DOSYA | Çocuk istismarının önüne nasıl geçilir?
Çocuk istismarının ve ihmalinin önüne geçmek için, aileye, topluma, devletin üzerine hangi görevler düşüyor? Çocuk istismarına ilişkin 3 önleme yöntemini Prof. Dr. Bahar Gökler anlattı.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
Hazırlayan: Cihan ÇELİK– Hilal TOK
Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Bahar Gökler, çocuk istismarı ve ihmalinde önleme yaklaşımlarının üzerinde durulması gerektiğini ve istismar ortaya çıkmadan önce nasıl önleneceğiyle ilgili bir bilinçlilik oluşursa, bu konuda gereken tedbirler zamanında alınırsa istismar ve ihmalin önünün alınabileceğine dikkat çekti. Gökler bu açıdan çocuk istismarı ve ihmaline yönelik 3 önleme yaklaşımına işaret etti.
BİRİNCİL ÖNLEME: İSTİSMAR GERÇEKLEŞMEDEN YAPILMASI GEREKENLER NELERDİR?
Birincil önleme; çocuk ihmali ve istismarı oluşmadan önce olası risk faktörlerini de göz önüne alarak, çocuk ihmali ve istismarının oluşmasını engellemek amacıyla uygulanan tüm eğitim ve hizmet çalışmalarını içeriyor. Bahar Gökler, birincil önlem yaklaşımında yapılması gerekenleri özetle şöyle sıraladı:
- Çocuk hakları çok iyi bilinmeli
- Çocuklara kendilerini nasıl koruyacakları ve savunacakları öğretilmeli
- Özel bölgelerinin nereler olduğu hakkında eğitim verilmeli
- Çocuğa istemediği bir davranışı nasıl durduracağını, nasıl “hayır” diyeceğini, istemediği bir davranışla ile karşılaştığında öğretmenine ya da ailesine nasıl anlatacağını öğretmeliyiz.
- Yoksulluk ve çok çocuklu ailelerde her çocuğu izlemek, kontrol etmek, birebir eğitmek zor. Bu nedenle ailelere bakabilecekleri kadar çocuk sahibi olma bilinci verilmeli.
- Aileler, kız çocuklarını aileye katkı getirecek bir meta gibi kullanmaması, erkenden evlendirmeye yönlendirmemesi, okuldan almaması, çocuk işçiliğine yönlendirmemesi konusunda bilgilendirilmeli ve eğitilmeli
- Cinsellik insan hayatında herhangi bir işlevdir ve tabu değildir, konuşulabilir. Kızlar ve erkekler birlikte zaman geçirebilmeli, oyun oynayabilmeli, spor aktivitesi yapabilmeli, eğitim görebilmeli, hayatı birlikte deneyimleyebilmeli. Böylelikle birbirlerini yadırgamadan, dışlamadan, etiketlemeden, yargılamadan birlikte yaşayabilirler.
- Toplumsal cinsiyet eşitliği vurgulanmalı ve yerleştirilmeli. Toplumsal cinsiyet eşitliği ana baba okullarında, üniversite ve liselerde özel olarak işlenmeli.
İKİNCİL ÖNLEME: RİSKLİ DURUMLARDA NE YAPILABİLİR? RİSK ALTINDA OLAN DURUMLARDA ÖNLEME NASIL YAPILMALI?
İkincil önlem, yüksek risk gruplarının belirlenmesi, bu kişilerin var olan hizmetleri kullanmasını sağlayacak stratejiler ve bu ailelere gerekli ek hizmetlerin sunulmasını içeriyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılmasının ikincil önlemedeki önemini vurgulayan Gökler, “Ne yazık ki biz şimdi İstanbul Sözleşmesini kaldırıyoruz. Kız çocuklarını farklı görmemeli, onlara erkenden kadın kimliği yüklememeli, erkenden evlendirmemeli, okutmalı, eşit koşullarda kendisini geliştirmesi gereken bir birey gibi davranmalıyız. Ancak şimdi bunun tam tersini yapıyoruz ne yazık ki” diyerek İstanbul Sözleşmesi’nin önemini yineledi.
HANGİ AİLELER RİSK ALTINDA?
Cinsel istismarın tüm toplum katmanlarında görüldüğünü ancak kapalı, geleneksel, ataerkil toplumlar ile sosyo ekonomik durumu düşük kesimlerde daha fazla çocuk istismarının söz konusu olduğunu belirten Gökler şöyle devam etti: “Yoksulluk, dar evlerde yaşayan ailelerde aynı oda yatma zorunluluğunu beraberinde getiriyor. Yine izole evlerde, köylerde birbirinden çok farkı dağılmış evlerde bu durum istismar riskini de beraberinde getirebilir. Yine göçte, anne babanın dışarıda yoğun çalıştığı durumlarda ihmalle birlikte istismar da görülebilir. Yoksulluk, izolasyon, komşuluğun olmaması ve kendi içine kapanmış ailelerde ensest dediğimiz aile içindeki cinsel şiddetin daha fazla görüldüğü gözlemlenmiş. Dolayısıyla her şey birbirine bağlı. Ailelere sosyal destek vermenin, göçün önlenmesinin, izole evlerde yaşamanın engellenmesinin ve ailelere ana babalık eğitimi desteği verilmesi önemli”
Cinsel istismarda risk faktörlerinden birinin de üvey baba faktörü olduğunu belirten Gökler, “Yapılmış araştırmalarda çocukta ebeveyn arasında erken yaşlardan itibaren sağlıklı bir bağlanma varsa cinsel ya da fiziksel şiddet olayı görülmüyor. Ama çocukla ana babası arasında sağlıklı bir bağlanma yoksa ensestin ortaya çıkması söz konusu olabiliyor. Çocukla anne arasında sağlıklı bağlanma ilişkisi varsa anne çocuğu daha fazla enseste karşı koruyabiliyor” dedi.
“ERKEN ÇOCUK EVLİLİKLERİ İLERİ DERECE RİSKLİ DURUMLARDIR”
Bir başka riskin ergen evlilikleri olduğunu aktaran Gökler, “Çocuk Hakları Sözleşmesine göre 18 yaşına kadar herkes çocuk sayılıyor. Erken evliliklerde çocuk henüz kendi kimliğini oluşturma peşindeyken evlendirilip çocuk sahibi olduğunda, hem bu ergeni kısıtlayan bir durum hem de ondan doğacak çocuğun sağlıklı bağlanamaması söz konusu olabilir. Ergen, çocuğu gelişimi açısından bir ayak bayağı olarak görecektir ve bu da ihmal ya da istismara neden olacaktır. Ergen evlilikler, erken çocuk yaş evlilikleri hem anne hem de ondan doğacak çocuklar açısından ileri derece riskli durumlardır, mutlaka engel olunması gereken konulardır” diye vurguladı.
TOPLUM İKİNCİL ÖNLEMEYİ NASIL YAPACAK?
Toplumun kız çocuğu olmaya yönelik bakış açısını değiştirmesi gerektiğini, kızlar farklıdır, farklı yetiştirilmesi gerekir gibi bir algının silinmesi gerektiğini belirten Gökler, “Mutlaka toplumsal cinsiyet eşitliğinin vurgulanması lazım. Bütün risk faktörlerinin toplum tarafından bilinmesi öğrenilmesi lazım. Bunun için bütüncül bir politika gerekir. Sosyal hizmet politikası, çocuk ruh sağlığı politikası, çocuk hakları, çocuk hukuku ile ilgili bir politikanın bütüncül olarak topluma yansıyacağı boyutlarıyla ele alınması gerekir ve bu bütüncül politikanın çocuk savunuculuğu açısından yaşama geçirilmesi gerekir” diye belirtti.
ÜÇÜNCÜL ÖNLEME: İSTİSMAR GERÇEKLEŞTİĞİNDE AİLE, ÇOCUK VE TOPLUM NE YAPMALIDIR?
Üçüncül önlemede hedef; çocuk istismarı ve ihmali olgularının tekrarını önlemek ve ortaya çıkan olumsuz etkileri en aza indirmek.
“ÇOCUK ANLATTIĞINDA DOĞRU KABUL ETMELİYİZ”
Çocuğun büyük oranda aile içinde, çok yakından tanıdığı, güvendiği, tehdit geleceğini düşünmediği kişiler tarafından cinsel istismara maruz bırakıldığını belirten Gökler şöyle devam etti: “Yakından birisi çocuğa cinsel istismar uyguladığında çocuk yaşına göre ya bunu değerlendiremez ya da söylemek istemez. Örneğin 3 yaşındaki bir çocuk bunu değerlendiremez, bunu cinsel istismar olarak algılayamaz. Çünkü bilinci, algılama ve muhakeme düzeyi yetkinleşmemiştir. Çocuk sanıyor ki bu oyun baba ile kendi arasındaki bir oyun ve babası kendisini çok sevdiği için yapıyor. Ama çocuk büyüdükçe baba ile çocuk arasındaki bu ilişkinin sağlıklı bir ilişki olmadığını anlıyor. O zaman bunu söylemeye çalışıyor ama çoğunlukla anneler de bu konuda çok yetersizler. Bazen çocuk anneye söylediğinde, anne de evin tek çalışanı baba olduğunda, görmezden, duymazdan, gelme yönünde bir tepki verebiliyor. Çaresizlik nedeniyle geçiştirebiliyor. Ya da baba çocuğu tehdit edebiliyor. Çocuk ikilemde kalıyor, kendini suçluyor. Çocuk suçlama, suçlanma, çaresizlik, kaygı, öfke içinde kalabiliyor. Biz ilke olarak 18 yaşından küçük bir çocuk bana böyle bir şey yapıldı dediğinde doğru olarak kabul etmeliyiz. Mutlaka hem yasal hem de sosyal hizmet bildirimi yapmalıyız”
“ÇOCUK VE AİLE AFİŞE EDİLMEMELİ”
Çocuğun bu süreçte kendisini suçlama eğilimi gösterebileceğini belirten Gökler, erişkinlerin de hatalı davranışlar yapabileceği ve bu hatalı davranışlar sonucu ceza alması gerektiğinin çocuğa anlatılmasının önemini vurgulayarak çocuğun cesaretlendirilmesinin ve ihtiyaç duyduğu şefkat, ilgi ve yakınlığın gösterilmesi gerektiğini belirtti.
Elmalı Davasında çocukların adının, kimliklerinin, görüntülerinin, seslerinin yayımlanmasının çocuğun unutulma hakkının gaspı anlamına geldiğini ifade eden Gökler, “Çocuk ve aile afişe edilmeden bu olaylar ele alınmalı. Çocuk etiketlenmemelidir” dedi. Basında ve sosyal medyada bu tarz bilgilerin paylaşılmasının ikincil bir çocuk suiistimaline yol açacağı ve şiddetin dozu arttıkça duyarsızlığın da artacağı uyarısında bulunan Gökler, “Bu nedenle sosyal medyada da bunun bir sınırının, etiğinin olması lazım. Görüntülerin verilmemesi, özel hayatın bütün ayrıntılarının verilmemesi lazım” diye belirtti.
Çocukların okullarda en çok rehber öğretmenlere yaşadıklarını anlatabildiğini belirten Gökler, “Rehber öğretmen çocuğu yargılamadan, suçlamadan, dikkate alarak, anlamaya, yardımcı olmaya çalışarak dinlemeli. Okul idaresi bilgilendirilmeli. Bu durumun sosyal hizmet ve yasal bildirimleri yapılması lazım” diye vurguladı.
ÇOCUK İZLEM MERKEZLERİ (ÇİM) AÇILMASI NE AÇIDAN OLUMLU?
Çocuklar için istismarı anlatmanın zorluğuna, okul öncesi çocukların dil, algılama ve soyutlama becerilerinin gelişmemiş olduğuna dikkat çeken Gökler, izlenmesi gereken yolları şöyle ifade etti:
“Çocuklarla çizimler ve oyunlarla çalışılabilir. İstismar, değerlendirme ve yorumla ancak uzmanlar yoluyla anlaşılır. Herkes cinsel istismar uzmanı değildir. Çocuğun verdiği bilgiler mutlaka bu konuda eğitim görmüş uzmanlar tarafından ele alınması lazım. Ele alınırken çocuğun tekrar tekrar bu olayı anlatması çocuk için ikincili üçüncül travmatizasyonlar oluşturur. Çocuk İzlem Merkezlerinde (ÇİM) hayata geçirilen sistemle çocuk bu konuda eğitilmiş uzmanlarca adli psikiyatrik değerlendirmeye alınırken, bir başka odada savcı bulunuyor. Savcı da çocuğu izliyor. Uzmanların aldığı bilgileri değerlendiriyor. Ek yasal açıdan değerlendirmek için bir bilgi gerekirse karşılıklı konuşabiliyor ve çocuğu bir defa da hem yasal hem ruhsal hem sosyal hizmet açısından değerlendiriyorlar. Çocuk her zaman ilk görüşmede aktaramayabilir. Böyle zamanlarda yine ÇİM’deki uygulama gibi birkaç kere çağrılabilir çocuk. Ancak çocuk merkez merkez dolaştırılmamalıdır”
“ÖZEL EĞİTİM ALMIŞ UZMAN KİŞİLER GÖREVLENDİRİLMELİ”
ÇİM ve üniversitelerin çocuk koruma merkezlerini iyi modeller olduğunu ancak sayılarının artırılması gerektiğini belirten Gökler, çocuk istismarını anlamanın, değerlendirmenin ve açığa çıkarmanın özel bir uzmanlık alanı olduğunu, bu nedenle bu kurumlara alınan uzmanların özel eğitim almış kişilerden oluşturulmasının ve atanan uzmanların süpervizyon altında çalışmasının önemini vurguladı.