31 Temmuz 2021 01:10

Emekçiler ‘TİS’ten bihaber: Toplu sözleşme emekçinin gündemine girmeli

Uzun yıllar atama bekledikten sonra pandemi sürecinde meslek sahibi olan genç sağlıkçıların durumu iyi değil. Yaklaşan TİS görüşmeleri onlar arasında tartışılan bir mesele değil.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Murat UYSAL
İstanbul

Milyonlarca kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 6. dönem toplu sözleşme görüşmeleri 2 Ağustos’ta başlayacak. Ekranlarda sendikalar zam tekliflerini duyururken, emekçiler toplu iş sözleşmesi tartışmalarından uzak. Sendikaların TİS sürecinde kendilerini bilgilendirmediğinden şikayet eden Samatya Eğitim Araştırma Hastanesinde çalışan emekçiler sorunlarını bir bir sıralıyor.

Her gün binlerce hastanın türlü şikayetlerle geldiği, şifasını bulanın bir an önce çıkıp gitmek istediği Samatya Eğitim Araştırma Hastanesinde binlerce işçi ve emekçi tıpkı fabrikaları doldurur gibi dolduruyor hastaneyi. Hekimi, hemşiresi, hasta bakıcısı, temizlikçisi… Yabancısının kaybolduğu duvarlar kolonlar arasında onlar bir çırpıda buluyorlar yerlerini. Artık üretim bandına benzetilen sedyelerin başında, yeşil beyaz perdelerin arkasındalar. Verdikleri her bir ilaç için, vurdukları iğne için ‘tik’ atılır. Fabrikada bir depo işçisinin günün sonunda kaç parça mal paketlediği nasıl kıyaslanıyorsa öyle. Sağlık emekçisinin ‘performansı’ da ‘tik’lerle izlenir.

EMEKÇİLER TİS PAZARLIĞININ FARKINDA DEĞİL

Samatya Eğitim Araştırma Hastanesinin boydan boya Marmara Denizini gören kantin kapısından içeri girdiğimizde sağlı sollu gölgeliklere sığınan hastalar hasta yakınları karşılıyor bizi. Onların arasında lacivert üniformalarıyla hemşireler kendilerini belli ediyor. Biri 30, öbürü 20 küsur senedir mesleğin içerisinde. Ağustos ayı başında görüşülmeye başlanacak 6. dönem toplu iş sözleşmelerinin hastane içerisinde nasıl tartışıldığını sorduğumuzda, “Konuşulmuyor” cevabını alıyoruz. Hastanede çalışan emekçilerin toplu sözleşme sürecinden bihaber olduğunu söyleyen hemşireler, “İnsanlar hâlâ ‘Belli bir zaman geliyor devlet bize zam yapıyor’ diye biliyor bu süreci. Çoğu neden sendikalı olduğunu, sendikanın toplu sözleşme görüşmelerine neden katıldığını dahi bilmiyor. Herkes aslında pandemiyle daha da görünür olan sorunlarının farkında ancak TİS ile bu sorunların halledilebilir olduğunun farkında değil” diyor. Ekranlarda sürekli zam tekliflerinin dillendirildiğini söyleyen hemşireler, “Maaşların artırılması elbette en önemli meselemiz ama bu tek mesele değil. Çalışma şartlarımızın iyileştirilmesi, çalışma saatlerimizin belirlenmesi, kreş hakkı, izinler bunun gibi birçok sorunumuz var. Hastanede emekçiler, masada sendikalar bu haklarımızı tartışmalı” diye anlatıyor.

GENÇLER ÇOK DAHA UZAK

Uzun yıllar atama bekledikten sonra pandemi sürecinde meslek sahibi olan genç hemşirelerin durumu da iyi değil. Yaklaşan TİS görüşmeleri onlar arasında tartışılan bir mesele değil. TİS’in kendileri için neyi ifade ettiğinden habersiz genç hemşirelerin belirli bir iş tanımı dahi yok. Yıllar sonra iş bulmuş olmanın getirdiği işinden olma korkusuyla sorunlarını tartışmaktan uzaklar. İşe başlarken imzaladıkları belgelerin arasına sıkıştırılan sendika üyelik formlarıyla sendikalı olan genç hemşireler sendikanın işlevinden de habersiz. İnsana hizmet umuduyla hastane kapısından giren genç hemşireler duvarların arasında performans sistemiyle, rekabetle karşılaşıyor.

