GAMAK işçisi: Özçelik-İş yıllık izinleri bahane ederek TİS’i öteliyor
Biz yüzde 30’un üzerinde ücret artışını da içeren TİS taslağında ne istediğimizi beyan ettik. Ancak henüz TİS imzalanmadı ve bize hiçbir bilgi de verilmiyor.
Fotoğraf: DHA
GAMAK Motor’da çalışan bir işçi
İstanbul
Merhaba, ben Dudullu OSB’de bulunan GAMAK motor fabrikasında çalışan 15 yıllık işçiyim. Her toplu sözleşme döneminde örgütlü olduğumuz sendikamız Özçelik-İş aynı oyun ve senaryolarla patronu koruyarak işçiden habersizce bir TİS imzalamak istiyor. Bize doldurulan TİS taslak formlarının formaliteden başka bir işe yaramadığını gördük hep. En az üç aya yakındır TİS’le ilgili soru sorduğumuzda ‘Yoğun işimiz var, şimdi sırası mı’ diyerek bizleri baştan savıyorlar. Biz yüzde 30’un üzerinde ücret artışını da içeren TİS taslağında ne istediğimizi beyan ettik. Ancak henüz TİS imzalanmadı ve bize hiçbir bilgi de verilmiyor.
1200 işçinin çalıştığı, iş hacminin büyüdüğü, fabrikanın kârının arttığı bir dönemde, 2 yıla yakın bir süreçte salgın hastalığa, bir işçi arkadaşımızın hastalığa yakalanması sonucu hayatını kaybetmesine rağmen tek bir lira ek zam yapılmadı. Yeni işe alınanların tamamı asgari ücretle işe başladılar. TİS’le sosyal haklarımızın ne olacağı, iş güvencemizin sözleşmeyle garantiye alınıp alınmayacağı hiç mi hiç belli değil.
Temmuz ayında yıllık izinlerimizi kullanıyoruz. Sendikamız bu gerekçenin arkasına sığınarak TİS sürecini de bir anlamda ertelemiş bir durumda. Kriz bahane edilerek daha önce 400 işçi işten çıkarılmıştı. Hızla yeniden işe almalar başladı, fakat peş peşe onlarca işçi arkadaşımız da işten atıldı. Stoklama artınca, iş bağlantıları azalınca aynı biçimde işten atılmaların yoğunlaşacağından endişeliyiz. Sendikamız her haklı talebimizi, zam önerilerimizi, ek zam taleplerimizi, salgına karşı daha ciddi tedbirlerin alınması yönündeki istemlerimize karşı patronu kollayarak hareket ediyor.
Ama en büyük hata biz işçilerde. 1990’ların öncü işçi kuşağı tasfiye edildi, işten atıldı bu arkadaşlarımız, ses çıkarmadık. Baskıya uğradılar. Hatta işyeri baştemsilcisi ve temsilcilerin sözlü tehditlerine maruz kaldılar biz sesimizi cılız çıkardık. Sadece 52 günlük grev sürecinde ve 2 gün süren grev sürecinde o zaman Şube Başkanı Cemil Sarısoy’du. Biz işçiler olarak ‘Sendika istifa’ sloganını atmıştık. Her iki grev sürecinde Ümraniye ve İstanbul Emniyet Müdürlükleri grevimizi yönetiyordu. Bu çok utanılacak bir durumdu. Sendika Başkanı ‘Sendikalar masası şunu söylüyor, bunu söylüyor’ deyip işçileri korkutmaya çalışmıştı. Sarısoy’un tek başına yaptığı bir iş değildi bu, tutum Özçelik-İş’in genel tutumudur.
Sendikamızın görevi GAMAK patronunu kollamak değil, hükümeti de kollamak bizim sendikamızın işi olamaz. Bu hükümet yıllardır biz işçilerin aleyhine yasalar çıkarıyor. Son olarak kıdem ve ihbar tazminatı haklarımız kaldı, ilk fırsatta onu da kaldırmak istiyorlar. Toplu sözleşmenin her safhasını sendikamız bize açıklamalı, bizim onayımız olmadan da imzalamamalıdır. Açlık sınırının asgari ücreti geçtiği, yoksulluk sınırının 9 bin liranın üstüne çıktığı bir dönemde sendikamız en az yüzde 30 ücret artışlı bir toplu sözleşme imzalamayı garanti etmelidir.
Biz işçiler olarak açlık ve yoksulluk sınırları baz alınarak ücretlerimizin arttırılmasını, sosyal haklarımızın aynı oranda yükseltilmesini, iş güvencesinin TİS’le garantiye alınmasını istiyoruz. Her TİS görüşmesinin tüm sonuçlarının işçilerle toplantı yapılarak açıklanmasını istiyoruz. GAMAK patronunu değil sendikamız bizi düşünmelidir. Dayatma olursa, taleplerimiz karşılanmazsa grev hazırlıklarına başlayacak şekilde sendikamız grev komitesi kurmalıdır. Yıllık izinlerin, salgın hastalığın, ekonomik krizin arkasına sığınılarak toplu sözleşmemiz ertelenemez, sürüncemede bırakılamaz. Bıçak kemiğe dayanmış durumda. Borçla yatıp, borçla kalkıyoruz, hacizler kapımızda. Bunu görsün sendikamız. Yeter artık.