16 Temmuz 2021 01:05

DOSYA | Dün satıldı, bugün borçlu, gelecek ipotekli: çıkış nerede?

İfşaatlar, emekçilerin karşısına dikilen barikat… Şunu söyletiyor: ‘Yerli milli’ söylemi, Türkiye’nin yabancı sermaye için dikensiz bir gül bahçesi haline getirilmesini gizleyen bir perdedir.

Fotoğraf: AA

Paylaş

SUNU

McDonald's burgeri daha milli

McDonald’s…

Dünyanın dört bir yanındaki zincir mağazalarına sadece bir günde Türkiye nüfusu kadar müşteri çeken ABD firması. Dünyanın en büyük fast-food restoran şirketi.

Türkiye’de lisansı McDonald’s Türkiye adıyla Anadolu Grubunda.  

McDonald’s Türkiye, 11 Temmuz Pazar günü sona eren EURO 2020’ye özel ‘Milli Burger Menü’ hazırlamıştı; ‘Millilerimize yürekten güveniyoruz!’ sloganıyla.

7 Haziran 2021’den itibaren satışa sunulan menü seyirciye şöyle pazarlanıyordu: Maç heyecanını doyasıya yaşatacak, stadyum atmosferinde keyifli anları evlere taşıyacak.

Reklam sözlerine bakılırsa… Tek dertleri millilerin ve seyircinin heyecanına ortak olmak, asla kâr amacı gütmüyor, milletin cebine göz dikmiyorlar.

Oysa durum tam tersi!

Tıpkı hükümetin yerlilik millilik süzgeci uygularken (Grevlerden eylemlere, protestolardan mitinglere, tweetlerden diğer sosyal medya paylaşımlarına kadar her alanda) kendi çıkarlarını gözetmesine rağmen ülkenin çıkarını önceliyormuşçasına davranması gibi!

Ayrıca McDonald’s Türkiye’nin, ‘yerli temsilci’ olarak kalmak gibi bir niyeti de yok. Türkiye haklarına sahip olduğu hamburger zincirinin devri için çoktan anlaşma yapılmış durumda.

Kamuyu Aydınlatma Platformuna yapılan açıklamaya göre satış, İrlanda merkezli Birleşik Holding adında bir şirkete yapıldı. Perde arkasındaki gizli alıcının da Suudi Arabistan merkezli Riyadh International Catering olduğu öğrenildi.

Rekabet Kurulu da satışa izin vermiş durumda. Buna rağmen, pandemi yasaklarının burger satışlarını olumsuz etkilemesi nedeniyle alıcı tarafından devralmanın ileri bir tarihe ertelenmesine dayanak, hâlâ ‘yerliyiz’ edebiyatı yapıyor.

Tıpkı…

Yer altı ve yerüstü kaynaklarını yabancı sermayeye ikram etmekten kaçınmayan iktidarın, ülkenin milli birlik ve bütünlüğünün yegane teminatının kendisi olduğunu iddia etmesi gibi!

En azından şunu belirtelim ki… Şimdilik, sunduğu ürün ve hizmetlerin yüzde 98’ini Türkiye’de üretim yapan tedarikçilerden temin eden McDonald’s, hükümetten daha yerli ve milli sayılır!

Hükümetinki salt propagandadan ibaretse, ülkenin ve halkın çıkarına olan ‘yerlilik-millik’ nasıl olmalı?


DÜN SATILDI, BUGÜN BORÇLU,GELECEK İPOTEKLİ: ÇIKIŞ NEREDE?

Vaziyet ne?

Dünün birikimi satılmış durumda. Kamu mallarının büyük bölümü özelleştirme ile nasıl yağmaya açıldığını yazdık. İktidar özelleştirmelerden kendine 65 milyar dolar bir kaynak yarattı. Şimdi kamuda son kalanlar ile yeraltı yer üstü kaynakları, akarsular, dağ, kıyı hep satılık.

Bugün borçlu.

Dış borç 130 milyar dolardan 450 milyar dolara çıktı. Şirketler, vatandaş borç içinde. 22 milyon icra dosyası var.

Gelecek ipotek altında.

Müteahhide verilen hazine garantileri ile gelecekte elde edilecek gelirler de ipotek altına alınmış durumda. Hastaneler, hava alanları, yollar, köprüler gibi ‘5 kuruş verilmeyecek’ denilen projelere yönelik 200 milyar TL’lik taahhüt var.

Ayrıca…

Ziraat Bankası, BOTAŞ, ÇAYKUR, PTT, TCDD, THY gibi… Elde kalan kamu kuruluşları Varlık Fonuna aktarıldı. Bu kurumular ipotek gösterilerek onun üzerinden de borç alınıyor. Fona devredildiğinden beri arpalığa çevrilip çoğu zarar etmeye başlayan kurumlar bir de ipotek aracı!

Kamu Özel İşbirliği ve Varlık Fonu üzerinden bütçede gözükmeyen, gelecek gelirleri hortumlayan bir düzenek var.

Yemeğin bedava olduğu belirtilen lokantada masadan para ödemeden kalkacağını sananlara gelen hesapta “Bu dedenizin hesabıdır” yazdığını unutmamalı.

