13 Ağustos 2021 10:48

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu: Mağdurlarla değil faillerle mücadele

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu mülteci gündemine ilişkin açıklama gerçekleştirdi, "Yaşananlardan ders çıkarılması, başta ülkeyi yönetenler olmak üzere tüm siyasetçilerin sorumluluğundadır" dedi.

Arzu Çerkezoğlu | Fotoğraf: MA

Paylaş

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu'nun Yönetim Kurulu adına mülteci gündemiyle ilgili basın açıklaması gerçeleştirdi Tüm dünyada, emperyalistlerin yürüttüğü savaşlar ve kapitalist sistemde artan küresel eşitsizlikler nedeniyle milyonlarca insanın yerini yurdunu yaşam olanaklarını yitirdiğini ifade eden Çerkezoğlu "Sayıları son yıllarda hızla artan mülteciler ile dünya büyük bir insanlık krizi yaşıyor. Ülkemiz bu insanlık krizinin en acı biçimde yaşandığı bir coğrafyada yer alıyor. Maalesef ülkemiz "krizi fırsata çevirmeye” yönelik politikaların kötü örneklerine sahne oluyor" diye konuştu.

Emperyalist projelere uygun olarak Suriye'de kışkırtılan iç savaşa iktidarın Türkiye'yi taraf attiğini ifade eden Çerkezoğlu "Bu savaşın sonucu olarak ortaya çıkan kitlesel göçleri de fırsat olarak gördü. AB-Türkiye Geri Kabul Anlaşması ile AB'den ekonomik ve siyasi destek sağlamak adına ülkemiz bir "mülteci hapishanesi”ne çevrildi. Türkiye'yi yönetenler para ve siyasi destek karşılığında AB'nin geri gönderdiği her mülteciyi kabul etmeyi taahhüt etti. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) bu anlaşmanın utanç verici olduğunu, "kirli bir anlaşma” olduğunu, AB ülkelerinin bu kirli anlaşma ile sorumluluktan kaçtığını daha ilk günlerden itibaren ifade etti ve derhal fesih edilmesi gerektiğini söyledi. Maalesef "İnsan hayatı pazarlık konusu yapılamaz” diyen işçi sınıfının sesine kulak verilmedi" ifadelerini kullandı.

"GÖÇMEN EMEĞİNİN SÖMÜRÜLMESİNE KARŞI EŞİTLİK İLKESİ"

Göçmen kadın işçilerin, çalıştıkları işyerlerinde sıklıkla tacize maruz kaldığını, ancak bir yasal yaptırıma uğrama veya sınır dışı edilme korkusuyla tacizciyi şikâyet dahi edemediğinin altını çizen Çerkezoğlu "Birçok mülteci işçi, çalıştıkları işlerin ardından ücretlerini alamamakta ama benzer kaygılarla hiçbir şikâyette bulunamamaktadır. Ancak Hükümet hem Türkiye yasalarını hem uluslararası temel insan hakları sözleşmelerini, hem de Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nı ihlal eden bu uygulamalara karşı, bugüne kadar herhangi bir önlem almamıştır. İşverenler ve hükümet bu yeni güvencesiz emek havuzun fırsata çevirmekte hiçbir insani sakınca görmemektedir" dedi.

Uluslararası sendikal hareket'in ve DİSK'in mülteci/göçmen emeğinin sömürüsüne karşı eşitlik ilkesini savunduğunu, ETUC'un "haksız rekabet yaratan utanmaz işverenlerin göçmenleri sömürmesini engelleyen yasal düzenlemeler” talebinin DİSK'in de talebi olduğunu dile getiren Çerkezoğlu "Avrupa Birliği ise bu süreçte hem ülkesini terk eden milyonların ve hem de Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının yaşadığı hak ihlalleri karşısında yıllarca sessiz kalarak, zımni onay vererek Hükümet'e ciddi bir siyasi kredi tanımaya devam etmektedir. Türkiye'nin ABD ve AB'den alınan maddi-siyasi desteklerin karşılığı olarak bir mülteci hapishanesine döndürülmesinin savunulabilecek hiçbir yanı yoktur" ifadelerini kullandı

"ATEŞE BENZİN DÖKMEYE HEVESLİ BAZI KESİMLER OLDUĞU AKILLARDAN ÇIKMAMALI"

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu açıklamasının devamında şunları söyledi:

"Yaşadığımız işsizliğin, yoksulluğun, zamların, yangınların, sel felaketlerinin sorumlusu mülteci ve göçmenler değildir. Onlar bu sürecin mağdurlarıdır. Gerek kimi siyasetçilerin söylemlerinde gerek basın yayın organlarında ve gerekse de sosyal medyada her gün çeşitli örneklerini gördüğümüz ırkçı, yabancı düşmanı dilin, failleri değil mağdurları suçlayan söylemlerin sorunları daha da derinleştirdiği açıktır. Bu söylemler toplumda kutuplaşmaları derinleştirmekte, provokasyona açık bir zemin hazırlamaktadır. Nitekim son olarak bu kutuplaşma ve provokasyon ortamı Ankara Altındağ'da bir gencin ölümü ve ardından onlarca evin, dükkânın, otomobilin yakılması, yıkılması ve yağmalanması ile sonuçlanmıştır. Ölen gencimizin sevenlerine başsağlığı diliyor, yaralanan, evi dükkânı yağmalanan insanlarımıza da geçmiş olsun diyoruz. Bu yaşanandan ders çıkarılması, başta ülkeyi yönetenler olmak üzere tüm siyasetçilerin sorumluluğundadır. Ateşe benzin dökmeye hevesli bazı kesimler olduğunu asla akıldan çıkarmamak, Ankara'da en küçük bir hak arama eylemine bile müsaade edilmezken saatlerce süren yağma ve talanın nasıl yapılabildiğini sorgulamak gerekmektedir. Kutuplaşmadan ve provokasyondan faydalanarak yapılacak yeni pazarlıklarda el yükseltme, iç karışıklık yaratarak iktidarı koruma gibi hesapların ülkeye maliyetinin ağır olacağı ve bunun hesabının bir gün mutlaka sorulacağı unutulmamalıdır." (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

İşçiler olarak sözleşme sürecine dahil olmazsak kazanamayız!

SONRAKİ HABER

Çiğli 5 No’lu ASM’de sağlık çalışanı şiddete maruz kaldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa