Ülke gündemi milliyetçiliği ve ayrımcılığı artırıyor
“Yarın öbür gün üniversite için Batı’ya gidersem "Bana da yaparlar mı, ben de karşılaşır mıyım.?" diye düşünüyorum.”
Fotoğraf: MA
Süleyman ATALAY
Diyarbakır
Bildiğimiz gibi geçen hafta Konya’da bir ailenin öldürülmesi, aylardır hatta yıllardır süren HDP binalarına ve Kürtlere yönelik saldırılar aynı zamanda Türkiye’nin birçok yerinde önlenemeyen yangınlarla yoğun bir gündem oluşturacak gibi duruyor. Biz de Diyarbakır’da gençlerin kendilerini sürekli baskıda hissettiği gündeme dair ne düşündüklerini, bu olaylara karşı nasıl baktıklarını konuştuk.
“HİÇBİR NEDEN HİÇBİR SEBEP KİMSEYİ BİR AİLEYİ YOK EDEMEZ”
İlk olarak kafede çalışan kadın bir arkadaşa son dönemde yaşanan ırkçı saldırılara dair düşüncelerini soruyoruz, “Her toplumda illaki ayrımcılık vardır. Batı’da bu daha yıkıcı olabiliyor. Her ne olursa olsun iki aile arasında olsa bile böyle bir şey olamaz, olmamalı ki ben saldırının iki aile arasında yaşanan sorundan kaynaklı olduğunu düşünmüyorum. Ben her türlü milliyetçiliğin karşısındayım, kimse kimsenin canını alamaz. Hiçbir neden hiçbir sebep kimseyi, bir aileyiz yok edemez. Saldırıların kolay kolay önleneceğini sanmıyorum çünkü herkes kendi çıkarı için bir şeyler yapıyor” diyor ve kendi ailesinin ve komşularının da bu tür durumlarla karşılaştığını belirtiyor, “Bizim aile geçen sene mevsimlik işçi olarak Karadeniz’e gittiler orada saldırıya uğradılar. Aynı şekilde komşularımız gittiler dayanamayıp geri döndüler” diyor ve ileride kendisinin de bu durumla karşılaşabileceğini belirtiyor, “Zoruma gidiyor. Yarın öbür gün üniversite için Batı’ya gidersem bana da yaparlar mı, ben de karşılaşır mıyım diye düşünüyorum. Keşke insan gibi düşünüp yaşasak böyle görsek karşımızdakini” diyerek sözünü bitiriyor.
“SENİN KENDİ UÇAĞIN VAR MI Kİ YARDIM TEKLİFİNİ REDDEDİYORSUN?”
Daha sonra ise Mazlum’a yaşananlar hakkındaki düşüncelerini soruyoruz, “Diyarbakır’da bu kadar Batılı varken, hiçbiri saldırıya uğramazken buradan gidenler, oraya yerleşenler şiddet, baskı ve ölümlerle karşılaşıyorlar. Arapça yazılı dükkanlar ve tabelalar var ama Kürtçe yazılı bir dükkan gördü mü insanlar daha farklı bakıyorlar. Herkesin amacı farklı. Kendimi kurtarayım peşinde yukarıdakiler. Öncelik kendileri. İnsanları refaha çıkaralım peşinde değiller” diyor. Sonra ise son dönemdeki yangınlara dair ne düşündüğünü soruyoruz, “Mesela yakılan yerler otellere, yeni turistik alan ve imara açılacak. Herkes kendi çıkarında” diyor ve yardım taleplerine karşı cephe alındığını belirterek, “Uçak yardımı geliyor kabul etmiyorlar. Senin kendi uçağın var mı ki reddediyorsun?”
“BU TÜR IRKÇI VE BASKICI TUTUMLARA SÜREKLİ MARUZ KALIYORUZ”
Son olarak Mustafa ile saldırılara ve yangınlara dair konuşuyoruz, “Bizim akrabalarımız da Sakarya’da saldırıya uğradı. Bu tür ırkçı ve baskıcı tutumlara sürekli maruz kalıyoruz. En son Konya’da olduğu gibi bu tür durumlarla karşılaşan yakınlarımız var ve bunların çözümü için kimse bir şey yapmıyor, normal bir olaymış gibi görüyorlar” diyor ve son günlerde Türkiye’yi saran yangın dalgasından da bahsediyor, “Yangın çıkan yerler otellerin olduğu işte ormanlık alanların yoğunlukta olduğu önemli yerler. Buraların yanması onların umurlarında değil çünkü yenilerini yapacaklar ve bu onlara rant sağlayacak yani ticari amaç güdüyorlar” diyor ve yıllardan beridir bölgede devam eden yangınların da olduğunu ama çoğunluğun ses çıkarmadığını söylüyor, “Bölgede birçok alan yok olup gitti sorsan bir sürü neden sayarlar. Terörü bitirmek, yok etmek için yaptık derler. Önemsemiyorlar bunun altında da bir milliyetçilik ve ayrımcılık illaki yatıyor” diyerek sözlerini tamamlıyor.