09 Ağustos 2021 00:05

Van'a gelen Afgan göçmen: "4 gün boyunca çocuklarımız kucağımızda yürüdük"

Van’a gelen Muhammed Yunus Alemyar, "Sınırdan buraya çok zor geldik, 4 gün boyunca çocuklarımız kucağımızda yürüdük. Biraz bisküvi yedik. Çocuğum hasta, hastaneye de götüremiyoruz" diyor.

Hüseyni Ailesi | Fotoğraf: Fırat Topal/Evrensel

Paylaş

Fırat TOPAL
Van

Taliban’dan kaçan Afgan göçmenlerin Türkiye’deki ilk duraklarından Van’dayız. Van’da Evrensel’e konuşan göçmenler, “Dolandırıldık, aç susuz parka bırakıldık. İş yok, para yok, bazen yardım eden olmazsa aç kalıyoruz Ama savaş yok, bomba yok, rahat uyuyoruz, Afganistan’da güzel gün yoktu” diyorlar.

ABD’nin Afganistan’dan çekilme kararı sonrası Taliban, ilerlemeye devam ediyor. Savaşın hızla tırmandığı Afganistan’dan Türkiye’ye büyük bir göç dalgası yaşanacak mı sorusu henüz yanıtsız kalırken Van’da sınırda örülmesi beklenen duvar tamamlandı. Bu sürede, kazılan hendekler, arttırılan denetim Türkiye’nin bu konuda bir hazırlık yaptığına işaret ediyor. Son yıllarda Türkiye’ye Pakistan, İran, Bangladeş, Hindistan ve daha çok Afgan sığınmacı ya da göçmenin yoğun olarak geçiş yaptığı kentlerin başında gelen Van’ın geçmişten bugüne göçmenler için bir geçiş güzergahı olduğu ama son yıllarda kitlesel geçişlerin basına yansımasıyla kentteki göçmen meselesi daha görünür hale geldi diyebiliriz. Daha çok ekonomik sebeplerle Türkiye’de iş bulmak ya da aynı umutla Avrupa’ya geçmek için önce bir şekilde Türkiye’ye giriş yapıyorlar. Afgan göçmenlerin artık ülkelerini terk etmelerinin ekonomik boyutuna bir de Taliban’ın Afganistan’daki ilerleyişi eklendi. Taliban’ın işgal ettiği kentlerdeki gençleri savaşa zorlaması üzerine Afganistan’da yaşayan gençlerin ülkelerini terk etmek dışında bir şans bırakmıyor… Bunu daha sonra göçmenlerle yaptığımız röportajlar teyit ediyor…

YOLLARDA GÖÇMEN SESSİZLİĞİ

Diyarbakır’dan Van’a yola çıkıyorum. Yol boyunca daha önce şahit olduğum göçmenlerin kitleler halinde Diyarbakır’a ilerleyişi yok. Yol kenarlarında tek bir göçmen yok, bu sessizlik Diyarbakır’ın otogarında başlıyor aslında. Yola çıkmadan önce otogarda gördüğüm göçmen sayısı bir elin parmaklarını geçmedi. Bu durum Van’a vardığımda da devam etti. Van Otogarı daha önceleri onlarca göçmenin kaldığı sığınak gibiydi. Şimdi ise kimseler yok otogarda. Kent merkezinde de durum böyle. Kentte bu defa göçmenleri bulabilmek üzere adres almak oldukça zordu. Evet geçişler devam ediyor ama çoğu kent sakini nerede olduklarına dair fikir beyan edemiyordu. Kimi, “Selden dolayı geçişler olmuyor”, kimi “Sınırdaki denetimden dolayı eskisi gibi gelmiyorlar” kimisi ise “Yakalanıp sınır dışı ediliyorlar diye artık kent merkezinde gezmiyorlar “şeklinde yanıtlar veriyor. Fakat varlar ama neredeler? Kentte hayalet gibi dolaşıyorlar. Van’da dolaşmaya başladıktan sonra birer ikişer görüyorsunuz sokaklarda daha çok parklarda, anlaşılan artık kalabalık gezmiyorlar.

AFGANİSTAN’DA GÜZEL GÜN YOKTU

Dolaştığımız parklardan birinde Hüseyni ailesini görüyoruz, yanlarında 3 çocuk ve bir puset, pusetin içinde küçük bir battaniye, duvar dibinde oturuyorlar. Çocuklarının en küçüğünün vücudunda yaralar oluşmuş, hasta olduğu her halinden belli. Onlara doğru ilerliyoruz, selam verdikten konuşmaya çalışıyor. Türkçe bilmediklerini söylüyorlar. Baba Ekber Hüseyni oturduğu yerden kalkıp parkın sonundaki Tanha’ya doğru götürüyor. Tanha (25) bizi görünce selam veriyor. Tanha’nın Türkçe bildiğini anlatmaya çalışıyor anlaşılan. Ekber Hüseyni, ailesinin yanına doğru ilerlerken Tanha ile sohbet etmeye başlıyoruz. Tanha, Van’a geleli 3 ayı geçmiş kardeşi Miriwet (17) ile geldiği günden beri parklarda yatıp kalktığını söylüyor. Afganistan’da askermiş Tanha, Taliban ilerlemesi ile kardeşini de yanına alıp Afganistan’ı terk etmek zorunda kaldığını söylüyor, çok geçmeden anne ve babasının Taliban tarafından öldürüldüğünü de ekliyor. Tanha, yaşadıklarını anlatmaya devam ediyor: “Yüz gündür buradayım. Para yok bir şey yok. O parkta bu parkta yatıyorum. Bana ekmek alın diyorum, alıyorlar. İş yok, iş aradım yok. Bir yerde çalıştım para mara yok dedi adam kovdu. Ben Afganistan’da askerdim. Afganistan’dan İran’a sonra Türkiye’ye geldim. Çok gelen var. Biz 10 kişi geldik, 3 kişi kaldık, diğerleri İstanbul’a gitti. Kaçakçıya para verdim, beni burada bırakıp kayboldu. Başka da para yok, İstanbul’a gidemiyorum, burada kaldım. Kolumda platin var, çalışırken zor oluyor ama çalışırım. Asker olduğum için Afganistan’da kalamam. 2 ay önce Taliban uykuda baskın yaptı, anne ve babamı öldürdü. 3 kardeşiz, bir kardeşim benimle, diğeri İstanbul’da. Onun yanına gidecektik, gidemiyoruz. Burada da şimdi para yok, iş yok. Parkta yatıyoruz, gece soğuk oluyor. Ama savaş yok, bomba yok, rahat uyuyoruz. Burada iyi insanlar bize yiyecek veriyor, bazen kimse gelmiyor aç kalıyoruz. Afganistan’da güzel gün yoktu. Hep savaş, hep bomba” diyor.

ÇOCUKLARIMIZ KUCAĞIMIZDA 4 GÜN YÜRÜDÜK

Ardından Tanha’dan Hüseyni Ailesi ile konuşmak için bize tercümanlık etmesini istiyoruz. “Tamam” dedikten sonra Hüseyni ailesiyle sohbetimize devam ediyoruz. Ekber Hüseyni (39) 3 çocuk babası, ailesiyle Van’a geleli 10 gün olmuş. Geldiği günden beri çocukları ve eşiyle parklarda kalıyor, bazen birilerinin kendilerine barınacak yer sağladıklarını misafir ettiklerini söylüyor. Ekber Hüseyni, kendilerini İstanbul’a bırakması için kaçakçı ile anlaşmış fakat kaçakçı tüm paralarını alıp onları Van’da bırakıp gitmiş, bir daha da dönüş yapmamış. Ekber Hüseyni, Afganistan’dan buraya geliş nedenini anlatıyor. “Taliban, onlara katılmam için tehdit etti, daha sonra babamı öldürdüler. Taliban elbisesini giymeyenleri vuruyorlar. 10 gündür buradayız. Gece parktayız, soğuk oluyor çocuklar var.  Bazen insanlar bize alıp yemek veriyor. Sadece bir örtü var. İstanbul’a gitmek için kaçakçıya para verdik, 39 milyon tümen verdik. Bizi burada bıraktı” diyor.

Eşi Şükriye Hüseyni ise hasta çocuğunun telaşıyla çok fazla konuşmak istemese de çok zor şartlarda Van’a ulaştıklarını ve çocuklarının sağlığı için bir an önce iş ve barınacak yer bulmak zorunda olduklarını söylüyor. Anne Hüseyni, “Sınırdan buraya çok zor geldik, 4 gün boyunca çocuklarımız kucağımızda yürüdük. Biraz bisküvi yedik. Çocuğum hasta, hastaneye de götüremiyoruz. Parkta uyumak sıkıntı, Çocuklarım hastalanıyor. Çalışmamız lazım. Çocuklarımıza bakmak için. Burada savaş yok diye rahat uyuyoruz ama çocuklarıma bakmam lazım” diyor.

KAÇAKÇILAR ERZURUM YERİNE VAN’A BIRAKTILAR

Kent merkezinden ayrılıyor, geçiş güzergahı olan Edremit’e bağlı Kurubaş Mahallesi’ne geçiyoruz. Kurubaş Mahallesi’ne vardığımızda mahalleye uzak bir noktada küçük gruplar halinde geçişlerin olduğunu görüyoruz. Daha önce mahalle içerisinde derme çatma barınaklardan arasından geçişin olduğu tepeye doğru ilerliyoruz. Üçerli, beşerli yürüyen göçmenlere yaklaştığımızda grupların bir araya geldiği yerde yüzler oluyor sayıları. Onlara doğru ilerlerken ilkin polis sanıp panikliyor ve sağa sola kaçmaya başlıyorlar. Bu durum birkaç dakika devam ediyor, gazeteci olduğumuzu söylememize rağmen. Ardından aralarından bir genç yanındaki arkadaşlarıyla yanımıza gelince etraftaki diğer gruplar da yanımıza geliyor.

Fezlulrahman Fezli (19), Afganistan’dan Van’a yolculuğu 30 gün sürmüş, 25 gündür de dışarıda arkadaşlarıyla dere kenarlarında yatıp kalkıyor. Afganistan’dan kaçış nedeni Taliban. Asker olan 3 ağabeyi Taliban tarafından öldürülmüş, bunun üzerine ailesi, Fezli’yi Türkiye’ye gönderiyor. Fezli de diğer göçmenler gibi kaçakçılar tarafından dolandırılmış, parası olmadığı için de gidecek bir yeri de yok. Fezli, “25 gündür buradayız, paramız yok, açız. Şehre girsek polis, asker var. Akşam sokaklara iniyoruz, sonra tekrar geri dönüyoruz. 800 dolar para verdim. Annem iki ineğini satıp parasıyla beni buraya gönderdi. Biz 3 kişi geldik, yolda 10 kişi olduk. Sonra kaçakçılar bizi buraya bırakıp gittiler. Bizi Erzurum’a bırakacaklardı, Van’da bıraktılar” diyor.

TALİBAN OLMASA ŞİMDİ GERİ DÖNERDİM

Muhammed Yunus Alemyar (28) Afganistan’da 19 gündür Van’da dışarıda yatıp kalkıyor 4 kardeşiyle birlikte. Daha önce polis olan Alemyar, şimdi ise bir dağ başında 5 kardeşiyle, dolandırıldığı kaçakçı tarafından İstanbul’a gitmeyi bekliyor. Alemyar, “Kişi başı 900 dolar verdik. Kardeşlerimle birlikte Afganistan’dan Pakistan’a, İran’a sonra Türkiye’ye geldik. İki kardeşim İstanbul’da çalışıyor. Onların yanına gitmek istiyoruz. Afganistan’da Taliban olmasa şimdi geri dönerdim. Anne, babam orada dün görüştüm mahalleden kaçmışlar Taliban yüzünden. İktisat bölümü mezunuyum, bir kardeşim Ziraat bölümü okuyordu, bitiremedi. Diğerleri de okuyordu, bırakmak zorunda kaldı.  Hepimizin hayali çalışıp ailemize bakmak. Burada bekliyoruz, en son dün sabah yemek yedim. Bekleyeceğiz. Akşam şehre inip ekmek alıp geri döneceğim” diyor.  

PARAMIZI ALIP GELMEDİLER

Muhammed Alem (22), ise “Taliban 4 oğlundan birini ver deyince babam beni Türkiye’ye gönderdi. Buraya geldik, kaçakçılar bizi aç susuz burada bırakıp gittiler. Paralarımızı alıp gelmediler. 800 dolar para verdim. Hayvanları satıp akrabalardan borç aldık. Ankara’ya gidecektim, kuzenim orada bana iş bulacaktı. Şimdi gidemiyorum, param yok. Nasıl gideceğimi de bilmiyorum. Gece soğuk uyuyamıyoruz. Polis bizi yakalayıp geri gönderse İran’da bizi tutuyorlar. İşkence edip ailemizi arıyorlar, para istiyorlar. Yola çıkamıyoruz, araba bizi almasa, ekmeğimiz de yok, nereye gideceğiz. Kaçakçı ne zaman gelir bilmiyoruz, perişan olduk” diyor. Tekrar bir telaşla dağılıyorlar.

 

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

İran ertelenmiş bir savaşın eşiğinde

SONRAKİ HABER

"Evleri yıkılacak insanlarımızın feryadını duyun"

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa