“Kamu yayıncıları topluma değil iktidarlara karşı sorumluluk duyuyor”
Birmingham Aston Üniversitesi, Sosyoloji ve Siyaset programının eş direktörlüğü görevini yürüten Dr. Tom Mills, BBC ile ilgili tartışmaları Evrensel'e değerlendirdi.
Fotoğraf: Pixabay
Özden DİNÇ
Londra
Birmingham Aston Üniversitesi, Sosyoloji ve Siyaset programının eş direktörlüğü görevini yürüten Dr. Tom Mills, gazetemize BBC ile ilgili İngiltere gündemindeki tartışmalar konusunda özel açıklamalarda bulundu. Topluma karşı sorumlu olması gereken BBC’nin bir miktar özerkliği bulunmakla birlikte farklı araçlarla öteden beri “günün iktidarı”na bağlandığını belirten Mills, kamu yayıncılığında radikal bir dönüşüm gereğine işaret ediyor.
Türkiye Radyo Televizyon (TRT) Genel Müdürlüğü’ne ve Yönetim Kurulu’na Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile (Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile yakın ilişki içerisinde oldukları bilinen) aralarında Hilal Kaplan'ın da bulunduğu kişilerin atanması, TRT'nin kamu yayıncısı olmaktan ziyade artık tümüyle bir propaganda aracına dönüştüğüne ilişkin tepkilere neden oldu.
İngiltere’de de basın özgürlüğü ve kamu yayıncılığı konusunda, TRT örneğiyle kıyaslanmayacak bir yerde olmasına karşın BBC’nin (İngiliz Yayın Kuruluşu-British Broadcasting Corporation-BBC) iktidar partisi ile ilişkileri üzerinden bir tartışma sürüyor.
TRT ile (TRT’nin kuruluş aşamasında model alınan) BBC konusundaki mevcut tartışmaların özü aslında aynı. Kamusal bir hizmet sunması beklenen basın-yayın kurumlarının “özerk ve bağımsız” bir yayıncılık politikasına sahip olması neden önemlidir ve bu nasıl sağlanabilir?
BBC’DE NELER OLUYOR?
BBC geçtiğimiz hafta, hükümete yakın bir yönetim kurulu üyesinin BBC’de işe alım sürecine müdahale ettiğine dair iddialarla İngiltere gündemine yerleşmişti.
BBC’nin halihazırda yönetim kadrosunda yer alan ve (Muhafazakar Parti’den eski Başbakan) Theresa May döneminde iletişim direktörü olarak görev yapan Robbie Gibb, BBC’nin editoryal kadrosuna yapılacak olan bir atamaya müdahale etmekle suçlanıyor. Eski bir BBC çalışanı da olan Robbie Gibb; bu yılın mayıs ayında üç yıl süreyle görev yapmak üzere BBC yönetim kuruluna atanmıştı. Gibb’in ismi kısa süre önce kamuoyunda büyük tepkiye neden olan “Birleşik Krallık’ta Irkçılık” konulu raporla gündeme gelmişti. Gibb, hükümetin “İngiltere’nin sömürgeci tarihini yeniden yazarak köleliği ve ırkçılığı temize çekmek” ile eleştirildiği söz konusu rapora medya desteği sağlanması konusunda tavsiyede bulunmuştu. Gibb ayrıca sağ politik bir yayın çizgisini benimseyen televizyon kanalı GB News’ün (Great Britain News) kurulmasında üstlendiği rol ile de tanınıyor.
“KIRILGAN HALDEKİ GÜVEN ORTADAN KALKAR”
İngiltere basınında geçtiğimiz hafta yer alan haberlerde Robbie Gibb’in bu kez, Huffington Post gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Jess Brammar’ın, BBC’nin editoryal kadrosuna “politik gerekçelerle” atanmaması yönünde BBC yöneticilerinden Fran Unsworth’a telkinde bulunduğu ifade ediliyor.
Gibb, BBC yöneticisi Unsworth’a gönderdiği ifade edilen (ve basına sızdırılan) kısa mesajında, bu atamanın kesinlikle yapılmaması gerektiğini, aksi halde hükümetin BBC’ye olan “zaten kırılgan haldeki” güveninin tümüyle ortadan kalkacağını söylüyor.
BBC: ENGELLENMİŞ BİR ATAMA YOK
BBC’den konuyla ilgili yapılan açıklamada, BBC’nin devam eden atama süreçleri hakkında prensip olarak açıklama yapmadığı ve atamaların yönetim kurulunun sorumluluğu altında olduğu belirtiliyor. BBC yönetim kurulu üyelerinin, diğer üyelerle veya üst düzey yöneticilerle (BBC’yi ilgilendiren konularda) görüş alışverişinde bulunmasının mümkün olduğu ve bu bağlamda ilkelere bağlı kalındığı söyleniyor. Açıklamada ayrıca (kamuoyunu bilgilendirmek adına ifade edildiği belirtilen bir şekilde) “engellenmiş” bir atama olmadığı vurgulanıyor.
BBC YÖNETİM KURULU ÜYESİNE İSTİFA ÇAĞRILARI
BBC’ye müdahaleye ilişkin iddialar karşısında muhalefetteki İşçi Partisi’nden Gibb’e yönelik istifa çağrıları yükseliyor. İşçi Partisi Genel Başkan yardımcısı Angela Rayner, Gibb’in yönetim kurulundan istifa etmemesi halinde derhal görevden alınması gerektiğini söylüyor.
Medya’dan sorumlu Gölge Bakan Jo Stevens da bu durumun, “Muhafazakar Parti’nin adam kayırmacı siyasetinin” BBC konusunda ortaya çıkan bir örneği olduğunu ifade ediyor.
Tony Blair hükümeti döneminde görev yapmış olan siyasetçi Alastair Campbell ise hükümete yakın bir ismin BBC’ye yapılacak bir atamaya müdahale etmesi konusunda “kraliyet aksanıyla dile getirilen bir Putinizm” benzetmesi yapıyor.
“BBC ÖTEDEN BERİ GÜNÜN İKTİDARINA BAĞLI”
Kamu yayıncılığı ve BBC ile ilgili akademik çalışmalarıyla tanınan ve Birmingham’daki Aston Üniversitesi’nde, Sosyoloji ve Siyaset programının eş direktörlüğü görevini yürüten Dr. Tom Mills gazetemize konuyla ilgili özel açıklamalarda bulundu.
Kamu yayıncılığının hükümetlere değil, kamuya/topluma hizmet için varolduğunu hatırlatan Mills, BBC’nin sadece yönetim kurulu atamaları ile değil çeşitli araçlarla iktidarlara bağımlı hale getirildiğini ifade etti. BBC’nin radikal bir dönüşüme ihtiyacı olduğunu belirten Dr. Mills şunları söyledi:
“BBC öteden beri ‘günün iktidarı’na bağlıdır. Hükümet BBC yönetim kuruluna atamalar yapmanın yanı sıra lisans ücreti tarifelerini de belirler. Bu da BBC’nin gelir kaynaklarının en büyük kısmını kontrol ettiği anlamına geliyor. Hükümet ayrıca düzenli olarak kurumun tüzüğünü güncelliyor ve bu da BBC’nin anayasal görev alanını tanımlaması demek. BBC bir miktar özerkliğe sahip ancak en nihayetinde, hizmet ettiğini iddia ettiği kamuya/topluma değil, hesap vermesi gereken hükümete karşı sorumlu oluyor.”
*Dr. Tom Mills “The BBC: Myth of a Public Service” isimli kitabın yazarıdır ve The Guardian, Daily Mirror ve The Independent gibi gazetelerde medya ve siyaset konusunda yazıları yayımlanmaktadır.