Kamu emekçileri: İnsanca yaşayacak bir maaş, grevli toplu sözleşme
6. dönem toplu sözleşme görüşmeleri başlayan kamu emekçilerinin toplu sözleşme beklentisi, iş güvencesi, grevli toplu sözleşme ve insanca yaşayabilecek bir ücret.
Fotoğraf: Dilek Omaklılar/Evrensel
Ramis SAĞLAM
İzmir
6 milyona yakın kamu emekçisi ve emekliyi ilgilendiren 2022-2023 yıllarını kapsayan 6. dönem toplu sözleşme görüşmeleri 2 Ağustos’ta başladı. Yoksullaşmanın artarak sürdüğü, kayıpların karşılanmadığı, enflasyon karşısında ücretlerin eridiği koşullarda başlayan toplu sözleşme görüşmelerinden kamu emekçilerinin beklentisi ise iş güvencesi ve insanca yaşayabilecek bir ücret.
İzmir’de görüştüğümüz kamu emekçilerinden Tüm Bel-Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Buse Engin, öncelikle grev hakkının konuşulması gerektiğini, grev hakkı olmadan gerçek bir toplu sözleşme yapılamayacağını ifade etti.
KESK ve bağlı sendikaların işyerlerinde emekçilerle beraber hazırladığı taleplerin karşılanması gerektiğini söyleyen Engin, “Bizler biliyoruz ki grev hakkı olmadan gerçek bir toplu sözleşme yapılamaz. Ön lisans ve lisans mezunlarının ek göstergesi 3600’e yükseltilmesini, bunun dışında kalan tüm kamu emekçilerinin ek göstergelerinin 800’er puan artırılmasını, yan ödemelerin emekliliğe sayılmasını, kreşlerin açılmasını, emekçilerin görüş ve önerilerinin alınarak demokratik bir kamu yönetiminin uygulanmasını, liyakat uygulamasının kamu kurumlarında hakim kılınmasını, emekçilerin şimdiye kadar olan kayıplarının karşılanmasını ve insanca yaşayacak bir ücret için 2022 yılı için yüzde 43.5, 2023 yılı için 2022 yılında gerçekleşen TÜFE artı ÜFE ortalaması üzerine artı 3 puan refah payı verilerek maaş hesabının yapılmasını istiyoruz” dedi.
‘KRİZ MEVCUT SORUNLARI DAHA DA AĞIRLAŞTIRDI’
Daha önce TİS masalarında Memur-Sen yüzünden birçok haktan mahrum kaldıklarını söyleyen BTS İzmir Şube Başkanı Erdal Akyol, “İnsanca yaşamaya yetecek bir ücretten güvencesiz, sözleşmeli istihdama son verilmesine, gelir vergisi adaletsizliğinin ve ek gösterge adaletsizliğinin ortadan kaldırılmasından ek ödemelerin emekli aylıklarına yansıtılmasına kadar hiçbir temel sorunumuz çözülmemiştir” diye konuştu.
OHAL döneminde ekonomik krizin daha da görünür hale geldiğini belirten Akyol, ekonomik krizin mevcut sorunların daha da ağırlaşmasına neden olduğunu, bugüne kadar ellerinden alınanları geri almak istediklerini söyledi.
‘GÜVENCESİZ İSTİHDAMA SON VERİLSİN’
İş güvencelerini fiilen kullanılamaz hale getiren tüm düzenlemelerin kaldırılması gerektiğini dile getiren Akyol, “Sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil gibi hür türlü güvencesiz istihdama son verilmesini, tüm kamu emekçilerinin güvenceli-kadrolu istihdam edilmesini istiyoruz. Performans, esnek çalışma gibi kamu hizmetlerinde niteliği düşüren, kamu emekçilerini birbirinin rakibi haline getiren uygulamalara son verilmesini talep ettiğimiz bir TİS süreci istiyoruz” dedi.
‘TALEPLERİMİZİ SAĞLIK EMEKÇİLERİYLE BELİRLEDİK’
Pandemiyle birlikte sağlık emekçilerinin sorunlarının dağ gibi biriktiğini dile getiren SES İzmir Şube Eş Başkanı Erkan Batmaz, bu süreçte sorunlarına birçok yeni sorun eklendiğini söyledi. Bazı taleplerinin TİS koruması altına alınmasını istedikleri ifade eden Batmaz, “SES olarak, TİS masasına gönderilmek üzere belirlediğimiz talepleri, işyerlerinde kurulan sandıklardan ve işyerlerinde TİS amaçlı yapılan toplantılardan elde ettiğimiz sonuçlar ve anketlerle belirledik” dedi.
Kamu emekçilerinin önümüzdeki iki yıl boyunca hangi mali ve sosyal haklarla, hangi koşullarda çalışacağının belirlendiği TİS görüşmelerindeki siyasal iktidar faktörüne değinen Batmaz, “Yöneticilerin baskısıyla üyeliklerin yapılıyor olması yetkili sendikanın yandaşlıktan kaynaklı üye kaygısı yaşamaması ise toplu sözleşme masasında emekçilerin taleplerinin değil siyasi iktidarın beklentilerinin karşılık bulmasına neden olmaktadır. Toplu pazarlık sürecinde emekçinin en önemli gücü olan grev hakkının kullanılamaması zaten bu pazarlığın kimin lehine sonuçlanacağını gösteren, eşit olmayanlar arasındaki bu sözde pazarlık süreci hükümetle yandaş sendika arasında oynanan bir ortaoyunudur” diye konuştu.
‘TALEPLERİMİZ DE MÜCADELEMİZ DE ORTAKLAŞMALI’
Gaziemir Sosyal Güvenlik Kurumu BES Temsilcisi Şükrü Dinçel de kamu emekçilerinin mücadelesinin ortaklaşması gerektiğini belirtti. İşyerlerinde mücadeleyi ortaklaştırmadan toplu sözleşme masasından bir sonuç alınamayacağını söyleyen Dinçel, “Pandemi sürecinde yoksullaşmayı hayatımızda derin bir şekilde hissettik. Kamu emekçilerine uzun zamandır vadedilen taleplerimizin bu dönem bağıtlanmasını istiyoruz. Sendika ayrımı yapmadan işyerlerinde çalışan tüm kamu emekçilerinin talepleri herkes tarafından biliniyor. Ek ödemelerin temel ücrete dahil edilmesi, ikramiyelerin verilmesi, yoksulluk sınırının üzerinde olacak şekilde maaş zammı, 3600 ek gösterge, vatandaş odaklı hizmet anlayışı yüzünden yok edilen kamu emekçisinin itibarının iadesini ve ihraç edilen arkadaşlarımızın iadesini talep ediyoruz” dedi.
‘BEKLENTİMİZ ORTAK MÜCADELENİN ÖRGÜTLENMESİ’
Ekonomik krizin, yoksul emekçi yığınlar içinde daha da ağır hissedildiğini söyleyen Eğitim Sen Torbalı Temsilcisi Nuri Önder de “Pandemi koşulları hak gasplarının gerekçesine dönüştürülmüşken tüm emekçilerin talep ve beklentileri muhtemelen birbirinden çok farklı olmayacaktır. Sendika ve konfederasyonlardan beklentimiz TİS talepleri için mücadeleyi ortaklaştırmalarıdır” dedi.
Emekçilerin sendikalardan hiçbir beklentisi kalmadığını ifade eden Önder, sendikaların asıl olarak bu gerçeği görmezden gelmesinden kaynaklı TİS sürecinin emekçiler açısından iktidarın enflasyon oranında yapacağı zamlardan öte bir şey ifade etmediğini söyledi.
Konfederasyonların kendilerini “emekçi dostu” olduğunu gösterme yarışı dışında ve günü kurtarmayı aşan bir hedefleri olmadığının altını çizen Önder, sadece kendilerinin değil çocuklarının da geleceğinin ipotek altına alındığını bu şartlarda, insanca yaşam için emekçilerin birleşik mücadelesini örgütlemek üzere ortaya konan bir politika olmadığını söyledi.
Önder, “Konfederasyonlar örgütsel bencilliklerini bir tarafa bırakıp birleşik mücadeleyi örgütleyecekler mi? Gerçekten 3 milyona yakın kamu emekçisinin taleplerinin yaşama geçirilmesi için samimiyetle yaklaşan hangi konfederasyon ise diğerlerini bu ortak mücadeleye dahil etmek üzere çağrılar yapacak mı? Emekçileri birleşik mücadele fikrine kazanacaklar mı? Ancak tabii ki bunlar TİS öncesindeki birkaç haftanın işi değil, bütün bir yılın mücadele hedefi olması gerektiği de ortada” dedi.