Boğaziçi kazandı peki nereye?
Önümüzdeki dönem üniversitelerde temel talep “Atanmış rektörlerin istifa etmesi ve rektörlerin tüm üniversite bileşenlerin seçimi ile belirlenmesi” olarak öne çıkacağa benziyor.
Kaynak: Max Pixel
Boğaziçi öğrencilerinin uzun süredir verdiği mücadele, tek adam yönetiminin geri adım atarak atanmış Rektör Melih Bulu’yu görevden aldırdı. Şüphesiz “6 ayda sorunlar çözülür, bu iş biter” diyen Bulu’nun 7. ayında görevden alınması Boğaziçi öğrencileri ve akademisyenlerinin devam eden mücadelesinin bir kazanımıdır. Boğaziçi’den birçok bileşen çok defa ifade etti. Bulu’nun görevden alınması kazanımların sadece başlangıcı. Boğaziçi’deki mücadele aynı zamanda demokratik ve özerk üniversite mücadelesini temsil ediyor. Boğaziçi’nin mücadelesi demokratik bir seçimin sonucunda seçilen bir rektörün belirlenmesi dışında son bulacak gibi durmuyor. Boğaziçi bu yolda da ilerliyor. Bileşenlerin ortak oylamasını pratikte uygulamaya girişildi ve tek adam yönetimine “bu seçimi dikkate al mesajı” veriliyor.
BOĞAZİÇİ MÜCADELESİ HERKESİN MÜCADELESİ
Boğaziçi’ndeki kazanımın tek parametresi üniversite bileşenlerinin mücadelesi olmadı. Elbette en önemli nokta burası idi. Ancak diğer üniversitelerin, lise öğrencilerinin ve toplumun çeşitli kesimlerinin dayanışması da Boğaziçi’nin dik durmasında ve bu kazanımın elde edilmesinde başarılı oldu. Buradan çıkacak sonuç, mücadelenin devamının da birlikte gelmesidir. Yani Boğaziçi’nin daha ileri bir kazanım elde etmesi, diğer üniversitelerdeki, liselerdeki mücadelelerin ve kazanımların durumu ile doğru orantılı. Eğer Boğaziçi kazanırsa demokratik eğitim ve özerk üniversite talebi Türkiye’nin her yerinde daha kabul gören bir hale gelecek. Türkiye’deki diğer üniversitelerin mücadelesi, liselilerin mücadelesi de aynı şekilde Boğaziçi’deki süreci etkiler durumda. Kısacası YTÜ kampüsünün Millet Bahçesi olmasına karşı süren mücadele, ODTÜ’lülerin atanmış Rektör Verşan Kök’e karşı verdikleri mücadele, liselerin demokratik ve sınavsız bir eğitim mücadelesi Boğaziçi’nin mücadelesi ile doğrudan doğruya bağlantılı. Boğaziçi’deki durumu Türkiye’nin geri kalanında azade değerlendirmenin ya da Boğaziçi öğrencilerine sadece akıl vermenin bir yararı olmaz.
NE YAPMALI? NASIL YAPMALI?
Üniversite mücadelesi için uzun vadeli bir projeksiyon çizmek güç. Ancak dönem açıldığında eğitimin yüz yüze olduğu da hesaba katılırsa önümüzdeki dönemi inişli çıkışlı bir hak mücadelesi dönem olarak tanımlamak işten bile değil. Bunu hesap ederek hazırlık yapmak her üniversite bileşeni için elbette gereklidir. Ancak yukarıda bahsettiğimiz her mücadelenin birbirine sırma halat gibi bağlı olduğu gerçeğini unutmamak gerekir. Bunlarla birlikte önümüzdeki dönem üniversitelerde temel talep “Atanmış rektörlerin istifa etmesi ve rektörlerin tüm üniversite bileşenlerin seçimi ile belirlenmesi” olarak öne çıkacak gözüküyor. Bu talep aslında demokratik ve özerk üniversite talebinin en pratik formülü olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla, seçim talebinin öne çıkarılması ve örgütlenmesi demokratik ve özerk üniversite mücadelesi için en pratik ve en acil adım olarak görünüyor. Bu acil adımı ötelemek taleplerimizin kazanımını daha da geciktirdiği gibi tek adam yönetiminin daha kuvvetli saldırılarına da alan açar. Bu sebepten hazırlıklarımızı bugünden yapmalıyız. Geleceğimiz İçin Yarın Değil Şimdi Yalnız Değil Hep Beraber!