TEKELLERİN ÇIKARINA KURULAN BARİKAT

Dosya boyunca…

İçeride yerli-milli ekonomi olarak vatandaşa satılanın aslında yabancı ülkelere yarayan bir ekonomiden başka bir şey olmadığını…

Dış politikada “dünya gücü” oluyoruz söylemiyle pazarlananın emperyalistlerle eli zayıf tavizkar pazarlığa döndüğünü ortaya koyduk.

Yerli milli ticaretin Venezuela’dan peynir görüntüsü altında getirilen tonlarca kokain olduğunu, bu ticaretin eski başbakanlardan bürokratlara, emniyet müdürlerine kadar bir dizi iktidar aparatı tarafından yürütüldüğünü… 

Benzeri işlerin, gayet yerli milli bir biçimde iktidarın en üst kademelerinde olanların işbirliği ya da göz yummasıyla uluslararası kara para aklayıcılığının da merkezinde bulunduğunu da…

Yıllarca birlikte yürüdükleri mafya liderlerinden birinin itirafları ve iddiaları, yargının sessizliği eşliğinde ortaya saçıyor.

İktidarın gerektiğinde ülke emekçilerinin karşısında uluslararası tekellerin çıkarı için dikileceğini ise…

TEKEL’in özelleştirilmesinden sonra, küçük üreteciler etrafında oluşan tütün ve sigara piyasasını tasfiye etmeyi amaçlayan yasaya karşı eylem yapan tütün üreticisi tutuklanırken görüyoruz.

Türkiye’de tütün üretimi ve pazarında “yerli ve milli” ne kalmışsa onu ABD, İngiliz ve Japon menşeli uluslararası tütün ve sigara tekellerine devretmek için ortaya konan o iradede görüyoruz.

Anayasal haklarını kullanarak sendikaya üye olduklarında işten atılan Baldur Suspansiyon işçilerinin…

İsveç menşeli System Air HSK şirketinde sendikalı oldukları için işten çıkarılan işçilerin karşısına, yüzde yüz İspanyol sermayesi olan patronunun çıkarı için “yerli ve milli” hükümetin polisleri dikildiğinde görüyoruz.

‘MİLLİ’LİĞİN ANLAMININ ÖNEM KAZANMASI İÇİN…

Hafızayı tazelemek ve fotoğrafı görebilmek için anlattıklarımız, bugünlerde içeriden ifşa edilenler, emekçilerin karşısına tekellerin çıkarına dikilen barikat… Toplamı şunu rahatlıkla söyletiyor: ‘Yerli milli’ söylemi, Türkiye’nin yabancı sermaye için dikensiz bir gül bahçesi haline getirilmesini gizleyen bir perdedir.

Anti emperyalizm iktidarın yaptığı ve propaganda ettiği gibi bir emperyaliste karşı diğerini kullanmak, birisine karşı ötekini ikna etmeye çalışmak değildir. İkili oyunun kazananı ülkenin çıkarları ve halklar olmuyor! Olmadığını da (Dün dikkat çektiğimiz gibi) gelinen nokta gösterdi.

Başka ülke topraklarının yağmalamasına ‘ulusal çıkar’ demek de yanlıştır. Ucuz iş gücünden, finansal spekülasyondan yararlanmak için Türkiye gibi ülkelere akan sermayenin kendi ülkesinde işsizliği yoksulluğu artırdığını, başka ülke halklarına sömürü, sefalet ve acı getirdiğini gördük.

Emperyalizme bağımlı hiçbir iktidarın yerli milli olma şansı yoktur.

Olabilecek olanlar Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri ve kurtuluş savaşını birlikte vermiş olan ezilen halklardır. Onların da en yerli refleksi bütün emperyalist ülkelerle bağı kesmek, kendi ülkesinin emperyal ve yayılmacı heveslerine dur demektir.

Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri ve ülke ancak bölgeden bütün emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin çekilmesiyle huzur bulacaklardır. Bölgede barış ve demokrasinin şartı budur. Bunun için halkın kendi inisiyatifine güvenmesinden başka şansı da yoktur. Bugün işbirlikçi hiçbir hükümet emperyalistlerle bağlarını koparabilecek doğada ve yetenekte değildir.

Halkın kendi kendini yönettiği gerçek bir demokrasi mücadelesiyle ancak, yerli milli yalanları çöpe atılır.

“Milli”lik şu anlamlara geldiğinde anlamına önemlidir;

  • Uluslararası kapitalistlere karşı tüm toplumun ortak çıkarlarını savunmak,
  • Ülkenin bağımsızlığını ve uluslar ailesinde onurlu şekilde yer almasını sağlamak çabası…

Bunlar, başka milletler ve halklarla barış içinde, bir arada ve sömürüsüz bir dünyada yaşamanın parolasıdır.

Bitti.

ÖNCEKİ HABER

Görevden alınan Melih Bulu 15 Temmuz programına katılmadı, yerine Prof. İnci konuştu

SONRAKİ HABER

Kayısı hasadının sürdüğü mahallede 6 gündür sular kesik

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa