Burada gençler işçi olur
Avcılar Yeşilkent Mahallesi’nde yaşayan gençlerin imkanları kısıtlı. Gençlerin çoğu aileleri gibi işçilik yoluna giriyor. Genç kadınlar ise bunun yanı sıra evlilik yoluna...
Fotoğraf: Evrensel
Hazırlayanlar: Murat UYSAL - Eren ERGİNE
“Bu mahallede kalanın boyu uzamaz. Ya serseri olur sokaklara düşer ya işçi olur fabrikaların yolunu tutar. Biraz şansı varsa üniversite okur. Kızımıza laf gelmesin evlensin, oğlumuz it kopuk olmasın çalışsın okuyan ne yapmış! Başka türlü gelecek mümkün mü?” diyor 21 yaşında Üniversite Öğrencisi Ezgi. Doğduğundan beri Yeşilkent Mahallesi’nden başka yerde yaşamamış. Kurtulurum umuduyla üniversiteyi Tekirdağ’a yazmış ama bu defa da pandemi elini ayağını bağlamış. Ezgi kendisi gibi Yeşilkent’te yaşayan binlerce gencin sorunlarını anlatıyor.
SAAT 22’DEN SONRA HAYAT DURUYOR
Kadın kuaförünün önünden geçerken bizi durduran Şenay, gazeteci olduğumuzu öğrenince “Bu mahallenin derdi bitmez” diyerek içeriye davet ediyor. İçeride Şenay’ın kızı Ceren’le beraber kadınların sıra beklerken sohbet ettiği odaya yöneliyoruz. Odaya girerken canlı olduğu belli olan sohbet içeriye girmemizle kesiliyor. Kimi kadınlar eşlerinden çekindiklerini söyleyerek masadan kalkıyor. Ezgi “Ben onlardan biraz daha rahatım” diyor. Gençlerin bu mahallede yaşadığı en büyük sorunun ulaşım olduğunu söyleyen Ezgi, “Pandemiden önce kafelerde çalışıyordum. Saat 10’dan sonra 142 F yok, dolayısıyla ulaşım da yok. Saat 10’dan sonraya kalınca ya işyerinde sabahlıyordum ya bir arkadaşımda kalıyordum ya da kafede kazandığım günlüğü de taksiye vermek zorunda kalıyordum çoğu zaman. Mahalle içerisinde bir yerde çalışayım desen burada çalışabileceğimiz kafe yok, mecburen Avcılar’a Esenyurt’a gidiyoruz” diyor.
GENÇ KADINLAR DAHA BÜYÜK ZORLUKLAR YAŞIYOR
“Burada sosyal alan da yok” diyen Ceren şunları söylüyor: “Bir şey yapacaksak Avcılar’a gitmemiz gerek. Yeni bir park yaptılar buraya, ona da ulaşım çok sıkıntı. Oraya kadar gideceğimize Avcılar’a gidiyoruz. Doğru düzgün mağaza yok, alışveriş yapabileceğimiz bir yer yok. Güzellik merkezi için bile Avcılar’a gitmemiz gerekiyor. Yeşilkent’te sadece kuaför var.”
Ezgi ise özellikle genç kadınların yaşadığı sorunlardan yakınarak, “Burada evden çıkarken ne giydiğini kırk kere kontrol etmek, düşünmek zorundasın. ‘Buna laf ederler mi? Çok mu açık olmuş? Sıkıntı yaşar mıyım, akşam eve bununla dönebilir miyim?’ sürekli bu sorularla boğuşmak zorundasın” diyor. “En son ne zaman etek giydiğimi bilmiyorum” diyen Ezgi, “Biraz makyaj yaptığını görseler genci yaşlısı dik dik bakıyor. Laf atanlar oluyor, atmayanın bakışları yetiyor. Pantolonun altına giydiğin topuklu ayakkabı bile laf yemene sebep olabilir, yiyorsun da. Ben de ya giymiyorum ya da giydiğim zaman kavga etmeye razı oluyorum” diyor. Okuma oranının ortaokuldan sonra düştüğünü anlatıyor Ezgi: “Aileler çocuklarını evin geçimine destek olsunlar diye çalışmaya yolluyor. Okulu bitiren, üniversite kazanan çok azdır. Erken bir iş bulmaları daha sonra da evlenmeleri isteniyor. Ben bu baskıyı ailemden görmedim ama bir an önce bu mahalleden kaçıp kurtulmak istedim, Tekirdağ’da üniversite yazdım, ona da pandemi engel oldu” diyor.
‘KOLA, ÇEKİRDEKTEN BAŞKA İMKAN YOK’
Avcılar’da genç nüfusun en yoğun olduğu mahalle olan Yeşilkent’te uyuşturucu kullanımı da hayli fazla. Kullanım yaşının 12-13 yaşlara kadar düştüğü mahallede uyuşturucu satıcılığını da yine bu yaşlardaki çocuklar yapıyor. Çocuk sahibi aileler doğal olarak endişeleniyor. 50’li yaşlardaki Fevzi, “İki çocuğum var, biri Ankara’da öbürü Tekirdağ’da okuyor. Okudukları şehirde oldukları zaman üç günde bir hallerini hatırlarını sormak için arıyorum. Ancak 25 senedir yaşadığımız mahalleye geldiklerinde iş değişiyor. Ufacık geç kaldıklarında endişeleniyor, başlarına bir şey mi geldi diye düşünüyoruz. Olabildiğince mahalle dışından arkadaş edinmelerini istiyorum. Mahallede bir şeye yakalanmasınlar da başka yerlerde gezsinler” diye anlatıyor endişelerini.
Daha sonra bir bakkalın önünde arkadaşıyla sohbet eden Sinan’la karşılaşıyoruz. Üniversite okuyan Sinan ikinci sınıfa geçmiş ancak henüz okul yüzü görememiş. Onun da üniversite tercihindeki umudu mahallenin dışına çıkabilmekmiş ancak olmamış. Sinan da Yeşilkent’te sosyalleşecek alan olmamasından şikayet ediyor: “Olabildiğince Yeşilkent’te durmamaya çalışıyoruz. Mahallede durduğumuzda da merdivenlerde, kaldırım kenarlarında kola çekirdek yapabiliyoruz. Yeşilkent’e en yakın kafeler gölün kenarında. Orada bir bardak çay 5 lira. 4 arkadaş gitsek ikişer çay içsek 40 liradan olacağız. Geçen buluştuğumuzda bir arkadaş ‘Gölde bir kafeye mi gitsek?’ dedi kahkahalara boğulduk. Böyle yerlere gitmeyi teklif etmek bizde şaka olarak algılanıyor artık.”
Sinan mahallede üniversite öğrencilerini bulmaya, onlarla arkadaşlık kurmaya çalıştığını söyleyerek, “Mahalle gençleriyle kafalarımız uyuşmuyor. Zaten ortamları da bizimkinden farklı. Hele uyuşturucu çok yaygın, öyle ortamda olmamızı ne ailemiz ister ne de biz isteriz. Zaten kimin üniversiteli kimin mahalle genci olduğunu bir bakışta anlayabiliyorsun. Örneğin üniversiteli genç saatlerce mahallenin girişinde tek başına beklemez. Onun orada ne iş yaptığını biliyoruz o yüzden ona yaklaşmıyoruz. Uyuşturucu özellikle böyle mahallelerde çok küçük yaşlara kadar düştü. 12-13 yaşında çocuklar uyuşturucu kullanan abilerine özeniyor. Çünkü başka bir alanı yok, tek gördüğü ortam uyuşturucu ortamı” diye anlatıyor.
‘TAKSİM’E EN SON 2 YIL ÖNCE GİDEBİLDİM’
En son 2 yıl önce gezmek için Taksim’e gittiğini söylüyor Sinan: “Gezmeye zamanın olsa da 2 saat git 2 saat gel zaten günün yolda geçiyor. Gidip orada takılabileceğin yarım saat ya kalıyor ya kalmıyor. İşte bir arkadaşımız babasının arabasını alacak da öyle Avcılar’a gidip döneceğiz başka türlü olmuyor zaten.”
Sinan mahallenin bir diğer takılma alanının tekel bayi arkaları olduğunu söylüyor: “Eniştemin tekel bayisi var, bir süre orada çalıştım. Mahallenin gençleri çoğu zaman oraya geliyor, orada takılıyor, küçücük masanın etrafında toplanıp muhabbet ediyorlar. Buralara gelenlerin büyük çoğunluğu işçi. Her konudan konuşuyorlar, ülke gündemine de değinmeyi ihmal etmiyorlar. Sohbet başa sarmaya başlayınca kartlar sahneye çıkıyor. Birasına pişti oynamaya başlıyorlar. Yeşilkent insanının en büyük eğlencesi budur herhalde ama beni sarmıyor o ortam.”
FAKİR MAHALLEDE MUHTARLIK YAPMAK ZOR
Avcılar Yeşilkent Mahallesi bitmeyen sorunlarıyla çözülmeyen problemleriyle şehrin orta yerinde duruyor. Farklı kesimlerden dinlediğimiz Yeşilkent’i bu kez, bu sorunlara şahit olan, elinden geldiğince çözmeye çalışan Mahalle Muhtarı Salih Canikli’yle konuşuyoruz.
Memur emeklisi olan Canikli’nin Yeşilkent’teki ilk dönemi. Canikli Yeşilkent’teki yoksulluk tablosunu anlatırken “Dayanışma olmazsa geçim olmaz” diyor. Resmi nüfusun 75 bin olduğu Yeşilkent’te mültecilerle beraber nüfusun 100 bine dayandığını ifade ederek, “Genç işçi nüfusluyuz. Mahalle zaten 20 yıllık bir kuruluşa sahip. Buraya gelen adam 30 yaşında gelse 50 yaşında olur” diyor. Mahallede yaşayanların büyük çoğunluğunun işçilerden oluştuğunu söylüyor: “Burada yaşayan işçilerin yüzde 80’i, 90’ı ilçe dışında çalışıyor. Sabah 6’da gelseniz mahallenin çoğu köşesinin işçi durağı olduğunu görürsünüz. Akşama doğru 15.00’ten itibaren servis yoğunlukları yeniden başlar. Vardiyaya giden işçiler köşe başlarını doldurur. Minibüsler otobüsler sürekli boşalır dolar, boşalır dolar.”
Canikli konuyu geçim derdine getiriyor: “İşçilerin fabrikadan aldığı ücret yetmiyor. Asgari ücretle geçinmek zor. Akşam kağıda çıksa 2 liralık bir şeyler bulsa onu satıp ekmeğini alacak gidecek evine. Buradaki insanlar Anadolu kültürüyle yaşar, merkezdeki mahalleler gibi değildir. Bağlar daha kuvvetlidir. Burada akrabası çevresi olmayan çok nadirdir. Gelenler kiralar ucuz olduğundan gelir ancak bocalarlar. Avcılar’da 1700-1800 lira kiralar, Esenyurt’ta 1400-1500 lira burada 800’e 900’e ev bulabiliyor. Bu sebeple mahalleye gelenler de zaten pişman oluyor. Tanıdıkları olmadığından destek göremediklerinden kolay yaşayamıyorlar. İnsanlar bireysel olarak yaşayamıyor burada. Daha çok memleket bazlı gruplaşmalar görülür.”
‘YARDIM TOPLAMA YETKİMİZ YOK’
Yeşilkent Mahallesi’nin bir kısmını ise Göl Panorama evleri oluşturuyor. Mahallenin büyük çoğunluğu yoksullukla boğuşurken panoramada birkaç milyonluk evlerde başka hayatlar yaşanıyor. Canikli, “Zaten onların muhtarlıkla işi olmuyor” diyor. Yeşilkent’te yaşanan yoksulluğu ise şöyle tarif ediyor: “Pandemide yardım ve destek başvuruları için gelenlerin sayısı tabii ki arttı. Bir gelen muhtarlıktan bir şey bulamayınca tekrar gelmez. Çok zor duruma düşerse belki bir şey çıkar belki bir şey düşer umuduyla gelir. Bu tür yardımları kaymakamlıklar belediyeler yapmakta, muhtarlıklar ancak tanıdıklar aracılığıyla yardım yapabilir. Devlet muhtarların elinden yardım yapabilme, yardımları toplayabilme yetkisini aldı. Biz muhtarlık olarak tanıdıklar vasıtasıyla 500 aileye dokunmuşuzdur. Gönül ister ki daha fazla aileye dokunabilelim ama yetkimiz yok. Bazen insanlar gelip soruyor ‘Biz açız sen milletin iradesisin ne yapıyorsun’ diye. Devlet seni ve halkı irade olarak görmezse muhtarın da yapacağı bir şey kalmıyor. Fakir yerde böyle sınırlamalarla muhtarlık yapmak zor. Ya muhtarın hakları genişletilmeli ya da halk açlıktan kurtarılmalı, onlara muhtara gelemeden yardım yapılmalı.
‘ÇOCUKLARINA SİNEMA PARASI VERSE O HAFTA PAZARA GİDEMEZ’
Sinema, tiyatro, spor salonları tümüyle sosyal hayat Yeşilkentlilerin uzak olduğu kavramlar. Gençlerin sosyalleşebilecekleri hiçbir alanın olmadığını söyleyen Canikli, “Sinema, tiyatro gençlerin bunlara ulaşabilmesi çok güç. 100 bin nüfuslu mahallede sadece iki tane park var. Parkın dışında sosyal alanımız maalesef yok. Herhangi bir sosyal alanı olmayan gençler kağıt toplamaya, parça başı iş yapmaya, işçi olmaya gidiyorlar. Sinema tiyatro olsa dahi gidemeyecek ki. Bu gençlerin babası asgari ücretle çalışıyor. Sinema 40 lira, iki kardeş gitmek istese 80 lira. Baba çocuklarına bu parayı verse o hafta pazara çıkamaz. Mahalle sınırları içerisinde bir ilkokul bir ortaokul bir de meslek lisesi var. Buna rağmen Esenyurt’tan öğrenciler kaydırılıyor. Okullardaki genel sıkıntı da daha iyi okul kazanan öğrencilerin ailelerinin maddi durumu yoksa, çocukları mecburen meslek lisesine gitmek zorunda kalıyor” diyor.
‘ASGARİ ÜCRETLE KAÇ PAZAR YAPILIR?’
Geçmişi çok eskilere dayanmayan, 15 sene öncesine kadar suyun dahi olmadığı Yeşilkent’te geçim derdi hiç bitmiyor. “Asgari ücretlinin kirası var, faturası var, kışın yakacağı var” diye sıraladıkça sıralayan Tokat Turhal Kuytullular Derneği Başkanı Mehmet Çam ardından şu soruyu soruyor: “Asgari ücretle kaç pazar yapılır?” Yeşilkent’te dayanışmanın büyük halkalarından biri de dernekler. Mehmet Çam, “Burada dayanışma olmasa insanlar yaşayamaz. Biz 300 üyeli bir derneğiz, bu üyelerin ailelerini de hesaba katınca mahallenin büyük bir kesimini temsil ediyoruz. Elbette üyelerimizin hepsi yoksul değil. Pandemi sürecinde durumu biraz daha iyi olan hemşehrilerimizden gelen desteklerle bir kasa oluşturduk. Bu yardımlarla birlikte toplamda 180 koli dağıtmış olduk. 180 koli 180 aile demek. Zorda kimi görürsek dernek olarak el atmaya çalışıyoruz” diyor.
BURADA YAŞAYAN İŞÇİNİN ÇOCUĞU DA İŞÇİ OLACAK
Konu geçim olunca geçmişten örnekler veriliyor. Eskinin alım gücüyle bugün kıyaslanıyor. Eskiden kanal kazma işlerinde çalışan Çam, “1 hafta çalışır 3 ay 5 ay geçinecek parayı cebine koyar köyüne dönerdin. Şimdi ise insanlar çalışıyor ama aldığı ücret gününü kurtarmaya yetmiyor. Bir köprü yapmışlar geçmesen de para alıyorlar. Oysa o köprüye aktarılan paralarla Yeşilkent gibi mahallelerde yaşayan insanların karınlarını doyurabilirlerdi ama onlar mallarına mal katmayı tercih etti. O insanların odalar dolusu parası var. Onlar o parayı yemeden ölecek. Biz de acımızdan öleceğiz. Buradaki Yeşilkent halkı kağıt toplar, çöp toplar, bir şekilde geçinir ama burada yaşayan insanın çocuğu da kendi gibi işçi olacak. İnsanlar açken kanal yapacağız diye tutturdular, bulunduğumuz konum bakımından bu kanaldan biz de etkileneceğiz” diyor.
-BİTTİ-