23 Temmuz 2021 00:59
/
Güncelleme: 23 Temmuz 2021 09:40

Kürtlere yönelik saldırılar “Kriminal vaka” denilip geçilemez

Ankara, Afyon ve Konya’dan arka arkaya Kürtlere yönelik saldırı haberleri geldi. Barolar ve demokratik kurumlar, "Olaylar münferit ve adli olarak görülmemeli" dedi.

Kürtlere yönelik saldırılar “Kriminal vaka” denilip geçilemez

Fotoğraf: MA

Fırat TOPAL
Diyarbakır

Ankara, Afyon ve Konya’dan arka arkaya Kürtlere yönelik saldırı haberleri geldi. Barolar ve demokratik kurumlardan ise "Olaylar münferit ve adli olarak görülmemeli" çağrısında bulundu.

Adıyaman, Ağrı, Bingöl, Bitlis, Batman, Dersim, Diyarbakır, Hakkari, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Urfa, Şırnak ve Van Barosunun olduğu Bölge baroları yazılı açıklama yaparak, Kürt kimliğine yönelik saldırıların kriminal vaka gibi değerlendirilmesinin toplumsal barışı zedeleyeceğine dikkat çekti. Açıklamada, Kürt kimliği ve Kürtçe diline ilişkin her türlü ırkçı saldırılara zemin hazırlayan söylemlerden vazgeçilmesi, saldırılarla ilgili ivedi ve etkin bir soruşturma yürütülmesi talep edildi.

YARGISAL SÜREÇ İŞLETİLMİYOR

Evrensel’e konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, saldırıların ülkedeki siyasi atmosferden bağımsız olmadığını söyleyerek, cezasızlık politikalarının da saldırıların yapılmasında cesaretlendirici rol oynadığını dile getirdi. Eren “Afyon’da, Ankara, Konya’da saldırıları oldu, her geçen gün de artıyor. Buna dair iktidar tarafından çok ciddi bir tutum konması lazımken toplumdaki kutuplaşma derinleştiriliyor” dedi.

Nahit Eren

Fotoğraf: MA

BU KİNİ, NEFRETİ BİRİKTİREN SİYASAL ATMOSFER

Saldırıların adli bir mesele olmadığını belirten Eren, kalabalık kitleler halinde yapılan saldırıların Kürtlerin etnik kimliği gerekçesiyle yaşandığını söyledi. Eren, “İnsanlar arasında elbette sorunlar olabilir ama sorunların insanların etnik kimliği üzerinden gelişiyor olması asıl sorun. Bu kini bu nefreti, bu öfkeyi biriktiren siyasal atmosfer, iktidarın dili, muhalefet partilerinin de dili. Öyle bir kutuplaşma var ki saldırılara baktığımızda 60 kişi silahlı saldırıda bulunuyor. Bu kültür nasıl bir duyguyla gelişebilir? Sıradan adli bir mesele insana bunu yaptırır mı? Kürt kimliği olmasa bu cesareti bulabilirler mi” diye sordu.

SİYASET DE YARGI DA ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALI

Saldırıların önüne geçilmesi için üstünü örtmek yerine siyasetin kutuplaşmaya yol açan söylemlerden uzaklaşması, yargının ise saldırılara ilişkin  yargı sürecini işletmesi gerektiğini söyledi. Eren, “Burada iş siyasetçilere, iktidara düşüyor. Toplumda bu tür duygulara sebep olan söylemlerin bir an önce terk edilmesi lazım. Adli bir vaka gibi gösterme girişimiyle meselenin üstü kapatılmaya çalışılıyor ama bu çözüm olmuyor. Bu sadece sorunu öteliyor ama sorun devam ediyor” dedi.

SÜREGELEN POLİTİKALARDAN VAZGEÇİLMELİDİR

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubeside konuyla ilgili yazılı açıklama yaptı. “Bu saldırılar ırkçılığın ve ayrımcılığın açığa çıkardığı şiddetle Kürt yurttaşların yaşamının kast edildiği nefret suçlarıdır ve Kürt kimliğine yönelik saldırılardır” denilen açıklamada, “Bu saldırılar ayrımcı ve ötekileştirici söylemin yaygınlaşmasının ve cezasızlık ortamının ürünüdür” ifadeleri kullanıldı. 

Her gün açığa çıkan ırkçı saldırılara karşı her kademedeki yetkililerin ve siyasetçilerin nefret söylemlerinden vazgeçmesi istenen açıklamada, “Ayrımcı, ötekileştirici, kutuplaştırıcı dilin sürmesi durumunda Türkiye’de nefret suçlarının bitmeyeceği kanaatindeyiz. Çünkü bu durum ırkçı gruplar üzerinde oldukça olumsuz etkiler bırakmakta ve bu etkiler son günlerde tanık olduğumuz geri dönüşü olmayan saldırılara dönüşebilmektedir. İHD olarak ifade etmek isteriz ki; nefret suçu kapsamındaki benzer saldırılarda olduğu gibi süregelen politikalardan vazgeçilmelidir, failler hakkındaki cezasızlık sona erdirilmeli ve saldırıyla ilgili soruşturmalar etkin bir şekilde sürdürülmelidir” denildi.

HDP: DEMOKRASİDEN YANA OLAN HERKES TEPKİSİNİ KOYMALI

HDP Tarım Komisyonu Sözcüsü Rıdvan Turan da Kürtlere yönelik ırkçı saldırıların geçmişten bugüne devam ettiğini ve iktidarın saldırıları ‘münferit’ şeklinde açıklamalarla sıradanlaştırmaya çalıştırdığını söyledi.

Türkiye’de ırkçılığın ciddi anlamda içselleştirildiğini söyleyen Turan, “Oraya çalışmaya giden kişinin kimliğinin dışarıda bırakılmasını isteyen bir baskı var. Bu insanlar ırkçı olmadıklarını söylüyorlar aynı zamanda. İnsanlar yaptıkları şeyin ırkçılık olduğunu bilmedikleri bir raddeye gelmiş. Çünkü iktidarın söylemi bunu sıradanlaştırmış. Merkezde siyasetin net tutum alması gereken bir konudur. Bu durum daha toplumsal sorunlara, çok büyük katliamlara sebep olacak zemini kendi içerisinde barındırıyor. Demokrasiden yana olan herkes bu konuda tepki göstermeli. Bu konuda hassas olmaya davet ediyoruz” dedi.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yağma iklimi

Yağma iklimi

Enerji şirketlerinin patronlarının bizzat yönetimine girdiği Saray iktidarı, “iklim değişikliğiyle mücadele” adı altında sermayeye yeni kaynak aktarma hazırlığında. İktidarın Meclise getirdiği tasarıya göre karbon emisyonu ticareti sistemi kurulacak, “atmosferi kirletme hakkı” alınıp satılan bir mala dönüşecek. Sistem karbon ticareti zenginleri yaratırken, halka zehir kalacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Erdoğan: Dünya bir imtihan yeridir, ekonomik zorluklar gelip geçer.

Evrensel'i Takip Et