Dr. İlknur Hacısoftaoğlu: Kadınların başarısını gölgelemelerine izin vermeyelim
İstanbul Bilgi Üniversitesi Spor Yöneticiliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. İlknur Hacısoftaoğlu, "Kadın voleybolcuları hedef alan söylemlerin, kadınların başarısını gölgelemesine izin verilmemeli" dedi.
Fotoğraf: DHA
Elif Ekin SALTIK
İstanbul
2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda Çin’i 3-0 mağlup ederek başarı kazanan A Milli Kadın Voleybol Takımını hedef alan İlahiyatçı İhsan Şenocak’a tepkiler sürüyor. Şenocak, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “İslamın kızı! Sen oyun alanlarının değil, imanın, iffetin, ahlakın, hayanın, edebin sultanısın; sen ‘burnunu göstermekten utanan’ anaların evladısın. Ekranlara ve sakallı ağabeylerinin popüler kültürün kurbanlarına ‘sultan’ demesine aldanmayasın! Umudumuz da duamız da sensin!” diyerek kadınların yerinin oyun alanları olmadığını ifade etmişti.
Şenocak’ın sözlerini yorumlayan İstanbul Bilgi Üniversitesi Spor Yöneticiliği Bölümünden Dr. Öğretim Üyesi İlknur Hacısoftaoğlu, spor alanının beden merkezli yapısı ve cinsiyete göre keskin olarak ayrışmış olmasıyla bedene ilişkin düzenlemelerin çok sık gündeme alındığı bir alan olduğunu söyledi. Plaj sporlarından mücadele sporlarına ve voleybolda kadınların giyim kodlarının nasıl olması gerektiğine dair çok sayıda düzenleme ve açıklamayla kadın sporlarının alanına müdahale etmeye çalışıldığına dikkat çeken Hacısoftaoğlu, “Türkiye örneğinde aslında tarihsel olarak rejim politikalarının temsili için (dünyadaki diğer rejimler gibi) kadın bedenini düzenlemeye dönük politika ve söylemler geliştiriyor. Bu açıdan bakıldığında bu son açıklamaların müdahale etme çabası çok yeni değil. Ama son döneme dair benim gözlemim kadının kamusal alanda nasıl göründüğüne müdahalenin aileden ve devlet politikaları çeperinden genişleyerek sokaktaki diğer insanlara ve belki belli çevreler için kanaat önderi olarak niteleyebileceğimiz kişilere yayılması” değerlendirmesinde bulundu.
"GÖLGE ETMELERİNE İZİN VERMEDEN YÜZÜMÜZÜ KADINLARA DÖNMELİYİZ"
İhsan Şenocak’ın gündemde olan açıklamasını da yorumlayan Hacısoftaoğlu, Şenocak’ın bir ayrıştırma yaparak kadınları iffetli (TDK’ya göre cinsel konularda ahlak kurallarına bağlı), imanlı, spor sahalarında olmayan olarak tanımladığını belirtti. Açıklamanın tartışmaya açık olmayacak şekilde bunu ifade ettiğini dile getiren Hacısoftaoğlu, “Bu da aslında iffetli ve imanlı kadınlara orada olmayın çağrısı. Bu elbette binlerce sporcu olma hayali kuran kız çocuğu adına karşı çıkılması gereken bir söylem. Fakat bir yandan da şunu söylemek istiyorum, bu söylemin bu kadar üzerinde durmak gerekli mi ya da doğru mu? Çünkü kadınlar orada, mücadele etmeye devam ediyor” dedi. Hacısoftaoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Gölge etmelerine izin vermemek gerek. Bence yapmamız gereken o kadınlara yönümüzü dönmek ve güçlü duruşlarını görünürleştirmeye destek vermek. Performans sporlarına ilişkin tartışmaya başka bir yerde tutarak, spor gibi erkek bir alanda söylenen her şeye rağmen müthiş başarılar kazanan, mücadele eden, hayal kuran tüm sporcu kadın ve kız çocuklarını desteklemek. Üstelik dünya çapında sporcu kadınlar susmuyorlar artık. Bazen cezalandırılmak pahasına giysilerini diledikleri gibi düzenleyerek, bazen protesto ederek ne istediklerini ifade ediyorlar, seslerini duyuruyorlar. Gözlerimizi ve kulağımızı açmalı seslerini duymalı ve duyurmalıyız. Avrupa Plaj Hentbolu Şampiyonasında Norveç ulusal takımı bikini yerine şort giydi, ceza alacaklarını bilmelerine rağmen bunu bir karşı duruş olarak ifade ettiler. Alman kadın jimnastikçiler, Tokyo 2020 müsabakalarına tüm vücudu örten mayo ile çıktı, her kadının kendi giyim seçimini kendisinin yapması gerektiğini güçlü bir karşı duruşla ifade ettiler. Türkiye Voleybol Ulusal Takımı bence çok uzun zamandır varlığıyla ve başarılarıyla gerekli cevabı veriyor ya da Bahar Toksoy gibi önemli bir voleybol oyuncusu Türkiye’de UNDP’nin toplumsal cinsiyet eşitliği elçisi olarak bu mücadeleye destek veriyor. Eşi şu anda bu başarıyı kazanan Türkiye takımının başında ve o da UNDP toplumsal cinsiyet eşitliği elçisi. O yüzden belirttiğim gibi biz hep birlikte onlara destek olarak, hikayelerini ve söylemlerini görünürleştirerek bu mücadeleye katkıda bulunmaya devam etmeliyiz. Yüzümüzü bu tarafa dönelim.” (EKMEK VE GÜL)
