ve yanan gözlerimizle durduk bu dünyanın üzerinde*
Tek adam yönetimi ülkeyi yangın yerine çevirmiştir ve elbette bu ateş söndürülmelidir. Biz Türkiye gençliği için ise yanan bu ateşi söndürmek adına mücadele kaçınılmaz bir gerekliliktir.
Kaynak: Max Pixel
Memleketin gündemi bir haftayı aşkın süredir devam eden Akdeniz ve Ege bölgesindeki orman yangınları ile kasıp kavruldu. On binlerce hektar ormanlık alan yandı kül oldu. Birçok yerleşim yeri zarar gördü. Birçok köylünün geçim kaynağı olan zeytinlikler yandı, yerleşim yerlerindeki pansiyonlar, dükkânlar, evler zarar gördü. Çok sayıda canlı yaralandı, hayatını kaybetti. İlk günlerde “Ormanlar neden yanıyor?” sorusu yerini uzun zamandır “Yangınlar neden söndürülmüyor?” sorusuna bıraktı. İktidarın zaten tartışmalı olan afet yönetimi daha da tartışılır hale geldi. Yangının yerleşim yerlerine, zeytinliklere, termik santrale sıçraması zaten bölge halkında öfke yaratırken yangın sırasında can veren hayvanlar için “beyaz et” ifadesinin kullanılması, Erdoğan’ın halka çay “ikram etmesi” bardağı taşıran damlalar oldu. Hemen hemen her kesimden genç de bu orman yangınlarına ve tek adam yönetiminin afet yönetimine tepki gösterdi.
TEK ADAM YÖNETİMİ ÜLKEYİ ATEŞE VERİYOR!
Bu rota yazıldığı sürede Muğla ve Antalya’da yangınlar devam ediyordu. Ülkede devam eden yangın sadece ormanlarımızda değil. Tek adam yönetimi ormanlardaki yangınları söndürmemesi gibi, bölgeyi ranta açacak hamleleri gibi memleketi de yangın yerine çevirmeye devam ediyor. Yoksulluk, eşitsizlik, siyasal baskı ve yasaklar artarken iki yıllık pandeminin getirdiği sorunlar hala devam ediyor. Okulların yüz yüze açılması beklenirken YÖK Başkanlığındaki değişiklik, Milli Eğitim Bakanı’nın istifası, eğitim politikaları bakımından ne kadar dengesiz bir hat izlediğini ortaya koyuyor. Eski Bakan Selçuk kendi okullarını ihya edecek bir pandemi politikası uygulayıp yoluna devam etti, yenisinin sorunlarına çözeceğine dair inanç lise öğrencileri arasında neredeyse yok. Öte yandan genç kadınların tek adam yönetiminin politikalarına karşı tepkisi sürüyor. Hali hazırda kadınların İstanbul Sözleşmesi’nin iptaline yönelik tepkileri sürerken kadın cinayetlerinin failleri salıveriliyor, yeni cinayetlere azmettiriliyor. Yani her alanda problemler derinleşiyor. Tek adam yönetiminin politikaları ülkeyi hem temel anlamıyla hem de mecazen ateşe veriyor.
TOPLUMLAR TARİHİ MÜCADELELER İLE YENİLENME TARİHİDİR
Elbette tek adam yönetimine yönelik her kesimden gelen tepki artık AKP iktidarının son bulacağı gibi bir ön kabulünde yaygın dillendirilmesine sebep oldu. Birçok kesim artık yangın meselesinin bardağı taşıran son damla olduğunu ve AKP’nin eskisi kadar halk kesimleri tarafından benimsenmediğini ifade etti. Burjuva muhalefeti ise son dönem politikasının en öne çıkan formülünü yine ortaya attı, 2023 seçimlerini işaret etti. Erdoğan yönetiminin toplumun çeşitli kesimlerinden ciddi derece tepki çektiğini inkâr etmek saçmalık olur. Ancak tek adam yönetiminin eskisi kadar destekçisinin olmayışından artık tamamen gidici oldukları, hiçbir şanslarının olmadığı, güzel günlerin ise sancısız, bunalımsız bir oy atma eylemi ile geleceği sonucunu çıkartmak da çok doğru olmaz. Tek adam yönetimi ülkeyi yangın yerine çevirmiştir ve elbette bu ateş söndürülmelidir. Ancak bunu mücadele pratiği dışlanmış, havaleci bir yönteme indirgemek, zamanını ötelemek zayiatı artırdığı gibi uzun süre altından kalkamayacak sonuçlar doğurur. Buradan çıkaracağımız sonuç umutsuzluğa kapılmak olmamalı. Doğanın tarihi bize gösteriyor ki yangınlar, afetler, çeşitli doğal felaketler ne kadar tahribat yaratırsa yaratsın doğa boşluk bulduğu anda kendini yeniler. Bu durum toplumlar tarihi açısından da geçerlidir. Kriz anları, çatışma ve kargaşa anları bu çatışmaların içinden çıkan mücadeleci hareketler ile kendini yeniler. Memleketteki yangının son bulması için tek adam yönetiminin karşısında mücadele edilmesi ile kaçınılmaz bir bağ içindedir.
Biz Türkiye gençliği için ise yanan bu ateşi söndürmek adına mücadele kaçınılmaz bir gerekliliktir. Ne uzun süreli seçimleri beklemekten ne de sancısız burjuva geçiş formülerinin tatbik etmekten sonuç çıkar. *Nazım Hikmet’in neşrettiği gibi:
Ateşi ve ihaneti gördük
ve yanan gözlerimizle durduk
bu dünyanın üzerinde.