Hayvanların yaşam hakkını savunacağız!
"Yeni yasayla birlikte bugüne kadar yasaların izin vermediği tüm suçları işleyen belediyelerin bu suçları daha da rahatça işleyebilmelerinin önü tamamen açılmıştır."
Kaynak: Jen Millius/ Unsplash
Melodi TAŞ
Hacettepe Üniversitesi
Yeni Hayvan Hakları Kanunu Meclis’ten geçti. Kanunda “Hayvanlar bir ‘mal’ ve ‘eşya’ olmaktan çıkarılıp canlı statüsüne getirilecek”, “Yunus parklarının işletilmesi yasaklanacak” gibi sözce olumlu görünen başlıklar var. Hak savunucuları; kanunu hiçbir tür hayvanı korumayacağını, üretimin/satışın devam edeceğini, yetersiz, caydırmaktan uzak cezalar verilmeye devam edileceği için hayvanlara yapılan şiddeti durdurmayacağını düşündükleri gerekçeleriyle yetersiz görüyor. Başta Ankara ve İstanbul’da olmak üzere meseleye dair çeşitli eylemlilikler de gerçekleştirdiler. Biz de bu durumu Hacettepe Üniversitesi Hayvanları ve Doğayı Koruma Topluluğu’yla konuştuk.
Öncelikle yeni kanun hakkında ne düşünüyorsunuz? Kanunun koruyucu olacağına inanıyor musunuz?
Mevcut kanunun kesinlikle bir koruyuculuğu olmadığı gibi, hayvana işkence eden, şiddet uygulayan insanlar hakkında şikâyette bulunulması da engellenmiş oldu. Bu yolla da zaten yeterince tehlike altında olan sokak hayvanları tamamen korunmasız (hukuki anlamda ve fiilen) bırakılacak, suçlular ise cezasız kalacak. Sadece sokak hayvanları değil, yaşam hakları savunulması gereken tüm hayvanlar için çıkarılan bu yasanın maalesef hiçbir koruyuculuğu bulunmamaktadır. Son derece hassas hareket edilmesi gereken böyle bir konuda yıllarını sahalara adamış, hayvanlar konusunda varını yoğunu ortaya koymuş insanlara söz hakkı bile verilmedi. Bugüne kadar yasaların izin vermediği tüm suçları işleyen belediyelerin bu suçları daha da rahatça işleyebilmelerinin önü tamamen açılmıştır. Tedaviyi geçiyoruz, olması gereken şekilde ve sayıda kısırlaştırma bile yapamayan belediyeler artık ilçe nüfuslarının 25.000 kişi altında olmasını bahane ederek hayvanları rahatça dağ başlarına, bilinmezlere atacak. Mevcut yeni yasa akla, mantığa ve en önemlisi vicdana uymamaktadır.
Yunus parkları meselesi de bu süreçte oldukça tartışıldı. Yasada “yunus parkları kapatılacak” ibaresi geçse de şu ana kadar buraya dair bir adım atılmadı. Hayvanat bahçeleri, petshop gibi yerler de benzer noktada. Bu konuda ne söylersiniz?
Yunus parkları, petshoplar, hayvanat bahçeleri, arıcılık gibi hayvanları sömüren, ölümlerine sebep olan ve insanların adına “eğlence, spor vs.” demesi içinde bulunduğumuz vahametini açıkça ortaya koymaktadır. Bu gibi insan egosunu tatmin etmekten başka amacı olmayan hayvan sömürülerinin önüne geçmek için öncelikle ranttan vazgeçmek gerekir ki bu da içinde yaşadığımız düzende imkânsız ne yazık ki.
TÜRKİYE YUNUS PARKI İŞLETMELERİNDE VE HAYVAN SÖMÜRÜSÜNDE İLK SIRALARDA
Yıllardır beklediğimiz hayvanların yaşam haklarının korunması için çıksın istediğimiz yasa; petshoplardan hayvan satın alınmasını, yemek veya mobilya seçer gibi kataloglardan hayvan seçilmesini sağlayacak ve bunun hayvanlar lehine alınmış bir karar olduğuna inanmamamızın beklendiği bir yasadır. “Yasaklı ırk” diye adlandırılan bazı köpek ırkları da bu yasayla ya öldürülecek ya da hayatları boyunca işlemedikleri bir suçun cezasını çeker gibi kafese mahkûm olacaklar. Kendi egoları için onlara türlü işkenceler yapan, onları vahşileştiren sahipleri ise hayatlarına kaldıkları yerden devam edecekler. Maalesef ülkemizde çoğu konuda olduğu gibi hayvanlar konusunda da kulaktan dolma bilgilerle yürütülüyor işler. Türkiye’de hayvan hakları ne yazık ki “Avrupa’da bir tane sokak köpeği göremezsiniz” ile başlayan tıynetsiz bir cümleden ibaret. Tam olarak bu bakış açısı sebebiyle hayvan sömürüsünün çok yüksek oranda olduğu ülkeler içinde ilk sıralarda ve yunus parklarının en çok olduğu ülke olarak listenin başında Türkiye bulunuyor.
Son olarak Ankara ve İstanbul’da çeşitli eylemler gerçekleştirildi. Siz de topluluk olarak oradaydınız. Neler yaşandı, neler hissettiniz? Biraz buralardaki izleniminizi ve değerlendirmenizi aktarabilir misiniz?
Ankara’daki eylem çok açık ve net ifadeyle tam bir hayal kırıklığıdır. Farklı bir sürü şehirden işini gücünü bırakıp gelip eyleme katılan insanlar varken, Ankara’da 1-2 saatini ayırmayı çok gören ve durumun vahametini maalesef anlayamamış insanların olduğunu görmek çok üzücüydü. Katılımın en çok olması gereken çok kritik bir eylemde rekor sayıda katılım görmek isterdik. Tüm hayvanlar için var gücüyle, samimiyetle çabalayan, eyleme katılan veya isteyip de katılamayan herkese bir kez daha kendi adımıza teşekkür etmek isteriz. Bizler için hiçbir şey bitmiş değil; hepimiz tüm hayvanların yaşam hakkını savunmak için elimizden gelenin en iyisini her zaman yapacağız. Eylemde de söylediğimiz gibi “Biz bitti demeden bitmez.”