Kayısı ağacının ve Gasparyan’ın bilgeliği
93 yaşında hayata veda eden Usta Müzisyen Civan Gasparyan, Ermeni müziğinin geleneksel enstrümanı duduğu dünyaya tanıttı. Gasparyan, kayısı ağacından yapılan duduğa ses veren bir müzik bilgesiydi.
Fotoğraf: Sebmarouani / Wikimedia Commons (CC BY 3.0)
Özlem ERTAN
Civan Gasparyan’ı kaybettik. Bu kısa, net ve basit cümleyi yazmak bana öyle zor geldi ki… Çünkü o cümleyi oluşturan üç kelimenin arkasında koca bir ömür, insan hayatının sınırlarını aşan dramlar, kuşaktan kuşağa aktarılan acılar, Doğu Anadolu ve Kafkas dağlarından esen sert rüzgarlar, kayısı ağaçları ve hüzün var. Civan Gasparyan’ı Ermeni halkının geleneksel çalgısı duduktan ayrı düşünemezsiniz, duduğu da Gasparyan’ın nefesi olmadan tasavvur edemezsiniz. İkisi öyle örtüşmüştür birbiriyle ve duduk demek hüzün demektir, yaşanmışlık demektir… Gasparyan ise o derin hüznü, bilgeliği sese, melodiye dönüştüren ustalığın ismidir.
KÖRFEZ SAVAŞININ MÜZİĞİ
Dünya, Duduk Virtüözü Civan Gasparyan’ı 1991’deki I. Körfez Savaşı sırasında tanımıştı. Televizyonda savaşla ilgili haberler verilir, petrole bulanmış kuşların görüntüsü ekranlara yansırken, Peter Gabriel’in “The Feeling Begins” adlı bestesi duyuluyordu. Bu enstrümantal ve vurucu parçada solist enstrüman olan duduğu Civan Gasparyan çalıyordu. Müzikle, özellikle de Ermeni müziğiyle ilgili olanlar elbette bu tarihten önce de duduk dinlemişlerdi, ama geniş kitlelerin bu enstrümanla tanışması Civan Gasparyan vasıtasıyla ve I. Körfez Savaşı’nda oldu.
Duduğun öyle güzel, anlamlı, dinleyenin içine işleyen bir sesi var ki, etkilenmemek mümkün değil. Ancak o etkinin ortaya çıkması için usta bir müzisyene ihtiyaç var tabii ki… Burada sadece teknik ustalığı kastetmiyorum. Civan Gasparyan’ınki gibi nazik ve duygulu bir kalp de o ustalığın ayrılmaz bir parçası.
93 yıllık ömrünü müzikle dolduran, yirmiden fazla albüme imza atan, Ermeni halkının sesini, nefesiyle dünyaya taşıyan Civan Gasparyan 12 Ekim 1928’de, Ermenistan’ın Godayk bölgesindeki Solak kentinde doğdu.
ANADOLU’DAKİ VATANI SOYADINDAYDI
Ancak Civan Gasparyan’ın aile kökleri Anadolu’daydı. Muşlu bir ailenin çocuğuydu. Pek çok Anadolu Ermenisi gibi 1915 Kırımı’ndan sonra nar taneleri gibi dört bir yana dağılan acılı insanların evladıydı. Belki de o yüzden dudukla çaldığı hüzünlü parçalardan dinleyicilere geçen duygu da katlanarak artıyordu. Soyadını da Anadolu’daki memleketinden, Muş’un eski ve Ermenice ismi Gaspar’dan almıştı usta müzisyen.
Altı yaşında duduk çalmaya başladı. Henüz küçük bir çocukken annesini kaybetti. Babası 2. Dünya Savaşı’na katılınca yetimhanede büyüdü. Hayat yolunun başlarında karşısına çıkan acıları, zorlukları nefesine katıp duduğuna üfledi. Takvimler 1948 yılını gösterdiğinde, Ermeni Şarkı ve Dans Popüler Topluluğu ve Yerevan Filarmoni Orkestrasının solistiydi.
1973 senesinde Ermenistan Halk Sanatçısı unvanı aldı büyük usta. Uluslararası UNESCO yarışmalarında madalyalar kazandı. Konserler verdi, kalpler fethetti.
DÜNYACA ÜNLÜ SANATÇILARLA ÇALDI
Peter Gabriel, Sting, Hans Zimmer, Brian Eno, Michael Brook gibi dünya çapında tanınan sanatçılarla ortak çalışmalar yaptı. Dünyanın her tarafında binlerce konser verdi. ‘Ronin’ ve ‘Gladyatör’ün de dahil olduğu filmlerin müziklerini icra etti. Türkiye’de de tanınıyor ve seviliyordu. Konser vermek için birkaç kez Türkiye’ye gelmiş ve Erkan Oğur’la albüm yapmıştı.
Eurovision Şarkı Yarışması’nda da çalmıştı Gasparyan. 2010 yılında, Ermenistan’ı temsilen yarışmaya katılan Eva Rivas’ın seslendirdiği ‘Apricot Stone’ adlı şarkıya duduğuyla eşlik etmiş ve büyük alkış almıştı.
KAYISI AĞACINDAN…
Civan Gasparyan duduğun ve kayısı ağacının güzelliğini, zarafetini ve hüznünü nefesiyle sese dönüştüren bir bilgeydi. Belki de “Kayısı ağacının dudukla ve Gasparyan’la ne ilgisi var?” diyenler olmuştur bu yazıyı okuyanlar arasında. Hemen söyleyeyim: Duduk kayısı ağacından yapılır. “Ermeni elması” olarak da bilinen kayısının gövdesinden doğar bu güzel enstrüman. Duduğu, ona benzer diğer enstrümanlardan, Azerilerin çalgısı balabandan ve Türkiye’de çalınan meyden ayıran en önemli özelliği de budur.
Duduk, ah duduk… Bir buçuk oktavlık ses aralığı olan o minicik üflemeli enstrümandan çıkan sesler, melodiler nasıl bir büyüye sahip? Nedir bu işin sırrı? Ağacın, ezgilerin ve ustanın bilgeliğidir bunun cevabı. Evet, o ustayı kaybettik, ama geride bıraktığı ezgiler ve nefesi her daim kulaklarımızda olacak. Civan Gasparyan müzik yaşadıkça dudukla birbirinden güzel ezgiler çalacak ve başka bir duduk ona dem tutacak. Ermeni duduğu böyle çalınır çünkü: Bir duduk ana melodiyi çalar, diğeri de ona eşlik eder.