Adanalı kadınlar: 'Öldürülecek miyim' korkusu ile yaşamak istemiyoruz
İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasına tepki gösteren Adanalı kadınlar; “Akşam dışarıya çıktığımda 'Arkamda biri var mı?', 'Takip ediyor mu?' , 'Öldürülecek miyim?' tedirginliği ile yaşıyoruz" diyor.
Fotoğraf: Evrensel
Gülcan AVCI
Volkan PEKAL
Adana
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılmasıyla birlikte kadınlar, hayatları konusunda tedirgin olduklarını belirtti. Adana Atatürk Parkı’nda konuştuğumuz kadınlar cezaların yetersiz olduğunu ve daha caydırıcı cezalar gelmesini belirterek en yakınlarına bile güvenemediklerini, yaşam tarzlarının kısıtlandığını dile getirdi. “Akşam dışarıya çıktığımda arkamda biri var mı? Beni takip ediyor mu? Öldürülecek miyim?” tedirginliği ile yaşadıklarını ifade ediyor. Kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına isyan etti.
‘KADIN CİNAYETİ HABERLERİNİ GÖRÜNCE BENİM BAŞIMA DA GELECEK Mİ DİYE KORKUYORUM’
Büşra Yılmaz isimli kadın, ülkede hayvana yönelik dahi taciz vakaları olduğunu belirterek “Bunu yapan kadına ne yapmaz? Kesinlikle İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına karşıyım. Geceleri dışarıya çıkamıyoruz, rahat giyinemiyoruz şu an bile o kadar kötü bakıyorlar ki... Resmen kısıtlanıyoruz. Medyadaki kadın cinayeti haberlerini gördükçe bir gün benim başıma da gelecek mi diye çok korkuyorum. Bu korkuyla yaşamak istemiyorum. İstanbul Sözleşmesi yaşatır!” dedi.
‘BİZ KİME GÜVENECEĞİZ’
Sözleşmeden çıkılmadan önce bile bu kadar cinayet oluyor, bu kadar kişi zarar görüyorken sözleşmeden çıkılması ile başka kadın cinayetlerinin önünün açılacağını söyleyen Selma Atlı, “Medyadaki cinayet haberlerini görünce insanlık dışı olduğunu düşünüyorum. Kendimi güvende hissetmiyorum, kime güvenileceği belli olmuyor. Bir bakıyorsunuz babası, kuzeni ya da erkek arkadaşı yapabiliyor. Suçu işleyeni serbest bırakıp, kadını savunanı içeri almaktansa tam tersini yapabilirler. Cezalar arttırılmalı” dedi.
‘ŞİDDET KONUSUNDA ERKEKLER DAHA RAHAT HAREKET EDECEK’
Eylül Alpşalcı, Türkiye’nin öncü olduğu sözleşmeden çıkmasının kesinlikle doğru olmadığını düşünüyor. Sözleşmenin kadınların güvenliği için çok önemli olduğunu dile getiren Alpşalcı, şunları söyledi; “Artık suç işleme konusunda erkekler ‘Nasıl olsa bir yasa yok’ diyerek daha rahat hareket edecekler. Cinayet haberlerini gördükçe çok üzülüyorum. Çünkü öldürülen kişilerin bir ailesi, bir yaşamı, hayalleri vardı. Sırf kadın oldukları için öldürülmeleri çok kötü bir şey. Akşam dışarıya çıktığımda, bir erkekle birlikteyken hatta yolda yürürken bile tedirgin oluyorum. ‘Arkamda biri var mı?’ ‘Beni takip mi ediyor?’ ‘Öldürülecek miyim?’ diye düşünüyorum çünkü günün her saati böyle olaylar olabiliyor maalesef. Giyim konusunda her yerimi örtmem gerekiyormuş gibi hissediyorum. Hatta örtsem bile yine de kendimi güvende hissetmiyorum. Bireylerin de bu konuda eğitim almaları gerektiğini düşünüyorum çünkü vatandaşlarımız bu konuda çok bilinçsiz sürekli kadınların açık giyinmemeleri gerektiğini söylüyorlar ama aslına bunun kıyafet ile ya da akşam dışarı çıkma saati ile bir ilgisi yok.”
‘CEZASIZLIK KADINLARI TEDİRGİN EDİYOR’
Ülkede kadınların önemsenmediğini düşünen Çağla isimli kadın, Kadir Şeker olayına dikkat çekerek, “Kadını koruyanların ceza aldığı bir ülkede yaşıyoruz, can güvenliğimiz yok her an birisi bir şey yapabilir. Her an tedirginlik içerisindeyiz şu an bile kızı yaşında olduğumuz insanlar bize çok garip bakıyorlar. Rahat hareket edemiyoruz. Belki ilerde hiç dışarı çıkamayacağız. Başımıza bir şey gelse bize yardım edecek kimse olmayacak. Ailemiz bize sürekli açık giyinmememiz gerektiğini, yürüyüşümüze bile dikkat etmemiz gerektiğini söylüyorlar. Bu ülkede kadın olmak çok zor. Güldüğümüzde bile bize başka bir gözle bakıyorlar” dedi.
Kadınların korunması için daha caydırıcı cezalar verilmesini isteyen Çağla, “Takım elbise giyip pişman olduğunu söyleyenler hemen serbest bırakılıyor bu çok yanlış” dedi. Çağla, ayrıca ailelerin özellikle erkek çocuklarını bu konuda bilgilendirmesi ve yanlış hareketlerinde desteklememeleri gerektiğini belirtti.
Sözleşmeden çıkmanın tek kişinin karar verebileceği bir şey olmadığını ifade eden Begüm Özbaş, “Eğer kadınları koruyan yeni bir kanun çıkarılırsa isminin ne olduğu önemli değil. Kadınları korumak zorunda. Kadın cinayetleri haberlerini gördükçe çok sinirleniyorum, çok çaresiz hissediyorum. Erkeklere, ‘Uyguladığın şiddet acizliğinin ölçüsü’ diyorum her zaman. Erkek kadını kullanmak istiyor, kullanamadığı, sözünden çıktığı zaman ezmek istiyor böyle bir hakkı yok. Devletin ve ailelerin erkekleri düzgünce yetiştirmesi gerekiyor” dedi.
'YASALAR KADINLARI KORUMUYOR'
Yasaların kadınları korumadığını söyleyen Hicran, “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kadınlar için durumu daha kötüye götürecek. Baştakilerin buna bir çözüm bulması gerekiyor. Bu şekilde olmamalı. Bir kadın olarak kendimi güvende hissetmiyorum. Caydırıcı önlemler alınmalı. Öldüreni içeri atıyorlar, 2 gün sonra serbest bırakıyorlar, ölen kişi öldüğü ile kalıyor. Daha kalıcı çözümler bulunmalı.” dedi.