27 Temmuz 2021 00:00

Kamu emekçileri birlikte mücadele istiyor

"Bu dönem kamu emekçilerinin beklentisi, geçmiş dönemlerde yaşanan ve oldubittiye getirilen satış sözleşmelerinin imzalanmamasıdır.”

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Faik ALKAN
Eğitim Sen Eskişehir Şube Başkanı

Bir sınıf örgütü olarak ortaya çıkmış olan sendikalar, bütün zaafları ve eksikliklerine karşın gücünü her dönem hissettiren örgütlerdir. Sendikaların bu gücünü, kapitalist sömürü sisteminin yöneticiliğini yapan iktidarlar da sendikaların içine çöreklenmiş bürokrasi de çok iyi bilmektedir. Günümüzde sendikalar, TİS süreçlerinde işçiler ve emekçilerce daha çok hatırlanır. TİS süreçlerinden önce sendikalardan uzak duran işçiler ve emekçiler, toplu sözleşme süreçlerinde ilgilerini, dikkatlerini, gözlerini ve kulaklarını sendikaların takınacağı tutuma odaklamaktadırlar. Türkiye’de uzun bir zamandır, birkaç mücadeleci sendika dışında “grev” hakkı kullanılmadı. İşçilerin birleşik mücadelesi ve gücünün ifadesi olan “grev”in kullanılmamasının tabii ki birçok nedeni var. İktidarlar haksız, hukuksuz bir şekilde grevleri yasaklasa da sendika bürokrasisi çeşitli hileler yapsa da “grev”in varlığı bile bu kesimler için büyük bir tehdit oluşturmuştur. TİS süreçlerinde “grev” hakkı tek başına belirleyici güç ve etken olarak varlığını ve etkisini sürdürüyor. Grev hakkının varlığının, işçi ve emekçileri çok daha ağır satış sözleşmelerinden koruduğu da başka bir gerçektir.

TİS HAKKI VAR GREV HAKKI YOK

Kamudaki işçiler 2022-2023 yıllarını kapsayacak TİS sürecinde sendikalarının takınacağı tutumu merakla izlemektedirler. Kamu emekçileri açısından durum daha vahim gözükmektedir. TİS sürecine girerken kamu emekçileri ve sendikalarının genel panoraması şöyle: TİS hakkına sahip olan kamu emekçileri “grev” hakkına sahip değiller. Kamu emekçileri adına imza yetkisine sahip olan Memur-Sen “grev”i bir eylem biçimi olarak kullanmayı bırakın, grev sözcüğünü ağzına dahi almaktan imtina eden ve bu durumdan rahatsız olmayan bir konfederasyon görünümündedir.

3 milyondan fazla kamu emekçisi, 2 milyon civarında emekli ve aileleriyle birlikte 10 milyondan fazla insanın geleceğini etkileyecek bir TİS süreci daha yaşanacak. Yetkili sendika Memur-Sen ve onunla birlikte hareket edeceğini söyleyen Türkiye Kamu-Sen taleplerinin karşılanmaması durumunda ne yapacaklarını, nasıl bir mücadele içerisine gireceklerini ne kamu emekçilerine ne de kamuoyuna açıkladılar. Bu dönem kamu emekçilerinin beklentisi, geçmiş dönemlerde yaşanan ve oldubittiye getirilen satış sözleşmelerinin imzalanmamasıdır. Bu konfederasyonların TİS sürecini sessizce izleyen ve kaderine razı olan bir görüntüden çıkmalarını, direnç gösteren bir mücadele içerisinde olmalarını beklemektedirler.

EMEKÇİNİN KAYBI ARTTI

Ekonomik krizin etkisini kamu emekçileri her geçen gün daha fazla hissediyor. Her geçen gün daha fazla yoksullaşırken ağır enflasyon koşullarında yaşam mücadelesi veriyorlar. Yoksulluk sınırının çok altında bir maaşla yaşamlarını idame ettirmeye çalışıyorlar. Geçmiş yıllardaki kayıpları da göz önüne alındığında, kamu emekçilerinin çok daha zor koşularda olduğu anlaşılacaktır. Pandemi döneminde kamusal hizmetler, iktidar tarafından budanmış, başta eğitim ve sağlık hizmetleri olmak üzere birçok kamusal hak, herkesin ulaşabileceği hak olmaktan çıkarılmıştır. Sadece bu yıl yapılan LGS sınavı (Liselere Geçiş Sistemi sınavı) sonuçları incelendiğinde bu durum daha açık anlaşılacaktır. Kamu emekçilerinin çalışma biçimini de değiştirip esnek çalışmayı doğurmuştur. Pandemi ve ileride yaşanacak bu tür salgınlar konusu da TİS’te ifade edilmelidir. Bu konuda taleplerimiz, kovid-19’un meslek hastalığı sayılması, pandemi döneminde yeni bir bütçe oluşturulmasıdır. Kamusal hizmetlere ulaşmada başta eğitim ve sağlık hakkı için bir çalışma yürütülmelidir. Kamu emekçilerinin iş güvencelerinin ortadan kaldırılması, esnek çalışma vb. uygulamalar mesleki saygınlıklarını ve geleceklerini tehdit etmektedir.

Kamu emekçilerinin içinde bulunduğu bu olumsuz koşullar, KESK’i ve Türkiye Kamu-Sen’i daha önce TİS masasında istemeyen Memur-Sen’i bu sendikalarla iş birliği yapmaya zorlamaktadır. Memur-Sen niyeti ne olursa olsun, bu dönem geçmiş dönemlerdeki gibi TİS masasında rahat olamadığının farkındadır.

EMEKÇİNİN TALEBİ

Pandemi döneminde kısıtlı da olsa KESK, kamu emekçilerinin 2022-2023 yılı TİS taleplerini belirleme adına işyerlerinde ve sosyal medyada bir çalışma yürüttü. İş kolları bazında talepler, il il, şube şube belirlenerek sendika genel merkezlerine, oradan da KESK’e gönderildi. KESK ayrıca Danışma ve Genel Meclislerini toplayarak kamu emekçilerinin taleplerini ve beklentilerini tartışarak, TİS sürecinde nasıl bir mücadele yürüteceğini kararlaştırmaya çalıştı. Öncelikle gerek işyerlerinden ortaya çıkan talepler, gerekse KESK Danışma Meclisinde yürütülen tartışmalar sonucunda farklı görüşler ortaya çıksa da, genel eğilim şöyleydi: Kamu emekçilerinin tamamına yakını sorunlarının ortak olduğunu ve bu nedenle taleplerin ortaklaştırılması gerektiğini ifade ettiler. Hangi sendikaya üye olursa olsun ya da sendika üyesi olmasın, işyerlerindeki kamu emekçileri, konfederasyonların birlikte hareket ederek ortak bir TİS taslağıyla masaya oturulmasını istemektedir. Hak ve çıkarlarını, sendikaların ortak bir tutumla, işveren hükümete karşı birlikte savunmasını istemektedirler. TİS sürecinde işverenle ortak bir anlaşma sağlanamadığı durumda kamu emekçileri, sendikaların birlikte mücadele etmesini beklemektedir. Sendikaların kararlı ve birleşik mücadele içerisine girmesi durumunda kamu emekçileri, “grev” dahil her türlü eylem ve etkinliğe katılacağını da belirtmişlerdir. KESK’e bağlı birçok sendika şubesi kamu emekçilerinin bu beklenti ve isteklerini rapor halinde genel merkezlerine göndermişlerdir. Ayrıca KESK Danışma Meclisinde birçok şube başkanı yönetici, kamu emekçilerinin bu beklentilerini kürsüden ifade etmişlerdir.

KESK EYLEM PROGRAMINI YENİLEMELİDİR

KESK 14 Temmuz’da 2022-2023 yılı TİS sürecinde takınacağı tutum ve mücadele programını kamu emekçilerine ve kamuoyuna açıkladı. Öncelikle en temel sorun KESK’in kamu emekçilerinden kopmuş olmasıdır. Üyelerin karar süreçlerine katılmadığı, kararların bazen KESK Meclisi ile alınması ciddi bir sorundur. Ortak mücadele mi dar alanda kısa paslaşma mı? Bu KESK’in açmazı olarak durmaktadır. Eylem programı gerçek bir direnç örme yerine göz önünde olmaya indirgenmiştir. İşyerlerinden gelen görüşlerin bu eylem programına yansımadığı görülmektedir. Geçmiş dönemlerde denenen, paket eylemleri tekrar etmekten başka bir yenilik yoktur. KESK MYK’sinin belirlediği bu program bırakın hak almayı, günü bile kurtarmaya yönelik değildir. KESK’in eylem programı incelendiğinde, işyerlerindeki kamu emekçilerinin ortak taleplerin belirlenmesi isteğini, sendikaların bir araya gelerek birleşik mücadelenin örülmesi beklentisini yok sayan bir nitelik ve içerikte olduğu görülecektir.

KESK’in eylem programı madde madde irdelendiğinde şu gerçekler ortaya çıkacaktır: Öncelikle karar organı olarak ifade edilen KESK Genel Meclisinin Sonuç Bildirgesi açıklanmadan önce, bu eylem programının açıklanması doğru olmamıştır. Bu durum eylem programının tamamıyla KESK MYK’since hazırlandığını göstermektedir.

- Eylem programının 2. maddesinde emek, meslek örgütleri ve siyasi partilerin genel merkezler düzeyinde ziyaret edileceği açıklanmış. Ancak bu örgütlerin kimler olduğu belirtilmemiştir. Buradan da anlaşılacağı gibi yıllarca KESK’le birlikte hareket eden DİSK, TMMOB, İHD, barolar vb. meslek örgütleriyle soldan yana siyasi partiler ziyaret edilecektir. Bu örgütler zaten bizi bizim kadar tanımaktadırlar. Bu süreçte önemli olan kamuda örgütlü sendikalar ve meslek örgütlerinin ziyaret edilmesi, TİS taleplerinin tartışılması, anlaşmaya varılan ortak talepler için en azından bir araya gelinebilmesidir.

- 4. maddede iş kolu MYK üyelerinin de katılacağı il çalışması yapılacağı açıklanmış. Bu çalışmanın ne kadar yararlı ve etkili olacağı geçmiş deneyimlerden anlaşılacağı üzere kuşkuludur.

- 5. maddede Ankara merkez ve çevre illerde TİS çalışması yürütüleceği açıklanmış. Bu çalışmanın diğer çalışmalardan farkını anlamak mümkün değildir. Neden özel olarak Ankara merkezli bir çalışma alanı belirlenmiştir?

- 6. maddede yerellerde 2-25 Ağustos’ta TİS çalışması planlanmıştır. Bu çalışmanın yerellerde olması oldukça anlamlıdır ancak birleşik mücadeleyi öremediğimiz sürece bir ayağı hep eksik kalacak bir çalışma tarzı olarak kalacaktır.

- 7. maddede sendika MYK üyelerinin katılacağı 2 koldan yürüyüş eylemi planlanmış. Kamu emekçilerinin ve yöneticilerin büyük bir çoğunluğunun “Bu dönem kadro eylemlerinden kaçınalım, olabildiğince eylemleri kitleselleştirelim” şeklindeki istek ve beklentileri yokmuş gibi böyle bir eylem biçimi örgütlemek çok sıkıntılıdır. Bu eylem kadro eylemi bile değildir ancak kadronun kadrosu eylemi olabilir.

ÖNERİLERİMİZ

İşyerlerinin ve kamu emekçilerinin nabzını tutan, KESK Danışma Meclisindeki bütün konuşmaları dinleyen biz yerel yöneticiler şunu kesinlikle ifade edelim ki, genel merkezlere gönderilen raporlar, Danışma Meclisinde yapılan konuşma ve öneriler yok sayılmıştır. Yani biz şube yöneticileri havanda su dövdük. Bu nedenlerden ötürü KESK bu eylem programını iptal etmeli, kamu emekçilerinin beklentisine uygun, raporlarda belirtildiği gibi yeni bir program oluşturmalıdır.

- Bir sınıf örgütü olan KESK ortak ve birleşik mücadelenin mimarı olmak zorundadır. KESK’ in programında kullandığı madde madde açıklamalardan yola çıkarsak 2. maddede ifade edildiği gibi emek, meslek örgütleri ve siyasi parti ziyaretlerini ayrım yapmadan örgütlü, örgütsüz bütün kesimlerle yapmalıdır. Hatta iktidar partisinin yerel organlarıyla TİS sürecini paylaşmalıdır. Ayrım yapmadan Türk-İş, Hak-İş gibi konfederasyonlarla görüşmelidir. Yapılabilirse kamu emekçilerini örgütlemiş sendikalarla (Memur-Sen, Türkiye Kamu-Sen vb.) bu ziyaretleri ortak örgütlemelidir. 

- 3. maddede kadın emekçilerin taleplerinin TİS taleplerinden ayrı gören, buna dair sadece kadınların katılımıyla ayrı eylem (29 Temmuz’da basın açıklaması) planlaması doğru değildir. Zira ne kreş talebi ne de cinsiyet eşitsizliği tek başına kadınların sorunu olarak ele alınamaz. Kamu emekçilerinden kopuk, ortaklaştıramadığımız, sadece KESK’li politikleşmiş kadınların taleplerinin, en ileri şeyleri söyleseniz dahi, kamu emekçilerinin büyük bir bölümüyle buluşmadığını, bugüne kadar geçen sürede deneyimledik. Sonuç almaya yönelik olmayan, tabanda ve hatta politikleştiklerini iddia ettiğimiz kadınlar arasında bile sahiplenilmeyen hiçbir talebin ne yazık ki kamu emekçileri mücadelesine bir yararı olmamıştır. TİS taleplerinin kamuoyuna açıklamasında bütün kesimlerle bir araya gelinmelidir.

- 4. ve 6. maddeler birleştirilerek yerellerin özgün koşullarına göre bütün kamu emekçileri ve sendikalarının içerisinde bulunduğu bir çalışma hedeflenmelidir. Yerellerde kurulacak birlik, emekçilerin birleşik mücadelesinin de uzun soluklu olasını sağlayacaktır.

- 7. maddede açıklanan yürüyüş kolu eylemi iptal edilmeli, bunun yerine yerellerde diğer sendikalarla birlikte TİS takip merkezleri (çadır, stant vb.) oluşturulmalı ve kitlesel etkinlikler planlanmalıdır.

- KESK MYK’si programına koymamış ama biz söyleyelim: TİS’te yaşanacak anlaşmazlıklar sonucunda birleşik mücadeleye uygun tarzda “grev” başta olmak üzere eylemler planlanmalıdır.

ÖNCEKİ HABER

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, sırtlarını 134. kez rektörlük binasına döndü

SONRAKİ HABER

Erzurum'da serinlemek için göle giren 11 yaşındaki çocuk boğuldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa