Fatma Akdeniz’in katledilmesinin sorumlusu kim?
Her geçen gün daha çok kadın cinayeti yaşanır, katiller adeta cezasızlıkla ödüllendirilirken, mahalleli kadınlar da bizimle duygularını paylaştı.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İsyan Öztürk
Selinay Uzuntel
İstanbul
İstanbul’un Eyüp ilçesi Güzeltepe Mahallesi’nde 12 Temmuz gecesi 40 yaşındaki Fatma Akdeniz eşi tarafından başından tek kurşunla katledildi. Üç çocuk annesi Fatma Akdeniz, çocuğunun gözü önünde yaşamını yitirirken katili Tekin Akdeniz hâlâ yakalanmadı.
Uzunca bir süredir kadına yönelik şiddete, kadın cinayetlerine, tacize, tecavüze, çocuk istismarına karşı eylem yapan mahalleli kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nin hedefe koyulmasıyla başlayan süreçle birlikte de 1 yılı aşkın süredir sokaklarda olmaya, Güzeltepe Meydanı’nda açıklamalar yapmaya devam etti. Kadınların tüm itirazlarına rağmen tek adam imzasıyla Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmasının hemen ertesinde yaşanan bu cinayet sonrasında kadınlar bu kez de Fatma için toplandı o meydanda. Kadınların haklarını ve hayatlarını koruyan yasalar kaldırılırken, polisin müdahalesine rağmen kadınlar “İstanbul Sözleşmesi’nden çekilenler Fatma’nın katledilmesinden sorumludur. Adalet istiyoruz, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” dedi. Temizlik İşçisi Fatma, silahla oğlunu öldürmek isteyen Tekin Akdeniz’in önüne atlamış, oğlunu korumak isterken katledilmişti. Her geçen gün daha çok kadın cinayeti yaşanır, katiller adeta cezasızlıkla ödüllendirilirken, mahalleli kadınlar da bizimle duygularını paylaştı.
‘KİMSENİN TAHAMMÜLÜ KALMADI’
Mahalleli kadınlardan Eylem, büyük bir korku yaşadığını söylerken, “Sıradakinin ben olabileceğimi düşünüyorum yaşadıklarım nedeniyle. Boşanmak istiyorum ve eşimden tehdit alıyorum” diyerek kendi içinde bulunduğu durumu anlattı. “Bence kadınlar öncelikle ekonomik sıkıntılar nedeniyle en çok şiddete maruz bırakılıyor. Sonra da cezaların yetersizliği ve var olan cezaların uygulanmıyor oluşu geliyor. Türkiye kadınları öldürmek, her gün bir kadın cinayeti haberi ile uyanmak normalleşti. Artık sadece üzülmekle kalıyoruz.”
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmiş olmasına da tepki gösteren Eylem, İstanbul Sözleşmesi tam anlamıyla uygulanmasa da bugün kaldırılmış olmasının erkeklere daha çok cesaret verdiğini düşünüyor. “Artık bundan sonra daha çok kadın cinayeti olacak biliyoruz” diyen Eylem kadınların korkmamasının çözümünü de örgütlü mücadelede görüyor: “Örgütlü mücadele çok önemli, tek başımıza bir şey yapabileceğimizi düşünmüyorum. Bunun yanı sıra toplum da çok duyarsızlaştı. Yaşanan bir olaya müdahale etsek, ‘Yarın o erkeği arka kapıdan salacaklar mı?’ endişesi içerisindeyim. Cezasızlık durumu müdahale etme konusunda da bir tereddüt, korku yaşıyor. Ayrıca bu korkuyu devlet de yaratıyor. Devlet insanları baskı ve korku ile sindirmeye çalışıyor. Bu baskı ortamı olmasa tüm halkın sokağa çıkacağını düşünüyorum. Çünkü halkın dayanacak, tahammül edecek gücü kalmadı.”
Eğitimin de önemli olduğunu söyleyen Eylem bunu da şöyle açıklıyor: “Bir anne profili var çocuğun eğitiminde hep en önde ve önemli konumda ancak biz yetemiyoruz. Her çocuk farklı ortamlarda farklı şekilde yetiştiriliyor. Her bir arkadaşı başka türlü ve ben o alanlara tek başıma müdahale edemem. Bu benim değil sadece toplumun ve en başta da devletin görevidir. Ama bir şey yaşandığında ilk etapta kadın suçlanıyor. Kişilik eğitimi de çocuğun eğitimine dahil olan bir şeydir ve en önemli sorumluluk devlete düşüyor bence.”
‘HİÇ TANIMADIĞIMIZ İNSANLAR BİZE ZARAR VEREBİLİR KORKUSU İÇİNDEYİZ’
Eylem’den sonra Güler giriyor sohbete. Kadın cinayetlerine ses çıkarmadığımız her anın bir kadının hayatına mal olduğunu söyleyen Güler, iktidarın ve ortaklarının her gün kadın cinayetlerini meşrulaştıran söylemlerinin, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmiş olmanın, yasal düzenlemelerle, indirimlerle kadın katillerinin, taciz, tecavüzcülerin adeta ödüllendirilmesinin kadın cinayetlerini daha da artırdığına dikkat çekiyor. İktidarın cinayetleri önlemek ya da durdurmak gibi bir amacı olmadığını da vurgulayan Güler şöyle devam ediyor: “Kızım eve geç geldiğinde aklıma Ceren Özdemir geliyor. Oğlum sokakta oynarken gözümün önünden ayıramıyorum çünkü Ensar Vakfının zihniyeti iktidarın eliyle sokaklarda gezdiriliyor. Kadın cinayetlerine karşı öncelikle cesur olmalıyız. Birlikte harekete geçip kadın mücadelesini güçlendirmeliyiz. Sokaklardan ve meydanlardan geri çekilmemeliyiz. Kadın başına iki polis düşen eylemde kadınların daha fazla sokağa çıkacağı sayılar hedefliyoruz.”
Aleyna ise çok yakınında, yaşadığı mahallede bir kadın cinayeti yaşanmasından dolayı üzgün. “Tedirginiz çünkü katil hâlâ aramızda” diyen Aleyna, İstanbul Sözleşmesi’ne dönülmediği sürece kadın cinayetlerinin daha da artacağını düşünüyor. “Biz artık katillerin serbest gezdiği, kadınların ise ya toprakta olduğu ya da kendini korumak için hapse girdiği bir ülke istemiyoruz. Artık hiç tanımadığımız insanlar bile her an bize zarar verebilir endişesi içindeyiz. Sokakta başımıza bir şey gelse yardıma koşacak kimse yok, insanlar yardım etmek istese bile edemiyor, Kadir Şeker örneği var mesela. Kimse hapse girmek istemez.
‘KADINLARI BİRİLERİNE BAĞIMLI KILMAK YERİNE ONLARA İSTİHDAM SAĞLANMALI’
Kadınlarla sohbetimizden sonra durağımız Güzeltepe Mahallesi Muhtarlığı oluyor. Mahalle Muhtarı Ulaş Fidan mahallenin emekçi bir mahalle olduğunu söyleyerek insanların çok ciddi ekonomik kaygılar yaşadığına vurgu yapıyor. Ekonomik sıkıntıların da mahallede kadına yönelik şiddeti daha da artırdığını ifade eden Fidan, “Torba yasalarla birlikte cezaların 3-5 yıla indirilmesi, yeterli cezaların verilmiyor olması, indirimler, kadın cinayetlerine karşı cezalandırmalar caydırıcı değil. Bu süreçte İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek değil Sözleşme’nin daha uygulanabilir olması gerekirdi. KADES uygulaması var ama şiddet esnasında telefona ulaşamayan bir sürü kadın da var. Biz bir şiddet olayında ya da boşanmada, kadınlar ev kurmaya çalıştığında destek olmaya çalışıyoruz ancak yeterli olmuyor. Kadınları birilerine bağımlı kılmak yerine onlara istihdam sağlanmalı. Örneğin mahallemizde kadınların ürettiğini sattığı bir alan olsa biraz değiştirebiliriz bu durumu.