30 Temmuz 2021 00:24

Kazakistan’da bir işçi cehennemi

TÜİK verilerine göre bile Türkiye’deki genç işsizlik oranı yüzde 25’lerde ve işte o yüzde 25 dilimindeki üç işçi de Kazakistan’da umut aramaya yönelmiş.

Fotoğraflar işçiler tarafından gönderilmiştir.

Paylaş

Ramis SAĞLAM
İzmir

Kazakistan’da çalıştıkları şirketin şantiyesinde rehin kalan işçiler geçtiğimiz günlerde Türkiye’de gündem olmuştu. Uzun süren rehinliğin ardından ülkeye geri dönen işçilerle Kazakistan’a gidişlerini, umutlarını, yaşadıklarını konuştuk.

İşçilerden Erdal, Çağdaş ve Deniz’in hikayeleri hem birbirleriyle hem de aynı kaderi paylaştıkları milyonlarca gencinkiyle çok benziyor. TÜİK verilerine göre bile Türkiye’deki genç işsizlik oranı yüzde 25’lerde ve işte o yüzde 25 dilimindeki üç işçi de Kazakistan’da umut aramaya yönelmiş.

İşçilerden Erdal Kaçmaz, 1993 Erzincan Başbudak köyü doğumlu. Kaçmaz, Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni bölümünden 2018 yılında mezun olur. Birçok arkadaşı gibi iş arar, o da arkadaşları gibi iş bulamaz. Köyde yaşadığı için hayvancılık yapar, yani tecrübesi de vardır. Kaçmaz, eğitimli ve tecrübelidir fakat “torpili” olmadığı için iş bulamaz. Milyonlarca işsiz atanmayan üniversite mezunundan sadece biridir. KPSS ile atanmak için dershaneye gider. Kaçmaz, 28 yaşındadır, gelecek kaygısı ağır basmaya başlar. Arıcılık yapar, eğitim gördüğü bölümüyle ilgili iş bulamadığı için bunalır. Geçimini sağlayabilmek için eğitim alanı dışında iş arayışına girer.

‘EL KAPISI’ UMUT KAPISI MI?

İnşaat sektöründe çalışan yakın arkadaşı Deniz Göktaş’ı arar, “Yurt dışında iş olursa ben de geleceğim” der. Deniz, 27 yaşında ortaokul mezunu operatördür. Nerede iş olursa olsun gitmeye kararlıdırlar. Arkadaşı Çağdaş Sezer’i arar. Çağdaş da, Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği bölümünden 2016 yılında mezun olmuş. Çağdaş, iki yıl kendi köyünde ücretli öğretmenlik yapar. O da Erdal gibi atanmaz. Eğitimini aldığı mesleği yapamayan Çağdaş, iki kez polislik sınavına girer olmaz, gardiyanlığa başvurur o da olmaz. 

Erdal, “Yurt dışına gidelim” der. Fakat ikisi de inşaat işinden çok anlamamaktadırlar. Köyde yaşadıkları için her işi yaptıklarından kendilerini avantajlı sayarlar. Deniz’den beklenen haber gelir: “Rusya’da iş varmış.” Hayaller kurulur, aylık 1600 dolar, mesailerle daha da fazla olacaktır. Erdal ile Çağdaş yurt dışına çıkmaya tamam derler ama Rusya kapısı kovid-19 nedeniyle kapanır.

KAZAKİSTAN’A YOLCULUK

Deniz, yeni bir umut kapısını müjdeler, “Kazakistan’da iş var” der. Ona da tanıdıkları söylemiştir. Umut dilden dile yayılır. Kazakistan’daki işle ilgili bilgiler gelir. Kaçmaz koşulları şöyle anlatıyor: “Saat ücreti 4.5 dolar, 10 saat günlük çalışma, 10 saatin üstü mesai yani, istersen. Sigorta yokmuş. Hastalanınca kendi olanaklarımızla hastaneye gidecekmişiz.  Vizeler alınıp, Sembol İnşaat’ta çalışacağımız söylendi.”

