11 Ağustos 2021 09:08

Kadın Çalışmaları Atölyesi'nden notlar

İzmir Emek Gençliği’nin Gençlik Yaz Kampı’ndaki kadın çalışmaları atölyesinde kadının toplumdaki konumuna, eşitsizliğin sebebine dair sürdürülen tartışmaları atölye yürütücüleri değerlendirdi.

Kaynak: Kimson Dua/Unsplash

Paylaş

Selin KURŞUN

İzmir

 

Geçtiğimiz günlerde İzmir Emek Gençliği’nin düzenleği Gençlik Yaz Kampı’nı tamamladık. 5 günlük kamp boyunca yürütülen Kadın Çalışmaları Atölyesi’nde kadının toplumdaki konumuna, toplumsal eşitsizliğin sebebine dair pek çok tartışma yürüttük.

KADINI EVE BAĞLAYAN DOĞURGANLIĞI MIDIR?

Kadınların sosyal hayatını, ev içerisindeki durumlarını tarihsel bir şekilde inceleyerek başladık atölyeye. Bu konu kadının konumunun stabil olmadığını, tarihsel ve konumsal olarak sürekli değiştiğini bize kanıtlarken tartışmalarımızı bu değişim üzerine çekmeye yöneltti. Kadınların doğum yapmasıyla geri planda kalmasını özdeşleştiren pek çok katılımcı bu durumun belirleyici bir etken olmadığını fark etti. İlk toplumlara baktığımızda ekonomisi hayvancılığa dayalı toplumların aksine tarıma dayalı toplumlarda kadının doğum yapmasının ve kadının kendisinin çok önemli olduğunu, kutsal olanın kadın olduğunu fark eden katılımcılar bu durumu artık ekonomik temellerle ilişkilendirmeye başladı. Kadınların üretimdeki rollerini irdelerken hayatlarındaki değişimi de irdeledik. Başlangıçta kadınların hayatlarındaki değişimi sadece kendileriyle ilgili gören atölye katılımcıları, tartışmaların sonunda bunun toplumdan ayrı düşünülemeyeceğini, toplumun kendi dinamiklerinden bağımsız olmadığını görmeye başladı. Toplumların da değiştiğini fark eden katılımcılar bugün karşılaştığımız hiçbir şeyin hep söylendiği gibi aynı olmadığını ve tekrar etmediğini fark etti.

Yürütülen tartışmalarda diğer karşımıza çıkan fikirler ve sorulan sorular kadınların günümüz toplumunda geri planda olmasının sebepleri üzerineydi.

HAYATLARIMIZI SINIRLAYAN DURUMLAR TERCİH ALANIMIZI DARALTIR

Kadınlar iş hayatında bulunamazsa, evde çocuk bakması ve ev işlerini yapması gerekirse eve hapsolduğu üzerine genel bir kanı vardı. Bunun doğru bir yanı var. Kadınların sosyal alanlarda bulunması ve düzenli bir ekonomik gelirinin olması önemlidir ancak bunlar kadınlara sosyal alanların açılmasına ve istihdamın sağlanması koşuluna bağlıdır. Bu imkânın önünün tıkanması ya da bir limitinin konulması durumunda hayatı sınırlayan sebep bir tercih meselesi olmaktan çıkar. Hayatımızdaki şeylerin tamamen bizim inisiyatifimizde olmadığını, bir zorunluluk çerçevesi olduğunu gören katılımcılar bir yandan da her ne kadar bizim hayatımızı kıskaca alan bir sistem olsa da bunu değiştirmenin elimizde olduğunu da gördü. Çünkü hiçbir toplum kendi kendine değişmemişti, gerekli koşullar oluşmuştu ve o koşullardaki devrimci sınıf bunu değiştirmişti.

İnsanların üretimdeki rolüne göre bir hayat standardı olduğunu söylemek mümkündür ve kadınların da sadece üretim safhalarında değil, yeniden üretim safhalarında da rolü vardır. Bu tartışmalarda karşılaştığımız en yaygın fikir ise yeniden üretimin kapitalizm koşullarında da kadın ve erkek arasında paylaşılabileceğiydi. Ev işlerini ortak yapan aileler vardı ve eşit bir şekilde iş yapıyorlardı, bunların yanındaki çarpıcı olansa erkeğin kadına yardım ettiği söylemiydi.

TEK ÇÖZÜM SİSTEMİ DEĞİŞTİRMEK

 Bu sistemde kadının konumu değişebilir mi sorusunu tartıştığımızda katılımcıların kafasındaki pek çok soru işareti de kayboldu. Bu kapitalist koşullar altında ev işi paylaşımında olabilecek en ileri seviye erkeğin yardımı olabiliyor, bu işler kadının sorumluluğu altında kalmaya devam ediyor. Bu durumun ne zaman değiştiğini ya da değişebileceğini konuştuğumuzda ev işlerinin toplumsallaştırılması gerektiği kanısına vararak bunun tarihsel örneklerini Sovyetler’de inceledik. Yıkanan çamaşırlar, yapılan yemekler, ev içine dair her iş toplumsallaştırılmadan kadına yıkılan yük bitmeyecekti. Ekonomik bir kriz olduğunda işten ilk çıkarılan, cinsel tahakküm altında bile tutulmaya çalışılan, her türlü mobbinge ve tacize maruz bırakılan kadınlar söz konusu üretim olduğunda yeniden üretim safhasına da akın akın çağrılıyorlar. O günün koşullarına göre hareket ettirilecek potansiyel bir grup olarak elde tutulan kadınların bu sistemdeki yerini değiştirecek tek değişim sistemin değişimidir. Yoksa kadınlara yıkılan yeniden üretim alanına yapılacak tek şey yardım etmek olarak kalır.

ÖNCEKİ HABER

Gazeteci Hayri Demir’in ölümle tehdit edilmesine savcılık takipsizlik kararı verdi

SONRAKİ HABER

Sporda cinsiyetçi estetik ve kadın bedeninin tahakkümü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa