31 Temmuz 2021 00:50

İkizdere direnişi 100. Gününde: Sonuna kadar mücadele edeceğiz, vazgeçmeyeceğiz

İşkencedere Vadisi'ndeki taş ocağına karşı köylülerin direnişi 100. gününde. Direnişi kırmak için iktidarın birçok yöntem kullandığını belirten köylüler "Sonuna kadar direneceğiz" dedi.

Fotoğraf: Eren Dağıstanlı

Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul

Cengiz Holdinge bağlı Cengiz İnşaat tarafından Rize'nin İkizdere ilçesinde bulunan İşkencedere Vadisi'nde yapılmak istenen taş ocağına karşı köylülerin direnişi 100. gününde. Peki köylüler neye karşı direniyor? Ne için mücadele ediyor? 100 günü geride bırakan direnişi İkizderelilerle konuştuk. Gazetemize konuşan yöre halkı, taş ocağına karşı olduklarını belirtiyor ve ekliyor: "Bizim yaşam alanımızı bırakın, biz nefes almak istiyoruz. Bizim çocuklarımız burada yaşayacak. Karadeniz'in her tarafını rant uğruna köstebek gibi delmişler. Yeşile karşı sanki bir savaş başlatmışlar bütün hınçlarını doğadan çıkarmaya çalışıyorlar" 

'100 GÜNDÜR SESİMİZİ YETKİLİLER NEDEN DUYMADI'

İkizdere direnişinin 100. gününde yetkililere soruları olduğunu söyleyen Asuman Fazlıoğlu şu soruları sordu "100 gündür sesimizi, yetkililer neden duymadı? 100 gündür bu katliam neden durdurulmadı? 100 gündür mahkemeden neden bir sonuç gelmedi? 100 gündür o kadar jandarma ormanda neden bekliyor? 100 gündür suları akmayan evler var, söz verildiği halde neden yapılmadı?  100 gündür hiçbir yetkili neden buraya uğramadı?"

'RANT YAŞAMDAN ÖNCE'

Yaşam alanlarının zorla ellerinden alındığına dikkat çeken Fazlıoğlu, "O süreçte belli insanları yıldırmak için gözaltına aldılar, gaz sıktılar. İnsanlar gövdelerini siper ederek, direnerek bu katliamı durdurmaya çalıştı. Ama yetkililer bizim karşımızda duvar gibi durdu. Devletten maaş alan herkes bizim karşımızda oldu. Burada rantın, yaşamdan önce geldiği günleri yaşıyoruz. Hayat yok ediliyor ve bu, paraya çevrilmeye çalışılıyor. Çocukların geleceği yok edilmeye çalışılıyor. Ormanları çocuklarımıza bırakmak istiyoruz. Bu ormanların gerçek sahibi bizden sonraki nesiller. Bizden öncekiler bize bıraktılar, biz de onlara bırakmak zorundayız. Yok olmasını istemiyoruz" dedi.

'ONLARA VADİYİ YEM ETMEYECEĞİZ'

Bu yanlıştan hemen dönülmesi gerektiğini söyleyen Fazlıoğlu, "Mahkemenin bilirkişiye hemen göndermesini, mahkemenin sürecinin hızlandırmasını istiyoruz. 100 gündür neyi bekliyor bu mahkeme?  Binlerce yıllık bir doğa kaybediliyor. Doğal güzelliklerinin yok edilmesine sessiz kalınıyor. Nasıl bir hırs, bu hırs yüzünden bir ülkeyi yok ediliyor, talan ediliyor. Ayrıca burada yaşayanlara gözdağı verildi. Tehdit ediyorlar, 'işten atarız' diyorlar, işten attıkları da oldu. Rize'de İkizdere de ciddi bir AKP oy potansiyeli var ama bundan sonra ben dengelerin ciddi bir şekilde değişeceğini düşünüyorum. Onlara o vadiyi yem etmeyeceğiz, orada sonuç olana kadar direnmeye devam edeceğiz" diye konuştu.