Kazakistan’a gittiklerinde avans alacakları söylenir, “75 gün dolduktan sonra, ilk ayın maaşını alacaksınız” denir. Kaçmaz, “Normalde bu şartlar altında çalışmazdık ama durumumuz vahim olduğu için çaresiz kabul ettik” diyor.

28 Nisan’da Kazakistan’ın Aktau kentine uçaklara binerek yola çıkarlar. İşçiler için yapılan konteynerlere yerleşirler. İş için malzemelerini aldıklarında anlarlar ki Sembol İnşaat’ın taşeronu BBR Şirketinde çalışacaklardır. Kaçmaz ve arkadaşları, kendilerinden 2 ay önce oraya gelen işçilere BBR’yi sorar. İşçiler, işçi çıkışlarının olduğunu, şirketin parasal sorunları olduğunu, ücretlerin ödenmediğini, ülkeye geri dönmeyi düşünenlere ise şirketin, “Geri dönemezsiniz size masraf ettik bir ay çalışmalısınız” dediğini öğrenir.

UMUT KAPISI KABUS OLUR

Bin bir umutla geldikleri Kazakistan kabusa dönmeye başlar. Hasta olanların günlerce koğuşta doktor yüzü görmeden yattıklarını, 3-4 ay ücret alamadıklarını, paralarını polisin devreye girmesiyle aldıklarını anlatıyor Çağdaş, ancak orada farklı taşeronlarda çalışan paralarını alamadan bekleyen işçilerin de olduğunu ekliyor.

Kaçmaz, durumu kaldığı yerden anlatmaya devam ediyor: “Birkaç ay çalışıp bırakmak isteyenlerden de 1000 dolar üstü para kesimi yaptılar. Daha sonra aylıklarını alamayan işçilere aylıklar dağıtılınca biraz rahatladık. Fakat bu rahatlık da uzun sürmedi. Bu sefer işi durdurup, bizi işten çıkardılar. BBR’de çalışan 223 kişiydik. ‘Hesabınızı keseceğiz ve sizi geri göndereceğiz’ dediler. Biz de kabul edip 47 gün çalıştık. 17 Temmuz’da iş bıraktırdılar.”

‘35 GÜN MAHSUR KALDIK’

Şirket, işten çıkardığı işçilere, “Türkiye’ye haftaya göndereceğiz” der. Söz verilen hafta geçer, ikinci açıklama ise “Biraz aksilik oldu haftaya kesin göndereceğiz” olur. Bu arada işçiler, vizelerin alınmadığını, haftalarca kandırıldıklarını anlar.

Kaçmaz, “Mağdurduk, kızgındık ve psikolojik olarak iyi değildik. Bir gün işçilerle güvenlikler arasında tartışma yaşandı. Hatta güvenliklerden biri bıçak çekti. Daha sonra kamp alanının 150-200 metre ilerisinde markete giden iki Türk işçinin akşam saatlerinde saldırıya uğradığını duyduk. Biz de toplandık ve dövülen arkadaşlarımızı bize getirin, onları almadan bir yere gitmeyiz dedik. Polislerle uzun süren tartışmalardan sonra işçileri geri aldık ve eylem yapmaya karar verdik. Sembol İnşaat ofisinin önüne gittik. Çünkü BBR’nin yaptığı açıklama ‘Sembol parayı hâlâ yatırmadı’ olmuştu. Biz hakkımız için eylem yaptık. Yine sözler verildi ancak yine tutulmuyordu. 35 gün orada mahsur kaldık. Sesimizi duyan olmadı” diye yaşadıklarını anlattı.

Zootekni mezunu Erdal ile Sosyal Bilgiler Öğretmeni Çağdaş’ın hikayesi milyonlarca atanmayan üniversite mezununun hikayesi ve bu sayıya her yıl yenileri de ekleniyor. Üç arkadaşın Kazakistan hikayesi geçtiğimiz Kurban Bayramı’nın ikinci günü sona erdi. Fakat hem Erdal’ın hem Çağdaş’ın işsizlikleri devam ediyor.

{{438065}}

ÖNCEKİ HABER

Ölümle ağır koşullar arasında!

SONRAKİ HABER

Şili’de eski öğrenci lideri sol ittifakın devlet başkanı adayı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa