Esenyurt’tan depo işçileri: Birlik olunca adım atabiliyoruz
İstanbul Esenyurt'tan bir grup depo işçisi Evrensel'e yazdı: Pandemiyle birlikte hızlandırılmış bir biçimde haklarımız gasbediliyor.
Fotoğraf: Pixabay
Bir grup depo işçisi
İstanbul
Bizler Esenyurt’ta büyük bir tekstil firmasının deposunda çalışan bir grup işçiyiz. Pandemiyle birlikte hızlandırılmış bir biçimde haklarımız gasbediliyor. İkramiyelerimiz ve primlerimiz, kişisel performansa dayalı veya şirketin kâr bazı düşük gösterilerek kesiliyor ve ağır çalışma koşulları dayatılıyor. Bunlara rağmen bizden üstün bir performans bekleniyor ve istenen hedefin altında kalanlara tutanak ve geri bildirim tutuluyor. Bu durum da o kişinin aylık priminin, ikramiyesinin yanmasına sebep oluyor. Tüm bu süreçte bu baskı ve insanlık dışı koşullar içerisinde çalışamadığımızı, zorlandığımızı dile getirdik fakat her seferinde “Üst yönetimin kararı bu şekilde” diyerek bizi çözüm noktasından uzaklaştırdılar.
Son gelinen noktada ise arkadaşlarımızla birlikte yemekten sonra toplantı talep ederek çalışmayı bıraktık. Her seferinde yukarıdan gelen bir karar olduğunu ve ellerinden bir şey gelmediğini söyleyen şeflerimize, yukarıdan karar verenleri toplantımıza davet ettiğimizi söyledik. Bizi işi durdurmakla suçladılar ve tutanak tutacaklarını söylediler. Bunun karşısında elbette aramızdan sıyrılanlar oldu ama çoğunluk iradesini korudu ve “Sürekli tutanakla tehdit ediyorsunuz, elinizden geleni yapın” gibi tepkilerle karşılık verdi. Bunun karşısında bizim işi durdurmakla suç işlediğimizi direttiler ve bizi buna ikna etmeye çalıştılar. Biz ise bunun bir suç olmadığını söyleyip karşı çıktık, hiçbirimize tutanak tutamadılar. Sonucunda ise en kısa zamanda yöneticinin toplantımıza geleceğini söylediler.
Bu karşı koyuş ve birliktelik bazı çalışma arkadaşlarımızı ürküttü. “Daha farklı yollarla hakkımızı arayabiliriz” diye söylendiler. Farklı yollardan kasıt, şirket hiyerarşisine uyup şikayetlerimizi onlara bildirmekti. Fakat aylardır yaptığımız şey buydu zaten. Bu eylem tarzının bize bir sonuç getirmediğini gördüğümüz için artık işi durdurma sinyali çakmamız gerektiğini gördük ve yaptık. Birkaç arkadaşımız “Hata yaptınız, suç işlediniz” söylemlerine inanmıştı ve motivasyonları düşmüştü. Çoğumuzda ise o toplantı talebini dile getirmek için işi bıraktığımızda ve yürüttüğümüz tartışmalardan sonra “Hata yapmadık, çok iyi yaptık, işi durdurduğumuzu düşündüler ve tedirgin oldular, daha fazla üstlerine gitmeliyiz, birlikte olursak kazanabiliriz” gibi ortak fikirler çoğalmıştı. Bu hareketimiz bize bir şey öğretti elbette, taleplerimiz ve haklarımız için birlikte hareket etme yöntemini güçlendirmek gerektiğini. Diğer vardiyalarda, bölümlerde çalışan arkadaşlarımız hızlıca kendi çalışma alanlarında birliklerini kurmalıdır. Ancak bu şekilde gasbedilen haklarımızı tekrar kazanabilir ve insanca çalışma koşullarını yaratabiliriz.