Van’da ne iş ne umut ne de gelecek var
Vanlı yurttaşlarla ekonomiyi ve işsizliği konuştuk. Gençler geleceklerinden umutsuz, yaşlılar "İşçi Durağı"nda ağır işler için seçilmeyi bekliyor…
Fotoğraf: Fırat Topal/Evrensel
Fırat TOPAL
Van
Van’da bulursa günlük yevmiyeli işlerde çalışan Adil İşbilir (43), “Burada ne bir yatırım var ne bir fabrika, zengini dahi batıya kaçıyor”, Burhan Bilir (60), “Kayyumdan önce belediye yardım ediyordu, şimdi bizi soran yok”, Mehmet Öner (43), “Her şeyi eksik alıyoruz evimize, hayatımız bitmiş” diyor. Kafede çalışan konservatuvar öğrencisi Pınar (22) ise “5 yıl sonra kendimi hiçbir yerde görmüyorum, gelecek karanlık” diye anlatıyor düşüncelerini.
Van’da caddeler, sokaklar, kahvehaneler kalabalık. Kalabalığın nedenine dair fikir edinmek için sokağa çıkıyorum. İlk durağım, hayatını günlük işlerle sürdürmeye çalışan insanların beklediği “İşçi Durağı” oluyor. Birkaç kahvenin bulunduğu bu sokakta, daha çok orta yaşlı ve yaşlı insanlar ya çay ocağında ya da sokak başında iş bekliyor. Aralarından daha kalabalık olan kahveye giriyorum. Selam verdikten kahve sahibine, burada oturanlardan hangilerinin işçi olduğunu soruyorum. “Buradakilerin hepsi işçi” diyor. Kalabalık bir masaya selam verdikten sonra gazeteci olduğumu söylüyorum, masalarına buyur ediyorlar.
ERDOĞAN’IN AKLINA YOKSULLAR GELMİYOR
İlk olarak Adil İşbilir (43) ile konuşuyoruz. İşbilir, 25 yıldır bu durakta iş bekliyor. Bazen iş var, çoğu zaman yok. Arada devamlı çalışacağı bir iş arıyor ama bulamıyor, tek çaresi bu durak. 3 çocuk babası İşbilir’e bu duraktaki işle evini geçindirip geçindiremediğini soruyorum. İşbilir, “İŞ-KUR’a gidiyorum, iş yok. Belediyelerde AKP’liler akrabalarını işe alıyorlar. Biz de burada günde 100 TL ya kazanıyoruz ya kazanmıyoruz. O da mutfak masrafı. Sonrasında 3 gün işsiz kalıyoruz. Ev kira değil ama ona da zaten ev demeye bin şahit, bir oda sadece. Hayat zengine güzel” diyor.
İktidarın ekonomi politikalarının içinde yoksul halka yer olmadığını söyleyen İşbilir, Bölge’ye hiçbir koşulda yatırım yapılmadığını belirtiyor. İşbilir, “Burada ne bir yatırım var ne bir fabrika, zengini dahi batıya kaçıyor. Doğuda savaş olsa da olmasa da yatırım yok. İşsizlik meselesi çözülmez. Biz kardeşiz diyorlar ama sevilmediğimizi biliyoruz. Erdoğan’ın aklına yoksullar gelmiyor. Artık iş yok bu durakta ama durakta işsiz sayısı artıyor. İş olmadığında eve eli boş gidiyoruz” diyor.
YAŞLI OLDUĞUM İÇİN YAPAMAZSIN DİYORLAR AMA MECBURUM
Ardından Burhan Bilir (60) ile sohbete devam ediyoruz. İlkin konuşmak istemese de sonra İşbilir’in ısrarına dayanamayıp katılıyor sohbete. Bilir, 27 yıldır bu durakta, daha önceleri de inşaatlarda çalışmış. Hayatını hep ağır işler yaparak sürdürmeye çalışmış. Artık yaşı ilerlediği durakta iş bulmakta zorlanıyor. Bu durumdan şikayetçi Bilir, her geçen gün işlerin durakta daha da kötüleştiğini söylüyor ve devam ediyor:
“27 yıldır buradayım her geçen yıl kötüleşiyor durumumuz. Üstüne her geçen gün zam geliyor. Bugüne kadar inşaatlarda günübirlik işlerde çalıştım. Artık yaşlı olduğum için yapamazsın diyorlar ama mecburum, çalışmak zorundayım. 7 çocuğum var, ikisi erkek, onlar da lokantalarda günlük 50 TL’ye çalışıyorlar. Sigorta yok bir şey yok. Burada iş bekliyoruz, kışın zaten hiç iş yok. Ama her şey pahalı, eve bir şey alamıyoruz. 70 TL olan şey şimdi 170 TL” diyor.
KAYYUMDAN ÖNCE BELEDİYE YARDIM EDİYORDU, ŞİMDİ SORAN YOK
Ülkede işsizi, yoksul halkı dert eden bir yönetimin olmadığına dikkat çeken Bilir, “Sınır açık olduğunda az da olsa iş yapabiliyoruz. Şimdi taşıyacak eşya yok. Artık inşaat işi de yok gidelim. Kayyumdan önce belediye yardım ediyordu, şimdi bizi soran yok. Belediyeye gitsek kapıda s… çekiyorlar. Hiçbir şey olmasa belediye başkanlarımızı sokakta görüyorduk. Şimdi kayyum kömür dağıtana kadar bahar geliyor” dedi.
BİR GÜN ÇALIŞIYOR, BİR HAFTA İŞ YOK AMA HER GÜN ZAM VAR
Mehmet Öner (43) yanımıza geliyor, “Burada iş çok, acayip iş var” diye gülümseyerek sohbete katılıyor. 7 yıl önce Van merkeze taşınmış ve 7 yıldır bu durakta. Öner, kente gelmeden önce köyünde hayvancılık yapıyor. Yaşadığı köyün mezrası yıkılıyor, ardından yasaklar... İş yapamaz hale gelen Öner, elde avuçta ne varsa satıp kente yerleşiyor. Evini bu durakta ayda çalıştığı birkaç günlük işle geçindirmeye çalışıyor.
Öner, “Daha önce köyde hayvancılık yapıyordum. Bizim köyün mezrasını yıktılar, üstüne bir de yasaklar, her şeyi bırakıp merkeze geldik. Talan ettiler bizi. Şimdi burada bir gün çalışıyoruz bir hafta çalışmıyoruz. Ama her gün zam var. Her şeyi eksik alıyoruz evimize, hayatımız bitmiş. Sadece bir kere İŞ-KUR’da 6 aylık iş buldum, sonra eve gönderdiler. Zaten ancak torpille işe girebilirsin, AKP’ye rüşvet vermeden işe giremezsin. 3 çocuğum var, hepsi okuyor ve her şeyleri eksik. Burada iş bekliyoruz, kimsenin yapmadığı ağır işler. 100 TL kazansak 3-4 gün işsiziz… Bu memlekette yolsuzluk, hırsızlık olursa iş olmaz” diyor.
BİR SÜRÜ İNSAN OKULU BİTİRİP, GİDİP İNŞAATLARDA ÇALIŞIYOR
Müsaade istedikten sonra kentte dolaşmaya devam ediyorum. Bir kuaför önünde oturan 3 gence selam verdikten sonra sohbet etmek istediğimi söylüyorum. Olur verildikten sonra sohbete başlıyoruz.
Aralarından Sinan Sürücü (22) daha hevesli konuşmaya. Sürücü, yeni İstanbul’dan gelmiş ama çok kalmayı düşünmüyor Van’da, çünkü iş yok. İstanbul’da kardeşiyle bir tekstilde 3 yıl çalışıyor ama kazandıkları ancak kendilerini geçindiriyor, bu nedenle eve dönmeye karar veriyorlar.
Sürücü, “Az para veriyorlardı, 2 kardeş ayda 7 bin TL alıyor sadece bin TL eve gönderebiliyorduk. 16 saat çalışıyorduk 3500 TL veriyorlardı. Kaldığımız evin kirası 1500 TL idi masraflar ve yol parası bize bir şey kalmıyordu, bıraktık” diyor.
Ailesine destek olmak için okulu bırakıp genç yaşta gurbetlerde çalışmaya başlayan Sürücü’ye tekrar gurbet yolu görünüyor. Sürücü, “Aileme destek olmak için okulu lisede bıraktım. Okuldan bir beklentim de yok. İki ablam üniversite okudu, atanamıyorlar. Tekrar batıya gideceğiz, artık ne iş olursa... Bir sürü insan okulu bitirip inşaatlarda çalışıyor. Babam emekli ama 9 nüfusuz, çalışmasam, nasıl geçineceğiz” diyor.
Müsaade isteyip kaldığım yerden devam ediyorum.
12 SAAT 60 TL’YE ÇALIŞIYORUM
Bir kafeteryada mola veriyorum, kafeteryanın kalabalık olmamasını fırsat bilerek, burada çalışan Pınar ile konuşuyorum. Pınar 22 yaşında, konservatuvar öğrencisi, 2 yıldır kafeteryalarda çalışıyor. Ağabeyinin çalışmasına karşı çıkmasına rağmen o ayakları üzerinde durmakta ısrar ediyor ve galip geliyor. Pınar’ın, bir yıl sonra okulu bitecek ama gelecek noktasında kaygılı. “Konservatuvar okuyorum, formasyon kaldırıldı. Müzik öğretmeni olamayacağım. Özel sektörde çalışırım belki, belki yine kafelerde çalışmaya dönerim. Burada istihdam yok, birkaç tekstil var, orada da 13 saat çalışıyorsun, zor yani. 5 yıl sonra kendimi hiçbir yerde görmüyorum, gelecek karanlık” diyor.
Arkadaşı Fidan Üçoş’u da sohbetimize dahil ediyoruz. Fidan Üçoş 19 yaşında üniversiteye hazırlanmak için dershane parası biriktirmeye çalışıyor, kafede çalışarak ailesine yük olmak istemediğini söylüyor ama geleceği dair de pek umudu yok.
Üçoş, “Gelecek yok ki kaygımız olsun. Babama yük olmayım diye burada 12 saat ayakta 60 TL’ye çalışıyorum. Babam özel güvenlik, aldığı asgari ücret yetmiyor. Psikoloji okumak istiyorum. Kendimi görmek istediğim yerde göremiyorum. İktidar tabii ki de bu işsizliği etkiliyor. Yoksa ailem çalıştığı halde neden bana bakamıyor? Ekonomi meselesi çözülmedikçe bizim hayatımızda da bir şey değişmez. Çözmeyi de isteyen yok” diyor.
Buradan da ayrılıp biraz daha dolaşmaya devam ediyorum.
HAYAL ÇOK AMA İMKAN YOK
Gençlerin dibinde oturduğu bir duvar yazısı dikkatimi çekiyor: “Cebimizden yetmedi gençliğimizden verdik...”
Gençlere selam verdikten sonra fotoğraflamak istiyorum. Olur verdikten sonra birkaç fotoğraf çekiyorum. Konuşmak istediğimi söylüyorum. Başlıyoruz...
Sefkan Acar (24), pandemiden dolayı 2 yıldır işsiz, geleceğe dair bir beklentisinin kalmadığını söylüyor. Acar, “Gençlerin yüzde 80’i işsiz, işi olanlar da göçmen, 20-30 TL’ye göçmen çalıştırıyor. Burada hiçbir şey yok. Hayal çok ama imkan yok...” diyor.
Acar’ın arkadaşı söze giriyor. “Burada 10 saat çalışsan 50 TL veriyorlar. O paraya ne yapalım” diye soruyor. Ayhan Işık (24), adını söyleyince gülümsüyorum. “İnanmıyorsan kimliğimi çıkarayım” diyor. Çıkarıyor da. Işık, 4 aydır işsiz hem de düğün arifesinde ve oldukça endişeli devam ediyor derdini anlatmaya.
Işık, “50 TL’ye çalışıyorsun, 4 TL’lik sigara 20 TL, gerisi vergi. Sosyal hayat sıfır. İktidara zaten kriz yok. Gidip inşaatlarda çalışıyorum, sigorta yok. Şikayet ediyorsun, SGK gelip bakmıyor. Düğünüm olacak 60-70 bin TL borçlandım. Pandemi de bizi fazlasıyla sıkıntıya soktu. 1000 TL destek veriyorlar, ne işe yarıyor ki. Marketim vardı kapattım. Gün yüzü görmedik” diyor ve sohbetimizi noktalıyoruz.