30 Temmuz 2021 00:21

Şili’de eski öğrenci lideri sol ittifakın devlet başkanı adayı

Şili'de kasım ayındaki devlet başkanlığı seçimleri için ön seçim yapıldı. Sol ittifak Apruebo Dignidad’ın başkan adayı, 2011 öğrenci hareketlerinin liderlerinden 35 yaşındaki Gabriel Boric oldu.

Fotoğraf: boricpresidente.cl

Paylaş

Deniz BOZKURT
Valparaiso

Seçim dolu bir yıl geçiren Şili’de en önemli süreçlerden biri olan anayasa konvansiyonu (kurucu meclis) seçimleri mayıs 2021’de yapıldı ve Şili’nin 211 yıllık bağımsız tarihinde ilk kez yeni bir anayasa taslağı hazırlamak için 155 üyeli bir meclis halk tarafından seçildi. Bunun hemen ertesinde, temmuz 2021’de, 21 Kasım 2021'de yapılacak olan devlet başkanlığı seçimleri için ulusal ön seçimler gerçekleştirildi. 2022-2026 dönemi devlet başkanını belirleyecek bu önemli seçimle beraber senatör, milletvekili ve bölge meclis üyeleri seçimleri de yapılacak.

Şili’de devlet başkanları dört yıllığına görev yapmak üzere seçiliyor. Aynı kişinin iki kez üst üste görev yapması anayasa tarafından mümkün kılınmıyor, ancak ardışık olmayacak şekilde sınırsız yeniden seçime izin veriliyor. Örneğin, şu andaki Başkan Sebastián Piñera 2010-2014 yılları arasında ilk kez devlet başkanı olarak görev yaptıktan sonra 2014-2018 dönemi için aday olamamıştı.

Başkanlık seçimi önceki yirminci pazar günü ise adayları belirlemek için ön seçimler düzenleniyor. Siyasi partiler kendi organlarının aldıkları karara göre ön seçim sürecine katılabilirler, ancak katılım zorunlu değil. Bağımsız adaylar da siyasi partiler tarafından aday gösterilmeleri veya seçim anlaşmalarının bir parçası olmaları durumunda ön seçimlere katılabiliyorlar.

Hükümetten bağımsız ve özerk bir kurum olan Seçim Servisi seçim sürecinin denetimini ve işlevselliğini kontrol etmekle yükümlü. Ön seçimleri kazanan adaylar bağlı oldukları parti veya seçim paktı tarafından devlet başkanlığı seçimlerine resmi olarak katılmaya hak kazanıyor.

Devlet başkanlığı seçimlerinin ilk turu görevdeki devlet başkanının görev süresinin sona ermesinden önceki yılın kasım ayının üçüncü pazar günü yapılıyor. Bu ilk tur oylamada geçerli oyların yüzde 50’sinden fazlasını alan bir aday çıkarsa ikinci tura gerek kalmaksızın başkanlık seçimi sonuçlanmış olur. Hiçbir aday oyların yüzde 50'sinden fazlasını alamazsa ilk turda en çok oyu alan iki aday arasında aralık ayında ikinci tur yapılır. Nihayetinde, seçimi kazanan aday bir sonraki yılın mart ayında yemin ederek devlet başkanı olarak göreve başlıyor.

SOL PAKTINDA ADAYI GABREL BORIC

Bundan tam 10 yıl önce Şili’de geniş çaplı öğrenci hareketleri patlak verdiğinde mevcut Devlet Başkanı Piñera görev başındaydı ve birçok protesto eyleminin hedefindeydi. Olaylar sırasında Piñera’nın halk desteği yüzde 25 civarına düşerek, 1990’da “demokrasiye dönüş”ten sonra seçilen bir devlet başkanı için en düşük orana ulaşmıştı. 2011 öğrenci hareketlerinin önemli aktörlerinden birisi olan ve o yıl Şili Üniversitesi Öğrenci Federasyonu liderliğine aday olup kazanan hukuk fakültesi öğrencisi Gabriel Boric, 2012 yılına da sarkan eylemlerin birinde ülkede eğitim için yeni ve köklü bir değişim talep ederek şu sözleri söylemişti: “Artık sadece seyirciler olarak değil, başrollerde çoğunlukta olduğumuz yeni ve daha iyi zamanlar istiyoruz. Neşenin hepimize ulaştığı, hayatımızın tiyatrosunda yönetmen olduğumuz zamanlar. Biz daha fazlayız ve bizim tarafımızda sebep var.”

Aynı Boric, 18 Temmuz 2021’de gerçekleştirilen devlet başkanlığı ön seçimlerinde toplam oyların yüzde 57’sini alan sol kesimdeki “Apruebo Dignidad/Haysiyet Onayı” koalisyonunda Şili Komünist Partisinden Daniel Jadue’ye üstün gelerek 35 yaşında Şili devlet başkanlığı için resmen aday oldu. “Bu ülkeyi değiştirmek için gençlerden korkmayın” diyerek ve eski sosyalist Devlet Başkanı Salvador Allende’den alıntılar yaparak zaferini kutladı.

SAĞIN ADAYI: SEBASTIAN SICHEL

Ön seçimlerdeki toplam oyun yüzde 43’ünü alan sağ kesimdeki “Chile Vamos” paktı adayı 43 yaşındaki Sebastián Sichel, ön seçimlerde bağımsız aday olarak girdi. Diğer üç rakibine üstünlük sağladı. Sichel’in ön seçimlere hiçbir geleneksel partiye üye olmadan bağımsız bir aday olarak girmesine rağmen özellikle favori olarak gösterilen ve 2011’deki öğrenci protestoları sonucunda Piñera tarafından Eğitim Bakanlığı görevinden alınan Joaquín Lavín’e karşı üstünlük kurması sürpriz olarak değerlendirildi.

Sichel sağdaki diğer geleneksel adaylara göre farklı siyasi yollardan geçen tek kişiydi; Sosyalist Partili Eski Devlet Başkanı Michelle Bachelet’in ilk hükümeti sırasında Ekonomi Bakanlığı görevini yürüten Sichel, Piñera’nın ikinci döneminde 2019-2020 yılları arasında Sosyal Kalkınma ve Aile Bakanlığı görevini de yürütmüştü.

Sol ve sağdaki koalisyonlar tarafından belirlenen bu iki adaya ek olarak bağımsız olarak seçimlere katılacak olan adaylar da olacak. Ayrıca, daha önce 18 Temmuz 2021’deki ön seçimlere katılmak için bir anlaşmaya varamayan “merkez sol” paktının ise önümüzdeki günlerde kendilerini kimin temsil edeceğine karar vermesi bekleniyor.

EKİM 2019 OLAYLARI İLE BAŞLAYAN SÜREÇ VE SEÇİMLER

Ekim 2019’da Şili’de başlayan sosyal patlamalar sonucu belirginleşen yeni bir sivil toplum dinamiğinin etkilerini bu yıl içindeki seçimlerde de görmekteyiz. Örneğin, merkez sağa ve mevcut oluşuma duyulan güvensizlik anayasa konvansiyonu seçimlerinde de kendini belli ederek mevcut iktidarın yeni anayasa taslağının maddelerini veto etmek için gereken sandalyelerin üçte birini elde edememesine neden oldu.

Ayrıca, Piñera’ya halk desteği rekor düzeyde düşerek yüzde 10’un altına indi. Gene benzer şekilde, son iki yıl içinde meydana genel toplumsal olaylarla belirginleşen ve çoğunluğunu yerli halkların, öğrencilerin, feminist hareketlerin ve sosyo-çevresel örgütlerin başını çektiği oluşumlar ile anayasa konvansiyonu seçimlerinde 155 sandalyenin 65’ini geleneksel partilerle bağlantısı olmayan temsilciler aldı.

Bu gelişmeler çerçevesinde, toplumsal olaylarda talep edilen emeklilik, sağlık, eğitim ve çevre alanlarındaki reformların yeni anayasa içinde yer edinebilmesi için büyük bir fırsat bulunuyor. Diğer bir önemli not ise konvansiyon başkanı olarak seçilen Elisa Loncón’un, Mapuçe halkının özerkliği ve hakları için mücadele etme konusunda uzun bir geleneğe sahip olan, Mapuçe kökenli bir akademisyen olması.

Bu bağlamda, anayasa konvansiyonu belli başlı alanlardaki reformlara ek olarak, Pinochet diktatörlüğünde yıllarca baskı altında kalan bir ülkenin kimliğini yeniden şekillendirmek gibi hassas bir görevi de üstlendi. Sadece bir yıl süresi olan anayasa konvansiyonu tüm bu seçim kargaşasına rağmen taslak hazırlıklarını hızlandırmaya çalışıyor.

Son olarak, ön seçimlerde uzun süreli bir hazırlığı olmayan ve bağımsız aday olarak sağ paktındaki yarışa katılan Sichel’in partili ve geleneksel sağ adayları arkada bırakması, kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerinin merkez sağ için zorlu geçeceğini gösteriyor.

Ayrıca, sol paktın adayı Boric’in 2010’lardaki öğrenci eylemlerinde aktif ve lider olarak rol alması, 2019 olaylarının dinamiğini iyi analiz ederek seçim programında hem yeni sivil toplum dinamiğine hitap eden söylemleri içermesi hem de hükümet harcamaları, vergiler ve emekli maaşları gibi konularda neoliberal ekonomik modeli ön planda tutmayacak önlemleri içermesi nedeniyle, Şili siyasetinin kasım seçimleri ile beraber sola kayma ihtimali yüksek.

ÖNCEKİ HABER

Kazakistan’da bir işçi cehennemi

SONRAKİ HABER

Göçü haberleştiren gazeteciler anlattı: Bilgi alma hakkımız engelleniyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa