerine; görev ve yetkilerini grev zamanı işçilerin onayını almadan toplu sözleşmeyi imzalama, olağanüstü kongre kararı alma gibi durumlarda kullandı.
OLAĞANÜSTÜ KONGRE SÜRECİNDE YAŞANANLAR
Genel-İş Genel Merkezi adeta bir “baskın seçim” gibi aldığı “olağanüstü” kararını işçilere bir türlü açıklayamadı. İşçilerin birikmiş sorunlarına nasıl bir çözüm bulacağına dair tek bir söz söylemezken, söylediği tek şey “Bu şube yönetimi burada olmamalı” oldu. Buna uygun da davrandı ve tarafını açıkça ilan etti. Neler mi yaptı?
Başta var olan delegelere türlü baskılarda bulunarak kendisinin dizayn ettiği listeye oy verilmesini talep etti. Yine belediye başkanları ve çeşitli müdürleri devreye sokarak delegeler üzerinde baskıyı artırdı ve delegelerin bir kısmının iradesine ipotek koydu. Yine kongreden bir gün önce işçilere mesajlar çekerek kongreye gelmelerini engellemeye çalıştı. Kongresini izlemeye gelen işçileri kongre salonuna aldırmayarak işçileri devre dışı bıraktı. Üstelik “Pandemi var, sizin sağlığınızı düşünüyoruz” iddiasını öne sürdü. “Kongrede sosyal mesafe olmazsa YSK seçimi iptal eder” dedi. “Orada provokasyon olur” diyerek aba altında sopa gösterdi. Yine kongre esnasında seçilen divanın başkanı olan genel merkez yöneticisi, tarafsız olması gerekirken açık açık taraf tuttu. Bütün bu kirli çabaların sonucunda kongreyi genel merkezin açıkça desteklediği liste kazandı. Kongre salonunda sonradan yaşananlar ise doğru olmamakla birlikte, işçilerin birikmiş öfkesinin yansıması idi.
Genel merkez ve belediye başkanları destekli yeni şube yönetiminin, işçilerin birikmiş sorunlarının çözümünde gerektiği gibi rol oynayamayacağını tahmin etmek kahin olmayı gerektirmiyor. Genel merkezin, belediye başkanlarının ve amirlerin baskısına rağmen oyunu mücadeleci sendikacılık çizgisiyle hareket eden şube yönetimine oy veren 104 delege, önümüzdeki dönemde bir mücadele merkezi yaratmak açısından önemli bir dayanaktır. Belediye işçilerinin yaşadığı sorunlar yumağının çözümü için bu işçiler yine mücadelenin en önünde olacaklar ve tüm belediye işçilerini bir arada tutarak kazanımlarını söke söke alacaklardır. Bunun için şimdiden birim birim komiteler oluşturulmalıdır ki gelebilecek saldırıları püskürtmek ve işçilerin iradesini tanımayan, patronlarla iş tutan sendikal anlayışlardan hesap sormak mümkün olabilsin.