15 Ağustos 2021 18:53

Adana Barosu: Altındağ’da yaşanan ırkçı saldırıyı kınıyoruz

Adana Barosu, Altındağ'da mültecilere yönelik düzenlenen ırkçı saldırıyı kınadı ve “Daha büyük olayların yaşanmaması için kamu görevlileri üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir” dedi.

Fotoğraf: Meltem Akyol/Evrensel

Paylaş

Adana Barosu Ankara’nın Altındağ ilçesinde 10 Ağustos’ta gerçekleşen ırkçı saldırıları, yayımladığı yazılı açıklamayla kınadı.

Açıklamada “İnsanların can ve mal güvenliğini korumakla görevli kamu görevlilerinin yaşanan olaylar karşısındaki basiretsiz, etkisiz ve pasif tutumu da saldırganlara güç ve cesaret vermektedir” denildi.

Açıklamada ayrıca “Daha kötü/büyük olayların yaşanmaması için toplumsal huzur ve barışı korumak konusunda özellikle kamu görevlileri üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir” çağrısı yapıldı.

Açıklamanın tamamı şöyle:

“10.08.2021 tarihinde Suriyeli nüfusun yoğun olarak yaşadığı Ankara’nın Altındağ ilçesinde, ırkçı saldırılar meydana gelmiştir. Topluma sirayet eden ve üzerimizdeki etkilerini ölümcül bir şekilde hissettiren bu ırkçı dalgalanma, ülkemizde hali hazırda hakim kaotik havayı içinden daha da çıkılamaz hale getiren anlayışı eseri olup, bizzat bu anlayış eliyle resmedilmiş bir tablodur.

Ülkeyi yönetenlerin siyasi hesaplar güderek benimsediği Ortadoğu politikaları, AB ile yapılan anlaşmalarla düzensiz göçü hızlandırmış ve bu durum adeta bir devlet politikası haline getirilmiştir.

Bilindiği üzere Türkiye, 90’lı yıllardan itibaren küresel-bölgesel evrilmelerde Ortadoğu halklarının Avrupa’ya geçişinde transit bir ülke, bir ‘bekleme alanı’ haline gelmiştir.

Günümüzde benimsenen siyasi politikalar ve AB ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde Türkiye transit ülke konumundan sıyrılıp, göçte hedef ülke haline gelmiştir. 

AB, mevcudiyetinin menfaatine olacak şekilde Türkiye’ye fon aktararak göç dalgası ve mülteci meselesini amiyane tabirle başından savmakla bertaraf etmiştir. Bunun toplumdaki karşılığı ise ırkçılığın hedefinin değişmesi; Suriye ve Afganistan’dan gelen göçmenlere yöneltilmesine sebep olmuştur. ‘Kardeşlerimiz, misafirimiz’ denilerek belirsizliğe ve statüsüzlüğe mahkum edilen göçmenler üzerinde belirsizlik eksenli bir otorite inşa edip AB’ye karşı bu durum bir tehdit aracı haline getirilirken, bunun faturası, anılan politika ve hesaplar çerçevesinde yurtları yaşanılmaz hale getirilen mültecilere yöneltmektedir.

Geldiğimiz noktada bu kaotik havayı dağıtmak bir yana toplumda hedefi değişmiş bir şekilde seyreden ırkçı dalgaya ve bunun ürettiği endişe verici argümanlara ilişkin tatmin edici hiçbir adım atılmadığı gibi bu duruma ilişkin kınayıcı ya da tatmin edici bir açıklama da getirilmemiştir. İnsanların can ve mal güvenliğini korumakla görevli kamu görevlilerinin yaşanan olaylar karşısındaki basiretsiz, etkisiz ve pasif tutumu da saldırganlara güç ve cesaret vermektedir. Daha kötü/büyük olayların yaşanmaması için toplumsal huzur ve barışı korumak konusunda özellikle kamu görevlileri üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.

Sorumluluk ve yetkili makamlarda olanları, göç dalgasına bilinçli bir şekilde zemin hazırlamaya sevk eden siyasi hesapları terk etmeye, göç politikasının nasıl yönetildiği, nasıl bir göçmen politikasının benimsendiği, sürecin nasıl devam edeceği, topluma sirayet eden rahatsızlığa ilişkin ne tür adımlar atılacağı hususlarında tatmin edici açıklamalarda bulunmaya davet ediyoruz.” (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Aydın Çine'de ormanlık alanda çıkan yangın kontrol altına alındı

SONRAKİ HABER

Taliban: Afganistan'a müdahale etmemek karşılığında başkalarının işine karışmayacağız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa