MMO iş cinayetlerindeki artışa dikkat çekerek çözüm önerilerini açıkladı
İş cinayetlerindeki artışa dikkat çekerek çözüm önerilerini açıklayan MMO, işyerlerinin denetlenmediğini ve iş cinayetlerine göz yumulduğunu söyledi.
(Temsili görsel) | Fotoğraf: Mutlu Güney/AA
TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO), 26 Haziran tarihinde Bilecik Osmaneli’nde bir fabrikada yağ kazanındaki patlama konusu yaşamını yitiren Makina Mühendisi Emre Şimşek ve iş cinayetlerinde hayatını kaybedenler için yazılı açıklama yaptı.
MMO Başkanı Yunus Yener imzasıyla yayımlanan açıklamada, denetimsizlik ve cezasızlıktan dolayı iş cinayetlerinin giderek attığı ifade edilirken, “İş cinayetlerinde işçiler, mühendisler, mimarlar, iş güvenliği uzmanları hayatlarını kaybediyor. İSİG Meclisi raporlarına göre, 2020 yılında en az 2 bin 427, 2021 yılının ilk beş ayında en az 972 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti” denildi.
İŞ CİNAYETİ DAVALARINDAKİ CEZASIZLIK POLİTİKASINA TEPKİ
İş cinayeti davalarında verilen cezaları eleştiren Yener, “301 işçinin hayatını kaybettiği Soma Davasında bile sadece 20 yıl hapis cezası verildi. Birçok davada verilen cezalar para cezasına çevriliyor. Örneğin Harita Mühendisi Gülseren Yurttaş’ın hayatını kaybettiği iş kazası ile ilgili ceza davasında verilen karar 18 bin 200 TL para cezasına çevrildi” diyerek cezasızlık politikasına tepki gösterdi.
“İŞYERLERİ DENETLENMİYOR”
İşyerlerinin denetlenmediğini ifade eden Yener, "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de 1 milyon 879 bin 771 işyeri bulunmaktadır. Ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Kurulu Başkanlığı 2019 yılı faaliyet raporunda yer alan bilgilere göre, 2019 yılında iş sağlığı ve güvenliği yönünden yapılan toplam teftiş sayısı 3 bin 88’dir. Yani her bin işyerinden yalnızca 1,6’sı denetlenmiştir" dedi.
“İŞ CİNAYETLERİNE GÖZ YUMULUYOR”
2012 yılında çıkartılan 6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Kanunu ve ilgili ikincil düzenlemelerin, iş kazalarını önleyecek mantıktan yoksun olduğunu belirten Yener, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğinin taşeron firma anlayışı ile Ortak Sağlık Güvenlik Birimlerine (OSGB) devredildiğini söyledi.
"Kâr/zarar, piyasa mantığı ile çalışan OSGB sistemi ile iş kazalarının önlenemeyeceğini, 6331 sayılı kanun yürürlüğe girmeden önce ve sonra hep söyledik. Bu sistemde ısrar etmek, işyerlerinin denetlenmemesine, idari ceza uygulanmamasına, yargılamalarda iç sızlatan hafif cezalar veya para cezaları verilmesine ve cinayetlere göz yummak anlamına gelmektedir" diyen Yener, OSGB sistemini eleştirdi.
Yener, MMO olarak talep ve önerilerini şöyle sıraladı:
• İSİG ile ilgili ulusal politikaların oluşturulması, kararların alınması ve işyerlerinde denetim, diğer sosyal tarafların görüşleri önemsenmeden tek başına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) tarafından yapılmaktadır. Sendikalar, üniversiteler, TMMOB, TTB, ÇSGB ve Sağlık Bakanlığı’nın katılımı ile idari ve mali yönden bağımsız, çoğunluğunu emek örgütlerinin oluşturduğu ulusal bir enstitü oluşturulmalıdır.
• Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile işlevsizleştirilip neredeyse ortadan kaldırılan “Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi” hükümet ve işveren ağırlıklı bir yapıdan çıkarılmalı, konseyde çalışanlar, çalışan örgütleri, meslek örgütleri ağırlıklı ve çalışır hale getirilmeli, kararları tavsiye niteliğinden çıkarılmalıdır.
• İş Kanunu, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ve diğer düzenlemeler işverenlerin çıkarları doğrultusunda şekillendirilmiştir. Esnek ve kuralsız çalışmayı, geçici iş ilişkisini, taşeronlaştırmayı yasal hale getiren, İSİG'i işveren yükümlülüğü olarak görmeyen ve örgütlülüğün önüne engeller koyan mevzuat iptal edilmelidir. İSİG Enstitüsü’nün oluşumundan sonra, konunun taraflarının katılımı ile tüm mevzuat ve denetim mekanizması yeniden düzenlenmelidir.
• İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Türk Ceza Kanunu yeniden düzenlenmelidir, İSİG’in sağlanmasının işveren yükümlülüğü olduğu gerçeğinden hareketle iş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimlerinin “rehber-danışman” olduğu, dolayısı ile kazalar ve meslek hastalıklarından ötürü yalnızca işverenler/işveren vekilleri yargılanmalıdır.
• Kamu kuruluşlarında ve 50’nin altında çalışanın olduğu az tehlikeli işyerlerinde, uzman ve hekim çalıştırılması uygulamasının sürekli ötelenmesi, İSİG'in önemsenmemesi sonucunu doğurmuştur. Bu işyerlerinde uzman ve hekim çalıştırılmasına hemen başlanılmalıdır. 50'den fazla çalışanın bulunduğu sanayi işletmelerinde "tam zamanlı" iş güvenliği uzmanı çalıştırılması zorunlu hale getirilmelidir.
• İşyerleri İSİG yönünden denetlenmelidir. Denetimler sonucunda İSİG yönünden tespit edilen eksiklikler için, mutlaka etkili idari para cezaları uygulanmalıdır.
• Her yıl binlerce emekçinin hayatını kaybettiği ancak bir tanesinin bile kayıtlara meslek hastalığı olarak geçmediği meslek hastalıklarının tespit ve kayıt altına alınması için kararlı ve ısrarcı olunmalıdır.
(Denizli/EVRENSEL)