'SUYUMA, AĞACIMA DOKUNMA DEDİĞİM İÇİN TERÖRİST DEDİLER'

Nezire Baş, taş ocağının bütün canlılara zarar verdiğini belirtti ve şöyle devam etti: "İkizdere'de yabani hayvanlar neredeyse evimize girdi. Çünkü yaşam alanlarını yok ettiler. Bizim çocukluğumuzu yaşadığımız alanlar gitti. Salıncak kurduğumuz ağaçlarımızı kestiler. Şu anda çay toplarken bile sıkıntı yaşıyoruz, neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz yabani hayvanlar yüzünden. Neredeyse evin içine girecekler. Sularımız çamurlu akıyor, biz o suyla banyo yapıyoruz. Biz o suyla dişlerimizi yıkıyoruz. İçemiyoruz, yemeklerde kullanamıyoruz. Aşağıdaki mahalleden el arabasıyla su taşıyoruz. Ben ağaca çıktım, diye 'terörist' suçlamasıyla karşı karşıya kaldım. Örgüt kurma gibi şeylerden dava açılacağını söylediler. Ne örgütü kurmuşum, kendi yaşam alanımı savunuyorum. Kendi yaşadığım alanı korumak istedim. Çocukluğumda oynadığım, çobanlık yaptığım, hayvanlarımızı otlattığımız alanlarımızı elimizden aldılar. Onları korumak bir örgüt kurmaksa tamam örgüt kurdum. Biz her türlü şeye maruz kaldık. Annem gaz yedi, kendini toparlayamadı, yere düştü, jandarma üstlerine basarak geçti. Ben annemi tanıyamadım, ayakları mosmordu. Yara bere içindeydi, yaşlı bir kadına bunları yaşattılar. ‘Suyuma, ağacıma dokunma’ dediğim için ben terörist oluyorum.  Burada 3 kişi de kalsak mücadeleye devam edeceğiz. Tek bir ağaç kalsa bile savunmaya devam edeceğiz. Devlet büyükleri gelip görsünler bize yaptıkları eziyeti.  Burada temiz hava alıyoruz bunu da bizim elimizden almasınlar."

TAŞ OCAĞI OLAN YERDE HUZUR MU OLUR?

"Askerler makinaların başında, biz de ağaçların başında nöbet tutuyoruz" diyen Yaşar Albayrak, "Ormanın bekçiliğini yapıyoruz. Devletin yapacağı işi biz yapıyoruz. Buradaki doğal güzelliğinin bozulmasını istemiyoruz. Burası turizm vadisi olarak ilan edildi. Dünyanın 200 sayılı vadisi arasında 53. sırada. Burası taş ocağı olacak bir yer değil. Biz taş ocağı istemiyoruz. Burada arıcılık yapıyoruz, tarım alanlarımız var, çaylıklarımız var. Şu anda çay tarımı başlamıştır. Biz tarlalarımıza gidemiyoruz. Tozdan, dumandan gidemiyoruz. Biz arıcılık yapıyoruz.  Çiçek floramız yok, öldü. Arıların ölümü ise dünyanın sonu demek. Bunu durdursunlar. Biz vadimizi kurtarmaya çalışıyoruz. Burası bizim yaşam alanımız. Doğal güzellikleri var. Buraya gelip görmeniz, yaşamanız lazım. Bizi rahat bıraksınlar, burası Kazdağları gibi mi olacak? Talan edip bırakacaklar mı? Biz bu davayı kazanacağız ama uzun sürecek. Bizim umudumuz var. Bizim devletle, askerle işimiz yok. Biz kendi yaşam alanlarımızı kurtarmaya çalışıyoruz. Ne huzuru, huzur mu kaldı? Taş ocağı olan yerde huzur mu olur? Biz mücadelenin sonuna kadar gideceğiz, vazgeçmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.

MÜCADELEYİ KIRMAK İÇİN ÇOCUKLARIMIZLA TEHDİT ETTİLER!

