TGC Basın Özgürlüğü Ödülleri sahiplerini buldu
TGC’nin ‘Basın Özgürlüğü Ödülleri sahiplerini buldu. Törende konuşan TGC Başkanı Turgay Olcayto Türkiye’de uzun yıllardır basın özgürlüğü olmadığına dikkat çekti.
Fotoğraf: Türkiye Gazeteciler Cemiyeti
Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin (TGC) Basın Özgürlüğü’nün önemini vurgulamak için 1989 yılından bu yana verdiği Basın Özgürlüğü Ödülleri 26 Temmuz 2021 Pazartesi günü Burhan Felek Konferans Salonu’nda sahiplerini buldu. Tören Kovid-19 tedbirleri kapsamında kısıtlı sayıda davetlinin katılımıyla gerçekleşti.
Törenin sunuculuğunu TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş yaptı.
"GAZETECİLER YIPRATILIYOR"
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto törende yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Biz basın özgürlüğünü hep halkın, halkların haber alma gerçekleri öğrenme, bilgilenme hakkı diye tanımlarız. Bu kavrama baktığımızda Türkiye'nin basın özgürlüğünde neden bu denli alt sıralarda dolaştığını anlayabiliriz. Biz ülke olarak bazı gelişmekte olan ülkelerle, az gelişmiş olan ülkelerle birlikte basın özgürlüğünde sonuncu sıralarda uğraşıp duruyoruz. Neden böyle? Çünkü tek parti döneminden Menderes dönemine, darbelerden günümüze Türkiye'de kimse basın özgürlüğü vardır diyemez. Basın sürekli kontrol altında. Gazeteciler her gün biraz daha yıpratılıyor. İktidarın yüzde 90'ından fazlasına egemen olduğu bir medya var. İktidar medyasında doğru olmayan birçok haber yayınlanıyor. Ama muhalif gazeteleri, gazetecileri yalan yazmakla suçluyorlar. Psikolojide bunun bir karşılığı vardır. Yansıtma yöntemiyle bütün kötülükleri karşı tarafa yıkıyorlar. Türkiye bu alışkanlığı yıkmalı, kendisi ile yüzleşmeli. Devleti ile toplumu ile yüzleşmeli. Parlamenter demokrasinin yeşertilmesi için kamuoyunun haber ve bilgi kaynaklarının daha sağlıklı işlemesi lazım. Düşünceyi ifade özgürlüğünün önündeki engeller kalkmalı, gazeteciler üzerindeki baskı ve tehditler son bulmalı. Gazetecileri birbiriyle vuruşturan kimi kurumlara ödün verilmemeli. Bütün bu zorlu koşullara karşın özellikle de sahadaki genç meslektaşlarımızın özveriyle çalıştıkları dikkate alınarak onlara destek vermeli, dayanışma içinde olmalıyız. Hepinize geldiğiniz için bu zor koşullarda teşekkür etmek istiyorum. Seçici kurulumuza şükranlarımız var. Ödül alanları kutluyorum, hepinize saygılar sunuyorum.”
Basın Özgürlüğü Ödülleri kişi dalında T24 yazarı Tolga Şardan ve Fransız Haber Ajansından Bülent Kılıç’a verildi.
Tolga Şardan Basın Özgürlüğü Ödülleri Seçici Kurulu tarafından “İktidarın karartma uygulamaya çalıştığı adliye haberciliği alanında okuru haberle buluşturma çabası nedeniyle” Kişi Dalında ödüle değer görüldü.
TOLGA ŞARDAN: HABER TOPLUMUN GIDASIDIR
Kişi dalında Basın Özgürlüğü Ödülü’nü TGC Genel Sekreter Yardımcısı ve Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ’dan alan T24 yazarı Tolga Şardan bir konuşma yaptı:
“Son dönemde gazetecilik bu coğrafyada bayağı zorlaştı. Tabii gazeteciliğin en büyük parametrelerinden biri de halkın bilgilendirilmesi, toplumun kamuoyunun olanları doğru öğrenmesi. Ben alaylı bir gazeteciyim. Benim meslek abilerim Milliyet Gazetesi’nde bana bunu bu şekilde öğrettiler. Kariyerim boyunca hep haberin içinde oldum ve sokaktan gelen ve toplumu ilgilendiren toplumun yararına olan konuları haberleştirmeye çalıştım. Ne yazık ki son dönemde habercilik çok sıkıntılı bir hal aldı. Biz çok sıkıntı çekiyoruz. Ben burada genç kardeşlerime, meslektaşlarıma yine habercilikten kopmamaları tavsiyesinde bulunuyorum Çünkü haber sokakta ve haber bu toplumun yaşamasına katkı sunan en önemli etkenlerden biridir, gıdasıdır diye düşünüyorum.”
BÜLENT KILIÇ: BU TOPRAKLARA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ GELİNCEYE KADAR MÜCADELEMİZ SÜRECEK
Fransız Haber Ajansından (AFP) Bülent Kılıç, Seçici Kurul tarafından “Bin bir güçlükle, can güvenliğinin ihlal edilmesi pahasına, tüm engellemelere rağmen gazetecilik görevini yapmaya devam eden muhabirler, foto muhabirleri ve kameramanlar adına” ödüle değer bulundu.
Kişi dalında Basın Özgürlüğü Ödülü’nü Basın Özgürlüğü Ödülleri Seçici Kurul Üyesi ve T24 Yazarı Tuğrul Eryılmaz’dan alan Fransız Haber Ajansı (AFP) muhabiri Bülent Kılıç konuşmasında şunları söyledi:
“Sevgili büyüklerimin bunu bana layık görmesi benim için çok önemli. Seçici Kurulda çok önemli isimler var. Basın özgürlüğü bu coğrafyada uzun süredir verilen bir mücadele. Bu mücadele sürecek. Biz gazeteciler yalnızken mazlum görünsek de beraberken gördüğüm kadarı ile bayağı bir güçlüyüz. Bu konuda çok mutluyum. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne, Türkiye Gazeteciler Sendikası’na, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’ne, bana destek olan bütün gazeteci meslektaşlarıma, bütün yurttaşlara çok çok teşekkür ediyorum. Bu topraklara basın özgürlüğü, demokrasi gelene kadar mücadelemize devam edeceğiz.”
KURUM DALINDA ÖDÜL, TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ İLE BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ DEMOKRATİK DİRENİŞ BİLEŞENLERİ’NİN
Basın Özgürlüğü Seçici Kurulu tarafından “Halkın haber ve bilgi alma, gerçekleri öğrenme, ifade özgürlüğünü kullanma, akademik özerklik, sağlık ve eğitim hakkını savunmak konusundaki mücadeleleri dolayısıyla” Kurum Dalındaki ödül Türk Tabipleri Birliği İle Boğaziçi Üniversitesi Demokratik Direniş Bileşenleri’ne verildi.
Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı ödülü TGC Başkanı Turgay Olcayto ve Genel Sekreter Sibel Güneş’ten aldı.
TTB BAŞKANI FİNCANCI: HALK SAĞLIĞININ KORUNMASI BİLGİYE DAYANIR
Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı, ödülü aldıktan sonra yaptığı konuşmada duygularını şöyle dile getirdi:
“TTB’nin salgının başından beri yapmaya çalıştıklarının görünür olması adına bu ödül çok kıymetli Geçtiğimiz günlerde Britanya kökenli bir veri kurumu Total Analyses’ın Covid-19 sağlık veri şeffaflığı indeksinde Türkiye100 ülke arasında 97. sırada çıktı. TTB hekimlerin hakları için mücadele ediyor. Tıpkı basın özgürlüğü için basın emekçilerinin hakları için uğraş vermeniz gibi. TTB aynı zamanda demokratik bir kitle örgütü. Halk sağlığını korumak temel ilkelerinden biri. Halk sağlığının korunması bilgiye dayanır. Bilgi edinme hakkımızın ne yazık ki sınırlandığı koşullarda halk sağlığının korunması ile ilgili olumlu adımlar atabilmek de olanaklı değil. TTB’nin bu toplumun bilgi edinme hakkını savunması ve bilgiye erişerek halk sağlığı için uğraş vermesi, hepimizi sağlıklı tutma uğraşıdır. Bilgi edinme hakkımızı savunmak, ifade özgürlüğünü savunmak çok önemli. TGC’ye ifade özgürlüğünü savunan, basın özgürlüğü için mücadele sürecini hiç yılmadan sürdüren bu adımları için teşekkür ediyoruz. Tüm sağlık emekçileri adına bu ödülü onurla alıyoruz Ve tabii ki bilgi edinme hakkını, ifade özgürlüğünü savunmaya devam edeceğimize bir kez daha söz veriyoruz. Tüm ödül alan sevgili dostlarımızı da kutluyoruz.”
AKADEMİSYEN SERCAN KAYNAK: MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK
Boğaziçi Üniversitesi Demokratik Direniş Bileşenleri adına ödülü akademisyen Sercan Kaynak ile öğrenciler Uğur Ünal ve Onur Kavalcı aldı.
Akademisyen Sercan Kaynak, “Ben aslında buraya akademisyenleri temsilen geldim ama gönlümüz isterdi ki Can Candan arkadaşımız burada olsun. Can Candan çok değerli bir belgesel yönetmeni. Ayrıca üniversitemizin çok değerli bir hocası ve direnişimizin ilk gününden itibaren bizi fotoğraflayarak kaydederek aslında direnişimizin görsel hafızasını oluşturdu.
Maalesef hukuksuz bir şekilde tam bayramdan önce işine son verildi. Tabii biz bu kararı kabul etmiyoruz ve mücadelemize devam edeceğiz. Can Candan bizim çok değerli bir hocamız. Onun bu ödülü gelip almasını isterdik ama şehir dışında olduğu için onun yerine, diğer bileşenler adına bizler gelebildik. Ben Can Hoca, yine derslerine son verilen Feyzi Erçin Hoca ve bileşenlerin hepsi adına buradayım. Ayrıca bizlerden de önce onlarca senedir akademik özgürlük, özerklik mücadelesi veren yüzlerce öğrenci akademisyen, çalışanlar, mezunlarla, bunun için çok ağır bedel ödemiş kişiler için bu ödülü alıyorum ve ödülü Can Candan'a ithaf ediyorum” dedi.
ÖĞRENCİ UĞUR ÜNAL: OKULUMUZDAKİ HAK İHLALLERİNİ HABERLEŞTİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ
Ödülü öğrenciler adına alan Boğaziçi TV’de görev yapan Uğur Ünal “Böylesine nefes almaya en ihtiyaç duyduğumuz anlarda bize yalnız olmadığımızın hissettirilmesi bizim için kıymetli” diye konuştu. Uğur Ünal sözlerini şöyle sürdürdü:
“Benim adım Uğur bu benim için çok önemli. 1993 doğumlu bir insanım. Uğur Mumcu’nun öldürüldüğü tarihte doğan çocuklardan biriyim. Adımızı ondan alıyoruz.
Evimizde duvarda posterler olurdu ‘O mu olmam gerekiyor?’ şeklinde kendimi sorgulamalara girerdim hep ama o olmam gerektiğinin hiç hayalini kurmazdım.
2021’in başında okulumuza bir rektör ataması yaşandı antidemokratik bir yöntemle. Sonra okulumuzun içine Çevik Kuvvet girdi ve hiç hoş olmayan şeyler yaşandı diyebilirim gözaltılar, tutuklamalar, işkenceler. O esnada okula basın sokulmuyordu. Biz de kendi olanaklarımızla 19 Şubat günü Boğaziçi TV olarak yayına girdik. Okulun içinde yaşanan bütün hak ihlallerini, bütün antidemokratik uygulamaları okul dışına ulaştırmayı kendimize görev bildik. Hak temelli haberciliğin önce ne olduğunu öğrendik, sonra uygulamaya koyduk. Okulumuzda hak ihlalleri olduğu sürece biz de onları haberleştirmeye devam edeceğiz. İyi ki varsınız iyi ki varız”
Dijital Basın sponsorluğunda düzenlenen tören toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi. (HABER MERKEZİ)