O genç hemşirelerden ikisiyle öğle arasında karşılaşıyoruz. Sağlık Meslek Lisesi çıkışlı Ayşe, bir yandan çalışırken bir yandan da hastaneden kurtulma umuduyla üniversite okuyor. Aldıkları maaşın yetersiz olduğunu söyleyen Ayşe, “Ben tek başıma yaşamama rağmen geçinemiyorum. Samatya’da çalışıyorsun, mecburen bu taraflarda ev tutman gerekiyor. Burada en ucuz kiralar 1800-2000’den başlıyor. Tek yaşamama rağmen geçinmekte zorlanıyorum. Bir de bu maaşlarla ev geçindiren çocuk okutanlar var onlar çok daha büyük zorluklar yaşıyor” diyor. Ayşe’nin yanındaki Nesrin o sırada giriyor söze, “Benim evimin kirası 2 bin lira. 3 yaşında bir çocuğum var, hastanenin kreşine getiriyor olmama rağmen bin lira kreş parası veriyorum. Bunun alışverişi var, çocuğun maması var, bezi var. Faturalar kredi borçlarını da ekleyince bize bir şey kalmıyor” diye anlatıyor.

SENDİKALARIN ÇABASI YETERSİZ

Pandeminin de etkisiyle ağırlaşan çalışma şartları hastalara vakit ayırmalarına engel olmuş, Nesrin pandemi sürecine dair, “Hepimiz insanı insan sağlığını düşündüğümüz için bu mesleği seçtik ancak öyle şartlarda çalışıyoruz ki neredeyse hiçbir hastayla doğru düzgün ilgilenemiyoruz. Damar yolunu aç ilacını ver başka serviste iş var oraya destek at geri yerine gel belirli bir iş tanımımız dahi yok” diyor. Toplu sözleşme süreci yaklaşırken bu sorunları üyesi oldukları Sağlık-Sen ile tartışamadıklarını anlatan Ayşe, “Biz sendikamızla hiçbir işi halledemedik bu zamana kadar. Bir sorunumuz olduğunda gidiyoruz, yağlayıp ballıyorlar bizi şöyle yaparız böyle yaparız diyor ama iş bir şey yapmaya gelince bahaneleri sıralıyorlar. Şov için hastaneye gelir bizlerle iki üç fotoğraf çektirir hastaneyi ziyaret ettik der gider. Sonra sendikayı bul bulabilirsen” diye yakınıyor. Toplu iş sözleşmesi dönemine girdiklerini haberlerden öğrendiğini söyleyen Nesrin, “Bir sorunumuz olduğunda sendikanın peşinden koşmak zorunda kalıyoruz. Sendikanın bizi bulup sorunlarımızı dinlemesi gerekiyor. Toplu sözleşme sürecinden bahsediliyor. Çevremizde bir iki tane yaşça büyük hemşireden duyduğumuz kadar ne olduğunu biliyoruz. Olması gereken sendikanın gelip bu süreci işçiyle paylaşmasıydı. Bunların hiçbiri yapılmadı” diye konuşuyor.

TUTANAKLAR TEHDİTLER ÖRGÜTLENMENİN ÖNÜNDE ENGEL

Emekçilerin yan yana gelememesinin sebeplerini sıralayan Ayşe, “Tutanaklar çok sık kullanılıyor. Emekçileri öyle bir hale koydular birbirlerini şikayet eder birbiriyle yarışır durumdalar. İnsanlar işimden olurum yerim değiştirilir korkusuyla bir araya gelemiyor. Özellikle bizim kuşağımız yaşça büyük olanların bahsettiği dayanışma gibi kavramlardan uzak. Hemşireler arasında 1-2 tanesi bir şeyler yapmalı diyerek ortaya çıkıyor ancak diğerleri cesaret edip onların peşinden gitmiyor. 1-2 kişiyle de koca hastaneyi değiştiremezsin. Ya o 1-2 kişi de susuyor ya da yerleri değiştirilip sindiriliyorlar” diye anlatıyor.

DOKTOR: EN TEMELDEN BAŞLAMALIYIZ

TTB üyesi bir hekim ise meselenin özellikle ücretlere sıkıştırılmış olmasından, hakların konuşulmamasından şikayet ederek, “Bir sürü yeni kamu çalışanı var, hastanede çalışanların yarısından fazlası TİS ile zam aldığını bilmiyor. Herkes devletin canı isteyince zam yaptığını sanıyor. Bizlerin öncelikli olarak yapmamız gereken TİS’in ne olduğunu yeni gelen arkadaşlara anlatmak olmalıdır. Tüm dünyada sağlık çalışanları sokakta ancak biz bugün en temelden başlamak zorundayız çünkü kimsenin gündeminde TİS yok” ifadelerini kullanıyor. Sağlık çalışanlarının taleplerini sıralayan hekim, “Uzun çalışma saatlerinin ve personel azlığının giderilmesi gerekiyor. Teknik anlamda eksikliklerin tamamlanması gerekiyor çünkü eksik olanı çalışan tamamlamaya çalışıyor. Çocuklu çalışanlar için kreş sorunu çözülmeli, gerçek enflasyon oranında yüzde 40’ın üzerinde maaş zammı yapılmalı. Performansa dayalı çalışma sisteminin ortadan kaldırılması gerekiyor” diyor.

ÖNCEKİ HABER

EGEÇEP: Kanal İstanbul’a değil, yangınlara müdahale için bütçe istiyoruz

SONRAKİ HABER

AFAD, ülke genelindeki yangınlara ilişkin bilgiler paylaştı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa