13 Ağustos 2021 01:35

Abdal müzisyenler: Ekmek için davulumuzu sattık

"Pandemiden önce saz çalanımızla, zurnacımızla, davulcumuzla grup olarak düğünlere gider çalardık. Şimdi yapamıyoruz çünkü çoğumuz aletini sattı.”

Abdal müzisyenler: Ekmek için davulumuzu sattık

Fotoğraf: Roman Dayanışma Ağı

Hilal TOK
Berfin TÜRKMEN
Antep

Pandemi süreci boyunca müzisyenlerin karşı karşıya kaldığı sorunlar birçok kez gündeme geldi. Bu süreçte geçim sıkıntısıyla boğuşan, gelirsiz şekilde hayatta kalmaya çalışan yüzü aşkın müzisyen intihar etti. Kültür ve Turizm Bakanlığının müzisyenlerden gelen tepkiler üzerine açıkladığı tek seferlik 3 bin liralık destek de aylarca borç biriktiren müzisyenlerin derdine deva olmadı.

‘Normalleşme’ de müzisyenler için gerçek bir ‘normalleşme’ olmadı. Bir de devletin ‘müzisyen’ saymadıkları var. Pandemide müziğini icra edemeyen, yıllarca müzisyenlik yapanlardan oluşan koca bir mahallede davul, zurna, saz ve keman çalarak hayatlarını idame ettirmeye çalışan Abdallar, bu süreçte hibe yardımından bile faydalanamadı. Hürriyet Mahallesi’ndeki abdalların kimi artan sağlık sorunlarından dolayı şimdi çalışamaz durumdayken, kimisi ise ekmek parası için müzik aletini satmış. Çalgıcılar, kendileri için de devletten bir adım bekliyor. Ancak devletin onları gördüğü yok.

Romanlar gibi yaşayan gruplara mensup, Orta Asya kökenli göçebe bir halk olan Abdallara, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde farklı isimler veriliyor. Diyarbakır’da aşık, mıtrıp; Urfa ve Adıyaman’da gevende veya govende, Antep ve Maraş’ta abdal… Teber, tencili, carcar, begdili gibi isimler de kullanılıyor kimi yörelerde. Abdalların sosyal yaşamda çok karşılaştıkları ise ayrımcılık ve dışlanma oluyor…

DAVULSUZ DAVULCU

Hürriyet Mahallesi’nde yaşayan Abdalların birçoğu düğünlerde çalarak hayatını sürdürüyor. Davulcu Süleyman İspir onlardan biri. 56 yaşında. Yıllardan beri ailesi Kilis’te halk oyunları öğreticiliği yapmış ve davul çalarak yaşamını sürdürmüş. Kendisi de 40 yılı aşkın zamandır davul çalıyor, uzun zaman önce Antep’e göçmüşler. Burada diğer Abdallarla birlikte yaşıyor. Mahallenin çoğunluğu gibi müzik yaparak karnını doyuruyordu o da, pandemiye kadar: “Pandemi geldi, işimizden olduk, yardım da gelmedi. Ben yıllardır davulculuk yaparım, müzisyen değil miyim? Düğünlerimiz olmadı, Bakanımız müzisyenlere şöyle şöyle yardım edeceğiz dedi, görmedik. Bakanlığa yazdık, bu mahallede müzisyenlikle geçiniriz. Dedesi davulcu babası davulcu, ezelden beri davulculuk yapan bununla geçinenler müzisyen sayılmadı, yardım alamadı. Pandemiden önce saz çalanımızla, zurnacımızla, davulcumuzla grup olarak düğünlere gider çalardık. Şimdi yapamıyoruz çünkü çoğumuz aletini sattı. Şimdi davulcuyum ama davulum yok. Çünkü ekmek alacak param yoktu, 250 liraya sattım 10 gün önce. Ne yapalım? Devletten hiçbir destek alamıyoruz.”

AYRIMCILIK BİR YANDA, YOKSULLUK BİR YANDA…

Fotoğraf: Evrensel

Devletin bu süreçte kendilerini yalnız bırakmasına öfkeli olan Süleyman, “Fakirine fukarasına devlet bakmalı, bu zorunlu. Bir baba çocuğuna nasıl bakıyorsa, bir devlet de fakirine, düşkününe bakmalı. Ama bakmıyor. 19 yaşında engelli çocuğumuzun engelli maaşıyla geçiniyoruz. Geçinemediğim için bekçilik işine gittim pandemide. Abdalım diye bana kötü gözle baktılar, horladılar, sonra maaşımı da vermeyip işten attılar. Yapılan hibe yardımlarını biz de istiyoruz, bize neden çıkmadı?​”

"KIYAMET KADAR ADALETSİZLİK VAR"

Alım gücünün düştüğünü de hatırlatan İspir bu süreçte yaşamanın çok güçleştiğini hatırlatıyor: “Zaten 1 liralık mal 10 lira oldu. Eee dayandık durduk. Elektrik bir çeşit, su bir çeşit. 1500 lira bakım maaşı alıyoruz. İş de yok şimdi. Şeker hastasıyım bir de. Kıyamet kadar adaletsizlik var işte. Devlet yapacak olsa gerçek muhtacını, gerçek müzisyenini, gerçek sanatçılarını bulur bunlara bir destek sağlar. Güvence sağlar. Düzenli iş sağlar… Hamuru yoğurup demiri ekmek ediyoruz, hayatımız bu…”

Süleyman yaşadıkları ayrımcılığı ise şöyle anlatıyor: “Düğünlere gittiğimizde ‘aptallar geldi’ diye aşağılanırdık. Biz onlara göre işini bilmez, gücünü bilmez, sözünü bilmeziz. Öyle sanıyorlar bizi. Abdal değil de aptal görüyorlar. Ama anlatamadık Pir Sultan’dan gelen abdallar olduğumuzu. Şimdi devlet de bizi müzisyenlerden ayırıyor, bizi görmüyor!”

YILLAR BOYU VERİLEN EMEK, BİR EMEKLİLİK BİLE GETİRMİYOR

Müzisyen Ayhan ve Mehmet Yılmaz da şu anda sağlık sorunlarından dolayı devam edemiyor işine. Ne emeklilik var ne başka bir güvence. Ömür boyu süren müzik hayatını sonuçsuz bir şekilde geçirmeye çalışıyorlar…

Ayhan pandemi döneminde yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

“Açlıktan rezil olduk, para yok pul yok, şu an sağlık sorunumdan dolayı müzisyenlik yapamıyorum, pandemi döneminde de yapamadık. Sıkıntılı geçti pandemi, hâlâ da öyle geçiyor…”

Davulcu Mehmet Yılmaz ise “65 yaşındayım. 40 seneden fazladır davulculuk yaptım, 5 çocuğum var. Bir yerden yardım alamıyoruz, müzisyen yardımını da alamadık. Ne kazancım var ki zaten, 3 ayda bir yaşlılık maaşı alıyorum, onu da elektriğe mi vereyim suya mı? Sağlık sorunumdan dolayı artık davulculuk da yapamaz durumdayım. 45-50 sene davulculuk yaptım ama elimde hiçbir şey yok…” diyor.

YOKSUL BİR DAVULCU AİLE…

Mahallede uyuşturucu kullanımı çocuklar arasında çok fazla. Ailelerin en büyük endişesi çocuklarının bağımlı olması. Eşi davulculuk yapan Gülten B’nin çocuğu ne yazık ki bağımlı. Kendisi de kocası da oğlundan şiddet görüyor, para bulmaya zorlanıyor. KOAH hastası eşi artık davulculuk yapamaz durumda. Bugüne dek hiçbir güvencelerinin olmayışının ceremesini en çok bu süreçte yaşıyorlar: “Ben yeri geliyor ekmek bulamıyorum. Hurdaya gidiyoruz bazen, bazen komşular yardım ediyor.”

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşmesi görüşmeleri dün başladı. Ek iş yapmadan geçinemez hale gelen işçilerin temel talebi yoksulluk sınırının üzerinde ücret. Kamuda 4 ayrı kuşaktan savunma sanayi işçilerinin aktardığı deneyimler de taleplerin ancak birlik olup, mücadeleyi göze alınca kazanılabildiğini gösteriyor.

Ücretler yoksulluk sınırının üzerine çıkarılsın

Vergi kesintileri yüzde 15’le sınırlı tutulsun

İkramiye ve ek ödemeler vergi kesintisi dışında bırakılsın

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Mardin’de kayyım 3 ayda 301 işçiyi işten attı.

Evrensel'i Takip Et