Okyanusun korkulan "kötü adamı" köpekbalıkları tehlike altında
“Köpek balıklarının okyanuslardan uzaklaştırılması, ekosistemde yaşanabilecek feci etkilere sahip olabilir.”
Fotoğraf: Christels - 1382 images / Pixabay
Christopher BIRD
Southampton Üniversitesi
Jaws 1975’te piyasaya sürüldüğünde yalnızca sinemanın çehresini değiştirmekle kalmadı, aynı zamanda çoğumuzun okyanusu algılama biçimini de değiştirdi. İntikamcı, insan yiyen, tekneleri yok eden bir büyük beyaza maruz kaldık. Bu büyük beyaz kurgusal olmasına rağmen köpek balıklarıyla olan ilişkimizi onlarca yıl boyunca etkiledi.
Görünüşe göre 40 yaşındaki köpek balığı hâlâ çoğumuzu takip ediyor. Tema şarkısının ikonik ezgileri okyanusa girerken hâlâ birçok kişi tarafından duyuluyor: “Da-dum, Da-dum ...” Yüzeyi yırtan bir sırt yüzgeci, kıpkırmızı bulutlar ve tiz korku tınılarıyla birlikte çiğneme oyuncağıyla güreşen bir köpek yavrusunu andıran görüntüleri hâlâ kafamızda canlandırıyor.
JAWS MANŞETLERİ NEFRETİ BESLEDİ
Jaws filminin orijinal romanının yazarı Peter Benchley, gerçek hayattaki olaylardan ilham aldığı için Jaws izleyiciler arasında çok güçlü bir yankı uyandırdı. Köpek balığı saldırıları daha önce yaşanmıştı ve artan nüfusla birlikte okyanusun tadını çıkarırken daha fazla insan onlarla karşılaşıyordu.
“Sahtekar” köpek balıklarının hikayeleri, Jaws’ın başlattığı korku közlerini alevlendiren manşetlere neden oldu. Köpek balığı kısa sürede nefret etmeyi sevdiğimiz bir kötü adam oldu. Filmin sloganı -“Suya girme”- birçok insan için bir çan gibi yüksek sesle çaldı.
Ancak gerçek şu ki, artan köpek balığı kazalarına rağmen yıllık saldırıların sayısı düşüktü. 2014 yılında köpek balığı ısırıklarından sadece üç kişi öldü. Köpekler, inekler, arabalar ve hatta otomatlar 2014’te köpek balıklarından daha fazla insanı öldürecekti.
SOLUNGAÇ AĞLARI, AVLAR İTLAFLAR
Yine de köpek balığını tam olarak anlamadan, birçok plaj riskleri azaltmak için yıkıcı önlemler aldı. Okyanusa giren insanların köpek balıklarıyla karşılaşma riskini azaltmak amacıyla solungaç ağları, avlar ve köpekbalığı itlafları benimsendi ve bunların hepsi bu yeni “kötü adamımızın” ölümüyle sonuçlanacaktı.
Köpek balığı saldırılarına maruz kalma arttıkça bu “canavar”a olan hayranlığımız da arttı. Film, çoğu kişinin hissettiği korkunun sorumlusu olsa da aynı zamanda köpek balığı biyolojisi alanındaki bilimsel araştırmaların ilerlemesi için bir katalizör konumundaydı.
BEBEK GÖZLERİN ARDINDA FAZLASI VARDI
Öncelikli olarak köpek balığı saldırılarını azaltmak için yola çıktık, yavaş yavaş bu “büyük balıkların” esrarengiz dünyasını çözmeye başladık. Filmde ayrım gözetmeksizin intikam alma ve teknelerimizi batırma yeteneğine sahip bir ölüm makinesi olarak tasvir edilen köpek balığının karanlık, “bebek gözlerinin” arkasında ilk gördüğümüzden çok daha fazlasını yavaş yavaş görmeye başladık.
Dünyanın dört bir yanındaki araştırma grupları, çalışmalarını bu hayvanların şifreli davranışlarını ortaya çıkarmaya adamaya başladı. Okyanus ötesi göçler, karmaşık 3 boyutlu hareketler ve karmaşık nüfus yapılanması gibi köpek balıklarının inanılmaz yeteneklerini öğrendik. Sosyal etkileşimler, öğrenilmiş davranışlar ve hatta beslenme tercihleri ile köpek balıkları bizden çok farklı değillerdi. Bu keşifler, tatlı sudan derin denizlere kadar tüm köpek balığı türleri arasında yapıldı.
Görünen o ki, tüm köpek balıkları dişli yırtıcılar değildi ve çok az türün aslında bizim için herhangi bir tehdit oluşturduğunu çabuk fark ettik.
OKYANUSLARDAN ÇORBA KASELERİNE
Bununla birlikte, tüm bilimsel keşiflerin en endişe verici olanı, köpek balıklarıyla olan ilişkimiz hakkında bildiğimizi düşündüğümüz her şeyi alaşağı ediyor.
Köpek balıkları, okyanus habitatlarındaki kilit yırtıcı hayvanlardır ve bu ortamların hayati bileşenidir. Köpek balıklarının okyanuslardan uzaklaştırılması, ekosistemde yaşanabilecek feci etkilere sahip olabilir.
Ne yazık ki, köpek balığı popülasyonu düşüşteydi. Film sonrası ganimet avcılığındaki popülerlik ve balıkçılığın devam eden küresel genişlemesiyle birlikte, köpek balıkları okyanusta benzeri görülmemiş bir oranda avlanıyordu. Birçoğunun kaderi, köpek balığı yüzgeci çorbası denilen bir yemeğin giderek artan bir ölçekte tüketildiği Asya masalarındaki çorba kaselerinde olacaktı.
Her yıl 63 ila 273 milyon arasında köpek balığının öldürüldüğü tahminleriyle bir zamanlar korkulan kötü adam artık tehlike altındaki kurbandı.
POPÜLASYONDAKİ DÜŞÜŞÜ ENGELLEYECEK ADIM ATILMIYOR
Bilim insanları, köpek balığı popülasyonlarının önemi ve savunmasızlığı konusunda oy birliğiyle insanları uyarmalarına rağmen birçok ülke köpek balığı popülasyonundaki düşüşü engellemek için yeterli balıkçılık yönetimi ve düzenleyici yaptırım sağlayamıyor.
Jaws’ın piyasaya sürülmesinden sonraki 40 yıl içinde okyanusu ve köpek balıklarını anlamada kaydettiğimiz ilerlemeler oldukça dikkat çekicidir. Ancak bu gelişmelere rağmen ülkeler köpek balığı saldırılarına, Amity Adası sakinlerinin Jaws’ta yaptıklarına çok benzer şekilde misilleme yapmaya devam ediyor: Köpek balığı avları ve itlaflarla.
Batı Avustralya (ve diğer ülkeler) tarafından benimsenen öldürmeye dayalı stratejileri değerlendiren yeni bir çalışma, bu yıkıcı yöntemlerin etkisizliğini ortaya çıkardı. Bunun yerine, ülkeler tehlike azaltma politikalarına, bilimsel araştırmaları genişletmeye, ölümcül olmayan önlemler almaya ve eğitim, sosyal yardım ve kamu bilincini/görüşünü daha da geliştirmeye odaklanmalıdır.
Köpek balığıyla ilişkimiz karmaşıklıklarla dolu bir ilişki. Bu hayvanlardan ilham alan insanlar tarafından yapılan kırk yıllık araştırmadan sonra eğitim, ekoturizm ve balıkçılık düzenlemeleri gelişiyor. Ancak, medyanın yanlış bilgilendirmesi ve ekonomik açgözlülük, okyanusun en yanlış anlaşılan canavarlarından birinin pençelerinden gerçekten kaçmamızı engelliyor.
* theconversation.com’dan Ekin Bal çevirdi. Başlık ve ara başlıklar Evrensel tarafından belirlenmiştir.