06 Ağustos 2021 01:07

Perdelenmeyecek gerçek: Göz göre göre yandık

Son 5 yılda yıllık ortalama yangın sayısı önceki beş yıla göre yüzde 11,2 artarken yanan alan miktarı yüzde 85,5 arttı.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Meltem AKYOL
Ankara

Türkiye bir haftadan fazla süredir yangınlarla boğuşuyor, ülke alev alev. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin açıklamalarına göre, 33 ilde 167 yangın kontrol altına alındı. Yedi ilde, 16 farklı yangınla olan mücadele ise devam ediyor ve yangınlara sürekli yenileri ekleniyor.

Milas'taki yangın Kemerköy Termik Santraline sıçradı, santralin çevresindeki yerleşim yerleri boşaltıldı. Yangınlarla birlikte tartışmalar da devam ediyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan önceki gece katıldığı canlı yayında “Yerleşim yerlerindeki yangınların sorumluluğu büyükşehir belediyelerine ait” diyerek topu belediyelere attı. Buna karşın yerel yönetimler kurulan koordinasyon kurullarına dahi alınmıyor. ‘Terör’, ‘sabotaj’ gibi iddialar da tartışmaların önemli parçası.

Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Atmış, bütün bu hengâmenin içerisinde kaybolmaması gereken gerçeğe dikkat çekiyor: “Hem yangını önlemede hem de yangına müdahalede önceki yıllara göre net bir başarısızlık var.”

RAKAMLARLA ‘GELİYORUM’ DİYEN YANGIN

Biraz verilerle somutlayalım. Orman Genel Müdürlüğü (OGM) verilerine göre, Türkiye’de 2009-2020 yılları arasında, yani son 12 yılda 29 bin 965 orman yangınında 98 bin 950 hektar orman alanı yandı. 2018'de 2 bin 167 orman yangını gerçekleşti. 2019’a gelindiğinde ise bu rakam bin 688 oldu. Verilere göre artış yüzde 23. 2020 yılında ise toplam 3 bin 412 orman yangı meydana geldi. Bu yangınlarda 20 bin 936 hektar ormanlık alan zarar gördü. Bu, 29 bin 487 futbol sahası büyüklüğünde bir alan demek. Yıllık verilerdeki artış dahi ‘geliyorum’ diyenin ilanı.

Prof. Dr. Erdoğan Atmış yıllık veri değerlendirmelerinin yanıltıcı olabileceğini belirterek bu verilere yenilerini ekliyor: “Ben 2010-2020 arasındaki dönemi, 5 yılık iki döneme ayırarak karşılaştırdım. Orman Genel Müdürlüğünün resmi verilerine göre; son beş yılda, bir yılda ortalama 2 bin 771 yangında 11 bin 819 hektar orman yandı.

Önceki 5 yılın yıllık ortalaması ise 2 bin 492 yangında 6 bin 372 hektardı. Bu verilere göre; iki dönem arasında yıllık ortalama yangın sayısı yüzde 11,2 artarken, yanan alan miktarı yüzde 85,5 arttı. İlk beş yıllık dönemde yangın başına düşen yanan alan miktarının yıllık ortalaması 2,42 hektarken, bu oran son beş yıllık dönemde yüzde 72,3 artarak 4,17 hektara ulaştı. Ne demek bu, yangın sayısı çok artmamış olsa bile hem yanan alan miktarı, hem de yangın sayısı başına düşen yanan alanı miktarı aşırı artmış. Bu da yangına karşı yapılan müdahalelerde önceki yıllara göre büyük bir başarısızlık olduğunu gösteriyor. İktidarın ve Orman Genel Müdürlüğünün bu değişimi görüp bu sene ve gelecek seneler için acil eylem planları hazırlayıp çok ciddi önlemler alması gerekiyordu.

ORMANLAR MADEN, VİLLA VE HES’LERE TAHSİS EDİLDİ

Yangınlara neden olan çok önemli bir etkenin orman alanlarındaki parçalanma ve buna neden olan 2/B ile orman dışına çıkarılan alanların yerleşime açılması ile orman alanlarının ‘tahsis’i olduğuna dikkat çekiyor Atmış. Ve sıralıyor: “620 bin hektar orman alanı, 2B ile orman dışına çıkarıldı, buralara villalar, siteler yapıldı. Yetmedi, ormancılık amacı dışı tahsislerle madenler, oteller, yollar, köprüler, taş ocakları için ormanlar feda edildi. İşte bakın Muğla İkizköy Akbelen ormanlarının termik santral için, Rize İkizdere ormanlarının taş ocağı için, İstanbul Çatalca ormanlarının RES’ler için, vadiler HES’ler için altın madenleri ve mermer ocakları için tahsis edildi, ediliyor.

TEMA Vakfına göre Kazdağı ormanlarının yüzde 80’i ve korunan alanlarının yüzde 55’i için maden ruhsatı verilmiş. Yine vakfa göre, pek çok ilimizin yüzölçümlerinin yüzde 70’e kadarı aynı durumda. Bunlara ek olarak yaylalardaki kaçak yapılaşmayı resmileştirdiler… Bu tür tahsislerle yok edilen ormanların miktarı 2020 yılı itibariyle 748 bin hektara ulaştı ve durmuyor da. Üstelik bu 748 bin hektarlık alan hala kağıt üstünde orman olarak görünüyor. Siz bu ormanları parçaladınız, buralara insan girdi, ormanlarda insan etkileşimi arttı, ‘insan etkileşimi artarsa yangınlar artar, insan etkileşimini azaltmalıyız ona göre tedbir almalıyız’ dedik, orada da bir şey yok.”

‘MUHALEFET BAŞARISIZLIĞI PERDELEME GİRİŞİMİNE DÜŞÜYOR’

Profesör Atmış’a göre sabotaj ya da ‘terör saldırısı’ iddiaları iktidarın kendini kurtarmak ve gerçek nedenlerin konuşulmasını engellemek için ortaya attığı ya da atılmasına engel olmadığı iddialar. Nedenini yine rakamlarla anlatıyor Atmış: “Önceki yıllarda da Türkiye’de 2 bin 500-3 bin arası yangın oluyordu, yine bu iddialar ortaya atılıyordu, bunların yüzde 51’inin nedeni bilinmiyor diye kayda geçmişken, geri kalanlardan da yılda sadece ortalama 6 yangın ‘terörle’ ilişkilendirilmiş. Kaldı ki daha yangınlar devam ederken, daha yangınların neden çıktığı belirlenmeden bu iddialar ortaya atıldı. Her sene aynısı yapılıyor, hiçbir dayanağı olmayan iddiaları Orman Mühendisleri Odası, gazeteciler ve politikacılar da gündem ediyor. Bunlar asıl meselenin tartışılmasına engel olmak içindir, ne yazık ki muhalefet de bilinçsizce bu tartışmaların tarafı olabilmektedir. Asıl mesele şudur: İktidar yangınları önlemede ve yangına müdahalede başarısızdır. İktidarın ormancılık politikası sorunludur, orman yönetiminde ciddi boşluklar vardır. Ve bunun ülkeye yükü çok büyüktür. Bu gerçeği perdelemek ve sorumluluğu üzerlerinden atmak için insanları düşmanlaştırıcı nedenlere sarılıyorlar.”

İSYAN ETTİ: ANLATIYORUZ, DİNLEMİYORLAR

Veriler açık, son yıllarda hem yana alan miktarında, hem de yangın başına düşen yanan alan miktarında ciddi bir artış var. Buna rağmen neden bir önlem alınmadı, dahası bakanlık neden her sorulduğunda ‘sorun yok’ yanıtını verdi? Atmış adeta isyan ediyor: “Biz adeta bir kısır döngüyü yaşıyoruz; Anlatıyoruz, yapılmıyor, uyarıyoruz dinlenmiyor. Bu artışı görüp, bu sene için yangınla mücadelede önceki yıllardan daha fazla hazırlık yapılması gerekirdi. Yani karadan, havadan, denizden müdahaleyi, kendi ormancılık teşkilatını kullanmayı, hatta belki askeriyeyi, polisi kullanmayı… Hepsini planlamak gerekiyordu. Ya da vatandaşların bu konuda bilinçlenmesini sağlamak, riskli ormanlık alanlara girmesini önlemek, yangın ihbarı ve yangına müdahale konusunda vatandaşları daha etkin hale getirmek vb. Bunlar yapılmadı. Tam tersine ülkedeki ekonomik kriz yangınla mücadele bütçesini kısıtladığı için araç ve gereç alımı ile yangın personelinin eğitimi ve uzun süreli istihdamı konusunda kısıtlamalara gidildi. Uçak ve helikopter kiralanması veya satın alınması konusunda yanlış kararlar alındı. Yani göz göre göre ormanlar ateşin kucağına bırakıldı adeta. Biliyorum bu ülkede hiçbir yöneticinin halka hesap vermek gibi bir kaygısı yok. Fakat onların hesap vermediği, üstelik halkı bilerek yanılttığı sürece, ne yazık ki daha çok ormanımız yanacak, bizler daha çok üzülüp kahrolacağız.”

‘AĞUSTOSTA YENİ YANGINLAR GELEBİLİR’

Ağustosun da zorlu geçeceği uyarısında bulunan Atmış yangınlara yenilerinin eklenebileceğini ifade etti. Atmış, “Kuraklık nedeniyle nem açığı var, bu da yangın çıkmasını kolaylaştırdığı gibi hızla yayılmasına da neden oluyor. Üstüne kalabalık insan etkileşimi var, pikniği, kampı, anız yakımı vs... Ciddi önlemler alınması gerekiyor. Devletin bütün kurumlarını harekete geçirerek bütün vatandaşları bilgilendirmesiyle teyakkuz durumunda olmalıyız. Eylülün ikinci haftasına kadar bu yangınlar devam edebilir, buna göre dikkatli olup riskli bölgelerin insan etkileşiminden uzak tutulması, oralara giriş çıkışın yasaklanması önemli.

Vatandaşların yangın tespiti ve ihbarı konusunda daha dikkatli olması ve devletin bütün kurumlarının bu alanlarda havada, karada ve denizde daha etkin olması lazım. Son olarak şunu da söylemeliyim ormanların yönetimi belli çıkar çevrelerinin, sermayenin istediğine göre değil toplum yararına yapılmalıdır. İktidarın tercihleri ormanları sermayenin çıkarına bir kaynak olarak kullanmaktan öteye gitmediği için söylediklerimiz işlerine gelmiyor olabilir. Fakat söylediklerimiz ciddiye alınmazsa bu tür felaketleri daha çok görür ve konuşuruz.”

SELLER, DEPREM, MÜSİLAJ: HEP AYNI YAKLAŞIM…

Afet yönetiminde iktidarın genel politikalarını da eleştiren Atmış, “Aynı şeyler sellerde de yaşanıyor. Geçen yıl Giresun’da sel olduğunda uyardık, Rize’ye de Artvin’e de geliyor dedik, dinlemediler. Sonuçta olanları görüyoruz, müsilaj için uyarıyoruz dinlemiyorlar, deprem için uyarılar yapılıyor, dinlemiyorlar. Kağıt üzerinde ve şova dönük şeyler yaptıkları için, ülkenin gerçek problemlerine çözüm bulmaktan uzaklar. Ama sonuçta olan canlara, canlılara, ağaca, ormana oluyor.” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Kendi lüksleri için ülkeyi felakete sürüklediler

SONRAKİ HABER

Milas Belediye Koordinasyon Kurulu’ndan yerel yönetimin işini zorlaştırmayın çağrısı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa