Devlet Başkanı Jovenel Moise’nin suikastla öldürüldüğü Haiti’de neler oluyor?
Uzun yıllardır yoksullukla boğuşan Haiti, Devlet Başkanı Jovenel Moise’nin suikastla öldürülmesiyle sarsıldı. Suikast, ülkede hangi koşullar varken gerçekleşti? ABD'nin ülkeye etkisi ne düzeyde?
Fotoğraf: Rony D’Haiti/Wikimedia Commons (CC BY-SA 4.0)
Batı yarıkürenin en yoksul ülkesi, 11 milyon nüfuslu Haiti, Devlet Başkanı Jovenel Moise’nin suikastla öldürülmesiyle sarsıldı. Moise’nin koruma altındaki evinde nasıl öldürüldüğü tartışılırken, şüphelilere yönelik düzenlenen operasyonda 4 kişinin öldürüldüğü, 2 kişinin ise gözaltına alındığı duyuruldu. Haiti’nin Geçici Başbakanı Claude Joseph ise, ülkede olağanüstü hal ilan etti.
1 - SUİKASTI KİM, NASIL GERÇEKLEŞTİRDİ?
Suikastla ilgili ilk bilgiler Moise’nin, askeri sınıf saldırı tüfekleriyle donanmış bir komando ekibi tarafından gece 1’de vurularak öldürüldüğü yönünde. Moise’ye saldırı esnasında 12 kurşunun isabet ettiği bilgisi paylaşıldı. Ağır yaralı olan eşi Martine Moise ise hava ambulansıyla ABD Florida’daki bir hastaneye götürüldü.
Geçici Başbakan Joseph de saldırganların yabancı paralı askerler olduğunu, İngilizce ve İspanyolca konuştuklarını belirtti.
The Guardian’a konuşan Haiti’nin Washington Büyükelçisi Bocchit Edmond, Moise’nin katillerinin, koruma altındaki konutuna girerken ABD Uyuşturucuyla Mücadele İdaresi (DEA) üyesi olduklarını iddia ettiğini söyledi. Edmond, “Bu iyi planlanmış bir komando saldırısıydı” dedi. Kendilerini DEA ajanı olarak tanıttılar ve insanlara bir DEA operasyonunun parçası olarak geldiklerini söylediler.”
2 - SUİKASTA DAİR ŞÜPHELER NELER?
Sosyal medyada dolaşan videolarda da Amerikan aksanlı bir adamın megafon üzerinden İngilizce olarak “DEA operasyonu. Herkes geri çekilsin. DEA operasyonu. Herkes geri çekilsin, geri çekilin” dediği duyuluyor. Bölgenin diğer sakinleri de, silah sesleri duyduklarını ve siyah giyimli erkeklerin mahallede koştuğunu gördüklerini söylüyor.
Ayrıca kimi haberlerde görgü tanıkların insansız hava araçlarının (İHA) Moise’nin evinin üzerinde dolaştıklarını gördükleri aktarıldı.
Öte yandan Moise’nin cinayetin işlendiği özel konutu, başkent Port-au-Prince’in müstahkem villalardan oluşan Pétionville’in zengin Pelerin 5 bölgesinde bulunuyor. Buraya giden tek yolun Haiti güvenlik güçleri tarafından korunmasına rağmen, suikastın başarılı olması tartışılıyor. Askeri polisin ise olay yerine çok geç geldiği ileri sürülüyor.
3 - JOVENEL MOISE KİMDİR?
Merkez sağ çizgideki Haitili Kel Kafalılar Partisi (Parti Haitien Tet Kale) üyesi Jovenel Moise, 2015’te yüzde 28 katılımla gerçekleşen seçimlerin ilk turunda yüzde 32.8 oy alarak birinci oldu. Ancak gözlemcilerin de uyarılarıyla seçimlerin hileli olduğu iddiasıyla binlerce kişi sokaklara çıktı ve seçimin ikinci turu ertelendi. Moise, katılımın yüzde 18’de kaldığı 2016 seçimlerinde yüzde 55.6 oy alarak 2017’de devlet başkanlığın başladı.
Göreve geldiğinden bu yana meşruiyet ve yolsuzluk tartışmalarının odağında olan Moise, 2019 ve 2020’de kitlesel protestolarla karşı karşıya kaldı. Son dönemde ise Moise, görev süresi dolduğu halde koltuğu bırakmadığı için geniş tepki görüyordu. Muhalefet, başkanlık görevi 7 Şubat’ta dolan Moise’yi koltuğu bırakmayarak anayasal suç işlemekle suçluyordu. Diktatörlükle suçlanan Moise, protestolarla istifa etmesi yönünde çağrılar alıyordu.
4 - ABD’NİN HAİTİ SİYASETİNDEKİ ROLÜ NE?
ABD Başkanı Joe Biden çarşamba günü yaptığı açıklamada Moise suikastıyla ilgili “Güvenli ve emniyetli bir Haiti için çalışmaya devam ederken yardım etmeye hazırız” dedi. ABD, Haiti’yi işgal etmek de dahil bu küçük Karayip ülkesine sürekli müdahalede bulundu.
Fransa’dan 1804’te bağımsızlığını ilan eden Haiti’de, 1915 yılında ABD iş birlikçisi Jean Vilbrun Guillaume Sam darbeyle hükümeti ele geçirdi. 167 siyasi tutuklunun idam emrini vermesi ardından öldürüldü. Ölümün ertesi günü ABD’nin Demokrat Partili Başkanı Woodrow Wilson, Deniz Piyadelerine Haiti’yi işgal etmelerini emretti ve ABD karşıtı halk isyanını acımasızca bastırarak işgali 20 yıl sürdürdü.
Son Devlet Başkanı Moise ise, 2010-2011 Haiti seçimlerine o zamanki ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton tarafından doğrudan müdahale edilerek başkan seçtirilen ve “Sweet Micky” olarak bilinen eski bir şarkıcı olan Michel Martelly’nin halefiydi. Martelly, Moise gibi, Haiti’yi 1950’lerin sonundan itibaren otuz yıl boyunca yöneten ABD destekli Duvalier diktatörlüğünün eski üyeleriyle yakın siyasi bağlara sahipti. Her ikisi de 1995 yılında dağıtılan Haiti Silahlı Kuvvetlerinin yeniden kurulmasını siyasi bir öncelik haline getirdi.
Wsws.org’daki yazısında Bill Van Auken ABD ile son dönemdeki ilişkiler konusunda şunlara dikkat çekiyor: “Martelly, Haiti’nin 2010’daki yıkıcı depreminden sonra toparlanmaya liderlik edecek kişi olarak Clintonların desteğini alırken (Bill Clinton, o zamanlar BM’nin Haiti’deki özel elçisiydi) kendisini, ‘bir iş adamı olarak başarısına’ dayanarak ‘Haiti Trump’ olarak nitelendiriyordu. Her ikisi de, Haitililerin çıkarlarını; fabrikalar, tarım sanayi, madencilik ve turizme dayalı kârlar için yabancı sermayenin hizmetine tabi kılan IMF politikalarına koşulsuz destekleri nedeniyle Washington tarafından desteklendi.
Moise, hükümetinin IMF programının bir parçası olarak aniden gaz fiyatlarında yüzde 50’lik bir artış ilan ettiği 2018’den beri sokaklarda kitlesel muhalefetle karşı karşıya kaldı. Venezuela tarafından Petrocaribe programı kapsamında sağlanan ve Haiti’nin kalkınması için sağlanan yaklaşık 4 milyar dolarlık petrol ithalat sübvansiyonunun hükümet ve yandaşları tarafından cebe indirildiğinin ortaya çıkmasıyla birlikte kitlesel gösteriler devam etti. Haiti hükümeti, Venezuela’da Nicolás Maduro hükümetine karşı rejim değişikliği operasyonunu da destekleyerek Washington’dan gelen desteği sağlamlaştırmayı başardı.” (DIŞ HABERLER)