'Birimizin sağlığı hepimizin sağlığı' demedikçe daha çok çocuk kaybederiz
Sulama kanallarında, süs havuzlarında her yıl yüzlerce çocuk canından oluyor. Konuya dair dosyamızın bugünkü konukları Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz ve Derin Yoksulluk Ağı Sorumlusu Selen Yüksel.
Fotoğraf: Aziz Aslan/AA
Hazırlayanlar: Duygu AYBER GÜLTEKİN/Sinem UĞURLU
SUNU
Yaz aylarında sıcaktan bunalınca denize ya da havuza girebilirsiniz. Soğuk bir içecek alıp, klimanın karşısında oturabilirsiniz. Peki ya bunları yapacak imkanınız yoksa? Hele bir de sıcaklığın 40 derecenin üzerinde seyrettiği bir şehirde yaşıyorsanız. Ya güneş başınıza geçecek ne yaptığınızı bilmeden güneşe ateş edeceksiniz ya da yoksul ailelerin çocuklarının yaptığı gibi çareyi pislikten yeşile dönen sulama kanallarına, elektrik tesisatı döşeli süs havuzlarına, derinliği bilinmeyen baraj göllerine girmekte arayacaksınız. Bundandır sıcaklar arttıkça serin sulardan gelen yakıcı ölüm haberleri. Bu yıl sadece 5 ayda 90 kişi kanal, göl ve göletlerde boğularak öldü. Bu korkunç ölüm listesinde 7-12 yaş aralığında 22, 13-18 yaş aralığında ise 28 çocuk var. Dünyada da durum farklı değil. Her yıl boğularak yaşamını yitiren binlerce kişinin büyük çoğunluğu 1-24 yaş arası çocuklar ve gençlerden oluşuyor.
Duygu AYBER GÜLTEKİN
İstanbul
Sulama kanallarında, süs havuzlarında ya da baraj göllerinde serinlemek isteyen yüzlerce çocuk, bu ihtiyaçları karşılanmadığı için can verirken, onlarcasını ölüm tehlikesi bekliyor. Öyle ki Birleşmiş Milletler nisan ayındaki oturumunda suda boğulmaların küresel çapta önlenmesine ilişkin farkındalık yaratılması amacıyla 25 Temmuz’u Dünya Boğulmayı Önleme Günü olarak kabul etti.
Ölümleri birer rakam olmaktan çıkarmak için ‘Kanallarda yüzmeyin, yüzme bilmiyorsanız suya girmeyin’ gibi uyarılardan daha fazla şeyler yapmak gerekiyor. Biz de dosyamızda, konuyu uzmanlarına ve çocuklara sorarak irdelemeye çalıştık.
Bugün, Halk Sağlığı ve Çevre Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz’la sulama kanalı, baraj gölü, gölet gibi yerlerin halk sağlığına etkilerini, önlemler alınmazsa nelere yol açabileceğini; Derin Yoksulluk Ağı Sorumlusu Selen Yüksel’le ise serinlemek için tehlikeli yollara mahkum bırakılan çocuklar için yapılabilecekleri konuştuk.
ÖLÜMLERİN YÜZDE 98’İ YOKSUL ÜLKELERDE
Temiz su ve hijyen her çocuğun hakkı. Ancak Türkiye’de buna ulaşamayan çocuklar serinlemek için girdiği sulama kanalı gibi yerlerde boğularak yaşamını yitiriyor. Dünyada da durum böyle mi?
Bu konuda yayımlanan yazılara baktığımızda suda boğulmalarda asıl risk grubunu 5 yaş altı çocukların oluşturduğunu, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre çocuklar arasında kazalara bağlı meydana gelen ölümlerin yüzde 28’ini suda boğulmaların oluşturduğunu görüyoruz. Dünyada bu ölümlerin neredeyse tamamı da (yüzde 98.1’i) yoksul ülkelerdeki göl ve akarsularda görülüyor. Bizim ülkemizde ise suda boğulmaların yaklaşık yüzde 14’ünün 12 yaş altında olduğunu görüyoruz. Ergenlerde bu oran artıyor ve 18-25 yaş grubunda ise yüzde 20’yi buluyor.
YETERLİ OYUN VE SPOR ALANI YOK
Çocuklar neden buraları tercih ediyor sizce?
Farklı nedenlerle de olsa serinlemek ya da yüzmek için girilen suyun birçok açıdan bu amaca uygun olup olmadığı burada ilk kritik noktalardan biri. Sulama kanalı sulama içindir, yüzmek için değil. Süs havuzu adı üstünde süs içindir zemini kaygan olur, içinde kolaylıkla kayıp düşebilirsiniz. Gireceğiniz göletin derinliği suyunun özelliği birçok risk oluşturabilir. Bu konuda eldeki veriler ve araştırmalar üzerinden ilerleyip bir değerlendirme yapmak gerekiyor. Bunlar arasında en basitinden bu su kaynaklarının koruma ve güvenlik alanlarıyla çevrelenmesinden tutun eğitim meselesine kadar birçok başlık var. Elbette çocukların da gereksinimlerini karşılayacak düzenlemeler gerekiyor. Özellikle şehirlerde çocuklar için ne yeterli oyun alanı var ne de spor alanı.
EGZAMA, GÖZ ENFEKSİYONU VE BULAŞICI HASTALIKLARA NEDEN OLUR
Birçok yerde sulama kanalları yeterli temizlik yapılmadığı için çöplüğe dönmüş durumda. Bu tür ortamların halk sağlığına etkileri neler?
Temizliğin olmadığı her yerde hastalık riski vardır. Bu alanların neyle ve nasıl kirlendiği de önemli tabii. İshalli hastalıklar, sinek ve böcek üremesine bağlı sorunlar, bazı bulaşıcı hastalıklar, tarımda kullanılan kimyasalların atıklarının neden olabileceği sorunlar gibi birçok başlık saymak olanaklı.
Yeni virüslerle, salgınlarla karşılaşma ihtimalimiz var mı? Sulama kanalı gibi yerlere giren çocuklar hangi hastalıklara yakalanabilir?
Sulama kanalından akan suyun içerisinde zararlı mikroplar var ise ve bu su serinleme ve yüzme sırasında yutulursa başta ishalli hastalıklar olmak üzere bazı hastalıklara neden olabilir. Su kirliyse dermatite (egzama), göz enfeksiyonlarına vs. neden olabilir. Ayrıca bu sulara girilmesi de bu suyu kirletebilir ve tarımsal sulama sırasında riskler oluşabilir.
Örneğin, mevsimlik tarım işçileri bir yandan ekmek parası mücadelesi verirken diğer yandan birçok sorunla baş etmeye çalışıyor. Barındıkları alanlarda ciddi hijyen ve altyapı problemleri olduğunu görüyoruz. Bütün bunlar da başta bulaşıcı hastalıklar olmak üzere birçok hastalığın ortaya çıkma riskini beraberinde getiriyor.
ÇOCUKLAR İÇİN GÜVENLİ SERİNLEME ALANLARI OLUŞTURULMALI
Çocukları bu sağlıksız ortamdan uzaklaştırmak nasıl mümkün olur? Neler yapılabilir? Nasıl önlenir?
Sağlığın ön koşullarını sayarken genellikle ilk olarak 1986’da dile getirilen şu başlıkları sıralarız: Barış, barınma, eğitim, beslenme, gelir, stabil bir ekosistem, sürdürülebilir kaynaklar, sosyal adalet ve eşitlik. Dolayısıyla çocukların doğdukları yaşam bu başlıklardaki koşulları yerine getirmiyorsa zaten o çocukların sağlıklı bir ortamda ve durumda olduklarını söyleyemeyiz. Mutlaka bu çocukları korumaya yönelik önlemler almalıyız ama temeldeki sorunu çözmedikçe ilerleyemeyiz. Bu açıdan da “birimizin sağlığı hepimizin sağlığı” demedikçe daha çok çocuk kaybedilir.
Burada unutmamamız gereken nokta, sulama kanallarının serinlemek ya da yüzmek için yapılmamış olduğu. Buralar kullanılıyorsa ve özellikle çocuklar buralarda risk altındaysa onların kullanacağı uygun ve güvenli yüzme/serinleme alanları oluşturmak, bu çocuklara yüzme öğretmek gerekiyor.
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜNÜN VERİLERİNE GÖRE:
- Yılda 236 bin kişi boğularak ölüyor
- Düşük ve orta gelirli ülkelerde boğularak ölümlerin yüzde 90’ı akarsular, göletler ve sulama kanalları gibi su kaynaklarında gerçekleşiyor
- Düşük ve orta gelirli ülkelerde boğularak ölüm oranları yüksek gelirli ülkelere kıyasla 3-4 kata kadar daha fazla
- Boğularak ölenlerin yarıdan fazlası 25 yaş altında
- Verileri değerlendirmeye alınan 85 ülkeden 48’inde boğulma 1-14 yaş aralığı için ilk 5 ölüm sebebinden biri
- 100 bin kişide boğulma oranlarında Afrika, Güney Doğu Asya ve Batı Pasifik, başı çekiyor
YOKSULLUK, ÇOCUKLARIN SAĞLIĞINI TEHDİT EDİYOR
Türkiye’de çocuk yoksulluğuna dair son veriler ne söylüyor? Yoksulluk çocukları nasıl etkiliyor? Böyle giderse nasıl bir tabloyla karşılaşacağız? Serinlemek için tehlikeleri yollara mahkum bırakılan çocuklar için neler yapılmalı? Derin Yoksulluk Ağı Sorumlusu Selen Yüksel sorularımızı yanıtladı.
16 YAŞ ALTI NÜFUSUN YARISI YOKSUL
Türkiye’de çocuk yoksulluğuna dair son veriler ne? Çocuk yoksulluğunun nedenleri ile çocuklar üzerindeki etkileri neler?
2019 Eurostat verilerine göre; Türkiye’deki 16 yaş altı nüfusun yüzde 47.7’si yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında. UNICEF’e göre çocuk yoksulluğu; ekonomi ve iş gücü piyasasındaki dengesizlikler, kamu harcamalarını azaltma politikaları ve vergi politikaları dahil olmak üzere birçok ekonomik önlem stratejisinin sonucunda ortaya çıkıyor.
Çocuk hakları perspektifinden bakıldığında, çocuk yoksulluğunu hem çocuk hakkı ihlallerinin sonucu hem de çocuk hakkı ihlallerinin sebebi olarak ele almak mümkün. Çocukların sağlıklı gelişim, barınma, güvenilir gıdaya erişim gibi hakların çocuklara teslim edilmemesi çocukların yoksulluktan etkilenmelerine sebep oluyor. Aynı zamanda, yeterli ve güvenli gıdaya ulaşamama, yeterli sağlık hizmetlerine erişememe, gelişimleri için gerekli eğitim ve oyun materyallerine erişememe, güvensiz ve sağlığa zararlı barınma koşulları ve sosyal dışlanma yoksulluğun çocukların sağlıklı ve güvenli gelişimlerini doğrudan etkileyen sonuçları olarak ortaya çıkıyor. Yoksulluk içinde büyümek çocuğun yalnızca çocukluk deneyimleri ve haklarına erişimini etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda yetişkinlik hayatında erişebileceği fırsatların da kısıtlanmasına sebep oluyor.
ÇOCUK YOKSULLUĞU ARTTIKÇA HAK İHLALLERİ ARTIYOR
Çocuk yoksulluğunun artması bu sorunu nasıl etkiliyor? Böyle giderse nasıl bir tabloyla karşılaşacağız?
Çocuk yoksulluğundaki artış, yoksulluğu önleme ve çocuk haklarını koruma politikalarının yetersizliğinin bir göstergesi olarak düşünülebilir. Yoksulluk koşulları altında yaşayan ve dolayısıyla temel haklarına erişemeyen çocuk sayısının artması; daha fazla çocuğun eğitime, oyun alanlarına, gelişim materyallerine, gıdaya, hijyen ürünlerine ve birçok ihtiyacına akranlarıyla eşit ve adil bir şekilde erişememesi anlamına geliyor. Aynı zamanda yoksulluğun yarattığı güvensiz yaşam koşulları, çocukların yaşam haklarını; fiziksel, sosyal ve duygusal gelişimlerini ve beden bütünlüklerini riske atıyor. Bu sebeple, çocuk yoksulluğunun artmasının öngörülebilir bir sonucu, çocuk hak ihlallerinin artması olarak görülüyor.
Tarım işçilerinin çalıştığı yerlerde daha sık rastlıyoruz bu ölümlere. Ebeveyni tarlada çalışırken tek başına kalan ya da başka bir çocuğa emanet edilmek zorunda kalan çocuklar bunlar. Oyun alanı yok, gözetim altında değil... Bu çocuklar için neler yapılmalı sizce? Ne talep edilmeli?
En temel talep her çocuk için haklarına eşit ve adil erişim olmalı. Aileleri tarım işçiliği yapan çocuklar için atılması gereken adımlardan bazılarını şöyle özetleyebiliriz: Aileleri çalışırken eğitimlerine devam edebilecekleri eğitim imkanlarının olması, 6 yaşından küçük çocuklar için ücretsiz ve seyyar okul öncesi eğitim hizmetlerinin sunulması, çocuklar için güvenli vakit geçirebilecekleri toplum merkezi gibi alanların oluşturulması.
YEREL YÖNETİMLER HÜKÜMETLE BİRLİKTE HAREKETE GEÇMELİ
Bu konuyla ilgili iktidarın bir çalışması, nedenlerine ve neler yapılabileceğine dair bir araştırması yok bildiğimiz kadarıyla. Bu can kayıpları önlenemez mi? Sorumluluk kimde?
Güvenli bir çevrede büyümek uluslararası sözleşmelerle de tanınmış bir çocuk hakkı. Bunu sağlamak ise çocukların haklarını sağlamakla yükümlü olan kamu kuruluşları, karar vericiler ve ebeveynlerin sorumluluğunda. Her çocuğun güvenli bir çevrede, güvenli ve sağlıklı oyun alanlarına erişmeye hakkı var. Sulama kanalı, gölet gibi yerlerde boğulan çocuklar olduğunda yoksulluğun ortaya çıkardığı güvensiz koşulların, çocukların güvende olma haklarının ihlal edilmesine sebep olduğunu ve yaşam hakkı ihlaline varan sonuçlar doğurduğunu görüyoruz. Bu ihlallerin önlenememesinin en temel sebebi ise çocuk haklarına ve yoksulluğa yönelik sürdürülebilir, kapsayıcı ve bütünlükçü stratejiler geliştirmek yerine uygulanan geçici çözüm stratejileri. Çocuk haklarının bir bütün olarak ele alınarak, her çocuğun güvenli ve sağlıklı gelişim hakkının teslim edilmesinin hükümetle birlikte her kamu ve yerel yönetim organının sorumluluğu olduğu kabulüyle harekete geçilmesi gerektiğine inanıyoruz.