İkizdere'deki mücadeleyi kırmak için yetkililerin çeşitli yöntemler denediğini aktaran Ali Akyıldız, "Köyde toplantı yaptığımız gerekçesiyle 4 kişiyi ifadeye çağırdılar. Ben ifadeye gitmeden eşim beni aradı 'siz tutuklandınız mı' dedi. Daha ifadeye gitmeden tutuklandığımızı söylemişler. Köydeki herkesi arıyorlar, 'onlar tutuklandı sizin isminiz de var' bu şekilde sabaha kadar köyde bir telefon trafiği yaşandı. Pazartesi günü tüm köyün katılması gereken direnişi de kırdılar. Kamuda, özel kuruluşta çalışan tüm insanların kiminle iletişimi var, tespit ettiler, işten atmakla tehdit ettiler, insanları korkuttular. Mücadeleyi kırmak için köyde yaşayan köy sakinlerinden birisinin oğlu, kızı, damadı Türkiye'de herhangi bir yerde kamuda çalışıyorsa bunu tespit ettiler onları işten atacaklarını söylediler, direnişe katılmamalarını sağladılar yani müthiş bir çalışma yürüttüler. İnsanların bir kısmını bu şekilde kırdılar. Kıramadıklarını, korkmayanları da terörle mücadele evlerden aldı" dedi.

'SEÇİMDE HEM KENDİLERİNİ HEM İŞ MAKİNALARINI GÖNDERECEĞİZ'

Seçimlerde AKP'ye yüzde 80-90 oy çıktığını aktaran Akyıldız, "Bu seçimde göreceğiz, onların istediği gibi mi olacak yoksa farklı bir sonuç mu çıkacak? Biz artık seçimi bekliyoruz. Doğa artık kendini koruyor, intikam alıyor. Bir yağmur yağıyor heyelan oluyor, çalışmayı durdurmak zorunda kalıyorlar. Bizim direnişimiz de her şartta her koşulda devam edecek. İnsanların her ne kadar direnişe katılmalarını engellediyseler de bu işte dik duranlar oldu biz mücadelemize devam edeceğiz. Onlar zannediyorlar ki burası Cumhurbaşkanı’nın memleketidir ne yaparlarsa yapsınlar oy vereceğimizi düşünüyorlar. Ben de diyorum ki seçimde göreceğiz, alsınlar kepçelerini gitsinler. Biz bunu durduramazsak seçimin ertesi günü makinalarını denize göndereceğiz. O zaman adaletin, hukukun işleyeceğini düşünüyorum. Bu ülkede şu anda hukuk rafa kaldırıldı, adaletin a'sı yok. Emekliliğini bekleyen tüm insanların hayali köyde yaşamaktır. Ben dedemden babamdan kalan çok eski bir evi restore ettim. Orada yaşamak istedim ama bunu bize çok fazla gördüler" diye konuştu.

'NEFES ALMAK İSTİYORUZ'

Akyıldız son olarak şunları söyledi: "Orada mevcut şirketin yaptığı uygulamaların hiçbiri yasalara, proje dosyasına uygun olmadığını herkes biliyor, kendileri de biliyor, hakim-savcılar da biliyor. Bugüne kadar yaptıkları her şey proje dosyasının dışında, kafalarına göre yaptıkları işler. Her ağacın dibinde bir asker var, orman askerlerle doluydu. Bu askerler Mehmet Cengiz'in askerleri mi, halkın askerleri mi? Bizim yaşam alanımızı bırakın, biz nefes almak istiyoruz. Bizim çocuklarımız burada yaşayacak. Karadeniz'in her tarafını rant uğruna köstebek gibi delmişler. Yeşile karşı sanki bir savaş başlatmışlar bütün hınçlarını doğadan çıkarmaya çalışıyorlar."

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

İzmir'de çıkan orman yangını kontrol altına alındı

SONRAKİ HABER

EMO raporu: TEİAŞ ülkemizin şalteridir, şalteri indirtmeyeceğiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa