22 Temmuz 2021 00:30

Fatih Yaşlı: AKP batıyla arayı düzelterek ekonominin iyileşeceğine inanıyor

Afganistan’a asker gönderme kararını değerlendiren Siyaset Bilimci Dr. Fatih Yaşlı, “AKP, Batı’yla arayı yeniden düzelterek ekonomide göreli de olsa bir iyileşme sağlayabileceğini düşünüyor" dedi.

Fatih Yaşlı | Fotoğraf: Cebrail Arslan

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

Afganistan’da ABD’nin askerlerini çekmeye başlaması ve NATO ülkelerin askerlerini geri çekmesinin ardından iktidarın NATO adına Afganistan’a asker gönderme kararını değerlendiren Siyaset Bilimci Dr. Fatih Yaşlı, "Afganistan’da talip olunan görevi de AKP’nin Batı’yla arayı yeniden düzelterek ekonomide göreli de olsa bir iyileşme sağlayabileceğine duyduğu inanç bağlamına yerleştirmek gerekiyor” dedi. Erdoğan’ın, siyasal İslamcılık üzerinden Taliban’a mesaj gönderdiğini ifade eden Yaşlı, Afganlıların Avrupa ve Avrupa’ya geçiş de Türkiye üzerinden gerçekleştiğini belirterek, “Avrupa’ya geçmeyi başaramayanlar ise Afganistan’a dönmektense Türkiye’de kalmayı tercih ediyorlar. Türkiye sermaye sınıfı da bu insanları kölelik koşullarında çalıştırıyor ve bu durumdan da gayet memnun” ifadeleriyle değerlendirdi.

Siyaset sıcak günde başlıklarını, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Fatih Yaşlı ile konuştuk.ABD’nin Afganistan’dan çekilme kararının ardından, Alman ve İtalyan askerleri ülkelerine dönerken, AKP Hükümetinin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, NATO adına Kabil Hamid Karzai Havaalanının işletilmesi için asker göndermesini Fatih Yaşlı şu ifadelerle değerlendirdi: “Türkiye ekonomisi uzunca bir süredir çok ciddi bir krizden geçiyor. Bu krizin temel nedeni ise yabancı para girişlerine bağımlı bir yapısı olan Türkiye ekonomisine uzunca bir süredir yeterince yabancı sermaye girişi olmaması. Bu ise beraberinde hem döviz fiyatının hem de faizlerin yükselişini getiriyor. Bunun halka yansıması ise daha fazla işsizlik ve hayat pahalılığı şeklinde oluyor. İşte AKP iktidarı uzunca bir süredir arasının iyi olmadığı ABD’ye/Batı’ya, George Soros’un “Türkiye’nin en iyi ihraç malı ordusudur” sözünü doğrularcasına, Kabil Havalimanının güvenliğinin üstlenmesi üzerinden yeniden yakınlaşma mesajları gönderiyor ve bunun Türkiye’ye yabancı sermaye girişini yeniden artıracağını düşünüyor. Türkiye yakın zamanda kaçınılmaz olarak bir seçim konjonktürüne girecek ve iktidar ekonomideki bu tabloyla sandıktan başarıyla çıkmasının neredeyse imkansız olduğunu biliyor. İşte Afganistan’da talip olunan görevi de bu bağlama, yani AKP’nin Batı’yla arayı yeniden düzelterek ekonomide göreli de olsa bir iyileşme sağlayabileceğine duyduğu inanç bağlamına yerleştirmek gerekiyor.”

"ERDOĞAN SİYASAL İSLAMCILIK ÜZERİNDEN TALİBAN’A MESAJ GÖNDERİYOR"

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Taliban’ın bu görüşmeleri Türkiye’yle çok daha rahat yapması lazım, çünkü Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok” ifadelerini Yaşlı şu ifadeyle değerlendirdi: “Açıklama birçok kişi gibi benim de aklıma ilk olarak Erdoğan’ın siyasi tarihinin en sembolik fotoğraflarından birini, Hikmedyar’la birlikte verdiği pozu getirdi. Hikmedyar Afganistan’da ABD desteğiyle Sovyetler’e karşı savaşan cihatçıların lider isimlerinden biriydi ve cihatçılık Afganistan’dan tüm dünyaya yayıldı. AKP iktidarı da ideolojik olarak yakın olduğu cihatçıları Suriye’de, Karabağ’da, Libya’da kendi emperyal vizyonuna uygun bir şekilde paralı asker olarak kullandı ve halen de kullanıyor. Dolayısıyla cihatçıların yeni-Osmanlıcı dış politikanın önemli araçlarından biri olduğunu söylememiz mümkün. Bunun yanı sıra cihatçılığın inanç zeminini oluşturan Selefilik’le Türkiye İslamcılığı arasında birtakım temel farklar olsa da her ikisi de İslamcılığın fraksiyonlarını teşkil ediyor ve Erdoğan da bunun üzerinden Taliban’a kendilerinin de siyasal İslamcı olduklarını ve anlaşmalarının zor olmayacağı mesajını gönderiyor. Eğer Türkiye gerçekten havalimanını kontrol edecekse bunun için mutlaka Taliban’la bir uzlaşma zemininin tesisi gerekiyor. Erdoğan da İslamcılığın bunu kolaylaştıracağını düşünüyor.”

"TÜRKİYE’DE SERMAYE, AFGANLILARI KÖLELİK KOŞULLARINDA ÇALIŞTIRIYOR"

Yaşlı, ABD’nin askerlerini çekmeye başlamasıyla birlikte Afganistan’dan başlayan göçün nedenlerine dair sorduk. Yaşlı şu ifadeyle yanıt verdi: “Yapılan çalışmalar ABD’nin savaş çıkarttığı ve işgal ettiği coğrafyalarda kitlesel göçler yaşandığını çok net bir şekilde ortaya koyuyor. ABD ve NATO Afganistan’a el Kaide’yle ve Taliban’la mücadele adına gireli neredeyse yirmi sene oldu ve gelinen noktada en ufak bir ilerleme sağlanamadığı gibi, şimdi ülkeyi tekrar Taliban’a bırakarak çıkıp gidiyorlar. Bu ise Taliban’a katılmayı reddeden ya da Taliban yönetiminde yaşamak istemeyen insanlar için bir felaket anlamına geliyor. Zaten korkunç bir yoksulluğun yaşandığı Afganistan’da buna bir de ülkenin kontrolünün yeniden Taliban’ın eline geçmeye başlaması eklenince, sonuç kaçınılmaz olarak binlerce insanın başka ülkelere göç etmesi oluyor. Burada hedef olarak seçilen coğrafya esas olarak Avrupa ve Avrupa’ya geçiş de Türkiye üzerinden gerçekleşiyor. Avrupa’ya geçmeyi başaramayanlar ise Afganistan’a dönmektense Türkiye’de kalmayı tercih ediyorlar. Türkiye sermaye sınıfı da bu insanları kölelik koşullarında çalıştırıyor ve bu durumdan da gayet memnun. 

"HANGİ ŞARTLARDA SEÇİME GÖTÜRÜLECEĞİNİN İŞARETİ OLARAK GÖRÜLMELİ"

Afganistan’a asker gönderme kararı tartışılırken, iktidarın önce 3 yıl sonra Meclis Genel Kuruluna geldiğinde ise bir yıl ile sınırlandırdığı OHAL yetkilerini uzatmasını Fatih Yaşlı’nın değerlendirmesi şu şekilde: “Türkiye hem 2017’deki rejim değişikliği referandumuna hem de 2018’deki yeni sistemin ilk cumhurbaşkanlığı seçimlerine 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL’le götürülmüş, muhalefet de çok büyük bir hata yaparak buna itiraz etmeden seçimlere girmişti. Bunun sonuçlarının ne olduğu ise görüldü. Şimdi yine Türkiye bir seçim konjonktürüne girmişken ve üstelik ekonomik krizle birlikte seçimi yeniden kazanmak garanti olmaktan çıkmışken, iktidar partisi zaten devletleşmiş ve rejim inşa etmiş bir parti olmanın kendisine verdiği imtiyazlarla da yetinmiyor ve OHAL yetkilerini kullanmaya devam etmek istiyor. Gelen tepkiler üzerine bu süre 3 yıldan 1 yıla çekilmişse de, 1 yılın içinde seçim olmayacağının da bu yetkilerin gelecek yıl 1 kez daha uzatılmayacağının da garantisi yok. Dolayısıyla bu yetkilerin uzatılmasını Türkiye’nin hangi şartlarda seçime götürüleceğinin temel işaretlerinden biri olarak görmek ve “Aman oyuna gelmeyelim, ilk seçimde gidiyorlar” tarzı bir şey yapmaksızın seçimi beklemeyi vazeden yaklaşımlardan uzak durmak gerekiyor.

"YANDAŞLAR DA ‘KÜLLİYE MÜJDESİ’ İLE YETİNMEK ZORUNDA KALDILAR"

Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kuzey Kıbrıs Meclisinde konuşma yapması ve günler öncesinde kamuoyuna duyurduğu ‘müjde’yi cumhurbaşkanlığı külliyesi, parlamento binası ve millet bahçesi inşa edilmesi olarak açıklamasını Yaşlı şu ifadeyle yanıtladı: “Öncelikle şunu söylemek gerekiyor. İktidarın verdiği müjdelerin kapsamı giderek daralıyor, etkisi de giderek azalıyor. Geçtiğimiz günlerde “9 günlük bayram tatili” müjde diye duyurulmuştu. En son ise Kıbrıs halkına “bina müjdesi” verildi. Oysa yandaş medyada beklenti büyüktü ve verilecek müjdenin Kuzey Kıbrıs’ın statüsünde değişiklik anlamına gelecek bir nitelik taşıyacağı iddia ediliyordu. Ancak bu imkansızdı. Çünkü az önce anlatmaya çalıştığım üzere, şu sıralar AKP’nin yapacağı en son şey ABD’yi ve Avrupa’yı kızdırmak olacaktır. Hatırlayalım, yakın zamanda hem Doğu Akdeniz’deki doğal gaz ve petrol arama çalışmaları durdurulmuş, Mavi Vatan söylemi geri çekilmiş ve Yunanistan’la masaya oturulmuştu. Bunların hepsinin gerisinde ise Batı’ya şirin görünme isteği vardı. Tüm bu gelişmeler ortadayken Erdoğan’ın Kıbrıs’ta yandaşların iddia ettiği şekilde bir açıklama yapması söz konusu dahi olamazdı ki olmadı zaten. Hal böyle olunca yandaşlar da “külliye müjdesi” ile yetinmek zorunda kaldılar.

ÖNCEKİ HABER

Şenyaşar Ailesi: Hep birlikte zulme dur diyelim

SONRAKİ HABER

Gürer: Su havzalarında kirlilik oranı her geçen gün artıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa