Bursa kent kültürü ve Nilüfer kütüphaneleri | Bursa Emek ve Yaşam
Bursa Emek ve Yaşam programında bu hafta Bursa kent kültürü ve Nilüfer kütüphanelerini Nilüfer Belediyesi Kütüphaneler Müdürü Şafak Baba Pala ile konuştuk.
Uğur ÖKDEMİR
İhsan ÇELEPKOLU
Bursa
Bursa Emek ve Yaşam programında bu hafta Bursa kent kültürü ve Nilüfer kütüphanelerini Nilüfer Belediyesi Kütüphaneler Müdürü Şafak Baba Pala ile konuştuk.
Nilüfer belediyesinin kültür sanat noktasında örnek bir belediye olduğunu söyleyen Şafak Baba Pala, “Uzun dönemdir Nilüferin kültür sanat kenti yapmak için çalıştık. Yaptığımız iş edebiyat, sanat olsa da yapılan iş belediyecilik aslında. Kültüre sanata ulaşmanın bir hak olduğunu düşünerek bu çalışmaları yaptık” dedi.
KÜTÜPHANELER HAYATIN AKTIĞI YERLERDİR
İlk kütüphanelerinin Yılmaz Akkılıç Kütüphanesi olduğunu belirten Pala, “Bütün koleksiyonunu bağışlamasıyla ilk tohumlar atıldı. Mahallelerden gelen istekler bizim için çok önemli bunları göz önünde bulundurarak farklı noktalarda kütüphaneler oluşturduk. Bunlardan biri olan Üç Evler Kütüphanesi. Bizi heyecanlandıran bir kütüphane çünkü tam mahalle kütüphanesi. İçinde müzik etkinliği, sergi, okuma yazma kursları yapabilirsiniz. Ama ana hat burada bilgi merkezi var duygusu olmalı. O zaman kendimizi daha iyi hissederiz” diye konuştu.
KİMSE İNSANLAR KÜTÜPHANEYE GİTMİYOR, OKUMUYOR DEMEMELİ
Her kütüphaneye aynı sayıda insan gelmeyebileceğini vurgulayan Pala, “Bir çocuk kütüphanesi yaptık ama sadece buraya hizmet etmesin dedik. Gelen insan sayısını farklı projelerle değiştirmek ve dönüştürmek zorundasınızdır. Ciddi bir sayı var kütüphaneye gelen insan olarak. Kimse insanlar kütüphaneye gitmiyor, okumuyor dememeli. Esas olay hangi projeyi ürettiğiniz, nasıl bir mekana insanları çağırdığınız ve o insanların orada kendini nasıl hissettiği" ifadelerini kullnadı.
Pala, “Her yer kendisine özgü bir yazı evi oluşturuyor. Bizim yazı evimiz dünyadaki benzerlerinden hiç de eksik olan yazı evi değil. Yazı evi yazar evini kavramını ilk biz hayata geçirdik belediye olarak. Şu an iki tane yazı evimiz var. Yazı evleri kent kültürü açısından önemli" dedi.
GELEN YAZARLAR ÜRETİM YAPMADAN DÖNMEDİ
Dünyanın birçok yerinden yazar ve araştırmacının yazı evinde konakladığını belirten Pala, “Avustralya, İsveç, Slovakya’dan gelen konuklarımız oldu. Meksika’dan beklediğimiz konuğumuz var. Pandemi sürecinde belli şeyler kapatıldığı için yapılamadı. Özellikle Bursa’yla ilgili araştırma yapıyorsa kabul edilmekteler. Ama bunun dışında Türkiye’deki birçok yazarın kendine ait bir oda kavramı vardır, özellikle kadınlar için bunu söylemek durumundayım. Türkiye’de yaşamanın çok kolay olmadığını biliyoruz. Burada bir çeşit kendilerine dönme durumu olmakta. Şuna dikkat ediyorum, gelen yazarlar üretim yapmadan hiçbir şekilde dönmedi. Enes Batur, Gölyazı’nda konaklamadı sadece gezdi ama bize önerileri oldu. Bursa ile ilgili yazdığı bir kitap Bursa kent kültürü açısından çok değerli. Kitapların ilk sayfalarında 'Bu kitabın son çalışmaları Bursa Nilüfer Belediyesi Gölyazı Evi'nde yapılmıştır yazıyor" bilgilerini paylaştı.
GELİŞEREK, DÖNÜŞEREK DEVAM ETMELİ
Pala, devamında şunları söyledi:
"Her kütüphanede farklı disiplinlerle çalışmalar yürütülmeli. Yılın Yazarı projemiz var. Türkiye’de hep bir proje vardır ve biter. Aslında bir iş yapılıp bitmemeli, gelişerek, dönüşerek devam etmeli. Okuma kültürünü geliştirmek bizim derdimiz. Sabahattin Ali’yle başladık bu yolculuğa. Sadece kitap okuma değil, farklı sanat disiplinleriyle, farklı etkinliklerle bir yıl boyunca bu kentte o yazarla ilgili bir gündem oluşturmaya çalışıyoruz. Mesela Yaşar Kemal’in gazeteciliğiyle ilgili Celal Başlangıç, o dönem gelip gençlerle birlikte burada nasıl röportaj yapılacağını haftalarca anlattı. Gölyazı’da gençler röportajlar yaptı. Şu an o röportajlar basılmış halde bizimle birlikte. Nezihe Meriç takı yapmaya çok meraklı bir insan. Onun takılarıyla ilgili köy kadınlarıyla birlikte bir çalışma yaptık. Orhan Kemal’le ilgili Bursa’daki farklı fabrikalarda halk sağlığı hocalarımızla birlikte okuma yaptılar. Sonrada hem halk sağlığı açısında hem de işçi sağlığı açısından bir sunum yaptılar. Neler olması gerektiğini anlattılar. Daha sonraki yıl Sevgi Soysal kanserden hayatını kaybetti. Bu konuyla ilgili hocalarımız yine konuşmalar yaptılar. Yıl sonunda da yaptığımız çalışmalar bir sempozyumla taçlanıyor. Bir kitapla yapılan çalışmalara kalıcı hale getiriliyor. Bu sene de Gülten Akın, ilk defa bir şairle çalışıyoruz. Pandemi sürecinde çok fazla sıkıntılar yaşadık. Fakir Baykurt yılında alanlarda olacaktık, köylerde olacaktık. Bu sene de Gülten Akın’la şiir üzerinden gidiyoruz. İki gün önce arkadaşlarımız cezaevindeydi. Kendi oğlu da ceza evindeydi. Kendi oğlunun yazdığı mektuplar üzerinden cezaevinde bir etkinlik yaptık. Her sene öykü ödülü veriyorduk, bu sene mektup yarışması veriyoruz yılın yazarında."
BU YIL “EŞİT MİYİZ” BUNU KONUŞACAĞIZ
Misi Yazı Evi'nin açılışına değinen Pala, “10 gün boyunca iktidar konuştuk burada, gerçekten çok enteresandı. Kadınlar üzerinde, edebiyattaki yönetsel iktidar durumunu, çocuk eğitimindeki iktidar durumunu konuştuk. Bu yıl da yine bir çalışma yapmayı düşünüyoruz ‘Eşit miyiz' diye soruyoruz. Pandemiyi bile eşit götüremedik. Edebiyattakini başka, sağlıktaki başka bir kütüphanede konuşacağız" dedi.
Bursa Emek ve Yaşam programı iki haftada bir Çarşamba günleri Yusuf Yağdıran’ın sunumuyla Evrensel WebTV’de.