14 Ağustos 2021 00:55

Siyaset Bilimci Aytaç: Felaket doğal olsa da, oluş biçimi ve sonuçları politik

Siyaset Bilimci Ahmet Murat Aytaç: Felaket doğal olsa da bu felaketlerin oluşum biçimi, nasıl kontrol altına alınacağı ve yol açtığı zararların nasıl giderileceği meselesi politik bir meseledir.

Fotoğraf: Mustafa Çiftçi/AA

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

Ülke tarihinin en kötü orman yangınlarından biriyle karşılaşan Türkiye, afetler için önceden yeterli seviyede hazırlık yapmamakla eleştiriliyor. Resmi veriler Ankara'nın, orman yangınlarını önlemek için ayrılan 193 milyon liralık bütçenin çok küçük bir kısmını harcadığını gösterirken AKP- MHP iktidarı, kriz yönetimi konusunda gelen eleştirileri kabul etmeyerek muhalefeti suçlamaya devam ediyor. Yaşananları konuştuğumuz Siyaset Bilimci Ahmet Murat Aytaç “Felaket doğal olsa da bu felaketlerin oluşum biçimi, nasıl kontrol altına alınacağı ve yol açtığı zararların nasıl giderileceği meselesi politik bir meseledir” dedi.

İktidar partisinin sözcülerinin orman yangınlarıyla başlayan tartışmada muhalefeti hedef tahtasına oturttuğunu söyleyen Aytaç “Onlara göre doğal felaketlere karşı toplum olarak bir bütün halinde tepki verilmesi doğrudur; oysa dar görüşlü siyasi hesapların peşinden koşan muhalefet böyle bir dayanışmanın oluşmasına engel olmaktadır. Elbette doğal afetler karşısında herkesin sorumluluk üstlenmesi ve kapsayıcı bir dayanışma ağının kurulmasının gerekli olduğu yadsınamaz. Lakin bu gereklilik bizi doğal afetlerin toplumsal sonuçlarının ne türden siyasal sorumluluklar yarattığı üzerine düşünmekten alıkoymamalıdır. Zira felaket doğal olsa da bu felaketlerin oluşum biçimi, nasıl kontrol altına alınacağı ve yol açtığı zararların nasıl giderileceği meselesi politik bir meseledir. Örneğin kuraklık doğal bir felakettir; ama bunun sonucunda ortaya çıkan kıtlık politik bir meseledir ve ekonomik kaynakların nasıl yönetileceğiyle ilgilidir. Kaldı ki insanların bugün sahip oldukları teknolojik olanaklarla artan doğa üzerindeki etki yaratma kapasitesi doğal felaketlerin oluşmasında başka bir siyasi sorumluluk düzeyinin de dikkate alınması gerektiğine işaret ediyor. Orman yangınları dolayısıyla açığa çıkan siyasi sorumluluk tartışmasına bu açılardan yaklaşmak gerekiyor.” dedi.

‘YANGINA HAZIRLIKLI OLMAK SİYASİ SORUMLULUK’

“Her ne kadar orman yangınlarının başlamasında insan hataları büyük rol oynasa da yangınla beraber gelişen süreci doğal afet gibi düşünmemiz yanlış olmaz.” diyen Aytaç “Ama uzmanlar iklim değişikliğiyle beraber gezegen çapında ortalama ısının yükseldiğini ve bu durumun buharlaşma oranının da artmasına yol açtığını belirtiyor. Bu gibi gelişmeler uzayan kuraklık süreleriyle birleştiğinde yaz aylarında ormanların adeta tutuşmaya hazır bir çıra haline gelmesine yol açıyor. Dikkatsizce atılmış bir sigara izmariti, oyun olsun diye çocuklarca tutuşturulmuş bir kağıt parçası veya iyice söndürülmemiş bir piknik ateşi… Ufak tefek dikkatsizlikler dahi büyük afetlerin ortaya çıkmasıyla sonuçlanabiliyor. Bir de tabii ormanlık alanların imara açılması için kasıtlı olarak çıkarılan yangınlar var. Bu gerçekler ortadayken olası yangınlara karşı önceden hazırlıklı olmak, yangın olduğunda kontrol edilmesi için gerekli kaynakları el altında bulundurmak, böylesi müdahaleleri organize edecek kapsamlı stratejiler geliştirmek elbette hükümetlerin siyasi sorumluluğu içindedir. Fakat Türkiye’de iktidarın böylesi bir kapasite sergilemenin çok uzağında olduğu, hatta eldeki kimi kaynakları da heba edip kullanılamaz hale getirdiği görülüyor. Mesela bu gibi afetler için kaynak olsun diye toplanmış vergilerin başka amaçlar için önceden kullandığı, havadan müdahale etmeyi sağlayacak yangın uçaklarının bakımsızlıktan kullanılamaz hale geldiği, uluslar arası yardım ve dayanışmayla alınabilecek önlemleri almakta isteksiz davrandığı görülüyor.” ifadelerini kullandı.

‘İTİBAR DEDİKLERİ İMAJ FAALİYETİ’

Yardım çığlığı olan helpturkey kampanyasının iktidar tarafından “itibarımız zedeleniyor” diye hedef alınmasını da değerlendiren Aytaç “İtibarsızlaştırma eleştirisi bu türden bir manipülasyonun sonucu olarak görülmelidir. Zira “itibar” dedikleri şey kendi ürettikleri ve esasen iç siyasette dolaşıma soktukları bir “imaj” faaliyetinden başkası değildir. Bu imaj örneğin korona döneminde dışarıya yardım olarak maske göndermek, Capitol Hill baskını olunca ABD’yi demokrasi adına duyduğu yönünde eleştiren açıklamalar yapmak gibi basit ve yüzeysel diplomatik jestlerden ibaret. Kendi iktidarları altında Türkiye’nin bir dünya gücü haline geldiğini komşularını hakir gösteren suçlamalar ileri sürerek, kendi yapabileceklerini başkalarını küçük göstermek yoluyla ispatlamaya çalışan gerçek dışı bir üstünlük algısı yaratma gayretine girdiler. Ancak imaj başka bir şey, gerçeklik bambaşka bir şeydir. Şimdi yaşanan doğal afetlerin gerçekliği bu yüzeysel dış politikayla yaratılan imajı sildi süpürdü. Sonuçta açığa çıkan çaresizlik duygusu ve acz iktidarın yardım çığlığı atan halkı suçlamasının, insanları fişleyerek susturmaya çalışmasının ardındaki temel motivasyondur. Bir yandan muhalefeti toplumsal dayanışmayı baltalamakla eleştirirken diğer yandan halkın bir kesimini yangınlar konusunda suçlu göstererek insanları birbirine düşüren bir siyaset izlemenin içerdiği ironiyi de bu çerçevede anlayabiliriz sanıyorum.” ifadelerini kullandı.

 

ÖNCEKİ HABER

Metro Turizm hakkında "insan kaçakçılığı" soruşturması başlatıldı

SONRAKİ HABER

Türk Telekom 14 ilde internet ve telefon kesintisi yapacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa